Akkan Suver
gazeteci, yazar


Marmara Grubu Başkanı


Dr. Akkan Suver



1998 yılından beri uluslararası alanda faaliyet gösteren Marmara Grubu Vakfı'nın Genel Başkanlığı'nı yapmakta olan Dr. Akkan Suver; Mayıs 2008 ile Aralık 2019 tarihleri arasında İstanbul’da Montenegro (Karadağ) Devleti'ni oniki yıl Fahri Başkonsolos olarak temsil etti. 2020 yılının Ocak ayında Dr. Akkan Suver, Montenegro (Karadağ) Devleti'nin İstanbul’da resmi konsolosluk açması ile görevinden ayrıldı. Fahri Başkonsolosluk görevini yaptığı süre zarfında Dr. Akkan Suver, Türkiye'nin ilk ve tek Basın Kartlı Gazeteci diplomat unvanına sahipti.

1998 yılından beri aralıksız olarak gerçekleşen ve uluslararası alanda bir prestij birlikteliği olarak benimsenen Avrasya Ekonomi Zirveleri’nin kurucusu olan Dr. Akkan Suver; Barış ve Kültürlerarası diyalog çalışmalarıyla dünyada kabul gören bir sivil toplum önderidir. Dr. Akkan Suver, 2001 yılında Azerbaycan Tefekkür Üniversitesi tarafından Fahri Doktora, 2010 yılında Kırgızistan Bişkek Üniversitesi tarafından Fahri Profesörlük, 2013 yılında Romanya Köstence Devlet Denizcilik Üniversitesi tarafından Fahri Doktora unvanı ile taltif edilmiştir.

Geride bıraktığımız yıllarda, Türkiye’de başlattığı daha sonra uluslararası barış alanında gerçekleştirdiği kültürlerarası diyalog çalışmalarından dolayı 2007 yılında Papa 16. Benedict tarafından Papalık Madalyası ile onurlandırılan Dr. Suver’e bugüne kadar Azerbaycan Devleti tarafından Terakki Madalyasi (2006) ile Dostluk Ordeni (2011), Moğolistan Devleti tarafından Cengiz Han Madalyası (2006), Gümüş Yıldızı Madalyası (2009) ve Kutup Yıldızı Madalyası (2012) verilmiştir.

2011-2012 yıllarında Karadeniz Hazar Denizi Uluslararası Vakfı (BSCIF) dönüşümlü Başkanlığını yaptı.

Kültürlerarası Diyalog çalışmaları ile uluslararası alanda kabul gören Dr. Akkan Suver’e 14 Şubat 2013’de Balkan Barış Kulübü tarafından Balkan Barış Madalyası verilmiştir.

14 Ekim 2014 tarihinde Dr. Akkan Suver’e Moldova Gagavuzya Yeri’nin en yüksek Nişan’ı olan "Gagavuzya Yeri Ordeni" verilmiştir.

20 Kasım 2014 tarihinde Komünizm’in bitişinin 25. Yılı münasebetiyle, Dr. Akkan Suver’e Bükreş’te Romanya Başbakanı Victor Ponta tarafından "Romanya Devlet Nişanı" verilmiştir.

23 Kasım 2014 tarihinde Dr. Akkan Suver’e Viyana’da Viyana Ekonomi Forumu tarafından "Stratejik Partner Ödülü" eski Şansölye Dr. Erhard Busek tarafından verilmiştir.

17 Aralık 2014 tarihinde Romanya’nın Ankara Büyükelçisi Radu Onefrei, Dr. Akkan Suver’e "Türk-Romen İlişkileri Dostluk Ödülü"nü kendi eliyle sunmuştur.

21 Ocak 2014 tarihinde Gagavuzya Başkanı Mihail Formuzal, Gagavuzya’nın Moldova Parlamentosunca 23 Aralık 1994 tarihinde kabul edilen Özerkliği’nin 20. yılı münasebetiyle tertiplediği etkinlikler çerçevesinde Dr. Akkan Suver’e, "20. Yıl Hürriyet Madalyası" sundu.

2016 yılında Azerbaycan Devleti tarafından "Enerji İşçisi" nişanıyla onurlandırıldı. Gene aynı yıl Slovenya'da bulunan Hayat Boyu Eğitim Akademisi tarafından "Bilge Büyükelçi" diploması verildi.

2017 yılında İstanbul İstinye Üniversitesi Akademik kadrosuna intisap etmiştir.

