|
|
|
Seyit Rıza
siyaset adamı
1863 yılında Tunceli’nin Lirtik köyünde doğdu. Seyit İbrahim'in oğludur. Seyyid İbrahim, Deri Ahri kasabasında yaşıyordu. Bölge halkı tarafından şeyh olarak algılanıyordu.
Seyit Rıza ailenin dördüncü ve en küçük oğluydu. Mehmet Ali Efendi adlı bir ulemadan dersler alarak büyüdü.
Babasının ölümünden sonra Seyit Rıza, babasının vasiyetine uygun olarak şeyhliği devraldı. Tujik tepesi eteklerindeki Agdad kasabasına yerleşti.
Seyit Rıza, Hozat aşiretlerine güvenmediğinden Koçgiri Ayaklanması'na aktif olarak katılmadı. Ancak asilerin taleplerini destekleyen bir telgraf çekti.
1921'den sonra Dersim'de Alişer Efendi ve Baytar Nuri'yi himayesi altına aldı. Sözkonusu şahısların bütün Dersim aşiretlerini birleştirme yolundaki çabalarını destekledi.
1926 yılında Koçan aşiretine karşı girişilen operasyon sırasında, diğer Dersim aşiretlerinin hükümet kuvvetlerinin safında yer almasını önlemeye çalıştı.
Operasyondan sonra Genel Müfettiş İbrahim Tali'nin çağrısı üzerine Baytar Nuri ile birlikte Diyarbakır'a gitti. Seyit Rıza'ya hükümetin Dersimlilerin silahlarını teslim etmeleri, karakol ve kışla yapımına karşı çıkmamaları ve Koçgiri ayaklanması sırasına onlara sığınan asileri geri vermeleri talepleri iletildi.
Yapılan ikinci görüşmede İbrahim Tali, Dersim'de bir isyan hazırlığı olduğunu bildiren bir istihbarat raporu okuttu.
Bunun üzerine Seyit Rıza, Ferhadan aşireti reisi Cemşit Ağa'nın evinde bütün aşiret reisleriyle toplantı düzenledi. Toplantılara rağmen aşiretler arasında birlik sağlanamadı.
Çok geçmeden, Birinci Meclis'e Dersim mebusu olarak giden Meço Ağa, Seyit Rıza'nın damadı, Aşağı Abasan aşiret reislerinden İbrahim Ağa’yı öldürttü.
Yörede askeri garnizon istemeyen aşiretlerin temsilcisi olarak, bu kararın geri alınması için bu kez General Abdullah Alpdoğan'la görüştü. İlk görüşmede Alpdoğan'la anlaşamadı. Geri dönüp bunları tüm aşiret liderlerine anlattı. General Alpdoğan bir genelge yayınlayarak bütün aşiretlerden 200 bin silah toplamalarını istedi.
Seyit Rıza, General Alpdoğan'dan genelgesini iptal etmesini istedi. Hükümetin bu talebe cevabı bölgeye çok sayıda askeri birlik göndermek oldu.
1937 baharında yeniden başlayan askeri operasyonlar sırasında Seyit Rıza'nın oğullarından Bra İbrahim Elazığ dönüşünde İstihbarat şefi Binbaşı Şevket'in adamları tarafından öldürüldü.
Eylül 1937'de hükümet yetkilileriyle görüşmek üzere Erzincan'a gitti ve tutuklandı.
14 gün süren mahkeme sonunda ölüme mahkum oldu. 18 Kasım 1937 tarihinde Elazığ'ın Buğday Meydanı'nda idam edildi.
HAKKINDA YAZILANLAR
CHP'nin 'Dersimli' kurmayı Sinan Yerlikaya: Seyit Rıza'nın torununu PKK öldürdü
Ömer Şahin
5 Aralık 2009
Dersim katliamında ailesinden çok sayıda kişiyi kaybeden, annesi de sürgüne gönderilen CHP Parti Meclisi üyesi, Tunceli eski milletvekili Sinan Yerlikaya, Dersim katliamının içyüzünü ve yaşananları Zaman'a anlattı. Yerlikaya, yapılan baskı nedeniyle Dersimlilerin gizlenmek zorunda kaldıklarını belirterek, aslen Dersimli olan birçok ünlü ismin kimliklerini gizlediklerini söyledi.
