|
Şemdin Sakık
PKK’lı Eski Terörist
1959 yılında Muş'un merkez Zengök Köyü'nde doğdu. Babasının ismi Sabri, annesinin ismi Kevi'dir. Babasının 3 kadınla yaptığı evlilik sonucu 19 kardeşi mevcuttur. Kardeşlerinden biri BDP Muş milletvekili Sırrı Sakık’tır. Uzun yılar PKK terör örgütü kurmayları arasında yer aldı. Parmaksız Zeki kod adını kullandı. 1998 yılında Kuzey Irak'ta Özel Kuvvetler tarafından yakalandı. Halen cezeaevinde.
HABER
Sakık, babasını bile vurmuş
Hürriyet 17 Nisan 1998
Özel Kuvvetler tarafından yakalanan Şemdin Sakık'ın ifadesini, Hürriyet ele geçirdi. İfadesine göre Sakık'ın, tam bir psikolojik vaka olduğu ortaya çıktı. Sakık, tarlasında ev yapmasına izin vermeyen babasını vurmuş. Bunun üzerine babası da, kendisine pusu kurup öldürmek istemiş. Başlık parasını bulamadığı için dağa çıktığını anlatan Sakık, çok zor şartlar altında okuduğunu anlattı.
PKK'da 18 yıldır en kanlı eylemlerinin emrini veren Şemdin Sakık'ın ifadesi, psikolojik sorunlarla dolu kin ve intikam dolu düşüncelerle büyüdüğünü ortaya çıkardı. İfade, dünyanın en kanlı diktatörlerinin yaşadıkları sorunlu çocukluk ve gençlik yıllarının Sakık ile benzerlikler gösterdiğini de belgeledi. İfadesine göre Sakık, babası ile kavga edip yaraladı, daha sonra babası, 3 kişi ile Sakık'ı öldürmek için pusu kurdu. Sakık, kendisinin tarlada doğduğunu, babasının çocuklarını ve annesini hiç sevmediğini, üvey annesinin kendisini eve almadığını, öğrenimini maddi zorluklar içinde sürdürdüğünü ve gerekli başlık parasını bulamayınca dağa çıktığını anlattı. Sakık'ın ifadesi şöyle:
Parmaksız Zeki kod adlı Şemdin Sakık 1959 yılında Muş İli Merkez Zengök Köyü'nde doğmuştur. Babasının ismi Sabri, annesinin ismi Kevi'dir. Babasının 3 kadınla yaptığı evlilik sonucu 19 kardeşi mevcuttur.
TARLADA DOĞDU
Kardeşlerinden Arif Sakık, kendisi ile beraber yakalanmıştır. Adife Sakık, PKK terör örgütü üyesiyken 1985 yılında Batman Sason bölgesinde operasyon sonucu ölü ele geçirilmiştir. Abdülsenat Sakık, PKK terör örgütü üyesi iken Gaziantep bölgesinde operasyon sonucu ölü ele geçirilmiştir. Seyyar Sakık, bölücü terör örgütü içinde Karker kod adıyla faaliyet göstermektedir.
Sakık, annesinin tarlada çalıştığı sırada kendisini dünyaya getirdiğini, köyle çobanlık yaparak büyüdüğünü, babasının maddi durumunun iyİ olmasına rağmen Kevi adlı eşini ve bu eşinden olan çocuklarını sevmediğini, ilk, orta ve liseyi Muş ilinde ve üvey annesi Fatma'nın yanında kalarak okuduğunu, öğrenciliği sırasında babasından hiç yardım almadığını ve evden kaçarak sokaklarda yatıp kalktığını, yaz aylarında çekirdek ve sigara satarak yaşamını sürdürdüğünü, liseyi bu zor şartlar altında okuyarak bitirdiğini, lise öğrenimini bitirdikten sonra tekrar Zengök Köyü'ne giderek öz annesinin yanında tütün ekerek yaşamını sürdürdüğünü belirtmiştir.
BABASI PUSU KURDU
Babasının tarlasında, kendisine ve annesine bir ev yapmak istemesi sonucu babasıyla kavga ettiğini ve babasına bir el ateş ederek yaraladığını, bu olay üzerine babasının köyde 3 kişiyi örgütleyerek kendisine pusu kurdurduğunu ve öldürülmek istendiğini kaydetmiştir.
