Biyografi Ara!
Binlerce biyografi keşfedilmeyi bekliyor
Binlerce biyografi keşfedilmeyi bekliyor
Dil atlasları iki şekilde yapılır. Birincisi farklı dillerin, ikincisi ise bir dilin lehçe ya da ağızlarının coğrafi dağılımını gösteren atlaslardır.
Dilbilimin bir kolu olan “dil coğrafyası” (géographie linguistique) sözcüklerin, seslerin, söz diziminin belli bir alandaki değişikliklerinin incelenmesiyle bir dilin yaşamını, lehçelerinin yayılışını aydınlatmaya yönelir. Bu dal, yerleşme tarihini, tarih sorunlarını aydınlatan bilgilerin önemli ipuçlarının sağlanmasına yardımcı olur .
Coğrafi lenguistik çalışmalarının sonuçları dil atlasları şeklinde ortaya çıkmaktadır. Avrupa’da XIX. yüzyılın sonlarına doğru dil haritalarının hazırlanmaya başlandığını görüyoruz. G. Wenker’in hazırladığı Alman Dil Atlası (Deutsche Sprachatlas) 1876 yılında yayınlanmıştır. J. Gillieron ve onun öğrencisi olan E. Edmont’un hazırladığı Fransız Dil Atlası ise 1902 yılından itibaren değişik haritalar halinde yayınlanmıştır .
Bugün, İtalya, Macaristan, Avusturya, Japonya... gibi dünyanın birçok ülkesinde bu tür haritalar yapılmış ve yapılmaya devam edilmektedir. Hatta belli bir coğrafi bölge (Akdeniz ülkeleri, Balkan ülkeleri gibi) veya belli bir siyasal ve kültürel birliğin sınırları içinde bulunan dillerin atlaslarını yapma girişimleri de mevcuttur. Merkezi Hollanda’da bulunan bir kuruluşun Avrupa Dil Atlası üzerinde çalıştığını Prof. Dr. Doğan Aksan yıllar önce yazdığı Her Yönüyle Dil adlı eserinde belirtmektedir .
Farklı dillerin coğrafi dağılımını göstermek üzere hazırlanan atlaslarda, dillerin kendi içindeki özellikleri dikkate alınmaz, öteki dillerden farklı oluşu yeterli bir ölçüt olarak kabul edilir. Bir dilin ağızlarıyla ilgili haritalar hazırlanırken ise, öncelikle o dilin kendi içindeki “ses değişiklikleri, dilbilgisi özellikleri, söz dizimi ayrımları ve söz varlığı bakımından farklar ölçüt olarak alınır” . Bunlar içinde en çok bir dil içindeki ses farklılıkları dil atlaslarına konu olmuştur.
Türkiye’de bugüne kadar, bütün Türkiye’yi içine alan derli toplu bir dil atlası yayınlanmamıştır. Ancak Türkiye Türkçesi ağızlarıyla ilgili bazı çalışmalar bulunmaktadır. E. Gemalmaz’ın Erzurum ili Ağızları adlı doktora çalışması, Erzurum ili ile sınırlı olmasına rağmen, bu konuyla ilgili olarak adını anabileceğimiz önemli eserlerden biridir. Özcan Başkan’ın “Türkiye Köy Adları Üzerine Bir Deneme” adlı makalesinde “kale, hisar, höyük, konak” kelimelerinin kullanılışı ile ilgili bir harita verilmiştir. Türkiye Türkçesi ağızları üzerine son zamanlarda yapılan çalışmaların büyük bir bölümünde ağız araştırması yapılan bölge ile ilgili haritalar yer almaktadır. Özellikle Hayaşi(2000:53-62), Bremdemoen(2000:41-44), Özçelik-Boz(2001:253-258), Gülsevin(2002:10-11), Turan(2006:327-332), Sağır(1995: 86), Gülensoy(1988: 131), Korkmaz(1994:95), Boz(2006:333-334), Yıldırım(2006:28-34-36), Demir(2006: 126,531-551), Buran(1997: 17) gibi araştırmacıların Türkiye Türkçesi ağızlarıyla ilgili haritalarını anmak gerekir. Bütün bu çalışmalardan daha kapsamlı olarak ve ilk defa Leyla Karahan, Anadolu Ağızlarının Sınıflandırılması (Ankara 1996) adlı eserinde 23 harita vererek bu konudaki en önemli çalışmayı yapmıştır .
Bu çalışmada, Türkiye Türkçesi ağızlarının atlasını yapmak niyetinde değiliz. Gayemiz, günümüzde çokça tartışılan, konuşulan ve dünya gündeminde yer alan ülkemizdeki dillerin bir bölümünün haritasını yapmaktır. Bu haritada sadece Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da yaşayan diller gösterilecektir.
