Ana Sayfa Kategoriler Editör İletişim  

   Alfabetik Arama
A B C Ç D
E F G H I
İ J K L M
N O Ö P R
S Ş T U Ü
V Y Z



   Ekstra
     müstear isimler
     peygamberler
     Asr-ı Saadet'te Türkler
     basında biyografi.net
     Biyografi Nedir?
     neden biyografi.net
     sizin biyografiniz
     cv nasıl hazırlanır ?
     genel biyografi kitapları
     takma adlar
     editör



 Linkler 
   Biyografi Tv
   facebook/Biyografi Net
   twitter.com/biyografinet
   Biyografi Atölyesi
   boğazdaki aşiret
   biyograf
   biyografi kitabı
   mahmut çetin yazıları
   www.biyografianaliz.net
   biyografimarket.com

   Biyografi Arama

  

isim ara soyadı ara
 
   
   

     Biyografi Market İçerik  
KİTAP BİYOGRAFİ
 Portre Anlatı
 Günlük
 Biyografi Dosya
 Mektup
 Kronoloji
 Kim Kimdir
 Anı-Hatırat
 Otobiyografi
 Biyografi Genel
 Şecere
 Biyografik Araştırma
 Gezi-Seyahat
 Biyografik Roman
 Biyografik Şiir
FOTOĞRAF
 Görsel Kitap
 Biyografik Fotoğraf
 Şehir Fotoğraf
 Tarihi Eser Fotoğraf
  SAHAF KİTAP
  KAYNAKÇA
 Kaynak Tarama-Kupür
 Bibliyografya
 DVD-CD-VCD
 Biyografi Belgesel
 KİTAP GENEL
 Türkçe Dil Öğretimi
 Kaynak-Çeviri

Daha Fazlası BiyografiMarket.com'da



Facebook da paylaş Twitter da paylaş Live da paylaş

Ernst Hirsch

hukukçu, akademisyen



20 Ocak 1902 tarihinde doğdu. Almanya’nın Frankfurt kentinde hem yüksek yargıç hem de öğretim üyesiydi. 1933 yılında görevine son verildi. Aslen yahudidir.
Ankara ve İstanbul üniversitelerinde 20 yıl akademisyen olarak görev yaptı. Hukuk Felsefesi, Hukuk Sosyolojisi ve Metod dersleri verdi.1943 yılında Türk uyruğuna geçti. Türk hukukuna bazı katkılar sağladı. Bir çok yasanın kodifikatörü oldu. Ticaret Yasası’nın oluşturulmasındaki katkıları önemlidir. Özellikle Medeni Kanun ile Ticaret Kanunu arasındaki ikilik onun görüşleriyle giderildi. Türk hükümetlerine çeşitli konuda danışmanlık yaptı. Atatürk’ü Koruma Kanunu’nun hazırlanmasında (1951) yol gösterici oldu. Pratik Hukukta Metod isimli eseri, başucu kitabı niteliğindedir. 1953 ve 1955 yılları arasında Berlin Özgür Üniversitesi’ne rektör seçildi. 30 Mart 1985 tarihinde öldü.

ESERLERİ:
1. Pratik Hukukta Metod
2. Anılarım
Ernst E. Hirsch
TÜBİTAK YAYINLARI

Prof. Hirsch 1903 yılında Almanya'dan ayrılarak 1933-1943 yıllarında İstanbul Hukuk Fakültesi'nde, 1943-1952 yıllarında da Ankara Hukuk Fakültesi'nde davetli öğretim üyesi olarak çalışmıştır. Anılarım 'da yer alan Weimar Cumhuriyeti'nin çöküş yılları, Hitler'in iktidara gelişi ve hukukçuların tutumu, Atatürk Türkiyesi'nin ilk 30 yılı ile ilgili görüşler ve gözlemler, hukukçu olsun olmasın yakın tarihle, toplum ve siyaset hayatı ile ilgilenen herkesin ilgisini çekecektir. Elinizdeki kitabın bir başka özelliği de üniversite hayatımızın nereden nereye geldiğini öğrenmek isteyenler için önemli bir başvuru kaynağı olmasıdır.