18 YILLIK ÖRGÜTÇÜ
Amcası Abdülhalik Sakık'ın kızı Keji ile nişanlanmak istemesi ve amcasının başlık parası olarak 150.000 TL istemesi sonucunda babasının bu parayı vermediğini, babası ile olan sorunlarından dolayı evden kaçarak dağa çıktığını, 1980 yılında Hüseyin Durmuş adlı şahsın kendisine bölücü terör örgütüne katılmayı teklif etmesi sonucunda örgüte katıldığını ifade etmiştir.
Ağabeyi tarafından eğitildi
Dozvan kod adlı kardeş Arif Sakık (32) ifadesinde ağabeyi Şemdin Sakık'ın PKK'ya katılması nedeniyle köyde kalıp annesine baktı.
1986 yılında askerliğini İzmir ilinde bulunan Menteş'te bot operatörü olarak yaptı. 1991'de aynı köyden Sait Sakçı'ın kızı Rabia ile evlendi ve bu evliliğinden 1 kız, 2 erkek çocuğu oldu. Köyde çiftçilikle uğraştı.
1992'de PKK'ya yataklık etmek suçundan yakalanarak Elazığ Kapalı Cezaevi'nde 6 ay hapis yattı. Cezaevinden çıktıktan sonra ağabeyi Şemdin Sakık'ın propagandası ve kendisini PKK terör örgütünün Avrupa'daki birimlerine göndereceğini söylemesi üzerine örgüte katılmaya karar verdi. Suriyeli Çektar kod adlı örgüt mensubunun aracığıyla Muş güneyinde bulunan Şenyayla bölgesinde PKK'ya katıldı. Kendisine Dozvan kod adı, Suriyeli Çektar tarafından verildi.
İlk günlerde güvenlik güçlerinin pususuna düşerek sol ayak serçe parmağından yaralandı. Daha sonra Şemdin Sakık sorumluluğunda 156 kişilik bir grupla Suriye'ye gitti. Suriye'de askeri ve siyasi eğitim aldı. Ağabeyi Şemdin Sakık, kendisini Şam'da bırakarak Türkiye'ye döndü. 11 ay Suriye'de siyasi eğitim gördü ve buradan Kuzey Irak'ta bulunan Haftanin Kampı'na geldi. 1 ay kaldıktan sonra 1995 başlarında Metina Kampı'na gönderildi. Mart 1995 yılına kadar Metina'ya yeni gelen savaşçılara eğitim verdi. Buradan Abbas kod adlı Duran Kalkan tarafından Zap'a gönderildi. 1995 yılı yaz aylarına kadar burada lojistik görevi yaptı. 1995 yılında PKK terör örgütü ile Barzani'ye bağlı KDP arasında savaş çıkmasından dolayı buradan Gara Dağı bölgesine gönderildi. Burada Ebubekir kod adlı Halil Ataç'ın güvenliğinde kaldı. 1996 yılı bahar aylarında Zap bölgesine gitti ve burada oluşturulan taburun eğitim görevi kendisine verildi. 2 ay kaldıktan sonra 1996 yılı Mayıs aylarında yeni düzenleme ile Haftanin'e gönderildi. Burada Şemdin Sakık kendisine karargah sorumlusu ve lojistikçilik görevi verdi.
1996 yılı sonbahar aylarında PKK terör örgütünden kaçarak Barzani'ye bağlı KDP'ye sığındı. Kaçma sebebi olarak da ağabeyi Şemdin Sakık'ın Abdullah Öcalan tarafından tutuklanması olduğunu beyan etti.
HABER
Şemdin Sakık: Beni Yeşil yakaladı
Hürriyet 14 Haziran 2006
Kuzey Irak'ta 1998 yılında yakalanarak, Türkiye'ye getirilen terör örgütü PKK'nın bir dönem 2 numaralı ismi Şemdin Sakık, yazdığı kitabında kendisini yakalayan grubun başında ‘Yeşil’ kod adlı Mahmut Yıldırım'ı ima ettiği öne sürüldü.
Ferit ASLAN'ın haberi
Genelkurmay'a bağlı Özel Kuvvetler Komutanlığı'na bağlı timler tarafından 8 yıl önce yakalanarak Türkiye'ye getirilen ve yargılandığı Diyarbakır'da ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezasına çarptırılan “Parmaksız Zeki’ kod adlı Şemdin Sakık'ın adı, ‘Andıç olayı’ ile yeniden gündeme geldi.