2017 yılında Dr. Akkan Suver, 20. Avrasya Ekonomi Zirvesi'ni gerçekleştirdi.

9 Haziran 2017 günü Arnavutluk Devleti, Cumhurbaşkanı Bujar Nishani eliyle Dr. Akkan Suver'e "Devlet Sivil Liyakat Nişanı" verdi.

Gene 2017 yılında Dr. Akkan Suver’e, Avusturya Devleti Viyana Ekonomik Forumu tarafından Balkanlarda ortaya koyduğu Barış ve Diyalog çalışmalarından dolayı Yılın Stratejik Partneri Ödülü sunuldu.

2018 yılında Romanya Kraliçesi Majeste Margareta tarafından Kraliyet Madalyası ile taltif olunmuştur.

11-12 Nisan 2018 günleri 21. Avrasya Ekonomi Zirvesi’ni başarıyla yönetmiştir.

12 Kasım 2018 günü Ankara'da Avusturya Cumhurbaşkanı Alexander Van der Bellen tarafından "Avusturya Devleti Altın Şeref Madalyası" ile onurlandırıldı.

18 Kasım 2018 günü Viyana'da Viyana Ekonomik Forumu'nun Şeref konuğu olarak açılışını yaptı.

6-7 Şubat 2019 günleri İstanbul’da 22. Avrasya Ekonomi Zirvesi’ni başarıyla yönetti.

3 Mart 2019 Merkezi Sofya'da bulunan Uluslararası Sürdürülebilir Barış ve Kalkınma Vakfı tarafından Marmara Grubu Vakfı Genel Başkanı Dr. Akkan Suver'e Üstün Hizmet Madalyası verildi.

21 Mart 2019 günü Makedonya Cumhurbaşkanı Gjorge Ivanov tarafından “ÜSTÜN HİZMET MADALYASI” verildi.

Geride bıraktığımız yıllarda Azerbaycan’da, Çin Halk Cumhuriyeti’nde, Romanya’da, İspanya'da, Avusturya’da, Moldova’da, Gagavuzya’da, Moğolistan'da, Kırgızistan'da, Özbekistan’da Makedonya’da, Karadağ’da, Bulgaristan’da, Polonya'da, Slovenya'da, Arnavutluk’ta katıldığı çeşitli uluslararası toplantılarda Türk sivil toplumunun görüşlerini aksettirdi.

2020 yılının Ocak ayında 12 yıldır sürdürdüğü Karadağ İstanbul Fahri Başkonsolosluk görevinden, İstanbul’da resmi konsolosluk açılması münasebetiyle ayrıldı.

6-7 Ekim 2020 günleri, korinavirüs salgınına rağmen 47 ülkenin katılımıyla ( Kuşak ve Yol Girişiminin Aydınlığında) başlığıyla 23. Avrasya Ekonomi Zirvesini tertipledi.

16 Aralık 2020 günü Karadağ Devleti tarafından yeniden Balıkesir Fahri Konsolosluğuna atandı.

24 Aralık 2020 günü Azerbaycan Devleti Diaspora Bakanlığı tarafından Karabağ Harekatında gösterdiği dayanışmadan dolayı Teşekkürname Beratı ile onurlandırıldı.

Dr. Akkan Suver, geride bıraktığımız yıllar içerisinde ulusal ve uluslararası çeşitli kuruluşlar tarafından yılın gazetecisi, yılın sivil toplum örgütü lideri gibi unvanlara layık görülerek taltif edilmiştir.

Gene Türk sivil toplumu adına Azerbaycan’da, Özbekistan’da, Bulgaristan’da, Kırgızistan’da, Gürcistan’da çeşitli zamanlarda gerçekleştirilen seçimlerde ‘Gözlemci’ statüsünde yer almıştır.

Türkiye’nin tanınmış gazeteci ve yazarlarından olan Dr. Akkan Suver'in kitapları Türkçe’nin dışında Azerice, İngilizce ve Karadağ’ca dillerinde de yayınlanmıştır. Halen İzmir'de yayınlanan Gözlem Gazetesi'nde makale yazmaktadır.





ENGLISH BIOGRAPHY

Dr. Akkan Suver

Dr. Akkan Suver, who was appointed to the Honorary Consul General of Montenegro on May 26, 2008, is the President of Marmara Group Foundation, which is the most prestigious NGO of Turkey.

