|
|
|
Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu
( 13.11.1943)
Kırım Türkleri Lideri
Ukrayna Parlamentosu Milletvekili
13 Kasım 1943 tarihinde Kırım’ın Sudak şehrine bağlı Ayserez köyünde doğdu. 6 aylık bebekken 1944 yılı Mayıs ayında Stalin tarafından ailesiyle birlikte Özbekistan'a sürgüne gönderildi.
Taşkent Üniversitesi’nde öğrenim görme talebi, 'Sovyet devletine ihanet eden bir halka mensup olduğu' gerekçesi ile rededildi.
Sürgün yaşamı sırasında insan hakları mücadelesi verdi. Bir çok kez sürgüne gönderildi, hapse ve çalışma kamplarına atıldı.
Mücadelesi sırasında açlık grevine girdi. Direnişi başta ABD ve Türkiye olmak dünyanın bir çok ülkesinde yahkı buldu. 12 Ekim 1986 tarihinde ABD Başkanı Ronald Reagan ile Sovyet lideri Mihail Gorbaçov arasında gerçekleşen Reykjavik Zirvesi'nde Sovyet aydını Andrey Saharov, Sovyet tümgenerali Pyotr Grigorenko ve Kırım Tatarlarının önderi Mustafa Cemilev’in hürriyetlerine kavuşması karara bağlandı.
1989 yılında gizlice Kırım’a döndü. 1991 yılında ise Gorbaçov Kırım Tatarlarının vatanlarına dönmesine izin verdi. Bundan sonra soyadı alarak faaliyete girişti
Kırım Tatarlarının yürütme organı olan Kırım Tatar Millî Meclisi'nin kararı ile kendisine "Kırımoğlu" soyadı verildi.
1998 yılında Kırım Tatarlarının barışcı mücadelesine katkısı nedeni ile Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği Nansen Mülteci Ödülüne layık görüldü. Bahçesaray ve Kiev’de yaşamaktadır. Evli ve üç çocuk babası.
KENDİ KALEMİNDEN KIRIMOĞLU
1943 senesi 13 Kasım’ında Kırım’da doğdum.
1944 yılı Mayıs ayında “vatan haini” damgasıyla hep halkımızla beraber Orta Asya’ya sürgün olunduk. Bizim ailemiz Özbekistan’ın Andican bölgesindeki bir köye sürülmüştü. Çocukluğum orada geçti. 1955 senesinde oradan göç ettik ve Taşkent şehrine yakın bir kasabaya geldik.
1956’da Rus dilinde ortaokulu bitirdim ve Taşkent Üniversitesi Arap Dili ve Edebiyatı Fakültesi’ne girmek istedim. Ama orada bana açıkça, Bu fakülteye Kırım Tatarları, yani Sovyetlere sadık olmayan milletin mensuplarını almıyoruz dediler. Fabrikaya işe girdim.
1961 senesi biz genç arkadaşlarla, Taşkent’te “Kırım Tatar Gençleri Milli Teşkilatı” adlı bir siyasi teşkilat kurmuştuk. Birkaç hafta sonra teşkilatımızın önderini tevkif ettiler. Beni o zaman yakalamadılar ama işten çıkardılar.
1962 senesi Taşkent Sulama ve Ziraat Mekanizasyon Enstitüsüne kaydoldum, ama oradan beni üç yıl sonra KGB’nin talebiyle çıkardılar. Sebebi, yani bana karşı yapılan suçlamalar böyleydi: Milliyetçi Komünist Parti ve Sovyet hükümeti’nin milli siyasetini tenkit ediyor, enstitü talebeleri arasında özünün milliyetçi ruhunda yazdığı ve “Kırım’da XII-XVIII. Yüzyıllarda Türk medeniyeti” adlı makalesini dağıtmış, talebelerin fikirlerini bozuyor dediler. Enstitüden kovmakla beraber beni askerliğe Sovyet ordusuna almak istediler. Ama ben askerliğe gitmeyi reddettim. Mademki bu devlette bizim hiç vatandaşlık hakkımız yok, öyleyse borcumuzda olamaz. İkinci olarak vatanından vahşilikle sürgün edilen, vatanı olmayan insan bu devlette neyi müdafaa edecek? Ben bu devlete sadık olacağıma asker andına imza atmayacağım dedim. Bunun için beni bir buçuk yıl hapishaneye bıraktılar.
İkinci sefer 1969 senesinde tevkif ettiler. Suçlarım Kırım Tatarları’nın vaziyeti, onların hakları hususunda mektuplar ve makaleler yazarken Sovyetler’in milli siyasetlerini lekelemişim. 1968 senesinde Sovyet ordusu Çekoslavakya’yı işgal ettiği için karşı protestolar yazmışım vesaire. Yani Sovyetlere karşı propaganda yapmışım.
Benimle beraber o zaman Moskova’da yaşayan ve Kırım Türklerine çok yardımda bulunan yahudi şair Ilya Gabay’ı ve Ukraynalı general Petro Grigorenko’da yakalamış ve muhakeme etmek için Taşkent’e getirmişlerdi. Ama Grigorenko’nun davasını bizimkisinden ayırdılar ve onu delihaneye bıraktılar. Böylelikle o insan Kırım Türklerine yardım ettiği sebebiyle beş yıldan fazla bir süreyi delihanede geçirdi. Beni ve Ilya Gabay’ı ise Taşkent mahkemesinin hükmüne göre 3 yıl müddet ağır çalışma kampına yolladılar.
Ilya Gabay serbest bırakıldıktan birkaç ay sonra intihar etti. Kendisini apartmanın 12,katın penceresinden yere attı ve öldü. Beni ise 1974 senesinde yine, 3. Kere yakaladılar ve bir yıl müddetle Sibirya’daki ağır çalışma kampına yolladılar. Serbestliğime üç gün kala yine bana bir dava açtılar ve müddetimi uzattılar. Güya kamptaki mahpuslar arasında Sovyetlere karşı propaganda yapmışım, kamptan arkadaşlarıma ve akrabalarıma yazdığım mektuplarda Sovyetlerin siyasetini lekelemişim ve buna benzer suçlamalar. Protesto olarak açlık grevi ilan ettim. Bu açlık grevi 10 ay kadar, daha doğrusu 303 gün devam etti.
Burada, nasıl olup ta o kadar açlık grevi geçirmek ve ölmemek mümkün mü gibi sorular doğabilir. Sovyet hapishanelerinde açlık grevi şartları böyleydi: İnsan ağzına hiç yemek almıyor, ama mahpus ölüm haline yakınlaştığı zaman mahkeme gardiyanları onun ellerine kelepçe takıp ağzını zorla açıp lastik boru sokarlar ve böylelikle karnına açlıktan ölmesin diye gıdalı akar madde dökerler ve yahut kan damarlarına iğneyle glikoz enjeksiyonu yaparlar.