3.Aus des Kaisers Zeiten durch die Weimarer Republik in das Land Atatürks.
Eine unzeitgemäße Autobiographie.
München (J. Schweitzer Verlag) 1982.
ISBN 3-88709-027-6




Pratik Olayları Nasıl Çözmeli, Pratik Hukuka Nasıl Yaklaşmalı?

1. Olayı Saptayın. “Ne olmuş, kim, nerede, ne zaman, ne için, nasıl, ne yapmış” sorularına verilecek yanıt önemlidir.

2. Sorunun özünü tahlil edin, incelemeye sorudan hareket ederek başlayın ve ne sıfatla cevap vereceğinizi bilin. Müdafi misiniz? Savcı mısınız? Yargıç mısınız? Müdahil vekili, suçtan zarar gören ya da tanık mısınız? Kimsiniz?

3. Karar vermeden önce olaya uygulanacak hukuku yer ve zaman bakımından araştırın. Neredeyiz? Kimin hukukunu uyguluyoruz? Patagonya’da mı? Yoksa Hawaii adalarında mı? Hangi suçlar işlendikleri yerden bağımsız olarak takip edilebilir? Araştırın.

4. Talep hakkını ve bu hakkın dayandığı esasları tahlil etmeden nitelemeye girişmeyin. Öyle ya. Kim ne istiyor?

5. İddia ve savunmanın dayanabileceği hukuksal ilişkiyi saptayın, bu bağlamda öncelikle tüm mantıksal olasılıkları gözden geçirin.

6. Bu ilişki olaydan hemen çıkmıyorsa bunu sistematik şekilde arayın.

7. Şema yapmadan hüküm vermeyin:
Kim (örneğin Savcı, Hakim, Sanık, Tanık, Müdafi vs.)
Nerede? (Muhakemenin hangi safhası ya da olayın hangi bağlamı içinde?)
Ne Zaman?
Nasıl?
Ne için?

8. Hukuki ilişkinin kanuni koşullarını kontrol ediniz (her tedbirin bir hukuku vardır) Örneğin arama önleminin uygulama alanı bulabileceğini düşünmüşseniz, kanuni koşulları, dayandıkları madde ve diğer madde ve yasalarla iliskisi bağlamında değerlendirip, tek tek denetleyin. Maddede sayılan koşulların hukuksal anlamlarını, öğreti ve yargısal anlamda inceleyin ve anlamlandırın.

9. Olayı aydınlatmadan hüküm vermeyin (ihtimallerle çalışmayı bilin, “A gerçekleşmişse B de gerçekleşmiş olabilir”; “C gerçekleşmemişse D gerçekleşmiş olabilir” gibi…)

10. Talep hakkını mümkün mertebe çeşitli hukuk ilişkilerine dayandırmaya çalışın. Hakkın kaynağı, “bu müessese de olabilir şu da olabilir” gibi. “Fiil şu suçu da oluşturabilir, bu suçu da” gibi! “İşlem, şu işlem de olabilir o da” gibi. Olayda akla gelebilecek tüm hukuksal ilişkilerin unsurlarını ya da gereken muhakeme işleminin gereklerini gözönünde bulundurarak olayı çözümler isek neyin ne olduğunu anlarız. Bazen bir olayda tek ilke ya da yasa değil birden fazla ilke ya da yasa, tüm unsurları ile birlikte uygulanmak gerekir. Uygulamaya öncelikli olan yasa veya ilkeden başlayınız.

11. Davanın koşulları ile davanın dayanağını, davanın açılmasına engel olan ilk itirazlar ile def’ileri, hak düşürücü süreleri, ayırt etmeye dikkat ediniz.

12. Davaya yol açan olayın bir çok alt-vakıadan olusabileceğini unutmayın. Kimi zaman kronolojik bir şema, kimi zaman kişilere göre şema, kimi zaman yapılan işlemlere ilişkin şema, kimi zamansa bunların bir kombinasyonu gerekebilir analiziniz için.

