|
Sadık Albayrak
( 1942)
gazeteci, yazar
15 Şubat 1942 tarihinde Trabzon’un Of ilçesine bağlı Yenice Köyü’nde doğdu. Ulema bir aileye mensup. Dini bilgileri ve Kur’an'ı köyündeki cami imamından öğrendi. Babasının manifatura dükkanı açması sebebiyle ailesiyle Trabzon'a geldi. 1954 yılında İlkokulu Cudibey İlkokulu'nda bitirdi. İmam–Hatip Okulu'na kaydoldu. 1962 yılında imtihanla İstanbul Yüksek İslam Enstitüsü’ne girdi. 1966 yılında mezun oldu.
1964 yılında İstanbul Sultanahmet Camii kürsü vaizliğine tayin edildi. Askere gittiği 1967 ortalarına kadar, Beyazıt, Şehzadebaşı, Fatih camilerinde irşad vazifelerinde bulundu.
Öğrenciliği sırasında, 1964-1967 arasında Yeşilay (IOGT)’ın gençlik başkanlığını yürüttü. Okullar arasındaki münazara yarışmalarının düzenleyicisi ve yöneticisi oldu.
Yüksek İslam Enstitüsü öğrenci derneği üyeliği ile beraber Mezunlar Derneği başkanlığını da bir müddet yürüttü. Bu arada İslam Medeniyeti Vakfı’nın kurucusu oldu. 1970’den itibaren, İstanbul Müftülüğü’ne bağlı Şeriyye Sicilleri Arşivi'nde 8 yıl uzman olarak çalıştı.
1970’li yıllarda Babıali'de Sabah, Yol, Ufuk, Yeni İstiklal, Sebil, vb. gazete ve dergilerinde yazıları çıktı. 1977 Martında çıkmaya başlayan Yeni Devir gazetesinde 'Mizan' başlığı altında günlük yazmaya başladı.
Haziran 1977’de MSP’den Trabzon Milletvekili adayı oldu.
1977’de İskilipli Atıf Efendi’nin bir eserinden ötürü, merhum Necip Fazıl’la beraber, İstanbul Toplu Basın Mahkemesi’nde yargılandı. 1981’de ise bir eserinden dolayı mahkum oldu. 1982-1983 yıllarında 9 ay kadar Silivri Kapalı Cezaevi'nde yattı.
1981 yılında Türkiye Yazarlar Birliği tarafından 'Son Devir Osmanlı Uleması' eserinden dolayı birincilik ödülüne layık görüldü.
1979’dan itibaren Milli Gazete’de 'Mizan' köşesindeki yazmaya başladı.
1991 ve 1995 seçimlerinde RP, 1999 seçimlerinde FP’den İstanbul milletvekili adayı oldu.
1996 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde kültür danışmalığına başladı. Evli ve iki erkek çocuk babası.
ESERLERİ:
Sömürüye Karşı İslâm (1971)
Türkiye'de Din Kavgası (1973)
Budin Kanunnâmesi ve Osmanlı Toprak Meselesi (1974)
Son Devrin İslâm Akademisi (1974)
Şeriattan Laikliğe (1977)
Devrimin Çakıl Taşları (1978)
Son Devir Osmanlı Uleması (1980-81)
Rahmet ve Savaş Peygamberi (1981)
Cezaevi Notları (1984)
Taşlaşma-Çağdaşlaşma (1987)
31 Mart Gerici Bir Hareket mi? (1987)
Meşrutiyet İslâmcılığı ve Siyonizm (1989)
Cumhuriyete Doğru-Hilafetin Sonu (1989)
Türkiye'de İslâmcılığın Doğuşu (1989)
Devrimler ve Gerici Tepkiler (1990)
Tek Parti Dönemi ve Batıcılık (1990)
Türk Siyasî Hayatında MSP Olayı(1990)
MSP Davası ve 12 Eylül (1990)
Çağdaş Devrim Yobazları (1990)
İslâm Dünyası Nereye Gidiyor? (1991)
Meşihat-Şeriat-Tarikat Kavgası (1994)
HABER
Sadık Albayrak'ın 50. Yazarlık Yılı
10 Mayıs 2013
Dünürü Sadık Albayrak'ın 50. Yazarlık Yılı Saygı Gecesi"nde konuşan Başbakan Erdoğan, Sadık Albayrak'ın, bir kültürün, medeniyetin, özellikle de bir medeniyet tasavvurunun yok olup gitmesine, unutulmasına ve unutturulmasına karşı çıkan bir kahraman olduğunu söyledi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Bizim köklerimizi adeta budamak suretiyle bizi aslımızdan koparma gayreti içine girenler oldu ve bunu da başardılar. Şimdi yeniden bir nesil inşa ediyoruz, yeniden bir nesli inşa etmenin kodlarını verdik.