İşte o zaman, yani 303 günlük açlık grevi zamanında, Andrey Saharov, Petro Grigorenko ve diğer meşhur insanlar benim serbestliğimi talep ederek dünya kamuoyuna, Birleşik Milletler Teşkilatı’na müracaatlar ve protestolar yazdıkları için benim ismim ve kırım Türklerinin problemleri geniş dünya cemaatına belli olmuştu. Yıllar geçtikten sonra, o zamanlar Türkiye’de de beni kurtarmak için yürüyüşler, yayınlar ve diğer hareketler yapıldığını ve bu hareketlerde, Türkiye’deki Kırım Türkleri aktif iştirak ettiklerini öğrendim.
Ama açlık görevine ve dünyanın çeşitli yerlerinden protestolar yağmasına bakmadan Omsk şehrinde yargıladılar ve iki buçuk yıl ağır çalışma kampına hüküm ettiler. Muhakeme kapalı geçti. Ne akrabalarımı ve arkadaşlarımı ve ne de mahsus mahkemeye gelen akademisyen Andrey Sharov’u ve onun eşi Yelena Bonner’i mahkeme salonuna koydular. “Serbest publiği” yalnız gardiyanlar, KGB ve iç işleri bakanlığının hizmetçileri teşkil etmişti. Mahkumiyeti geçirmek için Çin sınırına yakın olan Primorski adlı bir ağır çalışma kampına yolladılar.
Müddetim bittikten sonra yine Taşkent’e getirdiler ve açıkgözetim, nezaret altında bulunmak şartıyla “serbest” bıraktılar. Açık gözetim nezaretin şartları böyleydi: Taşkent şehrinden çıkıp gitmesi yasak, akşam saat 8’den sabah saat 6’ya kadar evden dışarı çıkması yasak, çok cemaat toplanan yerlere (mesela kahvehanelere, çay salonlarına, pazara ve buna benzer yerlere) varması yasak ve her hafta karakola varıp kayıt olunma mecburiyeti var.
Bir yıldan sonra, 1979 senesi şubat ayında açık gözetim nezaret şartlarını bozuyorsun, diye beni yine hapishaneye bıraktılar. Taşkent’te geçirilen muhakememe yine akademisyen A.Sharov geldi, ama yine onu ve zaten hiçbir kimseyi mahkeme salonuna bırakmadılar. Yani beşinci muhakemem de kapalı geçti ve beni 4 yıl müddete Yakutistan’a sürgünlüğe hükümettiler.
Sürgünlük müddeti bittikten sonra ailemle yerleşmek ümidiyle Kırım’a gelmiştik, ama üç gün sonra bizleri Kırım’dan sürgün ettiler ve Özbekistan’a götürdüler.
1983 senesi Kasım ayında yine tevkif ettiler. 3 yıl müddetle ağır çalışma kampına hüküm ettiler ve Magadan şehrinden 45 kilometre uzaktaki bir kampa getirdiler. Bu seferki suçlamalarda öteki davalarımda olduğu gibi geleneksel suçlamalardı. Yani Sovyetlerin milli siyasetini, yani iç ve dış politikasını lekelemişim. Sovyet ordusunun Afganistan’ı işgaline karşı Sharov ve birkaç arkadaşımızla beraber protesto imzalamışım vesaire. Bundan da gayrı, 1983 senesi yazında krasnador ülkesinde ölen babamın cesedini, yasak olduğuna bakmadan, Kırım’a geçirmeye ve orada toprağa vermeye gayret etmişim, cenazenin karşısına çıkan polis ve askerlerle çatışmalarda rehberlik yapmışım.
Magadan kampında müddetimin sonuna yakınlaştığı zaman bana karşı yeni dava açtılar. Ama o yıl artık Sovyetler birliğinde bazı değişmeler başlamıştı. Hür dünyanın baskısıyla siyasi mensupları serbest bırakmaya başlamışlardı. 1986 senesi aralık ayında beni Magadan şehir mahkemesinde yargıladılar ama yalnız 3 yıllık meşrut hüküm çıkardılar.
İşte o zamandan beri, yani artık 5 yıldan fazla serbesttim.
Toplam olarak hapishanelerde, ceza kamplarında ve Yakutistan sürgünlüğünde 15 yıl kadar geçirdim.
Aynı sene mayıs ayında Özbekistan’da Kırım Tatar milli hareketi initsiatif gruplarının bütün ittifak toplantısı yapıldı. Bu toplantıda Kırım Tatar Milli Hareketi Teşkilatı kuruldu ve onun tüzüğü, programı kabul edildi. Bu teşkilatın başkanı olarak beni seçiler.
1991 senesi Haziran’da Akmescit şehrinde Kırım Tatar milli kurultayını geçirdik. Bu 1917 senesinde kırım’da geçirilen kurultay’dan sonra ilk Milli kurultayımız oldu. Kurultayda hep halkımızı temsil eden ve halkımızın adına kararlar çıkarmaya yetkisi olan 33 kişiden ibaret Milli Meclis seçildi. Benide meclis başkanı olarak seçtiler.
Halen ailemle beraber Bahçesaray şehrinde yaşıyorum, üç evladım var.
ENGLISH BIOGRAPHY
Abdülcemil Kırımoğlu was born in Ayserez (Mizhrichchya), Crimea on Nov. 13, 1943. He was only six months old when Soviet troops started the Tatar deportation from Crimea as ordered by Joseph Stalin, the totalitarian leader of USSR then. The little Crimean Tatar boy grew up in exile in Uzbekistan like myriads of others from his nation.
Indeed, deportation was a punishment to the Crimean Tatars personally ordered by Stalin. The "Man of Steel" accused the whole nation of being Nazi collaborators during the German invasion in the World War II. So, every Crimean Tatar should be punished. In May 1944, about 230,000 Tatars, which comprised 20 percent of the entire Crimean peninsula population at that time, were deported to Uzbekistan.
More than 100,000 of the deportees died in exile because of reasons like starvation and contagious diseases.
During the deportation little Mustafa was with his mother only. His father was kept in prison with other Crimean Tatar men by Soviet troops in order to avoid a Tatar rebellion against the deportation. The family was deported to Andican, Uzbekistan.
Mustafa's little sister Dilara was born in exile with their early years passing in a village in Andican. In 1955, the family moved to a small town in the neighborhood of Tashkent.