Eski CHP Tunceli Milletvekili Sinan Yerlikaya, devletin önemli yerlerinde, iş dünyasında tanınmış birçok ismin Dersimli olduğunu söylüyor. Ancak, bu kişilerin 'yanlış anlaşılacakları' kaygısıyla kendilerini gizlediklerini belirtiyor. Dersim katliamında annesi ve babası sürgüne gönderilen Yerlikaya, olayın canlı tanıklarından dinlediklerini Zaman'a anlattı. Yerlikaya'nın annesi Gülizar Hanım, Dersim'e askerî harekât olduğunda 3 yaşında idi. Eli silah tutan tüm akrabaları öldürüldü. Kendisine acıyan bir subay tarafından Eskişehir'e götürüldü. Onun gibi sürgünde olan eşiyle orada tanıştı. Annesinin çabalarıyla 14 yaşında Dersim'e dönebildi. Yaşananlar o dönemin insanına öyle bir korku salmış ki; Yerlikaya, annesinin bugün bile anılarını paylaşmaktan çekindiğini söylüyor.
İki dönem Tunceli milletvekilliği yapan Sinan Yerlikaya, CHP lideri Deniz Baykal'a yakınlığı ile tanınıyor. CHP Parti Meclisi (PM) üyeliği süren Yerlikaya, Dersim'de yaşananlara ilişkin suskunluğunu bozdu. Tartışmayı başlatan Onur Öymen'in konuyu tam olarak bilmeden konuştuğunu kendilerine itiraf ettiğini açıklayan Yerlikaya, "Onur Bey, bizden özür diledi. Ama sözleri partiye zarar verdi." diye konuştu. Yerlikaya, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Dersim'de yaşananları "katliam" olarak dile getirmesini ise övgüyle karşıladı. "Başbakan'a bravo diyorum. Bir Başbakan'ın bu kadar açık ve net konuşması bizi memnun etti." dedi.
CHP'li Sinan Yerlikaya, Seyit Rıza'nın yakalanışı, idamı ve mezar yerine ilişkin de çarpıcı açıklamalar yaptı. Seyit Rıza'nın, Atatürk'le görüştürülme koşuluyla teslim olduğunu iddia eden Yerlikaya, "Seyit Rıza, Ankara'ya gitmeyi beklerken Elazığ'a götürüldüğünü görünce gerçeği anlıyor." dedi. Seyit Rıza'nın, 1937 yılının Eylül ayında yaşı küçültülerek idam edildiği biliniyor. İhsan Sabri Çağlayangil'in nezaretinde oğlunun da aralarında bulunduğu 7 isim sabaha karşı asılmıştı. İdam sonrası ne olduğu ise tam 70 yıldır sır olarak kaldı. Yerlikaya'nın bu konudaki görüşleri şöyle: "Seyit Rıza ve yanındakiler idam sehpasında akşama kadar bekletildi. Teşhir edildiler. Akşam saatlerinde ise Elazığ-Malatya istikametinde, Keban yolunda metruk durumda olan bir binaya götürülüp yakıldıkları söyleniyor. Ben de buna inanıyorum. Eğer aksini ispat eden var ise kemikleri nerede? Onu göstersinler." Seyit Rıza'nın mezar yeriyle ilgili 2007 yılında dava açıldığı biliniyor. O dönem Elazığ Valiliği, "Devletin elinde bilgi yok." cevabını vermişti. Dava halen Danıştay'da sürüyor.
Sinan Yerlikaya'ya göre; Seyit Rıza, kökeni Horasan'a dayanan bir Türkmen. Hacı Bayram-ı Veli'nin yolunda inançlı bir Alevi. Milli Mücadele'ye destek vermiş bir isim. Erzincan'a kadar gelen Ruslara karşı savaşmış. Hatta Atatürk'e 1918'lerde telgraf çekerek, "Milli Mücadele'ye desteğimizden endişeniz varsa ecdadımızın geldiği Horasan şehrine dönmeye hazırız." diyen bir gazi.
