|
Reşide Cecilla Cannoly
Avusturyalı Bayan Reşide Cecilla Cannoly
Niçin müslüman oldum?
Size çok samimi olarak söyleyebilirim ki, ben farkına varmadan müslüman olmuştum. Çünkü, daha genç yaşda iken bağlı olduğum hıristiyan dinine karşı, zerre kadar itimadım kalmamış, hıristiyanlıkdan soğumağa başlamıştım. Ben, dinde birçok şeyleri bilmek ve anlamak istiyordum. Bana öğretilmeğe çalışılan itikadları, körü körüne kabul etmek taraftarı değildim. Neden üç tanrımız vardı? Neden dünyaya hepimiz günahkar olarak gelmişdik ve keffaret vermeğe mecburduk? Neden ancak rahip vasıtası ile Allahu tealaya yalvarıyorduk? Sonra bize gösterilen türlü türlü işaretlerin, anlatılan türlü türlü mucizelerin ne manası vardı? Ben bunları ders veren rahiplere sorduğum zaman, onlar kızıyor, “Kilisenin sana öğrettiği şeylerin aslını sen soramazsın. Bunlar gizlidir. Sen yalnız inanmakla mükellefsin” diyorlardı, ama buna da benim aklım ermiyordu. İnsan, anlamadığı, aslını bilmediği bir şeye nasıl inanır? Fakat, o zamanlar ben düşüncelerimi açıkdan açığa söylemeğe cesaret edemiyordum. Ben eminim ki, kendilerini hıristiyan sayan pek çok insan, tıpkı bizim gibi düşünmekde ve kendilerine verilen dini bilgilerin çoğuna inanmamakda, fakat bunu açıklamaktan da korkmaktadırlar.
Nihayet daha yaşlanınca, bana üç tanrıya tapmağı emir eden hıristiyan kilisesinden uzaklaşarak, “Tek bir Allaha ibadet etmeği öğreten başka bir din var mıdır?”diye aramağa başladım. Çünkü bütün vicdanım, maneviyatım, ancak bir tek Allahın mevcut olabileceğini bildiriyordu. Sonra etrafıma bakınca, papazların bize öğretmeğe kalkdıkları o anlaşılmaz kerametlerin, kendi başlarından geçdiğini söyledikleri garip hikayelerin, ne kadar manasız olduğunu hadiseler bana gösteriyordu. Dünyadaki her şey, insanlar, hayvanlar, ormanlar, dağlar, denizler, ağaçlar, çiçekler, bunları bir büyük halıkın [yaratıcının] yarattığını göstermiyor muydu? Yeni doğan bir bebek, bir mucize değil miydi? Halbuki kilise, her yeni doğanın, günahla örtülü bir zevallı olduğunu telkine çalışıyordu. Hayır, bu olamazdı. Bu yalandı. Her doğan çocuk, Allahu tealanın günahsız bir kulu, bir mahluku idi. Bir mucize idi ve ben ancak tek Allaha, Onun yaratdığı mucizelere inanıyordum.
Dünyada hiç bir şey günahla dolu, kirli ve çirkin değildi. Ben böyle düşünürken, birgün kızım İslamiyet hakkında yazılmış bir kitapla eve geldi. Ana kız oturup, bu kitabı büyük bir dikkat ile okuduk. Aman Allahım, bu kitap tam bizim düşündüklerimiz gibi söylüyordu. İslamiyet, ancak bir tek Allahın bulunduğunu bildiriyor, insanların masum varlıklar olarak dünyaya geldiğini haber veriyordu. Ben o zamana kadar İslamiyet hakkında hiç bir şey bilmiyordum.Okulda, İslamiyet bir alay mevzuu idi. Bize, bu dinin yapma, saçma ve uyuşturucu olduğu, müslümanların cehenneme gidecekleri öğretilirdi. Bu kitabı okudukdan sonra, beni bir düşünce aldı. İslamiyet hakkında, biraz daha bilgi sahibi olmak için, bulunduğum şehirde müslümanları aradım. Bulduğum müslümanlar, benim gözümü açtılar. Sorduğum suallere o kadar mantıki cevaplar verdiler ki, artık bu dinin bizim papazların dediği gibi uydurma bir din değil, Allahu tealanın hakiki dini olduğuna inanmağa başladım. Kızımla beraber İslamiyet hakkında yazılı daha birçok eserleri de okuduktan sonra, onun ulviyetine ve doğruluğuna tamamiyle inanarak, ikimiz birlikte müslüman olduk. Ben “Reşide”, kızım da “Mahmude” isimlerini aldık.