Deportation killed myriads. However, for the survivors, exile was not easy either. Mustafa Abdülcemil, after completing high school in Russia, applied for the Arabic Department of Tashkent University. He was rejected saying, "We do not accept traitors here in this faculty." After such rejection, Mustafa Abdülcemil began to work in a factory in Tashkent.
Making of a dissident
Kırımoğlu was a Soviet dissident from the beginning. Did he have any other chance? Under exile, the Crimean Tatar youth was obliged to obey the Soviet understanding of Crimean Tatars as traitors. In other words, to become a loyal Soviet citizen you had to betray your own people. Mustafa Abdülcemil was not a young man who would do that. He attended in the formation of the "Crimean Tatar Youth Organization" in 1961 together with his friends. A few weeks later, the leaders of the organization was arrested while young Mustafa Abdülcemil was fired from his work.
Deportation, exile, oppression, unemployment, KGB surveillance, et cetera. Life did not offer much to the Crimean Tatar dissidents.
In 1962, Mustafa Abdülcemil attended the Tashkent Agriculture Institute.
However, KGB agents obliged the director of the Institute to dismiss Mustafa Abdülcemil from school for the reason that he wrote and published an article about the 12th to 17th century of Turkish civilization. After dismissal he was called to the Red Army but he refused to join them. So, he was tried in court and imprisoned for 18 months.
Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu is of the '68 generation as much as possible for a Soviet dissident from the Crimean Tatar origin. He was among a small group of intellectuals in Moscow protesting the invasion of Czechoslovakia by Soviet troops in 1968. This cost him another imprisonment for treason. He spent three years in prison with Ilya Gabay, a key figure in the civil rights movement in the USSR. In those years, Piotr Grigorenko, a former Soviet general, Ilya Gabay and Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu were struggling for the Crimean Tatar autonomy. Gabay and Kırımoğlu were imprisoned while Grigorenko was put in asylum for a period of five years.
As years passed, conditions were becoming tighter for the dissidents in the Soviet Union. Kırımoğlu was imprisoned again in 1974 for another three years. In total, he was imprisoned on six occasions. His fame as a civil rights and Crimean Tatar autonomy activist grew with each imprisonment. Vladimir Bukovsky, one his friends from prison, said, "Mustafa was a true legend."
Indeed, many human rights activists from the USSR and the West contributed to the legend of Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu. Andrei Sakharov, famous Russian nuclear physicist who was awarded the Nobel Prize for Peace in 1975, made an announcement defending Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu as he was carrying a hunger strike in the Soviet prison. In his announcement, Sakharov addressed to the UN General Secretary Kurt Waldheim and the leaders of the Muslim countries as follows: "We have no chance to defend Mustafa officially. They are trying to kill him by extending his imprisonment period.
In order to protest this situation, he started hunger strike though his health condition was not sufficient. I beg you. So, please save Mustafa."
HABER
KIRIM TATARLARININ İLK ÖZEL TELEVİZYON KANALI “ATR” YAYINA BAŞLADI
Global Yorum 19.09.2006
Ukrayna/Kırım Özerk Cuhuriyeti nde yaşayan Kırım Tatarlarının ilk özel televizyon kanalı olan “ATR” Eylül 2006’da yayına başladı.
Kanalın yayın alanı Simperopol un yanısıra yedi şehri daha kapsamakta olup, gelecekte yarımadanın % 80 lik bölümünde yayın yapması planlanıyor. 2005 yılında yayın hayatına başlayan Kırım Tatarlarına ait ilk FM radyo istasyonu olan “Meitan”ın yapımcıları, teknik elemanları ve basın çalışanları tarafından kurulan yeni kanalın “Kırım da bulunan halklar arasında Kırım Tatarlarının tarihi topraklarına dönmelerini sağlamak, kendi dillerini ve kültürlerini canlandırmak” amacıyla kurulduğu bildirildi.
ATR’de “Zaman” isimli haber programı, çocuklara yönelik olarak Kırım Tatar dilinde alt yazılı çizgi film, ayrıca Kırım halkının dini ve ahlaki değerlerini vurgulayan, Kırım Tatarlarının sürgüne gönderilmesi ve ulusal hareketin emektarlarını konu edinen programlar da yayınlanacak. (G/Y Asya Masası/ PAMİR)
HABER
Türk Ocakları Aramağanı Kırımoğlu'na verildi
12.04.2012
Bu yıl 100. yaşını kutlayan Türk Ocaklarının verdiği 'armağanlar'ın sahipleri belli oldu.'2011 yılı Ayvaz Gökdemir Türk Ocakları Edebiyat Armağanı' şair Abdürrahim Karakoç'a, 'Galip Erdem Şeref Armağanı' Kırım Tatar Milli Meclisi Başkanı Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu ile Prof. Dr. Cevat Heyet'e, 'Hamdullah Suphi Tanrıöver Kültür Armağanı' Prof. Dr. Orhan Türkdoğan'a, 'Prof. Dr. Osman Turan Türklük Araştırmaları Armağanı' Prof. Dr. Ahmet Taşağıl'a, 'Dr. Hasan Ferit Cansever Sanat Armağanı' TRT Avaz'a, 'Nihal Atsız Türk Dünyasına Hizmet Armağanı' TÜRKSOY'a, 'Ziya Gökalp İlim ve Teşvik Armağanı Yrd. Doç. Dr. Erkan Göksu'ya verildi. Armağan töreni, Türk Ocakları'nın 14 Nisan'daki Büyük Kurultayı'nda Resim Heykel Müzesi Salonu'nda yapılacak.
HABER
Kırımoğlu - Bir Halkın Mücadelesi
Kırım Haber Ajansı
22 Mart 2013
Kırımoğlu - Bir Halkın Mücadelesi adlı belgeselin galası 28 Mart akşamı saat 19.00'da Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu'nun katılımıyla Ankara TOBB Konferans Salonunda yapılacak.
30’ar dakikalık 9 bölümden oluşan belgesel, Kırım Tatarlarının 18 Mayıs 1944 senesinde Vatanları Kırım’dan topyekün sürgün edilmelerini, olağan üstü bir mücadeleyle Vatanları Kırım’a dönüşlerini ve bu mücadelenin en önemli lideri olan Mustafa Abdülcemil KIRIMOĞLU’nun hayatı ve mücadelesini anlatıyor.
T.C. Başbakanlık Tanıtma Fonu katkılarıyla hazırlanan belgeselde TRT’nin ödüllü belgeselcilerinin imzası var. KIRIMOĞLU – Bir Halkın Mücadelesi belgeselinin yönetmenliğini Neşe Sarısoy Karatay, yapımcılığını ve metin yazarlığını ise Zafer Karatay yaptı.