Şimdi bu kodlar üzerinde yükselen bir nesil, inşallah onlar Sadık abi gibi, şu anda burada bulunan birçok abimizin, kardeşimizin izinde hikmet dolu ilimle yola çıkarlar, böylece geleceğin Türkiye'sini onlar inşa ederler diye düşünüyorum" dedi.
Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı Kültür Müdürlüğü'nce, Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda düzenlenen "Sadık Albayrak'ın 50. Yazarlık Yılı Saygı Gecesi"nde yaptığı konuşmada, Albayrak'ın hem 50 yılını ilme, araştırmaya adamış bir çınar, hem de kendilerinin, Selçuklu ve Osmanlı çınarıyla irtibatlarını kuran, gönül köprülerini imar eden bir mimar olduğunu söyledi.
DÜNÜRÜNÜ ANLATTI
Kendilerinin kökleri kesilmek istenirken, kökleriyle irtibatları kesilmek istenirken, Albayrak'ın cesaretle bir adım öne çıktığını, kollarını açtığını, o irtibatı muhafaza etmek için adeta göğsünü, bedenini siper ettiğini belirten Erdoğan, etkinlik öncesi Albayrak'ın yaşamının konu edildiği sinevizyon gösterimine değindi.
"Şer'iye Sicilleri'ni perdede izledik gördük. Acaba bugün oraları inceleyebilen veya oralara girip o bütün belgeleri tasnif edebilen elimizde kaç insanımız var" diyen Erdoğan, bu konuda yeni yeni adımlar atmaya çalıştıklarını aktardı.
Erdoğan, "Bizim köklerimizi adeta budamak suretiyle bizi aslımızdan koparma gayreti içine girenler oldu ve bunu da başardılar. Şimdi yeniden bir nesil inşa ediyoruz, yeniden bir nesli inşa etmenin kodlarını verdik. Şimdi bu kodlar üzerinde yükselen bir nesil, inşallah onlar Sadık abi gibi, şu anda burada bulunan birçok abimizin, kardeşimizin izinde hikmet dolu ilimle yola çıkarlar, böylece geleceğin Türkiye'sini onlar inşa ederler diye düşünüyorum" diye konuştu.
ALBAYRAK ÜRKEKLİK YAPMADI
Sadık Albayrak'ın, bir kültürün, medeniyetin, özellikle de bir medeniyet tasavvurunun yok olup gitmesine, unutulmasına ve unutturulmasına karşı çıkan bir kahraman, cengaver ve pehlivan olduğunu ifade eden Erdoğan, Albayrak'ı Silivri Cezaevi'nde ziyaret ettiği askerlik döneminde, Albayrak'ın bir ürkeklik, "ne yaptım da buraya girdim-" gibi bir hali yansıtmadığını dile getirdi.
Erdoğan, Albayrak'ın cezaevinde bile bir düşünce insanının geleceğe nasıl hazırlanması gerekiyorsa öyle hazırlandığını, aralarında geçen sohbette bunları yakaladığını, aradan geçen zamanda Allah'ın kendilerine çok daha farklı bir zeminde, mekanda, hem bir dava arkadaşı olarak aynı yolda, güzergahta yolculuğa devam etmeyi, yürümeyi nasip ettiğini ve aynı ailenin bireyleri haline getirdiğini, kader planının da bir taraftan dokunduğunu bildirdi.
ONUN CEMAATİNDENDİM
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, şöyle devam etti: "Sadık Albayrak, onun gibi gönül erleri, fedakar, cefakar ilim insanları olmasaydı, inanın, geçmişten bugüne elimizde çok az şey kalırdı. Sadık Albayrak, bizim neslimiz üzerinde, bütün gelecek nesiller üzerinde oynanan bir oyunu, bedeli çok ama çok ağır olacak bir oyunu, karşılığında hayatını feda edecek kadar bir gözü karalık içinde bozan kişidir.
Biz, onun sayesinde, bize anlatılanların çok ama çok farklı olduğunu öğrendik. Kendisinin aynı zamanda Mercan'da cuma cemaatindendim.
Çünkü orada bir çantacıda çalışıyordum. Kendisi de oraya cuma günleri vaaza geliyordu. Onun çabaları, onun araştırmaları, onun eserleri sayesinde, geçmişin aslını, geleceğin tasavvurunu idrak ettik. Biz, medeniyetimizi, düşündüğü ile yaşadığını örtüştüren gönül erlerine borçluyuz.
GÖNÜL İNSANLARI İLE MEDENİYETİ İNŞA ETTİK
Fikri ile zikri bir, kalpleriyle dilleri bir, ruhlarıyla vücudları bir gönül insanları sayesinde bir medeniyet ve bir millet inşa ettik. Mevlana'dan bize kalan, sadece Mesnevi değildir, ondan bize sema kalmıştır, ondan bize, Hak'tan alıp halka verme anlayışı kalmıştır, ondan bize sevgi ve hoşgörü kalmıştır.