Dr. Akkan Suver is the founder of Eurasian Economic Summit, which has been continuously organized since 1998. Dr. Suver received Honorary Causa Doctorate from Azerbaijan Tefekkür University (2001) and Honorary Causa Professorship from Kyrgyzstan Bishkek University (2010), Honorary Doctorate from Romania Constanza Maritime University (2013).

Dr. Suver; who received Pontificate Medal from Pope Benedict XVI due to his works on intercultural dialogue first in Turkey and then in international area, also Dostlug Orden and Terraki Medal from Azerbaijan, Genghis Khan Medal, Silver Star Medal and Polar Star Medal from Mongolia and 15th Year Medal, 20th Year Medal and Independence Medal from Moldova - Gagauzia.

Dr. Akkan Suver, recognized by his endeavours in the area of Intercultural Dialogue, received Balkan Charter of Peace from Balkan Club of Peace on February 14, 2013.

Dr. Akkan Suver was awarded with Jubile Medal by the organization of BSCSIF on 9th March 2014 in Bucharest.

The most prestigious award “The Certificate for Decoration of Land of Gagauzia” presented to Dr. Akkan Suver in Moldova Gagauzia on 14th of October, 2014.

Dr. Akkan Suver was given Romanian State Special Medal regarding the 25th Anniversary of fall of Communism, in Bucharest by the Prime Minister H.E. Victor Pota on November 20, 2014.

Dr. Akkan Suver was rewarded by former Chancellor H.E. Dr. Erhard Busek ‘’ Strategic Partner Award’ at Vienna Economic Forum on November 23, 2014.

Dr. Akkan Suver was presented the ‘Turkish – Romanian Relations Award’ by the Romanian Ambassador to Ankara H.E. Radu Onofrei, on December 17, 2014.

By the Ministry of Energy of the Republic of Azerbaijan, Dr. Suver hold in high honor with the "Honorary Worker of Energy" Decoration. Also, Dr.Suver was granted a Diploma of "Ambassador of Knowledge" by a Ljubljana based organization, the Life Learning Academy in 2016.

At the various platforms taking place in the same year, Dr. Suver conveyed the views of the Turkish Civil Society during his participation at the various international meetings in Azerbaijan, the Peoples Republic of China, Romania, Austria, Moldova, Gagauzia, Uzbekistan, Macedonia, Montenegro, Bulgaria and Albania.

In 2017, Dr. Suver organized and lead to the 20th Eurasian Economic Summit.

On June 9, 2017, the State of Albania awarded Dr. Akkan Suver with the "Medal for Special Civil Merit" through President Bujar Nishani.

Dr. Akkan Suver, deemed worthy for the titles like journalist of the year, civil society leader of the years from many national and international institutions.

Dr. Akkan Suver, for the sake of Civil Society, again took part in the Elections happened in Azerbaijan, Uzbekistan, Bulgaria, Kyrgyzstan and Georgia, as an Observer Statute’.

Dr. Suver is a well-known journalist and writer in Turkey. The books of Dr. Akkan Suver has been published in Turkish, English, Montenegrin and Azerbaijani languages. He is currently writing in the Gözlem Newspaper published in Izmir.





HAKKINDA YAZILANLAR

YENİ DÜŞÜNCE (15.06.1981- ? )

Haber, yorum, düşünce dergisi. 15 Haziran 1981'de on beş günlük olarak çıkarılmaya başlandı; 15. sayısından başlanarak haftalık oldu.

29x20 sm. boyutlu, 32 sayfalı olarak çıkarılan dergi, kendinden kapaklı olarak 3. hamur kâğıda basılıyordu. Çok renkli, resimli olarak düzenlenen kapağının üst bölümünde küçük boyutlu harflerle yazılmış “Yeni” ve iri harflerle yazılmış, sayfa enini kapsayan logo, bunun altında da sayı belirteci, çıkış günü ve fiyatın bulunduğu satır yer alıyordu.

Yeni Düşünce'nin sahibi Akkan Suver idi. Derginin yazı işleri sorumluluğunu ise,1-16. sayılarda Timuçin Mert, 17-26.'da Faik Sezgin, 27- 40'da Ali Gürgen, 41-66'da Zikrî Akın taşıdı. 41. sayıda Genel Yayın Müdürlüğüne getirilen Ergun Kaftancı, 67. sayı ile birlikte yazı işleri müdürlüğü görevini de yürütmeğe başladı.