Bu belgeselin hazırlıkları, çekimleri, arşiv çalışmaları ve kurgusu tam iki buçuk yıl sürdü.
Belgeselin çekimleri, Kırım, Ukrayna,Amerika Birleşik Devletleri, Moskova, Omsk Sibirya, Özbekistan, Belçika ve Türkiye’de yapıldı. Başta TRT arşivi olmak üzere bir çok ülke televizyon , devlet arşivlerinde , kişisel arşivlerde çalışmalar yapıldı.
KIRIMOGLU, Bir Halkın Mücadelesi adlı belgeselde, aralarında V.Bukovskiy, Sergey Kovalev, Ludmilla Aleksiyeva, Yevgen Sverstsiyuk, Miroslav Marinoviç, Yuriy Orlov, Pavel Litvinov, A.Podrabinyek, A.Laut, J Zisselz, A.Grigorenko, Gluzman gibi dünyaca tanınmış insan hakları savunucuları ile Kırım Tatar milli hareketinin bir çok veteranı ile röportajlar yapıldı. Belgesel filmde V.Yanukoviç, L.Kravçuk, A.Gritsenko, Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel gibi tanınmış bir çok siyasetçinin Kırım ve Kırım Tatarları ile ilgili görüşlerine yer veriliyor.
TRT'nin ödüllü belgeselcileri Zafer Karatay ve Neşe Sarısoy Karatay
TRT’de yıllardır birbirinden etkili belgeseller hazırlayan yönetmen Neşe Sarısoy Karatay, 2000 yılında “Osmanlı Devleti’nin Doğuşu” belgeseli ile, 2007 yılında da “ Özü Türk-Karaylar” belgeseli ile Türkiye’nin en prestijli ödüllerinden biri olan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Sedat Simavi Ödüllerinde en iyi Televizyon Programı ödülüne iki defa layık görülmüştü.
Belgeselin yapımcısı Zafer Karatay daha önceki senelerde Kırım Türklerinin tarihini ve tarihi süreç içerisinde yaşadıklarını anlatan 6 bölümlük KIRIM Belgeselini, 4 bölümlük İsmail Bey Gaspıralı Belgeselini ve 2011 yılında da CENGİZ DAĞCI Belgesellerini hazırlamıştı.
HABER
Kırımoğlu’na “Turan Yazgan Ödülü” verilecek
5 Aralık 2013
Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı, bir yıl önce Hakk’ın rahmetine kavuşan Prof. Dr. Turan Yazgan Hocanın ölüm yıldönümü münasebetiyle 7 Aralık 2013 Cumartesi günü saat 14.00’te, İ.Ü. Fen Fakültesi Konferans Salonu’nda bir “Anma Programı” gerçekleştirecek.
Aynı program çerçevesinde Kırım Tatar Milli Meclisi Başkanı Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu’na “Turan Yazgan Ödülü” verilecek. Bu son derece anlamlı ve muhteşem törende bütün dost ve gönüldaşlarımızla buluşmak istiyoruz.
HABER
Kırım Türklerinin lideri Kırımoğlu: En büyük korkumuz Kırım’da kan dökülmesi
SELAHATTİN SEVİ -AKMESCIT-KIRIM
Zaman 9 Mart 2014
Ukrayna’da dört aydır devam eden ve son günlerde zirveye çıkan çalkantı, ülkeyi geriye dönülmesi zor bir noktaya getirdi. Cumhurbaşkanı Viktor Yanukoviç’in halk ayaklanmasıyla devrilmesinin ardından ülkedeki kaosun bölgenin siyasî haritasını değiştirecek düzeyde köklü değişimlere gebe olduğu görülüyor. Kırımlı Tatarların lideri Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, yaşanan gelişmeleri Zaman’a değerlendirdi. Bölgenin kaderini etkileyecek olaylarla ilgili derin endişelerini dile getiren Kırımoğlu, en büyük korkularının kan dökülmesi olduğunu söylüyor. Kırımoğlu, Kuzey Karadeniz’deki yarımadanın Rusya’ya bağlanması durumunda ise en fazla mağduriyeti yaşayacak kesimin bölgedeki varlığı nüfusun yüzde 14’üne düşen Tatarlar olacağını dile getiriyor.
Kırım Tatar Meclisi eski başkanı ve 1998'den beri Ukrayna Parlamentosu üyesi olan Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, bölgeyi bekleyen tehlikelerle ilgili Zaman’a konuştu. Kırımoğlu’na başkent Akmescit'teki ofisinde yöneltilen sorular ve kendisinin bunlara verdiği cevaplar şu şekilde:
Kırım Parlamentosu, Rusya'ya bağlanma kararı aldı ve bunun için de 16 Mart'ta referandum yapılacağını açıkladı. Bu karar sizin için ne ifade ediyor?
Ukrayna kanunlarına göre bu şekilde alınacak yerel bir referandum sonucunun geçerliliği yok. Bu konuda bir referandum olacaksa bütün Ukrayna genelinde olmalı. Kırım yarımadasının yerli halkı Kırım Türkleridir. Bunlar yıllardır baskı altında. Büyük çoğunluğu vatanlarını terk edip başka yerlere göç ettiler. Biz şimdi öz vatanımızda azınlık durumunda kaldık. Diyelim ki şimdi Rusya'nın bir kısmına çalışmaya gelen Çinliler çoğunluk oldular. Bu durumda ‘Rusya'nın bu kısmı Çin'e aittir.' deyip referandum mu isteyecekler? Kırım yarımadası Rus askerlerinin işgalinde. Bu şekilde baskı altındayken halkın iradesini sağlıklı bir şekilde nasıl öğrenebilirsiniz ki? Bu referandumu hiçbir ülke kabul etmeyecektir. Çünkü bu uluslararası anlaşmalara aykırı. Biz barut çuvalı üstünde oturur gibi oturuyoruz. Yarın bir kibrit atılsa herkes patlayacak.
Rus askeri Kırım halkının kendilerinden yardım istediği gerekçesiyle bölgeye gönderildi. Bunu neye dayanarak yaptılar?
Bu tam bir ikiyüzlülük, bir yalan. Şimdi bakın, Kırım'da etnik Rusların nüfusu aşağı yukarı yüzde 60. Etnik Ukraynalılar için yüzde 24 gibi bir oran telaffuz edilse de onların da çoğu Rusça konuşuyor, milli kimliklerini kaybetmişler. Kırım Tatar Türkleri ise bölgede yüzde 14 civarında bir nüfusa sahip. Fakat Kırım yarımadasında eğitim dili büyük ölçüde Rusça. Kırım'da bulunan 600'e yakın okulun 580'i Rusça eğitim veriyor. Yalnız 7 okulda Ukraynaca, 14 okulda da Kırım dilinde eğitim yapılıyor. Yazılı, görsel ve işitsel medyanın tamamı Rusça. Ayrıca parlamentoda da Rusça konuşuluyor. Yani burada bir baskı söz konusu olduğunda ayrımcılıktan zarar görecek tek kesim Kırım Tatarları olacaktır. Biz bu yarımadada nüfusun yüzde 14'ünü teşkil ettiğimiz hâlde yönetimdeki ağırlığımız sadece yüzde 2-3 civarında.