Bir gazetede röportajı yayınlanan Sakık’ın avukatlarından Vedat Erten, müvekkilinin 16 Mayıs 2001 tarihinde Malatya'da düşen askeri askeri uçağa ilişkin kendisine, “Beni Irak’tan getirenleri götürdüler. Beni Irak’tan Türkiye’ye getirenler bu uçaktaydı. Ve içlerinde Yeşil de vardı” dediğini öne sürdü.
Şemdin Sakık, düşen uçakta olduğunu iddia ettiği Yeşil’in adını 2005 yılında Tuncer Günay tarafından kaleme alınarak piyasaya sürülen ‘Şemdin Sakık’tan mektuplar’ adlı kitabında yazmazken, kendisini yakalayan kişi olarak isim vermeden ‘Yeşil’i tarif etti.
SAKIK YAKALANMA ANINI ANLATTI
Şemdin Sakık, hapishanede görüştüğü arkadaşlarına kendisini Kuzey Irak’taki Duhok kenti yakınlarında 13 Nisan 1998 tarihinde başına silah dayayarak yakalayan kişinin ‘Yeşil’ kod adlı Mahmut Yıldırım olduğunu söylediği öne sürüldü.
‘Şemdin Sakık’tan mektuplar’ adlı kitapta Sakık, Kuzey Irak'ta nasıl yakalandığını şöyle anlattı:
“Irak Kürdistan Demokrat Partisi (IKDP) Duhok temsilcisi, kaldığımız eve gelerek Mesut Barzani’nin Erbil’de benimle görüşeceğini söyledi. Kapıda duran cipe bindik, Erbil’e doğru hareket ettik. Bir süre gittikten sonra bindiğimiz araç, ovanın ortasında durdu. Peşmergeye niye durduğumuzu sordum, bana motorun hava yaptığını söyledi. Fırsattan istifade ‘küçük bir su dökeyim’ diyerek arabadan inip biraz uzaklaştım. Bu arada yoldan geçen bir araba, arabamızın arkasında durdu. İçinden 5 kişi çıktı. 2'si bana doğru gelirken, diğer 3’ü arabaya gitti. Bize yardımcı olmak için geldiklerini düşünerek tepkisiz kaldım. Tam bu esnada tanıdığım bir yüz tepemde durmuş tabancasını kafama dayatmış ‘Korkma seni öldürmeyeceğiz’ diyor. Tabancama uzandım, kılıfından çeker çekmez başıma aldığım bir darbeyle yere yığıldım. Bir başkası gelip bana iğne yaptıktan sonra sürükleyip arabaya götürdüler. Kardeşimi de getirip cenaze gibi arabaya attılar.”
Şemdin Sakık kitabın devamında, halen aranan ve yaşayıp- yaşamadığı bilinmeyen ‘Yeşil’ kod adlı Mahmut Yıldırım’ı isim vermeden tarif etti. Sakık, “Gazetelerde, televizyon ekranlarında çokça gördüğüm yüzü tanımış, KDP’nin bizi Erbil’e gönderirken güvenlik vermemesini de gözönünde bulundurarak Türkiye’ye verildiğimizi anlamıştım. Tabii ki Türkiye’ye götürülmekten korkmuştum ama meşru olmayan o tanıdık yüz beni çok daha fazla korkutmuştu. Sorgudan geçirip ikimizi de öldürüp bir köşeye atacakları kaygısı içindeydim” dedi.’
"YILLARCA KAÇTIĞIM HELİKOPTERE BİNİNCE RAHATLADIM"
Şemdin Sakık kitapta, yakalanmasından yarım saat yol aldıktan sonra 18 yıl boyunca sürekli kaçtıkları helikoptere bindirildiklerini belirterek, “Ne gariptir ki ilk kez helikopterden korkmamıştım. Hatta arabadan indirilip helikoptere bindirildiğim için bir parça rahatlamıştım. ‘Beni öldürmek için götürselerdi herkesin gözü önünde helikoptere bindirmezlerdi’ gibi bir sonuç çıkardım. ‘İşin içinde gayrimeşru bir eyler olsa bile resmi görevlilerde var ki helikoptere bindirdiler’ diye düşündüm” diye devam etti.
Şemdin Sakık’ın kitabında ‘Meşru olmayan tanıdık yüz’ olarak nitelendirdiği dediği kişinin adını E tipi cezaevindeki arkadaşlarına ‘Yeşil’ olarak söylediği öne sürüldü. Adının açıklanmasını istemeyen ve Sakık ile görüşen bir hapishane arkadaşı, “Sakık, bana kendisini yakalayıp Türkiye’ye getirin ekipte Yeşil olduğunu söyledi. Kitabında da zaten tarif etmiş kendisini. Düşen uçak ile ilgili söyledikleri doğrudur” iddiasında bulundu.