Derginin zengin bir yazı topluluğu vardı. Üçüncü sayfada yer verilen “Baş yazı”lar, çoklukla Yeni Düşünce imzası ile çıkıyordu; fakat bazı
baş yazılarda Erol Güngör ve Sait Bilgiç imzaları da yer alıyordu (Güngör ve Bilgiç’in öteki sayfalarda yayınlanan yazıları da vardı).

Yeni Düşünce'nin sürekli yazarları Necmettin Hacıeminoğlu, Mustafa Kafalı, Cemal Kutay, Sevinç Çokum, Melin Haser, Ergun Kaftancı idiler. Akkan Suver, Sevgi Kafalı, R. Oğuz Türkkan, Aydın Taneri, Nermin Pekin, Sadri Saptır, Muzaffer Eriş, Nurettin Pakyürek, Ahmet B. Ercilasun, Orhan Türkdoğan, Refet Körüklü, Avni Özgürel, Zekeriya Beyaz, Muammer Yılmaz, İsmet Tümtürk, Reşat Akkaya, Rıza Akdemir, Ahmet Güner, Recep Şükrü Apuhan, İzdin Balkantürk, Pınar Türkmen, Sırrı Erkuş, Zikrî Akın, yazıları sıkça yayınlanan yazarlardı. Daha pek çok milliyetçi yazarın yazılarına da yer verilmekte idi.

Yeni Düşünce 12 Mart 1980’deki askerî darbeden sonra çıkarılmağa başlandığı için, bu hareketin sonunda yapılan tutuklamalar ve yürütülen dâvâlar, infazlar, haber ve yorumlarının önemli bir bölümünü oluşturuyordu. Özellikle MHP ve ülkücü kuruluşlar dâvâları olabildiğince ayrıntılı biçimde haber yapılıyor ve yorumlanıyordu. Tarihçi Cemal Kutay'ın Türk Ocakları’nın kuruluşunu irdeleyen ve 15 sayı süren uzun yazısı da ilgi çekici idi.




SÖYLEŞİ

Sahurda Erbakan'a darbe uyarısı
Aksiyon 5 Aralık 2005 / FARUK MERCAN

Üyeleri arasında Atilla Ateş, İlhan Kılıç, Çetin Doğan, Necdet Timur, Fikret Özden Boztepe gibi emekli komutanların da bulunduğu Marmara Vakfı'nın Başkanı Akkan Suver, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın AK Parti'yi kurduğunda, vakıftan iki kişiyi partiye kurucu yaptığını söylüyor. Ayrıca, Alparslan Türkeş'in bir sahur vakti Necmettin Erbakan'ı darbe konusunda uyardığını dile getiriyor.
Sekizinci cumhurbaşkanı Turgut Özal, Çankaya Köşkü'nden inip siyasete gireceğini 1992'de İstanbul'da açıklarken seçtiği platform Marmara Vakfı'ydı. Tam adı "Marmara Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Vakfı" olan bu oluşum, sosyal demokrat çizgideki "Taksim toplantılarına" sağın alternatifi olarak 1985'ten beri faaliyetini sürdürüyor. Özal'ın 1980'lerde başbakan olarak gelip bir konuşma yaptığı ve başlangıçta Anavatan ve Doğru Yol Partisi'nden Ülkü Söylemezoğlu, Halil Şıvgın, Osman Özbek, Mustafa Öncel gibi politikacıların başkanlık yaptığı vakfa şimdi, Alparslan Türkeş zamanında Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) yönetiminde görev yapan gazeteci kökenli Akkan Suver başkanlık yapıyor.

Vakfın şuandaki üyeleri arasında eski Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Atilla Ateş, eski Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İlhan Kılıç, eski Jandarma Genel Komutanı Fikret Özden Boztepe, 1. Ordu eski komutanları Necdet Timur, Çetin Doğan, işadamları Şahap Kocatopçu, Hüsamettin Daniş, İsfendiyar Zülfikari, Hüsamettin Kavi, eski bakanlar Barlas Doğu, Ahmet Samsunlu, İlter Türkmen, öğretim üyeleri Sabih Tansal, İlter Turan, emekli büyükelçi Ertuğrul Kumcuoğlu gibi isimler bulunuyor.