Referandum sonucunda bölgenin Rusya'ya bağlanması kararı çıkarsa Tatarların tutumu nasıl olur?
Bizim Ukrayna yönetimiyle ilgili memnun olmadığımız birçok nokta oldu. Ancak bu tür meseleleri biz devlet içerisinde çözmeliyiz, işgal ile değil. Bakın, burada aşağı yukarı 30 bin Rus askeri var. Sokaklardaki zırhlı araçları görmüşsünüzdür. Böyle bir durumda Kırım Tatarları ayaklanıp da bunlara karşı ellerinde hiçbir şey olmadan nasıl mücadele verecekler? Biz şimdi provokasyon olacağı korkusuyla gösteri bile yapmıyoruz. Ama konunun ikinci bir tarafı da var. Buradaki vatandaşlarımızın özgür insanlar olarak bir vazifesi var. Senin toprağına askerler gelecek, istedikleri gibi bir düzen kurup, keyfi emirlerle istediklerini dayatacaklar. Bu insanların vazifesi nedir? Pek tabii ki kendi milletini ve toprağını savunmak. İşte biz bu hassas durum nedeniyle kan dökülmesinden endişeliyiz. Böyle üzücü olayların yaşanmaması için AB, NATO ve AGİT'in devreye girmeleri lazım. Eğer 2008 yılındaki Rusya-Gürcistan savaşı sırasında dünya gereken tepkiyi verseydi, bugün belki de bunlar yaşanmayacaktı.
Türkiye'den beklentileriniz nedir? Türkiye'nin desteğini yeterli buluyor musunuz?
Türkiye imkânları ölçüsünde elinden geleni yapıyor. Takındığı tavır bizim açımızdan olumlu. Resmen yapılan açıklamalarda Ukrayna'nın toprak bütünlüğünden yana pozisyon alınmasının yanında, imkânlar ölçüsünde Ukrayna'nın yanında olunacağı da ifade edildi. Her ülke Türkiye gibi davranmış olsaydı, bölge için büyük bir adım atılmış olacaktı.
Orta Asya ve Sibirya'ya sürülen Kırımlı Tatar Türklerinin sorunlarıyla ilgili son durum nedir?
150 bin kişi henüz anavatanları olan Kırım'a gelemedi. Çoğunlukla da maddi sebepler yüzünden. Gelenlerin ise konut, işsizlik, eğitim gibi konularda sorunları var. Her şeye rağmen dönememiş olanların gelmesi nüfus oranımızı artırması bakımından olumlu olurdu.
HABER
Kırımoğlu, Putin ile görüştü
Radikal 12 Mart 2014
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Kırım Tatar Milli Meclisi eski Başkanı Mustafa Cemil Kırımoğlu ile görüştü. Böylece Kırımoğlu 200 yıldan beri Rus bir liderle görüşen ilk Tatar lider oldu.
Ukrayna parlamentosu üyesi de olan Kırım Tatarlarının lideri Mustafa Abdulcemil Kırımoğlu bugün Moskova'da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le bir araya geldi.
Unian ajansının haberine göre, görüşme Tataristan’ın eski Cumhurbaşkanı Mintimer Şaymiyev aracılığıyla gerçekleşti. Kırımoğlu, görüşme konusunda Ukrayna Başbakanı Arseni Yatsenyuk’la önceden görüş alış verişinde bulunduğunu söyledi.
Kırımoğlu 200 yıldan beri Rus bir liderle görüşen ilk Tatar lider oldu.
Yaklaşık 30 dakika süren görüşmenin ardından Ukraynalı gazetecilere konuşan Kırımoğlu, gerek duyulduğu takdirde görüşmelerin sürdürülmesi konusunda anlaşma sağlandığını söyledi.
Rusya’nın Kırım’la ilgili nihai kararını 16 Mart referandumundan sonra vereceğini belirtti. Kırımoğlu, Putin’e yapılacak referandumun Ukrayna ve dünya tarafından tanınmayacağını söylediğini vurguladı. Kırımoğlu, “Kırım’ın işgali gerçekleşmeye bilir mi” sorusunu şöyle yanıtladı: “Putin böyle bir şey söylemedi. Sadece benim değindiğim konuda – Ukrayna’nın toprak bütünlüğünün korunması konusunda kararın referandumun sonuçlarına göre verileceğini söyledi”.
'PUTİN YALANLAMADI'
Kırımoğlu, Putin’in Kırım’da Rus askerlerinin olduğunu yalanlamadığını da belirtti: “Gerçi direkt “evet, ordumuz orada” demedi. Ancak bunun yanı sıra, Kırım Tatarları ile herhangi çatışma olmaması için dikkat edilmesi yönünde talimat verildiğini bildirdi. O bu talimatı kendi vatandaşına, yani kendi askerlerine verebilir”.
PUTİN GARANTİ VERDİ
Kırımoğlu, görüşmede Kırım’ın asıl unsurlarından olan Kırım Tatarlarına verilen güvenlik garantileri konusunun gündeme geldiğini söyledi: “Putin, 20. yüzyılda büyük acılar yaşayan Kırım Tatarlarının bir kez daha benzer trajediler yaşamayacağına söz verdi. Putin, Kırım Tatarlarının çatışmaya girmemesini rica etti. Onun görüşüne göre, “Ukraynalı milliyetçiler, Banderacılar Kırım Tatarlarını çatışmanın içine çekmeye çalışıyor”.
Kırımoğlu’nun anlattığına göre, Putin, Tataristan’ın Rusya içerisinde ne kadar iyi yaşadığına da dikkat çekti: “Gerçi açık söylemedi ancak herhalde bu ifadeleriyle Kırım Tatarlarının da Rusya’da nasıl mutlu yaşayacaklarını ima etmeye çalışıyordu”. (TRT Türk)
HABER
Kırımoğlu: Duruşumuz, Türkiye Cumhuriyeti ile tamamen aynıdır
Hürriyet 17 Mart 2014
Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile görüşen Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, Türkiye Cumhuriyeti ile uyum içinde hareket ettiklerini söyledi.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Kırım Tatar Milli Meclisi eski Başkanı ve Ukrayna Meclisi Milletvekili Mustafa Kırımoğlu ile ortak basın toplantısı düzenledi. Davutoğlu'nun referandum sonucunu "kabul edilemez" olarak tanımladığı toplantıda, Kırımoğlu ise açıklanan sonuçların Rusya tarafından belirlendiğini ima etti.