Sakık kardeşlerin miras kavgası
Ahmet Dinç
Zaman 13 Ekim 2007
Diyarbakır Cezaevi'nde yatan terör örgütü PKK'nın üst düzey elebaşlarından Şemdin Sakık, Demokratik Toplum Partisi (DTP) Muş milletvekili olan kardeşi Sırrı Sakık'a ağır suçlamalarda bulundu.
Şemdin Sakık, Sırrı Sakık'ın PKK'nın yüz binlerce dolarını yediğini, baba mirasını üzerine geçirdiğini ve milletvekilliği için bölücü başı Abdullah Öcalan'dan icazet aldığını ileri sürdü. Sakık, kardeşi Sırrı'nın gerçekte ortaokul diplomasına bile sahip olamadığını belirtti. Sırrı Sakık ise kardeşinin iddialarını, 'hapisteki insanın ruh hali'ne bağladı.
Şemdin Sakık, iddialarını, hatıralarını yayımlamak için anlaştığı yayıncısına yazdığı mektupta dile getirdi. Sakık, Abdullah Öcalan'ın, kardeşi Sırrı ve ailesinin diğer mensuplarını yanına çekerek kendisini yalnızlaştırma politikası güttüğünü ve bunu da başardığını söyledi. Sakık, kardeşinin hukuku yanıltarak babasının mirasına konduğunu ve kendisine hiçbir şey verilmediğini savundu. 'Parmaksız Zeki' kod adıyla tanınan ve PKK'nın ikinci adamlığına kadar yükselen Şemdin Sakık, kardeşinin Ankara'da barış yanlısı görünüp, bölgeye gittiğinde ise terör örgütüne 'savaşın' dediğini öne sürdü. Sakık'ın, kardeşine yönelik iddiaları arasında, 120 DTP'linin adını devlete vererek, "Bunları partiden atarsanız PKK'nın partideki etkisini kırarsınız." sözleri de bulunuyor. 'Görülmüştür' damgalı mektupta ilginç ifadeler yer alıyor. Babasının Muş'un büyük aşiretlerinden Badıkan'ın ağası olduğunu ve ondan aile bireylerine yüklü bir miras kaldığını belirten Sakık, başta Sırrı olmak üzere Namık, Görgü ve Haluk adlı kardeşlerinin hukuki oyunlarla mirası kaptıklarını ve kendisine hiçbir şey vermediklerini dile getiriyor.
Sırrı, aile bireylerini aldattı
18 kardeş olduklarını belirten Sakık, sözlerine şöyle devam ediyor: "Sırrı ve diğerleri, mirasın bana ve başka kardeşlere verilmemesi için bir belge hazırlayıp, okuma yazması olmayan kız ve erkek kardeşlerime imzalatır. Bütün kardeşlerim bu şekilde kandırıldıktan sonra bir tek ben kalırım. Her ne yapıyorsa bir şekilde hakkımda gaiplik (yok sayılmak) kararını çıkartır. Sonuçta 18 kardeşin miras hakkı dört kardeş arasında bölüşülür. İşte Sırrı'nın kardeşlik hukuku budur. On yıldır hücredeyim, beş kuruşa muhtacım, şunun bunun verdikleriyle yaşıyorum. Sırrı bana sahip çıkarsa Apo'dan milletvekilliği icazeti alamayacağını bildiği için beni yok saydı, Apo'ya yalakalık yaptı." Kardeşinin Ankara'da devletçi, bölgeye gittiğinde PKK'lı olduğunu iddia eden Sakık, satırlarında şu görüşlere yer verdi: "Devlet yetkilisi ile görüştüğünde, 'Ben Şemdin'i dağdan indirmek için çalışıyorum.' diyormuş. Örgütle kontak kurduğunda 'Bu savaş olmazsa hiçbir gelişme yaşanmaz.' deyip onları tahrik ediyormuş. Benim başımın etini yedi, 'Neden dağdan indin?' diye. Ama partiden atılmaları için 120 kişinin adını devlete verebiliyordu." Kitaplarının yayımlanması için anlaştığı yazar Tuncer Günay ise Sakık'la yaklaşık 4 yıldır iletişim içinde olduklarını, kendisine gelen 80 mektuptaki bilgileri resmi makamlara ilettiğini kaydediyor.