Anılarını "Sarı Yapraklar Mevsimi" adlı kitapta toplayan Akkan Suver, İsrailli politikacı Şimon Peres'ten Azerbaycan eski devlet başkanı Haydar Aliyev'e, Yunan politikacı George Papandreu'dan Rauf Denktaş'a kadar bölgesel liderlerle ilişkiler kurmuş bir isim. İçeride ise Celal Bayar'dan Süleyman Demirel'e, Alparslan Türkeş'ten Recep Tayyip Erdoğan'a kadar pek çok siyasetçiyle dostluklar geliştirmiş. Sağ siyaset geleneğinde Marmara Vakfı'nın ağırlığıyla ilgili olarak Akkan Suver, "Marmara Vakfı'nın değerini anlayan iki insandan biri rahmetli Özal'dır. Cumhurbaşkanlığını bırakıp sil baştan siyasete başlayacağını Taksim Marmara Oteli'ndeki bizim o toplantımızda açıkladı. Yepyeni bir parti kuracaktı. Özal'dan sonra, Vakfının dal budak salmasında Demirel'in hakkı inkar edilemez. Bu vakfın var oluşunda Süleyman Demirel'in büyük hakkı vardır." diyor.

Türkeş'e gelen üç general

Erdoğan'ın, AK Parti'yi kurduğunda kapısını çaldığı kişilerden biri de Akkan Suver'di. AK Parti'ye kurucu yapmak üzere Suver'den üç isim ister: "Tayyip Bey büyükşehir belediye başkanı iken gelip vakıfta bir konuşma yapmıştı. Rauf Denktaş geldiğinde ona refakat etti. Siyasi harekete yönelince, bizimle beraber oldu. Bir toplantı yaptık, yemek yedik. Parti kuracağını, siyasete atılacağını söyledi. Bizim aramızdan da genel mali sekreter Fatih Saracoğlu ile mütevelli heyeti üyesi Caner Doğaneli'yi partisine kurucu üye olarak aldı. İstediği üçüncü arkadaşımız Cemil Öktem'di. Tayyip Bey ona da davet yaptı, o girmedi. Sayın Başbakan beraber çalışmak için beni de istedi. Ama ben sivil toplum hareketinin buradaki fonksiyonundan memnundum. 1998'de rahmetli Türkeş'in ölümünden sonra kendi isteğimle MHP'den ayrıldım. Buraya genel sekreter olarak döndüm ve başkan oldum. Siyaset bana göre bir şey değil."

Suver'in anılarındaki en çarpıcı bölümlerden birini, 1997'de vefat eden eski MHP lideri Alparslan Türkeş'le yaşadıkları bir olay oluşturuyor. 1997 başında Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in verdiği yeni yıl resepsiyonuna Türkeş'le birlikte gittiklerini belirten Suver, bu olayı şöyle anlatıyor: "Rahmetli Türkeş'in ölümünden üç, 28 Şubat sürecinden iki ay önceydi. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel Ankara'da yeni yıl resepsiyonu verdi. O zaman MHP'nin basından sorumlu genel sekreter yardımcısıyım. Türkeş'le resepsiyona beraber gittik. Resepsiyon sırasında bir ara bir köşeye çekildik. Yanımıza üç tane genç general geldi. Bunlar merhum Türkeş'e hayırlı yıllar diledikten sonra, 'Efendim siz bir duayensiniz. Bu hükümete söylemiyor musunuz, 180 kilometre hızla duvara vuracaklar.' dedi. Türkeş o anda bir şey söylemedi. Köşk'ten çıkışımızda arabada, 'Tarih tekerrür ediyor' dedi. Demokrat Parti milletvekillerinden Sait Bilgiç Türkeş'in Turancılık davasından arkadaşıydı. 1946'dan 1950'ye kadar 14 yıl boyunca Isparta milletvekiliydi. 1960'ta ihtilalden bir süre önce Türkeş, Said Bilgiç'e, 'Sen Demokrat Parti'den istifa etsene' diyor. Said Bey, 'Niye istifa edeyim. Batan gemiyi fareler terk eder. Ben bu gemiyi terk etmem' diyor. Aradan bir ay geçiyor, ihtilal oluyor. İhtilal olunca Sait Bey, Türkeş'e 'En iyi arkadaşımsın, beni niye uyarmadın?' diyor. Türkeş de 'Daha nasıl uyarsaydım?' cevabını veriyor. Köşk çıkışında bu olayı anlatıp 'Tarih tekerrür ediyor' dedi. Bir hafta sonra, Türkeş sahurda Erbakan'ın evine gitmiş. Ertesi gün, efendim dün akşam Erbakan'a gitmişsiniz dedim. 'Evet gittim' dedi. 'Yahu bir şey olursa bunlar partileri kapatırlar, benim ömrüm bir daha parti kurmaya yetmez. Onun için gittim Erbakan'a, bu işten vazgeç, bu yolun sonu yok, sonunda hepimizi sıkıntıya sokacaksın dedim' dedi."