13. Uyuşmazlığı tam olarak açıklayın. Uyuşmazlığı yeniden izah ederken, hukuksal nitelemeler yapın. Olayda “ele geçirilmiş” şüpheliden sözedilebilir. Siz özetlerken “tutuklanmış” ya da “yakalanmış” kimseden sözedin. Olayda “mal zaptedildi” denebilir. Siz, “el konuldu” ya da koşulları uygunsa “müsadere edildi” deyin. Ancak bilin ki bir hale isim koymak kolay bir iş değildir; bir ön incelemeyi gerektirir. Zaptedildi lafını elkoyma olarak adlandırmadan önce bir ön incelemeye tabii tutun. İsmi konulacak işlem acaba tam olarak ne olabilir, inceleyin.

14. Çözüme ve yazıya başlamadan önce çözümün ya da yazının planını (”içindekiler” kısmını ) ortaya koyun. Düşüncelerinizi bir plan dahilinde açıklayınız.

15. Savlar ve savların dayanağı olan bilgi ve düşünceler arasındaki teselsüle büyük önem verin.

Lüzumsuz veya alakasız;
gereksiz ve hüküm için bir etkisi olmayan;
usulsüz veya kabul edilemez olan;
yanıltıcı veya mesnedsiz bir biçimde sadece bir tek cevabı haklı kılan;
kafa karıştırıcı veya çok erken söylenmiş ya da fazlalık olan;
yanlış veya uygunsuz;
önyargılı;
aslı ya da kaynağı ortada olmayan (örneğin kulaktan kulağa söylenerek yayılmış)
iddialarda, ifadelerde bulunmayın.

16. Az ve ölçülü yazın ve konuşun (Ben bu kurala kolay kolay uyamıyorum!).

17. Konuyla ilgili olmayan argümanlar getirmeyin ve karşı taraf bunları getirmişse “konumuzla ilgisi yok” diyerek geri çevirmesini bilin. Ama tabii neden konumuzla ilgisi yok, onu da bilin!

18. Özellikle kısa süreli açıklamalarda, sınavlarda ya da acil başka usuli işlemlerde ayrıntıları bir tarafa bırakarak yalnızca can alıcı noktaları kısaca izahla yetinin. Örneğin sanık Saadet’in tutuklanmasına ilişkin sulh yargıcı önündeki duruşmada Saadet’in katılması gereken çok önemli bir toplantı olduğundan değil, üzerine isnad edilen suçla ilgili bir delil (örneğin tanık) bulunup bulunmadığından, kuvvetli şüphenin söz konusu olup olmadığından bahsedin veya kaçma ya da delilleri karartma şüphesini çürütecek bilgilerden sözedin. Böyle bilgiler yoksa, Saadet’in müdafii sıfatı ile hareket ediyorsanız, onun haklarına en az müdahale oluşturacak durumları talep edin (örneğin “teminatla salıverme” gibi ). Konu dışına çıkarak değerli zamanı harcamayın.

19. Fikrinizi açık olarak anlatın. Hakimler, uzun uzun “taraf” dinlemeyi pek sevmiyorlar ve Türkiye’de duruşmalar, ne yazık ki yargıcın karar verme yolunda gerçek bir izlenim edinmesini sağlayabilecek bir süreklilikte ve kıvraklıkta yürütülmüyor! Duruşmaya “patır kütür” girilip “patır kütür” çıkıldığı için, bir müdafiin savunma becerilerini duruşmada kullanabilmesi kolay değil. Bununla birlikte, özellikle yazılı ifadeler açısından, diliniz ve üslûbunuz herkesin özel bir çaba göstermeden, üzerinde muhakeme etmeden anlayabileceği bir nitelikte olmalıdır. Verdiğiniz dilekçeleri, cevapları, hazırladığınız açıklamaları birkaç kere okuyup sadeleştirmekte yarar vardır. Dilekçelerde merhamete sığınan veya hamasi nitelikteki tümce ve nidaların yargıçlar nezdinde nasıl bir etki yarattığını sınama fırsatım olmadı ama eğer bu gibi ifadelerin yazarı son derece yetenekli bir kalemşör değil ise, bu ifadeler çoğunlukla sinir bozmaktan başka bir işe yaramamaktadır! Avukatlar zaman zaman, müvekkillerinin “taşı gediğe koyma” arzularını tatmin etmek ya da karşı tarafa “haddini bildirmek” için bu gibi ifadelere başvurabiliyor. Ölçülü bir şekilde kullanılırsa bunların kimseye bir zararı yoktur, hatta yararları bile olduğu söylenebilir. Bununla birlikte, bütün dilekçe, yazım yanlışları ile dolu bir “sinir harbi” anlamına eriyorsa, ortada bir ifade veya yaklaşım zaafı olduğu söylenebilir.