Kürt isyanı değil, evlat acısıydı
Dersim isyanına yapılan kanlı müdahalenin ardında kalan sembol isim ise Seyit Rıza. Soydan değil ama gördüğü saygıdan ötürü "Seyit" payesi verilmiş. Böylesine Dersimliler "Dikme" diyor. Seyit Rıza, Kürt olmadığı gibi Hamidiye Alayları'nın Kürt komutanlarından da zulüm görmüş biri. Yerlikaya, bu yüzden Dersim'de yaşananların Kürt isyanı olarak gösterilmesine karşı çıkıyor. Seyit Rıza'nın dağa çıkmasının gerçek sebebi ise evlat acısına dayanıyor. Yerlikaya, bu iddiasını şöyle aktarıyor: "Seyit Rıza'nın Baba isminde oğlu vardı. Onu çok severdi. Fakat oğlu, onunla liderlik mücadelesi yapan yeğeni Rehber tarafından öldürtüldü. Onu öldürenler de valiler tarafından korundu. Seyit Rıza, katillere karşı devletten yardım alamayınca silaha sarıldı, dağa çıktı." Anlatılanlara göre Seyit Rıza'nın oğlunu katleden Rehber, daha sonra "Dersim dört dağ içinde" isimli ünlü türkünün söz yazarı Alişer'i de öldürtüyor.
Seyit Rıza'nın torununu PKK öldürdü
Seyit Rıza'nın iki köyü var: Dumantepe ve Yeni Söğüt. İkisi de terörle mücadele kapsamında 1994 yılında boşaltıldı. Yerlikaya, Seyit Rıza'nın Elazığ ve Bursa'da yaşayan akrabaları olduğunu söylüyor. Hatta bir torunu (Ali Rıza Polat) PKK tarafından öldürülüyor.
HAKKINDA YAZILANLAR
Seyit Rıza'nın torunundan Kılıçdaroğlu'na destek
Milliyet 25 Kasım 2011
Dersim olayları sırasında idam edilen Seyit Rıza'nın torunu Rüstem Polat, 'Başbakan'ın özür dilemesi doğru, ama faturayı Kılıçdaroğlu'na yüklemesi yanlış. O da acıyı bal eyleyen bir Dersim evladı' dedi.
Dersim'in sembol isimlerinden Seyit Rıza'nın torunu Rüstem Polat, devlette devamlılığın esas olduğunu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın özür dilemesinin, olması gereken doğru bir adım olduğunu vurguladı. Polat 'Biz hiçbir zaman kin ve nefret içinde olmadık. Tüm partiler elbirliğiyle bu konuyu açıklığa kavuştursun' dedi.
Polat, Akşam gazetesinin sorularını yanıtladı:
Dersim'in isyankar ruhunda geçmiş acılar mı saklı?
Aleviler taa Kerbala'dan bugüne vahşeti, insanlık dışı uygulamaları yaşadı. Yavuz Sultan Selim döneminde binlerce Alevi kılıçtan geçirildi. Nice olaylar yaşandı. Aleviler, sarp dağlarla çevrili Dersim'e sığındı, dağlara kaçtı. Bugün de Aleviler hep dağlık bölgelerde yaşar.
Dedem İngiliz ajanı değil
Dedenizin İngiltere Dışişleri Bakanı'na 30 Temmuz 1937'de mektup yazarak yardım istediği, bunun Atatürk'ü çok kızdırdığı söylenir.
Bu iddiayı asla kabul etmem. Dedem, hiçbir zaman İngiliz ajanı olmadı. Çünkü bu mektubu yazacak dili, tercümanı, kudreti yok. Mektubu o sırada Suriye'ye sığınan Nuri Dersimi, yani Baytar Nuri yazıp, dedemin imzasını atmış. Sanki Dersimde'ymiş gibi olayları anlatmış.
Seyit Rıza'nın Kürdistan kurmak istediği iddiaları için ne diyorsunuz?
Bunu isteyen Nuri Dersimi'dir. Seyit Rıza'nın, hiçbir zaman devlet kurayım diye bir niyeti yok. O sadece insanlarını, çoluk çocuğunu, aşiretini korumak için çalışmış.
Peki Dersim operasyonu niye yapıldı?
Dersim'in kendi içinde, aşiretler arasında kavgalar yaşanıyor. Bunun üzerine devlet asayiş sağlamak için Nazimiye'de karakol yapıyor. O karakoldaki kimi askerler, kadınları taciz edince Desimliler karakola saldırıyor. Dersimliler hep kayıtlarda, 'asi, çapulcu, beyaz donlu' olarak görülmüş, aşağılanmak istenmiştir. Çünkü fakirler, patiska bulabildikleri için onu giyiyorlar. En sonunda Dersim'i denetim altına almak için 1936'da kurulan 4. Umumi Müfettişliği'nin başına getirilen Korgeneral Abdullah Alpdoğan, Dersim aşiret reislerini topluyor, silahlarını toplamak istiyor. Bazısı kabul ediyor, bazısı silahını vermemek için direniyor. Sonra operasyonlar başlıyor. Dedem, Ovacık'ın Birdo (Karaoğan) köyüne gidiyor. Askerler geliyor, tarıyor. Oğullarını, gelinini ve karısını, toplamda ailesinden 12, aşiretinden 45 kişiyi öldürüyor.