İlk gerillacı subay Turgut Sunalp

12 Eylül 1980 ihtilalinden sonra tutuklanan Alparslan Türkeş'in bir an önce serbest kalması için çaba harcayan kişilerin başında Turgut Sunalp'in geldiğini aktaran Suver, "Turgut Sunalp'in emekli bir orgeneral, ve o zamanki ana muhalefet partisi olan Milliyetçi Demokrasi Partisi'nin genel başkanı olarak askerler üzerinde bir ağırlığı vardı. Çünkü komuta kademesinin hepsi aynı dönemden eski arkadaşları. Hem cezaevinde ihtimam gösterilmesi için hem de tahliye olsun diye uğraşıyordu." diyor. Acaba Türkeş-Sunalp yakınlığının temelinde ne vardı? Suver bunu şöyle anlatıyor: "Turgut Sunalp, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin gerilla alanında yetiştirdiği ilk subaydır. Gerilla yepyeni bir model. 1950'lerde Türkiye'nin ABD'de yetiştirdiği bir subay. Bu subayımızı teşkilat kurması için Kıbrıs'a yolluyorlar. 1960 ihtilali olunca, Demokrat Parti ile bağı olduğunu düşündükleri subayları emekli ediyorlar. Bunların içinde general de var, kurmay albay da. Turgut Sunalp'in ayrıldığı eşi, Demokrat Partili eski bakanlardan Mükerrem Sarol'un karısının kız kardeşi. Diyorlar ki, bu da onlarla ilişkili, bunu da emekli edin. Türkeş buna itiraz ediyor. 'Kendinize gelin, bu kişi TSK'nın yetiştirdiği bir subay. Kaldı ki hanımından boşandı. Boşanmamış olsaydı dahi, o fikirlerle irtibatlı anlamına gelmez. Bu arkadaş bu konunun uzmanı. Onun yerine Kıbrıs'a göndereceğimiz ikinci bir adam söyleyin, onu gönderelim.' diyor. Tabii bulunamıyor ve Sunalp'in emekliliği durduruluyor. Bir sabah Türkeş'in emir subayı içeri girmiş. Albay Sunalp geldi demiş. Sunalp içeri girmiş, 'Sana teşekküre geldim, benim hakkımı müdafaa etmişsin, ama emeklilik dilekçemi vermeye geldim. Böyle rezil bir şey olmaz. Sen beni savunmuşsun, ama bunlar bana kulp takmışlar. Bunu onuruma yediremem.' diyor. Türkeş de diyor ki, 'Şu anda benim sıfatım senden üstün. Emrediyorum, en yakın saatte Adana üstünden birliğinin başına geçeceksin. Bu istifa dilekçeni yırt, ben burada olduğum müddetçe sana kimse dokunamaz ve dokunmayacak da.' O kararlılık onun emekli albay Turgut Sunalp olacağı yerde, emekli orgeneral Turgut Sunalp olmasını sağladı. Sunalp bunu hiç unutmadı. Sonra aradan zaman geçti. Türkeş çıktı. O arada Sunalp'in partisi silinip gitti. Türkeş MHP'nin başına geçti, 20 milletvekili ile Meclis'e girdi ve bütün resmi toplantılarda Turgut Sunalp'i yanına oturttu, onu onore etti."

