Ali  Nesin
matematikçi, akademisyen



1956 yılında İstanbul'da doğdu. İlkokuldan sonra ortaokulu İstanbul'da Saint Joseph Lisesi'nde, liseyi de İsviçre'nin Lozan kentinde tamamlayan Nesin 1977-1981 yılları arasında Paris VII Üniversitesi'nde matematik öğrenimi gördü. Daha sonra ABD'de Yale Üniversitesi'nde matematiksel mantık ve cebir konularında doktora yapan Ali Nesin 1985-1986 arasında Kaliforniya Üniversitesi Berkeley Kampusü'nde öğretim üyesi olarak çalıştı. Türkiye'ye kısa dönem askerlik görevi için geldiği sırada 'orduyu isyana teşvik' iddiasıyla tutuklanarak yargılandı. Yargılanma sonunda beraat ettiği halde pasaport verilmediği için işine dönemeyen Nesin bir yıl sonra yeniden pasaport alarak yurtdışına gitti. 1987-1989 arasında Notre Dame Üniversitesi'nde yardımcı doçent, ardından 1995'e kadar Kaliforniya Üniversitesi Irvine Kampusü'nde doçent ve daha sonra profesör olarak görev yaptı. 1993-1994 öğretim yılını Bilkent Üniversitesi'nde misafir öğretim görevlisi olarak geçirdi. Babası Aziz Nesin'in 1995'te ölümü üzerine yurda kesin dönüş yaptı ve Nesin Vakfı yöneticiliğini üstlendi. Ayrıca, Bilgi Üniversitesi Matematik Bölümü Başkanı olan Ali Nesin üç çocuk sahibidir. Kasım 2004'ten beri de Nesin Yayınevi genel yönetmenliğini yapmaktadır. Ali Nesin'in Matematik ve Korku, Matematik ve Doğa, Matematik ve Sonsuz, Develerle Eşekler, Önermeler Mantığı, Matematik Canavarı, Matematik ve Gerçek, Sayma ve Sezgisel Kümeler Kuramı adlı kitaplarının yanı sıra çeşitli dergilerde çıkmış bilimsel makaleleri ve Alexander Borovik ile birlikte yazdığı İngilizce bir kitabı bulunmaktadır. Babası Aziz Nesin ile yaptığı yazışmalar (diğer matematik kitapları gibi) Nesin Yayınevi tarafından iki cilt halinde yayımlanmıştır. Matematiksel araştırma alanı "Morley mertebesi sonlu gruplar"dır. Aynı zamanda, üç ayda bir yayımlanan, Türk Matematik Derneği'nin sahibi olduğu Matematik Dünyası adlı bir derginin sorumlu yazı işleri müdürüdür. Ayrıca, TÜBA tarafından kabul edilmiş kümeler kuramı ve analiz konularında ders notları bulunmaktadır. Matematik araştırmaları, bölüm başkanlığı ve Nesin Vakfı yöneticiliğinin yanı sıra yağlıboya resim, desen ve portre çalışmaları da yapmaktadır. Türkiye İnsan Hakları Kurumu (TİHAK) kurucu üyesidir. Nesin Matematik Köyü'nün kurucusudur.



SÖYLEŞİ

Ali Nesin'den babasını kızdıracak açıklamalar!
11 Nisan 2014

Türkiye’nin yaşayan en ünlü matematikçisi Prof. Dr. Ali Nesin, dün akşam yayınlanan Abbas Güçlü ile Genç Bakış programında AK Parti’den, babası Aziz Nesin’e, seçimlerden, matematiğe birçok konuda Abbas Güçlü ile Genç Bakış’a konuk olan gençlerin sorularını yanıtladı, çok çarpıcı açıklamalar yaptı.

Abbas Güçlü ile Genç Bakış’a konuk olan, Türkiye’nin yaşayan en ünlü matematikçisi Prof. Dr. Ali Nesin, AK Parti’den, babası Aziz Nesin’e, seçimlerden, matematiğe birçok konuda gençlerin sorularını yanıtladı, çok çarpıcı açıklamalar yaptı.