Dışişleri Bakanı Davutoğlu'nun basın toplantısındaki sözlerinden satır başları şu şekilde:
"Türk milletinin ve devletinin Kırım Tatar Türklerine desteği her zaman sürecektir. 300 bin Kırım Tatar Türkünün ekonomik gelişmesi ve eşit vatandaşlık hakları için Türkiye'nin çabaları sürecek.
Türkiye bölgedeki bütün tarafları sağduyuya çağırmakta, tüm tarafları diplomasi yönetimini kullanarak çözüm bulmaya davet etmektedir.
Emrivaki şekilde yapılan referandumun sonuçları kabul edilemez."
Kırımoğlu ise toplantıda şunları söyledi:
"Kırım Tatarları önerilen çözümler kabul edilebilir olmadığı için referandumu boykot etti. Kırım Tatarları Ukrayna'nın toprak bütünlüğünden yanadır. Sorunun diplomatik şekilde dünya kamuoyunun önünde çözülmesini istiyoruz.
Sorun Ukrayna çapında genel referandum ile çözülebilir. Duruşumuz, Türkiye Cumhuriyeti ile tamamen aynıdır. Yabancı askerlerin Ukrayna topraklarından çıkması gerekmektedir. Aksi takdirde bu sorunlar sürecektir.
HABER
Kırımoğlu’na devlet nişanı
Zaman 16 Nisan 2014
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Ukrayna Parlamentosu Milletvekili ve Kırım Tatar Millî Meclisi eski Başkanı Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu’na törenle cumhuriyet nişanı tevcih etti.
Çankaya Köşkü’nde dün düzenlenen törende konuşan Gül, Kırım’ın gönüllerde çok müstesna bir yeri olduğunu belirterek, “Kırımoğlu, Kırım Tatarlarının var olma ve insanca yaşama mücadelesinin bayraktarlığını yapmaktadır. Onun hayatı adeta Kırım halkının çektiği çilelerin bir özetidir.” dedi. Kırımoğlu ise konuşmasında, nişan almaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek, bunu zor günlerinde Türkiye’nin Kırım Tatarlarına verdiği desteğin bir nişanesi olarak gördüklerini belirtti. Cumhuriyet nişanının ülkemizde devlet başkanları haricindeki zevata verilen en üst nişan olduğuna işaret eden Gül, “Sayın Kırımoğlu’na bu nişanın verilmesini, aslında iki sene önce düşünmüştüm.” dedi. Dışişleri Bakanlığı ve Bakanlar Kurulu’na yaptığı başvurunun ardından gerekli düzenlemelerin zaman aldığını ifade eden Cumhurbaşkanı, Ukrayna’da Kırım’ın Rusya tarafından ilhak edilmesiyle sonuçlanan olayların da merasimi bir süre erteleme kararı almalarına neden olduğunu söyledi.
HABER
Ruslar, Kırımoğlu'nu Kırım'a almadı
3 Mayıs 2014
KIRIM (QHA) - QHA muhabiri Kırım Tatarlarının Ermenipazarı sınır kontrol noktasında düzenledikleri mitingin sona erdiğini bildirdi.
Kırımoğlu, Kırım Tatarlarına hitaben yaptığı konuşmada Kiev’e döneceğini açıkladı. Kırımoğlu, kan dökülmesini önlemek için sakin davranma çağrısı yaparak, teslim olunmamasını, mevcut rejimle mücadele edilmesi gerektiğini söyledi.
Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, son Kırım Tatarının Kırım sınırını geçene dek Ermenipazarı’ndan ayrılmayacağını belirtti.
Kırımoğlu mitingde Kırım’a iki günlüğüne geldiğini bildirdi. İki gün sonra Viyana’da Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin toplanacağını ve söz konusu toplantıda Kırım’da Kırım Tatarlarının durumunun ele alınacağını açıkladı.
HABER
Kırımoğlu'na Polonya'dan ‘Dayanışma’ ödülü
7 Mayıs 2014
VARŞOVA (QHA) - Bilinen insan hakları savunucusu, Kırım Tatarlarının milli lideri Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu Polonya'da verilen saygın "Dayanışma" ödülünün sahibi oldu.
Kırımoğlu'nun yardımcısı Lilya Muslimova'nın QHA'ya verdiği bilgiye göre, söz konusu ödül ilk defa özgürlük, demokrasi ve insan hakları için mücadele işinde gösterilen başarı için veriliyor.
4 Haziran 2014 tarihinde düzenlenecek ödül törenine Polonya, ABD ve Fransa Devlet Bakanlarının katılımı bekleniyor.
7 Mayıs 2014 tarihinde Polonya Dışişleri Bakanı Radosław Sikorski ile telefonla görüşen Kırımoğlu, ‘Dayanışma’ heyetinin oybirliği ile ödülü kendisine verme kararı aldığını öğrendi.
‘Dayanışma’ ödülünü Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu’na Polonya Devlet Başkanı Bronisław Komorowski ve Polonya’nın eski Devlet Başkanı, Nobel Ödülü sahibi Lech Wałęsa verecek.
1980’li yıllarında Polonya’nın ekonomik ve siyasi yenilenmesine adanan 1 milyon Euro tutarındaki ‘Dayanışma’ ödülü Polonya hükümeti tarafından veriliyor.
Polonya Dışişleri Bakanı Radosław Sikorski, ”Ödülü ancak özgürlük, demokrasi ve insan hakları için mücadele eden insan kazanabilir. Ödüle aday kişiler, uluslararası jüri heyeti tarafından öneriliyor. Ödül sahibi bir milyon avro kazanıyor” dedi.
Radosław Sikorski, ”Ödül üç kısımdan oluşuyor. Ödülü kazanana 250 bin Euro direkt veriliyor. 700 bin Euro, Polonya tarafından belli programlarda kulanılacak, ama programları ödül sahibi belirleyecek. 50 bin Euro ise, ödül sahibinin Polonya’ya gelmesi ve gezmesi için harcanacak” diye kaydetti.
İnsan hakları için mücadele eden dünyanın farklı yerlerinde bulunan 15 kişiye mektup gönderip bu ödül için en uygun adayın belirlemelerini istediğini söyleyen Radosław Sikorski, ödül sahibine verilecek paraların Avrupa Fonlarından sağlanacağını belirtti.