Bana sorduğunuz ikinci suale, yani “İslamiyetde en çok beğendiğiniz nedir?” sualine gelince, buna şu cevabı vereceğim:
İslamiyetde en çok beğendiğim şey, dualardır. Çünkü, hıristiyanlarda dualar, Allahu tealadan Hazreti İsa vasıtasıyle, servet, mevkı, itibar vesair dünya varlıklarını istemek için yapılır. Halbuki, müslümanlar dua ederken, Allahu tealaya şükranlarını arz ederler ve bilirler ki, onlar dinlerine ve Allahu tealanın emirlerine riayet ettikleri müddetçe, Allahu teala, onlara muhtaç oldukları her şeyi, onlar istemeden, verecektir.
ENGLISH BIOGRAPHY
Mrs. CECILLA CANNOLY [Rashida]
(Austrian)
Why did I become a Muslim?
Let me tell you sincerely that I became a Muslim without even noticing it myself. For, at a very young age I had already completely lost my confidence in Christianity and had begun to feel apathy towards the Christian religion. I was curious about many religious facts. I was disinclined to believe blindly the creed they were trying to teach me. Why were there three gods? Why had we all come to this world sinful, and why did we have to expiate it? Why could we invoke Allahu ta'ala only through a priest? And what were the meanings of all these various signs that we were being shown and the miracles that we were being told? Whenever I asked these questions to the teaching priests, they would become angry and answer, "You cannot inquire about the inner natures of the church's teachings. They are secret. All you have to do is to believe them." And this was another thing that I would never understand. How could one believe something whose essence one did not know? However, in those days I did not dare divulge these thoughts of mine. I am sure that many of today's so-called Christians are of the same opinion as I was; they do not believe most of the religious teachings imposed on them, yet they are afraid to disclose it.
The older I became the farther away did I feel from Christianity, finally breaking away from the church once and for all and beginning to wonder whether there was a religion that taught "to worship one single God." My entire conscience and heart told me that there was only one God. Then, when I looked around, the events showed me how meaningless the unintelligible miracles that priests had been trying to teach us, and the absurd stories of saints they had been telling us, were. Didn't everything on the earth, human beings, beasts, forests, mountains, seas, trees, flowers indicate that a great Creator had created them? Wasn't a newly born baby a miracle in itself? On the other hand, the church was striving to indoctrinate the people with the preposterous belief that every newly born baby was a wretched, sinful creature. No, this was impossible, a lie. Every newly born child was an innocent slave, a creature of Allahu ta'ala. It was a miracle, and I believed only in Allah and in the miracles He created.
Nothing in the world was inherently sinful, dirty, or ugly. I was of this opinion, when one day my daughter came home with a book written about Islam. My daughter and I sat together and read the book with great attention. O my Allah, the book said exactly as I had been thinking. Islam announced that there is one Allah and informed that people are born as innocent creatures. Until that time I had been entirely ignorant of Islam. In schools Islam was an object of derision. We had been taught that that religion was false and absurd and infused one with sloth, and that Muslims would go to Hell. Upon reading the book, I was plunged into thoughts. To acquire more detailed information about Islam, I visited Muslims living in my town. The Muslims I found opened my eyes. The answers they gave to my questions were so logical that I began to believe that Islam was not a concocted religion as our priests had been asserting, but a true religion of Allahu ta'ala. My daughter and I read many other books written about Islam, were fully convinced as to its sublimeness and veracity, and eventually embraced Islam, both of us. I adopted the name 'Rashida', and my daughter chose 'Mahmuda' as her new name.
As for the second question that you ask me: "What aspect of Islam do you like best?" Here is my answer:
What I like best about Islam is the nature of its prayers. In Christianity prayers are said in order to ask for worldly blessings such as wealth, position and honor from Allahu ta'ala through Isa 'alaihis-salam'. Muslims, in contrast, express their gratitude to Allahu ta'ala and they know that as long as they abide by their religion and obey the commandments of Allahu ta'ala, Allahu ta'ala will give them whatever they need without them asking for it.
|
Siz de biyografi.net'te yer alabilirsiniz "
İyi ki, biyografi.net var!" |
|