İşte o açıklamalar;

VATANDAŞ ESKİ REJİMİN GERİ DÖNMESİNDEN KORKUYOR, HAKARETE UĞRAMAK İSTEMİYOR

Bu seçimlerden çıkan sonuç şu ki; Türk halkının yolsuzluk gibi bir sorunu yok. Birileri yolsuzluk yapmış filan, Türk halkının umurunda değil. İkincisi Türk halkı eski rejimden çok şikayetçi. Eski rejim geri dönecek diye çok korkuyor ve o dönmesin de ne olursa olsun diyor.

Eski rejim dediğim Kemalist rejim.

Tek parti döneminden 2000’li yılllara kadar devam eden, çoğunlukla beyaz Türk’e hizmet eden ve belirli bir kalıba girmiş vatandaş isteyen rejim.

Vatandaş hakarete uğramaktan, türbanlıların üniversiteye girememesinden çok korkuyor ve artık jandarmadan, devletten korkmak istemiyor.

İKTİDAR MATEMATİĞİ DİĞERLERİNDEN DAHA İYİ BİLİYOR

Belli ki iktidar matematiği diğerlerinden daha iyi biliyor. Siyasette bazı şeylerin içindeyim. Binde bir oy alan sol partiler ben kimden oy alacağım, en fazla oyu hangi kesimden çıkaracağım, benim amacım nedir, neyi hedefliyorum diye düşünmüyor.

Siyasi partilerin çoğu herkesten oy almak istiyor. Bu olmuyor. AKP belli bir kesimden oy aldı, yavaş yavaş çapını genişletti. Bu da herhalde bir mantık ve matematik.

AK PARTİ TÜRK HALKINI ANLADI

Eskiden araba yoktu, buzdolabı yoktu, köylerde elektrik yoktu. Bugün köylere bakın apartmanlar var, oralarda benim zamanımda buzdolabı olmayan köylüler oturuyor. Paralandılar. Artık hakaret görmek istemiyoruz diyorlar. Artık iktidarda, hükümette payımız olsun diyorlar. Sevin ya da sevmeyin gerçek budur.

Ve istenecek oy da onlardan alınacaktır. Ya darbe yaparsın, ya da oyla gelirsin. Oyla gelmek istiyorsan eğer, oy istediğin halka hakaret etme hakkın yoktur. Yapılan şey budur. Zamanında Alevilere hakaret edilmiştir, Müslümanlara hakaret edilmiştir, solculara, Kürtlere hakaret edilmiştir.

Demokraside bunları yapamazsın. Bunu anlayacaksın. AKP bunu anladı ve başa geldiler. Gördüğünüz gibi Türk halkı da her şeye rağmen bir defa daha onları seçti.

BABAM BU HALK İÇİN ÇOK ÇEKTİ AZARLAMAYA HAKKI VAR

Babamın meşhur yüzde 60 sözünün aslı aslında yüzde 92.5. O da Evren anayasasına evet diyenlerin yüzdesi. Ama Türk halkını sevdiği için indirim yapmıştı. Babam Türk halkı için çok çekmişti. O yüzden böyle bir azara hakkı vardı.

Bu sözü söylediği için babama çok davalar açıldı o dönem. O da yahu dava açmayın, olur da kazanırsam eğer Türk halkının aptallığı mahkemelerce tescil edilmiş olacak diyordu.

BABAM BANA DA APTAL DEDİ

Babam bu sözü söylediği sıralar bizim de Sevan Nişan ile birlikte Konya’da orduyu isyana teşvikten davamız vardı, ben de Ankara’dan bu dava için Konya’ya gidecektim. Babam da gelecekti. Beni aradı ve evden bir çanta getirmemi istedi, aman sakın unutma ve kaybetme dedi.

Merak etme baba dedim. Kalacağımız oteli de söyledi, sözleştik. Ben çantayı aldım, Konya’ya gittim. Otelin adını unutmuştum. Başka bir otelde kaldım. Sabah babamla mahkemede buluştuk. Otelin adını unuttum başka bir otelde kaldım dedim. Çanta nerede dedi? Otelde unuttum dedim. Hangi otelde kalıyorsun dedi, otelin adını unuttum dedim. Ah benim aptal oğlum dedi. Babam nasıl en sevdiği oğluna aptal dediyse Türk halkına da aptalsınız demiştir.