Nasıl idam ediliyor?
Seyit Rıza her şeyini kaybediyor. Erzincan Valisi ile görüşmeye giderken yakalanıyor ve Elazığ'a götürülüyor. Oğlu Reşık Hüseyin, babasını ziyaret etmek için Erzincan'a gidince, onu da cezaevine atıyorlar. Göstermelik üç şahit buluyorlar. Seyit Rıza'nın yaşı idama uygun olmadığı halde, yalancı bir şahitle yaşı küçültülerek idam ettiriliyor.. Asıldığında yaşı 75'tir, ama 70 yaşında gösteriyorlar. Aynı şekilde oğlunun yaşı da idama uygun değildir, onun da yaşını büyütüyorlar. Sonuçta dedem Seyit Rıza,oğlu Reşik Hüseyin, Yusufhanlı Fındık, Şihan Reisi Usene Seydi, Demenan Reisi Cebrail ve oğlu, Kureyşanlı Hasan ve Hayderanlı Kamer Ağa, Elazığ Buğday Meydanı'nda infaz ediliyor. Bu asılan kişilerin mezarları nerede? Elazığ'da gömüldükleri yer konusunda çeşitli rivayetler var. Mezar yerlerinin bize söylenmesi lazım. Yaktılar mı, defin mi ettiler, o bile bilinmiyor!
Dedem asılırken, 40 lirasının ve saatinin oğluna verilmesini vasiyet ediyor. Bunlar nerede? Manevi değeri vardır.
Olması gekendi
Başbakan'ın özrüne yorumunuz?
TC Başbakanı Erdoğan özür dilemiştir. Olumlu ve anlamlıdır. Sevindim, teşekkür ederim. Keşke bu açıklamayı partisinin toplantısında değil de Başbakanlık veya Meclis'te yapsaydı. Daha bağlayıcı olurdu. Ne kadar samimi, ne kadar politik bir argümünla bunu yaptı, göreceğiz! Devlette devamlılık vardır. Bugün devleti AK Parti temsil ediyor. Dolayısıyla özür dilemesi gerekirdi, olması gerekeni yaptı. Ama yetmiyor. Devlet arşivleri açıklanmalıdır. Kaç kişi göç ettirildi, tam anlamıyla kaç kişi öldürüldü? Dersim'in kızları kimlere evlatlık verildi, şimdi neredeler? Dedemin mezarını söylesinler ki gidip mum yakayım, dua okuyayım, Fatiha okuyayım. Biz hiçbir zaman kin ve nefret içinde olmadık. Tüm partiler elbirliğiyle bu konuyu açıklığa kavuştursun.
Kılıçdaroğlu da acıyı bal eyledi
Başbakan'ın Kılıçdaroğlu'na dönük Dersim eleştirileri için ne düşünüyorsunuz?
Başbakan Erdoğan gerekeni yaptı, ancak faturanın Kılıçdaroğlu'na kesilmesini kabullenmiyorum. Kimse Dersim'i siyasi amaçlı kullanmasın! Kılıçdaroğlu, Tuncelili acılı bir aileden geliyor, acıyı bal eylemiş bir Dersim evladıdır. Ayrıca bu konuyu gündeme taşıyan CHP Milletvekili Hüseyin Aygün'e destek veriyorum, minnettarım.
HAKKINDA YAZILANLAR
DERSİM HAREKÂTI
Dersim (bugünkü Tunceli) ve çevresinde devlete karşı girişilen isyanlar sebebiyle düzenlenen siyâsî, idârî ve askerî harekât.