HABER
Kırımoğlu’nun Kırım’a girmesine izin verilebilir, ama dava açılabilir
28 Mayıs 2014
AKMESCİT / SİMFEROPOL (QHA) - Kırım Tatar milli lideri, Ukrayna Parlamentosu milletvekili Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu’nun Kırım’a girmesine izin verilebilir ama bunun yerine kendisine dava açılabilir.
Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, Rusya'nın kendisine düzmece dava açılması girişiminde bulunabileceğini ifade etti.
Mustafa Adbülcemil Kırımoğlu, QHA’ya yaptığı açıklamada, evine polis görevlilerinin gelerek tebligat ilettiklerini, kendisinin ifadeye çağrıldığını söyledi.
Kırımoğlu, “Taktikleri öyle her halde, toplumun baskısı ve tehdidi oldukça güçlü olduğundan dolayı giriş yasağı kaldırılabilir. Böyle akıllıca olmayan bir taktik” dedi.
Mustafa Adbülcemil Kırımoğlu, “Şimdi yasadışı silah bulundurma nedeniyle hakkımda sahte dava hazırlanıyor. Benim silah bulundurma ruhsatım var, ama onlar yasalara göre değil istediği gibi davranılıyor. Kırım’a giriş yasağının kaldırılabileceğini, ama Kırım’a gelince bana karşı dava açılabileceğini tahmin ediyorum. Onların böyle niyetleri var. Bana, evime polis geldiğini ve tebligat ilettiklerini bildirdiler. Bir taraftan Kırım’a girmeme izin verilmiyor, diğer taraftan ifadeye çağırıyorlar” diye kaydetti.
Mustafa Adbülcemil Kırımoğlu, Kırım’a giriş yasağı kaldırılıp kendisine karşı dava açılması halinde duruma göre davranacağını belirtti.
HABER
Dayanışma Ödülü: Kırım Tatar halkına verilen manevi bir destek
4 Haziran 2014
VARŞOVA (QHA) - Bilinen insan hakları savunucusu, Kırım Tatar Milli Meclisi’nin eski Başkanı, Kırım Tatarlarının milli lideri Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu Polonya'da bu yıl ilk defa Lech Wałęsa adına verilen Dayanışma Ödülü'nün sahibi oldu.
Dayanışma Ödülü, 1980’li yıllarında Polonya’nın ekonomik ve siyasi dönüşümü anısına, ülkenin demokratik sisteme geçişinin miladı olarak kabul edilen seçimlerin 25. yıl dönümü vesilesiyle, Polonya hükümeti tarafından veriliyor.
Dayanışma Ödülü'nü alan Kırımoğlu, 1 milyon Euroluk para ödülünün de sahibi oldu. Ödül üç kısımdan oluşuyor. Bu paranın 250 bin Eurosu doğrudan Kırımoğlu'na verilirken, 700 bin Euro Kırımoğlu'nun belirleyeceği Polonya'daki gelişim projelerinden birine bağışlanacak. Kalan 50 bin Euroluk miktar ise Kırımoğlu'nun Polonya gezisi için kullanılacak. Kırımoğlu, ödülün bir kısmını Ukrayna’daki Euromeydan’da hayatını kaybedenlerin ailelerine bağışlayacağını açıkladı.
Polonya Kraliyet Sarayı’nda düzenlenen ödül törenine, aralarında Ukrayna Cumhurbaşkanı Petro Poroşenko, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, Litvanya Cumhurbaşkanı Dalia Grybauskaite, Türkiye Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, İsveç Dışişleri Bakanı Carl Bild’in de bulunduğu 25 ülkeden temsilci katıldı.
Kırımoğlu ödülünü Polonya Cumhurbaşkanı Bronislaw Komorowski’den aldı.
Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu’nun Kırım Tatarları için verdiği mücadeleden Komorowski, geçmişte yaşadığı sıkıntılarla bugün tekrar karşılaştığını, Kırımoğlu'nun hayallerinin yıkılmak istendiğini vurguladı.
Olumsuz durumun normalleşmesini dileyen Polonya Cumhurbaşkanı, Dayanışma Ödülü'nü Kırımoğlu'na takdim etmekten çok mutlu olduğunu ve şeref duyduğunu kaydetti.
Davetlilere Kırım Tatarca hitap eden Kırımoğlu, ödülü almaktan ve özgür dünya ülkelerinin temsilcileri ile olmaktan mutluluk duyduğunu, ödülün Kırım Tatar halkı için manevi destek anlamını taşıdığını kaydetti.
Konuşmasında, Kırım Tatar halkının ve Ukrayna’nın bugün büyük tehlikede olduğunu ifade eden Kırımoğlu, Budapeşte anlaşmasına göre garantör olan Rusya’nın Ukrayna’nın bir parçasını işgal ettiğini belirterek, “ Bu işgali, sahte referandumu tanımayan, kınayan ve Ukrayna devletinin bütünlüğünün taraftarı olan, destekleyen ve bütünlüğünü yeniden sağlamak için hareket eden devletlere ve siyasetçilere sonsuz minnetdarız. Ukrayna devleti kendi bağımsızlığını ilan ettikten sonra, 23 yıl içersinde daima bizimle beraber olan, bizim ülkemizin demokratik yolla gitmesi için, devletimizin hür, demokratik Avrupa ailesinin bir üyesi olması için daima destek veren ve yardım eden Polonya Cumhuriyeti’ne ayrıca minnetdarız. Allah sizlerden razı olsun . Ümit ederiz ki, hep demokratik ülkelerle birlikte, onların desteğiyle biz yine de kendi topraklarımızı işgalden kurtarırız, yine özgür oluruz” dedi.
Yaptığı konuşmasında Kırım’ın tekrar Ukrayna’nın bir parçası olacağından şüphe etmediğini dile getiren Ukrayna’nın yeni Cumhurbaşkanı Petro Poroşenko ise, Ukrayna’da demokrasinin gelişeceğini, ülkenin Avrupa’nın izlerinden gideceğini kaydetti.
Ukrayna’nın özgürlüğü ve bağımsızlığını savunan kahraman ve vatansever Kırımoğlu’na verilen ödül için Polonya hükümetine teşekkür eden Poroşenko, binlerce Kırım Tatarının bugün işgal altındaki Kırım’da çok zor durumda olduğunu, ama Ukraynalıların onların yanında olduğunu ifade etti.
Poroşenko, Ukrayna’nın son aylarda verdiği demokrasi ve hürriyet mücadelesine gösterilen destek ve dayanışma için Avrupa liderlerine minnetdarlığını bildirdi.