DERSHANELERİN KALDIRILMASI FİKRİ BAŞARILI OLAMAZ

Ben sınavlara da dershanelere de karşıyım ancak demokrasinin d’si olan bir ülkede arz ve talep olan bir şeyi yasaklayamazsın. Başka türlü yaptığın zaman diktatör olursun. Her ne kadar dershanelere karşı olsam da böyle bir kararı doğru bulmuyorum ve başarılı olacağına inanmıyorum.

BUGÜN HÜKÜMETİN DEDİĞİ HERŞEYE HAYIR DERİM

O zamanki koşullar olsa bugün de yetmez ama evet derim. Ama bugün için herhalde hükümetin dediği her şeye hayır derim. Çünkü hükümet değişti.

SOSYAL MEDYA YASAKLARI REZALET

Sosyal medyayı seviyorum. Son dönemdeki sosyal medya yasakları rezalet.

HÜKÜMETLERİN GENÇLERİ BİÇİMLENDİRMEYE HAKKI YOK

İçki yasağı olacak iş değil. Doğru değil. 18 yaşını geçmiş biri istediği gibi yaşayabilir. Bu ülkede bütün hükümetler kendilerini, gençleri biçimlendirmekle yükümlü zannediyorlar. Okullarda, kitaplarla, öğretmenlerle onları dindar, Kemalist, ülkesini seven vatandaş yetiştirecek. Hakkı yok buna.

TÜRKİYE ZENGİNLEŞTİ

Türkiye eski Türkiye değil, benim çocukluğumdaki Türkiye değil. En azından bugün insanlar açlıktan kırılmıyorlar. Türkiye zenginleşti. Sosyal bir problem var tabii ki; bu zenginlik paylaşılamıyor. Ama Türkiye benim çocukluğuma nazaran yüz kat daha zengin bir ülke.

SINAVLARA KARŞIYIM

Ben bu yapılan sınavlara karşıyım. Sınavlar hiç olmasın. Rezalet bunlar. Ama eğitim sistemi merkezi olduğu sürece, devlet kendinden başka kimseye güvenmediği sürece bunlar yapılmak zorunda.

Bir yandan da bakıyorum Türkçe, matematik sorularına filan, çok akıl çalıştıran, olağanüstü sınavlar. Ama maalesef bu güzel sınavlara bile dershaneler ezberle hazırlıyorlar çocukları. Ben bu kadar deneyimime rağmen bir problemi 15 dakikada yaparken 1 dakikada çözüyor çocuklar.

ARTIK HİÇ OLMAZSA ÖLDÜRMÜYORLAR HAPSE ATIYORLAR

Bazı devrimlerde ilk birkaç yıl demokratik olmayan kararlar alabilirsin ama bu 10 yıl 20 yıl sürerse daha sonra toplumda hastalıklı bir hal alır. Bedeli ne olursa olsun, önce insan hakları. Türkiye’nin şu anki insan hakları notu bence zayıf. Öte yandan da pek faili meçhuller olmuyor artık bu da pozitif bir şey. Hiç olmazsa hapse atıyorlar öldürmüyorlar artık.

TÜRBANLI KIZLAR GELEBİLSİN DİYE DERSLERİ EVİMDE YAPTIM

Hiç kimsenin giyimine kuşamına karışamazsın. Nokta. Üstelik sen aydınlanmacısın ama türbanla üniversiteye girmeyi yasaklıyorsun. Ne hakkın var ki? İnsan haklarına aykırı. Ayıptır ve bunun ayıp olduğunu anlamadı insanlar. Ben bunu söylediğimde binlerce mesaj küfürler, hakaretler, tehditler geldi.

Babasını Sivas’ta yakmaya çalıştılar bak o ne diyor diye üzerime geldiler. Bana ne o yakmaya çalışanlardan ben o türbanlı kızlara bakıyorum. Ben Bilgi Üniversitesi’ndeki derslerimi bazen evimde yapardım, türbanlı kızlar derse girebilsin diye. Müfettişler gelirdi okula.