ABD istese bütün PKK'lıları teslim eder
Halen tutuklu bulunan Şemdin Sakık, kitaplarının yayımlanması için anlaştığı yazar Tuncer Günay'a gönderdiği mektuplarda PKK'nın yapılanmasıyla ilgili ilginç tespitlerde bulunuyor: PKK'dan ayrılan yüzlerce militan başta Irak olmak üzere birçok ülkede tek başlarına ve rahatça dolaşıyor. Onları alıp getirmek zor değil. Örneğin Murat Karayılan'ı almak ne kadar zorsa, Osman Öcalan'ı almak o kadar kolaydır. Irak'ta ABD ve Kürt liderlerin istedikleri anda, Karayılan başta olmak üzere yakalayıp Türkiye'ye teslim edemeyecekleri tek bir yönetici yoktur.
Güneri Cıvaoğlu: Röportaj için para istedi, kabul etmedim
PKK'lı Şemdin Sakık, gazeteci-yazarlar Güneri Cıvaoğlu ve Hulki Cevizoğlu'na yönelik ilginç anılara da mektubunda yer verdi. Kendi ifadelerine göre, Cıvaoğlu, kendisiyle röportaj karşılığında verdiği bilgisayar ve kitap sözünü yerine getirmemiş. Cevizoğlu ise röportajı kabul etmeyen Sakık'a bel altından vurmuş. Sakık, kitaplarının yayıncısına yazdığı mektubunda Cıvaoğlu ile ilgili olarak, "İki kez mülakat yapmaya geldi. Özellikle ikinci seferinde mülakat karşılığında biraz para istedim. 'Para vermek prensibimiz değil; ama sana bir bilgisayar ve bir koli kitap gönderirim.' sözü verdi. Gidiş o gidiş. O sözü vermemiş gibi davrandı." şeklinde yazdı. Sakık, Ceviz Kabuğu programının sunucusu Hulki Cevizoğlu ile ilgili olarak da şunları yazdı: "Mülakat için başvurdu. Güneri Bey'den kazığı yediğim için bu sefer tedbirli davrandım. Para vermezse mülakat yapmayacağımı söyledim. Anlaşamadık, gitti. Gidip üzerime bir program yaptı."
'İstesin, bilgisayar gönderirim'
Milliyet yazarı Güneri Cıvaoğlu, Sakık'ın iddialarına cevap verirken, kitapları ve bilgisayarı gönderebileceğini söyledi. Hapishaneye gidip Sakık'la mülakat yaptığını doğrulayan Cıvaoğlu, "İlk başta para falan söz konusu değildi. Sonra yöneticileri aracılığıyla para istendi, dediği doğru. Para konusunu benimle yalnız konuşmak istediler, kabul etmedim. Ama bilgisayarı şahsına değil, hapishaneye gönderebilirim, dedim. Ve kitap da gönderebilirim, dedim. Ama hemen değil, bir süre sonra gönderirim, dedim." şeklinde konuştu.
HABER
Sakık: Öcalan ilk kurşunu Kürtlere sıktı
Zaman 22 Şubat 2012
faili meçhul cinayetleri araştıran Diyarbakır'daki özel yetkili savcılar, soruşturmaya terör örgütü PKK'nın iç infazlarını da dahil ederek genişletti. Geçtiğimiz hafta Kürt siyasetçi İbrahim Güçlü'nün ifadesine başvuran özel yetkili savcı, PKK'nın bir dönem 2 numaralı adamı olan ve Diyarbakır'da tutuklu olan Şemdin Sakık'ın da bilgisine başvurdu.Şemdin Sakık, terörist başı Abdullah Öcalan'ın örgüt içinde başarısız eylemler gerçekleştirenler ve yönetici olma potansiyeli bulunan militanlarının da içinde bulunduğu 2 bine yakın kişiyi öldürterek Bekaa Vadisi'ne gömdüğünü söyledi. Sakık, "Öcalan'ın izlediği taktik, kendi grubu dışındaki herkesi hain, işbirlikçi, ajan kişilikler olarak ilan etmekti. Sadece kişiler değil, kurumlar da bu saldırıdan nasiplenir. Güçlendikçe daha da saldırganlaştı. İlk kurşunu solculara ve Kürtlere sıktı. Bunun onlarca örneğini göstermek mümkün. Mehmet Şener, Resul Altınok, Çetin Güngör gibi."