Osmanlılar zamanında Dersim yöresi halkı diğer yerlere nazaran özel bir statüye tâbiydi. Dersim’de Ocaklık ve Yurtluk adı verilen idârî birimlerin başında aşiret reisleri bulunuyordu. Gerek çevrelerinden gördükleri îtibâr, gerekse devletin kendilerine verdiği bâzı yetkiler sebebiyle güçlü duruma gelen aşiret reisleri merkezi devlet otoritesine karşı zaman zaman başkaldırdı. Tanzimat ile Doğu Anadolu’da yapılan idârî düzenleme sırasında Dersim, Hozat merkez olmak üzere Dersim sancağı adıyla Erzurum vilâyetine bağlandı. Ancak kendilerine has idâre tarzına alışmış olan Dersim bölgesi halkı yeni düzenlemeye karşı çıktı. Daha sonra bir ara Erzurum vilâyetinden ayrılarak bir vilâyet hâline getirilen Dersim 1862’de mâmüretü’l-aziz (Elazığ) Vilâyetinin kurulmasından sonra bu vilâyetin bir sancağı haline getirildi. Bu durum karşısında güç durumda kalan hükûmet, denetimi sağlamak asker ve vergi toplamak için aşiret reislerine rütbe ve nişanlar dağıtarak onları ede etmeye çalıştı. Bölgede devlet otoritesinin yaygınlaştırılmasından rahatsız olan aşiret reisleri devlete karşı topluca isyan ettiler. Yaklaşık bir yıl süren isyan hükûmet kuvvetlerince bastırıldı. İsyancıların başı olan Hüseyin Bey tutuklanarak Vidin kalesine sürüldü, oğlu Ali Bey de Erzincan’da ikâmet etmeye mecbur edildi. 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşı sebebiyle Dersim yöresindeki askeri kuvvetler Erzurum’a gönderilince aşiret reisleri yeniden isyân ettiler. Bu isyanlar Kurt İsmail Paşa, Samih Paşa daha sonra da Gâzi Ahmed Muhtar Paşa tarafından bastırıldı. Dersim de müstakil vilâyet hâline getirildi.
Bu dönemde Ermeni komitacılarının da tahrikiyle (kışkırtmasıyla) isyanlar tekrar başladı. 1885 senesinde Ali Şefik Paşa idâresinde bölgeye gönderilen kuvvetler uzun süren çarpışmalardan sonra ayaklanmaları şiddetle bastırdılar. Ancak köklü bir ıslahat yapılmadığından ayaklanma ve eşkiyâlık hâdiseleri önlenemedi. Sultan İkinci Abdülhamid Han aşîret reislerinin gönüllerini alarak elde etmeye çalıştığı gibi, bölge halkından asker toplayarak “Hamidiye Alayları” adıyla yeni askerî birlikler kurdu. Böylece bölge halkının güvenlik ve emniyetini sağlamaya çalıştı. Ancak çeşitli tahrikler sebebiyle eşkiyâlık ve şiddet hareketleri devam etti. Kureyşanlı, Koçuşağı, Şamuşağı ve Resikli aşiretlerinin birleşmeleri neticesinde 1907 senesinde büyük bir isyan hareketi ortaya çıktı. Kureyşanlı aşireti Kığı köylerine, Koçuşağı, Şamuşağı ve Resik aşiretleri de Kemah ve Çemişkezek köylerine saldırdılar. Elazığ Redif Tugayı kumandanı Neşet Paşa âsiler üzerine giderek ayaklanmayı bastırdı. Fakat bir yıl sonra bu aşiretler öc almak için yeniden başkaldırdılar. Ayaklanmaların gelişerek genişlediği sırada İkinci Meşrûtiyet ilân edildi. Harbiye Nezâreti Dördüncü Ordu kumandanlığından aşiretlerle anlaşarak eşkiyâlık hareketlerine son verilmesini istedi. Bâzı aşiret reisleri anlaşarak merkeze boyun eğerken, bâzıları ise cezalandırılarak kontrol altına alındılar. Fakat tekrar bâzı taşkınlık hareketleri ortaya çıkınca Dersim bölgesi hakkında verilecek karara esas olmak üzere Ferik Ali Paşa ile Şûray-ı Devlet âzâsı Mustafa Bey gerekli incelemeyi yapmakla vazifelendirildiler. Yapılan inceleme neticesinde düzenlenen rapor üzerine Meclis-i Meb’usân tarafından Dersim bölgesinde ıslahat yapılması kararlaştırıldı. 1909 senesinde Müşir İbrâhim Paşa Dördüncü Ordu kumandanı olarak Dersim’e gönderildi. Ovacık yakınlarında Ordugâhını kuran İbrâhim Paşa aşîret reislerinden hükûmetin emirlerini dinleyeceklerine dair söz aldı. Boyun eğmeyen Haydaranlı aşireti üzerine kuvvet gönderdi. Askerî harekattan sonra bölgede sükûn ve emniyet sağlandıysa da 1911 senesinde Pülümür çevresinde başlayan ayaklanma Haydaranlı aşiretinin de katılmasıyla genişledi. İki ay süren bir direnişten sonra bastırıldı. Balkan Savaşı sırasında ufak hareketler dışında bir isyan hareketi olmadı. Birinci Dünya Savaşı sırasında Rusların Doğu Anadolu’da giriştikleri işgal hareketi sürerken 1916 senesinde Doğu Dersimde Kureyşan aşiretinin önderliğinde, bölge aşiretleri ayaklandılar. Nâzımiye isyancıların eline geçti. Mazgirt, Pertek ve Çarsancak çevreleri baskın ve talana uğradı. Galatalı Şevki Bey kumandasındaki 13. Tümen, yaklaşık bir ay süren harekat neticesinde bölgede geçici de olsa kontrolü ele aldı.