20. Özellikle ceza muhakemesi hukuku bakımından Anayasal veya uluslararası ya da uluslarüstü temel ilkeleri ve temel “orantılılık ilkesi”ni gözönünde bulundurmak gereklidir. Orantılılık, bir yasa, karar ya da işlemin istenen sonucu doğurmaya UYGUN olması, bu sonuç için GEREKLİ ya da ZORUNLU olması ve kısıtladığı haklara ÖLÇÜLÜ bir müdahale oluşturması anlamına gelir. Ceza hukuku ile insan hakları arasındaki sıkı bağı görmezden gelmek, müdafi açısından büyük eksiklik olur kanısındayım.

Takdir edersiniz ki görünüşte her türlü teknik kurala uygun, hatta akrobatik yorum teknikleri ile verilmiş bir karar ya da yapılmış bir işlem de “HAKSIZ” olabilir. Bu durum, özellikle işlemin dayandığı yasa kuralının etik ilkelere dayanmadığı ya da işlemi yapanın yetkili olmadığı, usulün hiçe sayıldığı ya da çok eksik uygulandığı vb. hallerde söz konusu olur. İnsan olabilmenin ve insanca davranmanın etik ilkeleri yasal metinlere tümü ile geçmiş değildir. Ama yaşadığımız çağa göre sınırları az çok belirlidir. İnsanlığın en temel ilkelerine aykırı hiç bir işlem, ne kadar kanuni olursa olsun hukuka uygun değildir. Hiç unutmayın! Çünkü bir gün fena hatırlatabilirler! Profesör Ernst Hirsch, bir gün birilerinin kendilerine hesap soracağını akıllarına dahi getirmeyen, pek yasal bir barbarlık düzeninden kaçarak Türkiye’ye gelmişti. Ama bütün Avrupa’ya “diz çöktüren” (!) o düzen de bir gün yerle bir oldu ve yapılan yargılamalarda uygulanan kurallar “insan olanın bilmesi gereken evrensel ilkeler” oldu, yasal metinler değil…





Siz de biyografi.net'te yer alabilirsiniz
"
İyi ki, biyografi.net var!" 



biyografi.net
    İngilizce Biyografi
   English Biography

    ünlü kadınlar

   Nasreddin Hoca
  ben de biyografi.net'teyim
  fıkralardan seçmeler



   Makaleler
   Trabzon'un Kültürel Yüzü
   Lozan Delegeleri
   İdlib şehitleri
   BULGARİSTAN TÜRK YAZARLARININ BULGARCA ESERLERİ
   Afrika Kitaplığı
   Rusya'daki en etkili 100 Müslüman listesi
   Teröre karşı 1071 akademisyen
   Irak’ta Türkmen Partiler
   Millî Birlik Komitesi Üyeleri
   KKTC Başbakanları

  Biyografik Takvim
ocak şubat mart
nisan mayıs haziran
temmuz ağustos eylül
ekim kasım aralık

    Tanıtım

    Tanıtım


   İletişim
BİYOGRAFİ NET YAYINCILIK
Tel: 0542 235 72 49



[email protected]

Etimesgut Vergi Dairesi
11512253662
Tasarım: Nihat Çeliker www.webofisi.com  

 

Ana Sayfa İletişim Künye Bu Sayfayı Yazdır Sık Kullanılanlara Ekle E-ticaret
Powered By Webofisi.com