Sadık Ahmet'in ölümü

Yunanistan'da Batı Trakya Türklerini Yunan parlamentosunda temsil eden Sadık Ahmet'in 1995 yılı temmuz ayında, Gümülcine'nin bir köyündeki sünnet düğününe giderken otomobilinin önüne çıkan bir traktörün çarpması ile hayatını kaybetmesi hâlâ tartışılıyor. Akkan Suver, bu olaydan kısa bir süre önce İstanbul'da Sadık Ahmet'in Denktaş ile yaptığı buluşmadaki ilginç bir konuşmayı şöyle aktarıyor: "Sadık Ahmet'i Türkiye'de platforma ilk çıkartan bendim. 1989 veya 1990'dı. Yeni milletvekili seçilmişti. Devlet Bakanı Cemil Çiçek, Sadık Ahmet'in geldiğini söyledi, kendisi ile tanıştım. Arkadaşlığımız sürdü, ailecek görüştük. Bir gün Rauf Denktaş'la görüşmek istiyorum dedi. Denktaş'a söyledim. Görüşelim ama, kendisine sıkıntı verir. Bunu mahrem bir hale sokalım dedi. Şöyle bir şey kararlaştırdık. Denktaş İstanbul'a gelecek, Sadık Ahmet'e, 'Düğün var, seni de şahit yaptık' diyeceğiz. O da bu parola ile gelecek. Denktaş geldi, onu aradık geldi. O gün saat 17.00'de Harbiye Orduevi'ne geldik. O kadar gizli tutuldu ki, biz geldiğimizde kapıda nöbetçi bile yoktu. En üst kata çıkacağımızı söylemişlerdi. Çıktık, Denktaş bizi bekliyordu. Orada Sadık Ahmet'e nasihat etti. Senin durumun çok zor, sen benim gibi değilsin. Benim yanımda Türk askeri var, onlarla beraber yatıyorum, beraber kalkıyorum. Orada bana bir şey yapamazlar. Ama sen yılanla koyun koyunasın, dikkat et. Benim sana tavsiyem bir yere giderken iki araba ile git, yolda araban arıza yaparsa, lastiği patlarsa, hemen ikinci arabaya atla ve orayı terk et, hiçbir yere yalnız gitme, mümkünse eve adam al, evinde yalnız yatma dedi. Sadık Ahmet biraz gözü kara bir arkadaştı. Orada yalnız milletvekili değildi, bir hekim olarak sünnet de yapıyordu. Böyle bir sünnete çağırıyorlar. Tek başına mercedesine atlıyor, sünnete giderken bir traktörle çarpıştı. Ne olduğu belli değil. Orada vefat etti, gitti."

Aliyev'in huzurunda oturamayan Yeltsin

Marmara Vakfı için Azerbaycan'ın ayrı bir önemi var. 1998'de Azerbaycan Devlet Başkanı Haydar Aliyev, vakfın davetlisi olarak İstanbul'a gelip Hilton Oteli'nde yaptığı konuşmadan sonra, Aliyev'e vakfın şeref başkanı unvanı verilmiş. Şu andaki Azerbaycan Devlet Başkanı oğul İlham Aliyev de vakfın onursal başkanı. Akkan Suver, geçtiğimiz ay yapılan cumhurbaşkanlığı seçiminde, Dışişleri Bakanlığı ile yaptığı görüşmelerle belirlediği 82 kişilik bir heyetle Bakü'ye gitti. Gazeteciler ve işadamlarının da bulunduğu heyette AK Parti'den üç, Cumhuriyet Halk Partisi'nden iki, ANAP'tan bir milletvekili, DYP'den iki genel başkan yardımcısı, emekli generaller vardı. Suver, "Biz Azerbaycan-Türkiye ilişkilerine çok önem veriyoruz. Zira, Kıbrıs'ı saymazsak dünyada bizimle ilgilenen üç devlet var. Biri Pakistan, diğeri Bangladeş. Üçüncü ülke Azerbaycan. Ayrıca Azerbaycan'la aynı sıkıntıyı yaşıyoruz. Ermeni meselesinden dolayı. Ermeni soykırımı yalanı bir yanda, Karabağ'da yapılan vahşi katliam bir yanda." diyor.

Akkan Suver, Azerbaycan eski devlet başkanı Haydar Aliyev'i anlatırken de ilginç bilgiler veriyor: "Gorbaçov da Haydar Aliyev de Politbüro üyesiydi. Gorbaçov Haydar Aliyev'den genç. Brejnev'in ölümünden sonra sıra Haydar Aliyev'e gelmiş. Diyorlar ki Haydar Bey sen buraya olmazsın. Büyük Rus dünyasının başına hem Türk hem Müslüman birinin gelmesine izin veremeyiz. Haydar Bey, o zaman ben de eşyalarımı topluyorum diyor. Peki diyorlar. O eşyalarını toplarken içeriye Yeltsin giriyor. Haydar Bey, Yoldaş Yeltsin otur diyor. Yeltsin başını kaldırıp ayakta durmaya devam ediyor; sizin huzurunuzda otaracak kadar rütbe sahibi değilim cevabını veriyor. Haydar Aliyev'in huzurunda oturamayan o yoldaş Yeltsin, gün geldi Rusya'ya devlet başkanı oldu. Tabii Müslüman da değildi, Türk de değildi."