Kurtuluş Savaşı sırasında 1921’de meydana gelen Koçgiri aşîreti isyanına Dersim bölgesi halkı katılmadı. Bunda Kuvay-ı Milliye taraftarı ve TBMM üyesi Diyap Ağa ile diğer bâzı aşiret reislerinin etkisi oldu. Osmanlı Devletinin Dersim’e hâkim olmaya çalıştığı 1860 yılından Cumhûriyetin ilk yıllarına kadar Dersim’de birçok olaylar olmuş ve bunlardan bâzıları tenkil harekâtını gerektirmişti. 1877’den bu yana yapılan tedip hareketleri arasında 1907 ve 1908 yıllarında yapılanlar iyi düşünülerek tertiplenmiş ancak bunların netîcelerinden faydalanılamayarak Dersim’in özellikle Birinci Dünyâ Harbinde eline geçirdiği silâhlarla daha zararlı bir duruma girmesine sebebiylet verilmişti. Cumhûriyet döneminde 1925 senesindeki Şeyh Said isyanına katılmayan Dersim bölgesi halkı 1930’da başlayan Ağrı İsyanına katıldı. Ovacık kazası halkından ve Dersim bölgesinde nüfuzlu bir Derebeyi olan Seyid Rıza’nın adamları çapulculuk ve eşkiyâlık ettikleri vergi vermemekte direndikleri için icra vekilleri heyeti (Bakanlar Kurulu) Danzig nahiyesinin Aşgirih, Gürk, Dağbey ve Harsî köylerine karşı harekât düzenlenmesini kararlaştırdı. İsyancılara Haydaranlı aşiretiyle, Mazgirt’teki Demenalı ve Yusufanlı aşiretleri de katılınca isyan hareketi kısa zamanda yayıldı. Girişilen askeri harekat neticesinde isyan bastırıldı.
Daha sonra bölgede idarî ve sosyal reformların yapılması kararlaştırıldı. 1935’te 2884 sayılı Tunceli vilâyetinin idâresi hakkında Kanun çıkarıldı. Buna göre Tunceli iline korgeneral rütbesinde bir zat vâli ve komutan olarak tâyin edilecekti. Aynı zamanda Dördüncü Umum Müfettiş Sıfatını alan vâlinin geniş idârî, askerî ve adli yetkileri vardı. Asayişi ve sükûnu sağlama açısından gerekli gördüğü durumlarda ilde yaşayan kişileri ve âileleri il sınırları içinde bir yerden başka bir yere göndermeye, il sınırları içinde oturmalarını yasaklamaya yetkiliydi.