Yunus'u Yunus yapan, sadece o süt gibi arı Türkçesi değil, Taptuk Emre'nin kapısında gösterdiği sebat, adanmışlık ve sabırdır. Mehmet Akif'ten bize kalan, sadece İstiklal Marşı, sadece Safahat değildir. Mehmet Akif, edebi, hayayı, tevazuyu, dava adamlığını da bize miras bırakmıştır. Necip Fazıl'ın geride bıraktığı eseri evet, Çile'dir."
ÖMRÜNÜN BÜYÜK KISMINI DGM'LERDE GEÇİRDİ
Erdoğan, Necip Fazıl'ın sadece "Çile" isimli bir eser bırakmakla kalmadığını, gençlere, yeni nesillere, dava, hakikat ve mücadele çilesini miras bıraktığını, Albayrak'ın da bu zincirin bir halkası olduğunu kaydederek, onun kitaplarının bir eser olduğu kadar, hayatının da bir eser olduğunu, kitaplarının ilimle yoğrulduğu kadar, hayatının da ilimle yoğrulduğunu aktardı.
Albayrak'ın kendilerine kitaplarında gerçeği anlattığı kadar, hayatıyla da sırat-ı müstakimi, doğruluğu, diklenmeden dik durmayı anlattığını, bu uğurda hapislerde yattığını, ömrünün büyük kısmını ağır cezalarda, sıkıyönetimlerde, DGM'lerde, hakim karşısında geçirdiğini dile getiren Erdoğan, salonda bulunun birçok abisi ve dava arkadaşının da bu şekilde olduğunu söyledi.
Başbakan Erdoğan, Albayrak'ın bütün yıldırma girişimlerine karşı, aynen, yol arkadaşı Üstat Necip Fazıl gibi, davasından, düşündüğü fikri zikretmekten geri durmadığını, ilim, hakikat peşinde, önce kendisini bilmeyi başardığını, elde ettiği belgeleri yayınlarken, milletten saklanan bilgileri, fikirleri yayınlarken, herhangi bir hesabın derdine düşmediğini, ilmin namusuna, kalemin namusuna, yazının ve fikrin namusuna bir damla leke düşürmediğini anlattı.
SADECE KİTAPLARINI OKUMAYACAĞIZ
Kendilerinin ve gelecek nesillerin Albayrak'ın sadece kitaplarını değil, bir kitap kadar değerli ve bir şiir gibi olan hayatını da ibretle okuyacaklarını ve okutacaklarını ifade eden Erdoğan, Albayrak'ı tanımış, onunla yol arkadaşlığı yapmış olmaktan büyük gurur duyduğunu ve bundan dolayı Allah'a hamd ettiğini kaydetti.
Başbakan Erdoğan, böyle bir etkinliğin çok önemli olduğunun altını çizerek, bu zinciri başlatan İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı Kültür Müdürlüğü'ne teşekkür etti. Albayrak'a çabalarından, gayretlerinden, yaptığı hizmetlerden, verdiği eserlerden dolayı şükranlarını ifade eden Erdoğan, iftihar vesilesi 50 yılın mübarek olmasını diledi.
TESBİH VE TABLO HEDİYE ETTİ
Başbakan Erdoğan, konuşmasından sonra Albayrak'a, yazarlık hayatının 50. yılı olması nedeniyle üzerinde hat yazısı bulunan bir tablo ve tesbih hediye etti.
Tabloyu inceleyen Albayrak, tablonun 1975 yılına ait olduğunu belirterek, üzerinde yazan sözleri okudu.
Albayrak, burada yaptığı konuşmada, ezanın Türkçe okunduğu dönemlere ve imam hatip lisesinde okuduğu döneme ilişkin bazı anılarını anlattı. Sadık Albayrak, kendisine gazeteci diye hitap edenlere "Hayır, ben okur-yazarım" dediğini kaydederek, insana ilk hitabın "Oku" olduğunu söyledi.
Başbakan Erdoğan'ın, eşi Emine Erdoğan, oğlu Bilal Erdoğan, kızları Sümeyye Erdoğan, Esra Albayrak ve torunlarıyla katıldığı geceye, Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, bazı milletvekilleri ve ilçe belediye başkanları, AK Parti İstanbul İl Başkanı Aziz Babuşçu, İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Meclis Başkan Vekili Göksel Gümüşdağ, gecenin organizasyonunu yapan İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanı Abdurrahman Şen, İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın, Basın İlan Kurumu Genel Müdürü Mehmet Atalay, Anadolu Ajansı Spor Haberleri Editör Vekili Ersin Şiyhan, Anadolu Ajansı İstanbul Bölge Müdürlüğü Haber Müdürü Zeki Gümüş ve TAV Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Erdoğan da katıldı.
|
Siz de biyografi.net'te yer alabilirsiniz "
İyi ki, biyografi.net var!" |
|