Kuzey Irak'ta 14 yıl önce yakalanarak Türkiye'ye getirilen Sakık, Diyarbakır'da yargılandıktan sonra ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı. Özel yetkili savcıya, PKK'nın iç infazlarını anlatan Sakık, Suriye'deki Bekaa Vadisi'nde Öcalan ile birlikte kaldığı dönemde 2 bine yakın PKK'lı militanın farklı bahanelerle öldürüldüğüne şahit olduğunu söyledi. PKK'daki infaz emirlerini Abdullah Öcalan'ın verdiğini belirten Sakık, Öcalan'ın kendisine karşı çıkanları 'Ajandır' diyerek öldürttüğünü dile getirdi.
PKK'lıların en büyük gelirinin uyuşturucu olduğunu belirten Sakık, bunun yasaklanması için Öcalan'a teklifte bulunduğunu, ancak Öcalan'ın kendisine, "Örgütü ayakta tutmak kolay değil. Uyuşturucu geliri olmazsa bu kadarı insanı nasıl doyuracağız." dediğini söyledi.
PKK'dan ayrılan şiddet karşıtı eski yöneticilerin halen örgütün ölüm listesinde olduğunu belirten Sakık, bunların başında Öcalan'ın eski eşi Fatma kod adlı Kesire Yıldırım'ın geldiğini ifade etti. PKK'nın iç infazlarının yanı sıra Güneydoğu'daki siyasi parti ve örgütlerin isimlerini de savcıya açıklayan Sakık, Türkiye İşçi Köylü Partisi üyelerinin de aralarında bulunduğu 14 farklı siyasi grubun üyelerinin öldürüldüğünü anlattı.
Şemdin Sakık, son kitabında da yer verdiği PKK'nın iç infazları listesini savcıya da verdi. İç infazların isimleri şöyle: "Ali Doğan Yıldırım, Mehmet Turan, Mehmet Uzun, Ali Yaylacık, Ahmet Ballı, Baki Karer (Süleyman), Abdullah Kumral (Yusuf Hoca), Şükrü Karakuş (Soreş), Cemile Merkit (Seher), Murat Bayraklı, Enver Ata, Resul Altınok (Davut), İzzettin Evcil (Serdar), Zülfü Gök, Çetin Güngör (Semir), Lamia Baksi (Dr. Jiyan), Mustafa Ömürcan (Sarı Ömer), Mahmut Bilgili, Mehmet Tunç, Dilaver Yıldırım (Haydar), Halil Kaya (Kör Cemal), Mustafa Çimen (Teyfik), Metin Değer, Şahin Dönmez, Şahin Biliç (Metin), Zeki Yılmaz, Mehmet Şener (Ahmet), Cemil Işık (Hogir), Ali Ömürcan (Terzi Cemal), Osman Tim, Mehmet Çimen (Ali Rıza), Yıldırım Merkit, Hidayet Bozyiğit, Nazime Aktürk, Faruk Bozkurt (Dr. Nasır), Faysal Dumlayıcı (Kani Yılmaz), Ramazan Topbaş (Sarı İbrahim), Suriyeli Çekdar."
HABER
Sakık'tan Altanlar'a eleştiri: Taraf gazetesi örgüt bülteni mi?
6 Kasım 2012
Sakık, Taraf gazetesinin örgüt bülteni mi yoksa ulusal bir gazete mi olduğunun sorgulanması gerektiğini söyledi. Öcalan'ın her sözünün bu gazetede manşet haber olarak yayınlandığını belirten Sakık, "2007'den günümüze kadar süren şiddette her kişinin isminin altında Taraf gazetesi vardır" iddiasında bulundu.
Cezaevlerindeki açlık grevlerini de tahlil ettiğini belirten Sakık, "Açlık grevlerinin ölüm grevlerine dönüşebileceğini söyledim. PKK şiddetinin bir boyutunu da böyle algılamamız gerekiyor. Elbette inkar edilen hakların bunda rolü var. Ben çıkışıyla ilgili değil, gelişimiyle ilgiliyim. Bu günlere getirilmesinde dış güçlerin, Amerika, komşu ülkeler hep vardı. Bunların rolü kadar solcu geçinen, liberal solcu etiketi takanlar, Altanlar buna girer. Bunların hepsinin bir biçimde bu şiddetin sürmesinde katkısı vardır" diye konuştu.
|
Siz de biyografi.net'te yer alabilirsiniz "
İyi ki, biyografi.net var!" |
|