Eski Polonya Cumhurbaşkanı Lech Walesa da ödülün Kırımoğlu'na verilmesinden mutluluk duyduğunu ifade ederek, dünya ülkelerinin dayanışmada bulunmak, haksızlıkları görmek ve çözüm bulmaktan sorumlu olduğunu vurguladı.
İsveç Dışişleri Bakanı Carl Bild ise ödülün Kırımoğlu'ndan daha iyi birine verilemeyeceğini ifade etti.
Ödül töreninden sonra Kırımoğlu’nun şerefine verilen yemeğe ABD Başkanı Barack Obama da katıldı.
HABER
Kırımoğlu’na Avrupa Hatıra ve Vicdan Platformu Ödülü
11 Haziran 2014
PRAG (QHA) - Totaliter Sovyetler Birliği döneminde ve bağımsız Ukrayna’da insan hakları ve temel demokratik değeler ve özgürlüklerin savunmasına katlılarından dolayı Kırım Tatar halkının milli lideri, Ukrayna Parlamentosu milletvekili Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu’na Prag’da 12 Haziran tarihinde Avrupa Hatıra ve Vicdan Platformu Ödülü verilecek.
Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, QHA’ya yaptığı açıklamada, törene birçok rejim muhalifinin ve Ukrayna Dışişleri Bakanlığı yetkililerinin katılacağını belirtti. Avrupa Hatıra ve Vicdan Platformu Ödülü, Prag’da 12-13 Haziran tarihlerinde yapılacak “Bugün Totalitarizm Mirası” uluslararası konferans çerçevesinde verilecek.
Kırımoğlu, “Avrupa Hatıra ve Vicdan Platformu Ödülü verilmesi için Prag’a davet edildim. Dışişleri Bakanlıklarının temsilcileri, Moskovalı muhaliflerin katılacağı ve birçok basın açıklanması yapılacağı büyük bir programın yapılması planlanıyor. Kuruluşun esas amacı komünist rejiminin suçlarını incelemek ve 2. Nürnberg sürecinin başlatılması” diye kaydetti.
Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, törende Kırım’daki durum ve mevcut gerçeklerde Kırım Tatarlarının sorunları hakkında konuşacağını belirtti.
Avrupa Hatıra ve Vicdan Platformu’nun ilk Ödülü Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu’na verilmesi kararı 30 Nisan 2014 tarihinde kabul edildi.
Kuruluşun resmi sitesinde, “Sayın Kırımoğlu, totaliter Sovyetler Birliği döneminde bağımsız Ukrayna’da insan hakları, temel demokratik değerler ve özgürlüklerin savunmasında gösterdiği çabaları ve cesareti için ödüle layık görüldü” denildi.
Platform, Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu’nun, yasaya aykırı şekilde Rusya’ya bağlanan Kırım’da Kırım Tatarlarının hakları savunmasında şimdiki mücadelesini tanıyor ve destekliyor. Ödülün Kırımoğlu’nun desteklenmesine yardım edeceğine ilişkin ümidini bildirdi.
Platform Başkanı Göran Lindblad, “Üyelerimizin insan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğü için mücadele eden eski Sovyet rejim muhalifine vermeye karar verdiğinden mutluyum” diye kaydetti.
Avrupa Hatıra ve Vicdan Platformu, Avrupa Birliği, Moldova, Ukrayna ve Kanada’nın 13 ülkesinden 37 devlet, akademik ve müze kuruluşlarını birleştirdi. Kuruluşun amacı, totaliter rejimlerin faaliyetleri hakkında bilgileri yaymaya ve totaliter rejimlerin kurbanlarını anmaya yönelik çabaları birleştirmek. 2012 yılının Haziran tarihinde Brüksel’de Avrupa Parlamentosu’nda yapılan konferansta Platform komünist totaliter rejiminin suçlarını kınamak için adalet kurumlarının kurulması için hukuk uzmanları grubunu kurdu. Kurtuluş Hareketi’nin Araştırmalar Merkezi ve Kırım Tatar Milli Meclisi söz konusu platformda Ukrayna’yı temsil ediyor.
HABER
Ukrayna seçimlerinde Kırımoğlu yeniden milletvekili seçildi
5 Kasım 2014
KİEV (QHA) - Ukrayna’da 26 Ekim Pazar günü düzenlenen erken Parlamento seçimlerinin ön sonuçlarına göre Ukrayna Parlamentosu’na 7 siyasi parti girecek. İlgili bilgileri, düzenlen 3 esas sandık çıkış anketinin verileri kanıtlıyor.
Böylece, çıkış anketlerinin sonuçlarına göre Parti listesinde 5. sırada Kırım Tatar halkının milli lideri Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu ve 71. sırada Kırım Tatar Milli Meclisi Başkanı Refat Çubarov'un bulunduğunu Petro Poroşenko’nun Bloku en çok seçmen oyunu alırken, Ukrayna’nın bağımsızlığını kazandığından bu yana Komünist Partisi ilk kez Parlamento’ya girmeyecek.
HABER
Kırımoğlu'nun kayınbabası için Kiev'de gıyabi cenaze namazı
8 Kasım 2014
KİEV (QHA) - Kırım Tatarlarının milli lideri Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu'nun geçtiğimiz günlerde vefat eden kayınbabası için Kiev'de gıyabi cenaze namazını kılındı.
Rusya yönetimi tarafından Kırım'a girişi yasaklanan Kırımoğlu, 5 Kasım tarihinde 91 yaşında vefat eden kayınbabası Mustafa İzmaylov'un cenazesine gidemedi. Kırımoğlu'na birçok baskı uygulayan Rusya yönetimi, baba olarak hitap ettiği kişiyi son yolculuğa uğurlama izni bile vermedi.
Bundan dolayı Kırımoğlu, Kiev'de bulunan camide Cuma namazını kıldıktan sonra kayınbabası için cenaze namazını kıldı ve Ukrayna müslümanları ile beraber onun için dua etti.
Ondan sonra Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu ve Kırım Tatar Milli Meclis Başkan Yardımcısı Aslan Ömer Kırımlı, Peygamber Efendimiz'in (s.a.v.) soyundan gelen Abdulaziz Abdulaal ile görüştü. Görüşme sırasında Abdulaziz Abdulaal, Kırımoğlu'na taziyelerini bildirdi.
Safinar Cemileva’nın babası, Kırım Tatar halkının milli lideri Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu’nun kayınpederi Mustafa İzmaylov (91) Bahçesaray’da 5 Kasım’da vefat etti.
TÜRK DÜNYASI-TURAN biyografimarket'te
|
Siz de biyografi.net'te yer alabilirsiniz "
İyi ki, biyografi.net var!" |
|
|
biyografi.net
Tanıtım |
|
|
|
|
Tanıtım |
|
|
|