Coğrafi lengüistik, dilbilimin bir koludur. Dolayısıyla, Türkiye’deki dillerin atlasını yaparken daha çok dilbilimsel bir bakışla konuyu ele alacağız. Yani, tarih, kültür ve etnoloji meselesi dikkate alınmadan sadece birbirinden farklı semboller ve dizgeler kullanarak iletişim ve bildirişimi sağlayan toplulukların, bu farklı “dizge” ve “sembol”lerinin haritaları çizilecektir. Bu anlamda tarihî, kültürel ve etnik kökeni ne olursa olsun, iki insan duygu ve düşüncelerini diğer insanlardan farklı olarak anlatabiliyor ve anlayabiliyorlarsa ortada bir dil, bir anlaşma vasıtası var demektir. İşte biz bu anlaşma vasıtalarının haritasını vermeye çalışacağız. Yapacağımız tespit eşzamanlı bir tespittir. Özellikle doğu ve Güneydoğu Anadolu’da konuşulan Kürtçe ve Zazaca gibi bazı anlaşma vasıtaları tarih, kültür ve etnoloji ile bağlantılı olarak ele alındığında muhtevası ve sonuçları daha farklı bazı boyutlarıyla karşımıza çıkar.
Bugün Urfa yöresinde yaşayan Badıllı (Beğdili), Birecik’teki Barakların; Diyarbakır’ın Karacadağ yöresinde yaşayan Terkân (Türkân) ve diğer yörelerdeki Badıllıların; Mardin yöresindeki Dahilcan ve Suruç yöresindeki Banazan aşiretinin arasındaki Beğdili oymaklarının Viranşehir ve Siverek yöresindeki Karakeçili aşiretlerinin Batı ve Orta Anadolu’daki kolları gibi başlangıçta Türkçe konuştuklarını Ziya Gökalp 1922 yılında Diyarbakır’da çıkardığı Küçük Mecmua’da belirtmektedir. Bu arada, asıl dilleri Süryanice ‘Türöyö” (Sami dillerinin Neo-Aramik kolundan) olan bazı gruplar ile Keldanice (Surit) Arapça ve Ermenice (Hai Lezu) konuşan bazı grupların zamanla dil ve inanç bakımından Kürtleştikleri de Peter Alford ANDREWS tarafından tespit edilmektedir . Dolayısıyla, burada çizeceğimiz dil atlası etnik kökeni belirtmez, sadece kullanılan farklı anlaşma vasıtalarını gösterir.
Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesi dil ve kimlik tartışmalarına sahne olan bir bölgemizdir. Haritada da görüldüğü gibi bölgede tek bir dilin kesin hâkimiyeti yoktur. Türkçe, Kürtçe, Zazaca, Arapça, Süryanice, Ermenice, Çerkezce gibi diller, yer yer değişik miktarda ve değişik biçimde kullanılmaktadır. Fakat Türkiye’nin büyük bir bölümünde Türkçenin kesintisiz hakimiyeti söz konusu iken, özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde, dillerin coğrafi dağılımı öylesine karmaşıktır ki, neredeyse homojen dil bölgeleri çizmek imkânsızlaşmaktadır. Bugün bölge nüfusunun % 85-90’ı Türkçeyi anlamakta ve konuşmaktadır. Şehir ve ilçe merkezlerinde daha yoğun olmak üzere Türkçe bölgedeki en büyük ortak anlaşma vasıtasıdır. Dolayısıyla bölge halkının büyük bir bölümü iki dillidir. Türkçeden başka sırasıyla Kürtçe, Zazaca, Arapça, Süryanice, Ermenice, Çerkezce gibi diller takip eder. Bu harita, bölgede yaşayan dilleri özellikle işlevselliği, kullanım sıklığı ve günlük iletişim dili oluşu bakımından ele almaktadır.
Prof. Dr. Doğan Aksan, Her Yönüyle Dil, Ana Çizgileriyle Dilbilim, TDK Yay, Ankara 1587, 143. s.
Saadettin Buluç, Diyalektoloji, TDED, 1,(1946), Nr. 3-4, 111-179.3.
Prof. Dr. Doğan Aksan, age., 143.s.
Prof. Dr. Doğan Aksan, age., 143.s.
Efrasiyap Gemalmaz, Erzurum İli Ağızları.1,2,3, Erzurum 1978
Özcan Başkan, Türkiye Köy Adları Üzerine Bir Deneme, TDAY-B, (1970) 237-25l.s.
Erdoğan Boz, Ağız Atlasları, www.turkishstudies.net
Küçük Mecmua’nın ilk sayısı 5 Haziran 1922 tarihinde çıkmış ve 33 sayı devam etmiştir.
Peter Alford Andrews, Türkiye’de Etnik Gruplar, (Çev. Mustafa Küpüşoğlu) İstanbul 1992, 229 ve ds.
Peter Atford Andrews, age., 178, 211 vd.
aburan@hotmail.com