Kanûnun uygulamaya başlamasıyla 1937 senesi başlarında olaylar çıktı. Kureyşan aşireti reisi ve kendisine Dersim generali sıfatını yakıştıran ve İngiliz hükûmetinden yardım isteyen Seyit Rıza önderliğinde, asker ve vergi vermek istemiyen aşiretlerce yeni bir isyan başgösterdi. Cumhûriyet hükümeti, Dördüncü Ordu müfettişliğinin kurulmasını, Komutanlığına Abdullah Alpdoğan’ın getirilmesini ve Dersim bölgesinde geniş bir harekâta girişilmesini kararlaştırdı. Ayaklanmaya Kureyşan aşireti dışında Haydaran, Yusufhan ve Demenan aşiretlerinden meydana gelen 5000 kişilik bir isyancı grubu katıldı. Ayaklanma hareketi Harsik köprüsünün yıkılması, köprüyle Kahnut bucağı arasındaki telefon hattının kesilmesiyle başladı. Bu sırada Sûriye sınırında ve sınıra yakın bölge ve illerde de benzeri olaylar görüldü. Bölgede emniyet ve asâyiş sağlanamadı ve otorite kurulamadı. Milletler Cemiyeti tarafından Hatay’a bağımsızlık kararı verilmesinden sonra, TBMM’de yapılan müzâkerelerde bu gelişmelerin başta Fransa ve Fransa’nın mandası altındaki Sûriye tarafından kışkırtıldığı ileri sürüldü. Başbakan İsmet İnönü, Tunceli ilinde iki yıldır uygulanan reform proğramının bölgede huzûru sağlamaya yönelik olduğunu belirtti. Fakat bölgede hükümete karşı direniş başgösterdi. Mart 1937’de olayların genişlemesi üzerine askeri harekât başlatıldı. 13 Eylül 1937’de sona eren harekât neticesinde ayaklanma bastırıldı. Devrin başbakanı İsmet İnönü tarafından yapılan açıklamaya göre isyancılardan 250 kişi ölü olarak ele geçirilirken 1000 dolayında kişi de teslim oldu. Askerî harekâttan sonra isyancılar hakkında yapılan yargılama 15 Kasım 1937’de sona erdi. İsyan hareketinin elebaşısı durumunda olan Seyit Rızâ ile birlikte yedi kişi idam edildi. Çok sayıda isyancı ise çeşitli hapis cezâlarına çarptırıldılar. Ama olaylar yine durmadı. 1938’de yeni ayaklanmalar çıktı. Bunun üzerine ikinci bir askerî harekâta girişildi. Eylül 1938’de ayaklanma tamamen bastırıldı. Harekât esnâsında ve harekât sonunda, isyancıların kulandığı silâhların Fransız ve İngiliz yapısı silâhlar olduğu ve isyancıların Fransa ve İngiltere’den büyük destek gördüğü ve isyanın başlatılmasında büyük rol oynadıkları ortaya çıktı. Ayrıca bu isyancılar Hatay meselesi ile ilgili olarak Fransız ve İngilizler tarafından tahrik edildiği ve Türkiye’nin iç gâilelerle meşgul edilmesi hedeflendiği tesbit edilmiştir.
HABER
CHP, Seyit Rıza teklifini reddetti
ntvmsnbc
22 Kasım 2012
CHP milletvekili Hüseyin Aygün, 'Seyit Rıza ve arkadaşlarına iadeyi itibarda bulunulmasına' ilişkin kanun teklifi hazırlamıştı.
CHP MYK toplantısı öncesi açıklama yapan parti sözcüsü Haluk Koç, milletvekilleri Hüseyin Aygün’ün, Seyit Rıza’yla ilgili teklifinin parti grubunda reddedildiğini açıkladı.
Hüseyin Aygün, Dersim konusunda, ''Seyit Rıza ve arkadaşlarına iadeyi itibarda bulunulmasına'' ilişkin kanun teklifi hazırlamıştı.
Koç, "Grup yönetim kurulu bu teklifi değerlendirmiş ve reddetmiştir" dedi.
HABER
Davutoğlu, Seyit Rıza’nın torunlarıyla buluştu
Milliyet 24 Kasım 2014
Başbakan Davutoğlu Tunceli’de kent merkezindeki cemevini ziyaret ederek bir ilke imza attı.
Davutoğlu’nun Tunceli Üniversitesi’nde katıldığı yemekli toplantıya Seyit Rıza’nın torunları İbrahim Kandil, Hüseyin Kandil ve Zeliha Polat da katıldı. Davutoğlu, Seyit Rıza’nın torunları ile sohbet etti. 3 isim, dedelerinin mezar yerinin bulunmasını talep etti ve Başbakan’dan bu konuda ricada bulundular.
|
Siz de biyografi.net'te yer alabilirsiniz "
İyi ki, biyografi.net var!" |
|
|
biyografi.net
Tanıtım |
|
|
|
|
Tanıtım |
|
|
|