Peki, Aliyev'in sahip olduğu fakat Yeltsin'de olmayan bu rütbenin mahiyeti neydi? Suver anlatıyor: "KGB'den geliyor. KGB'nin içinde yükseliyorsunuz. Haydar Bey, en üst seviyeye gelmişti. Komünist Parti içindeki görevlerini yerine getirmiş, oraya kadar yükselmiş. Brejnev zamanında ikinci adamdı. KGB'nin ikinci adamıydı, ülkeyi KGB idare ediyordu. Brejnev'in ölümünden sonra devlet başkanlığı sırası ona geliyor. Gorbaçov ondan genç. Ama devlet başkanınnı 12 kişilik Politbüro heyeti seçiyor. Sıra benim, geleceğim diyecek hali yok. Aralarında ortak karar alıyorlar. Aramızdaki tek Türk ve Müslüman bu. Haydar Bey, Azerbaycan namına orada değil, büyük Rusya namına orada. Aslında Haydar Bey, bana göre bu çağın önemli devlet adamlarından biri. Kolay bir şey değil, onun yaptığı iş, oraya kadar yükselmek. Bakarsanız bölgede de önemli bir liderdi. Azerbaycan; Ukrayna, Kırgızistan olaylarına düçar kalmadı, çünkü Haydar Bey bir devlet kurdu. 70 yıl demir yumruk altında kaldıktan sonra devleti kurmak kolay değil."

KGB generaliydimHaydar Aliyev'in KGB kariyeri bir Türkiye ziyaretinde de gündeme gelmişti. Havaalanında "Efendim Sovyetler zamanında KGB ajanı mıydınız?" sorusuna Aliyev, "Ben KGB ajanı değil, KGB generaliydim ve bana KGB ajanı diyenlerin patronuydum." cevabını vermişti. Aliyev'in hayatındaki ilginç noktalardan biri de, Stalin döneminde nişanlı iken kayınpederinin muhalefetle ilişkili diye Stalin tarafından takip ettirilmesi. Nişanlısı, "Ayrılalım" deyince, Aliyev hayır cevabını veriyor ve nişanın süresini uzatıyor. Üstelik Stalin'in ölümüne kadar evlenmiyorlar. Eşine olan sevgi ve bağlılığı ömür boyu süren Aliyev, onun ölümünden sonra ikinci bir evlilik yapmayı hiçbir zaman düşünmüyor.

Son olarak Akkan Suver, Marmara Vakfı'nın günümüzdeki pozisyonunu şöyle anlattı: "Bir sivil toplum örgütü olarak Türkiye'yi temsilen Birleşmiş Milletler'in Sosyal ve Ekonomik Konseyine üyeyiz. UNESCO'ya üyeyiz. Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı AGİT bizi görevlendiriyor. Bu yetkiyle 21 ülkede seçimlere gözlemci olarak katıldık."




HAKKINDA YAZILANLAR

Enver Abi'li hatıralar
Muammer Erkul
Türkiye 7 Mart 2013

1980'LERDE ÜLKÜCÜ HAREKETİN YAYIN ORGANIYDI
"Yeni Düşünce" dergisini hiç para almadan bastı

Akkan Suver: Enver Ören'e, dergi basımı ile ilgili borcumu sorduğumda, gülerek öyle bir alacağının bulunmadığını belirtti.

Akkan Suver, anlatıyor: 12 Eylül 1980 sonrasında haftalık Yeni Düşünce Dergisi'ni yayın hayatına soktuğumda, Enver Ören'in emsalsiz desteğiyle karşılaştım. Enver Ören, matbaasını ve arşivini bana açmıştı. Oysa o günlerde gayri resmi olarak sözcülüğünü yaptığım Alparslan Türkeş ve topyekûn MHP hapishanedeydi. Dışarıda ülkücü hareketi, deyim yerindeyse tek başıma temsil ediyordum. Dost sandığım nice insan benden kaçınırken, Enver Ören dostluğunu esirgemedi ve beni desteklemeyi sürdürdü.
Yeni Düşünce'nin zor günlerini benimle birlikte omuzlayanlar arasında olan Enver Ören'i, dergiyi devir etmeden önce ziyaret ettiğimde, kendilerine olan borçlarımı sorduğumda, gülerek öyle bir alacağının bulunmadığını belirtmiş ve büyük bir tevazu içinde, yaptıklarımı övmüştü.




www.biyografi.net (Binlerce Biyografi)