HERKES KÜÇÜK AZİZ NESİN OLMUŞ BANA AKIL VERİYOR

Aziz Nesin’i Aziz Nesin yapan öngörülemezliğiydi. Ama şimdi Türkiye’de herkes küçük Aziz Nesin benden başka herkes babamın ne yapacağını biliyor bir ben bilmiyorum. Bana akıl veriyorlar.

Gezi Parkı’nda matematik dersleri vermek çok hoşuma gitti. Başbakan çapulcu dedi ya, gerçekten de birkaç çapulcu vardı orada, uyuşturucu kullanan filan, gözlerimle gördüm. Ama zehir gibi çocuklar vardı.

HALK BABAMI SEVMEZDİ HALA DA SEVMİYOR

Bizim yaşamımız 68’de değişti. O yıllarda babam para kazanmaya başladı. Daha önce çok zor geçinirdik. Kanepeler, perdeler yırtık pırtıktı. Babam günlük gazeteleri biriktirirdi onlardan masa, kanepe filan yapardık.

Polisler sabahın köründe evi basar, babamı alıp götürürlerdi. Halk sevmezdi o zamanlar babamı, yaşlandıkça sevmeye başladılar ki yine de hala çoğu insan sevmez. Bana vatan haininin, komünistin, satılmışın oğlu derlerdi.

AZİZ NESİN’DEN ÜÇ KEZ DAYAK YEDİM

Çok şefkat dolu, bir babaydı. Ama üç kez dayak yedim. Bir defasında hak etmiştim, bir tanesini hatırlamıyorum, bir tanesini hak etmemiştim.

BABAMA DÖRT KEZ KURŞUN SIKILDI

Ben birkaç kez sormama rağmen babam bize Madımak ile ilgili şöyle oldu, böyle oldu diye hiçbir şey anlatmadı. Anlattığı şey bunun arkasında başka bir şey olduğu, bunun ortaya çıkması gerektiğiydi.

Babama dört kez kurşun sıkıldı. Kimse bilmez. Kimseye söylememiştir. Evimize de kurşun sıkıldı. Birkaç kez linç tehlikesi geçirdi. Kendi kişisel sorunlarını hiç konu etmezdi.

EĞİTİM SİSTEMİMİZ MİLİTARİST

Hemen hemen her eğitim sistemi başarıya çok odaklı. Öğrenciler illa başaracak. Başarmak üzerine, ana, baba, mahalle baskısı var. Çocukların başarısızlıktan ödü patlıyor.

Özgürlüğün olmadığı bir ülkede yaratıcılık da olmaz ve Türk eğitim sistemi hiçbir şekilde özgür değil. Militarist bir eğitim sistemimiz var. Okul binalarına bak, resmen hapishane.

Demokratik bir ülkede eğitim bakanlığı, milli eğitim bakanlığı bile değil, hükümetlerden, ideolojilerden bağımsız olmalı.

ÖĞRETMENLER KENDİLERİNİ GELİŞTİRMİYOR

Öğretmenler maalesef üniversiteden mezun olduktan sonra kendilerini hiç geliştirmiyorlar. Çünkü kendisini geliştirmesine gerek yok. Bence öğretmenlere her yıl sınav yapılmalı.

TÜBİTAK DESTEĞİ KESTİ

TÜBİTAK 2008’e kadar Matematik Köyü’nü destekledi. 2008’de TÜBİTAK’ın Bilim ve Teknik Dergisi’nde hazırlanan Darwin özel sayısının son anda engellenmesinden dolayı ben Matematik Dünyası Dergisi’ne bunu protesto eden bir karikatür koyduk. Sonra TÜBİTAK bize düşman kesildi ve bütün desteği kestiler.

TÜBİTAK’IN TEK AMACI ELEKTRİKLİ ARABA YAPMAK

Bir üniversitede matematik, felsefe, sanat mutlaka olmalı. Çünkü bunlar meslek değildir. Bir varoluş ve düşünme biçimidir. Belli bir işe yaramaz. Hiçbir işe yaramadığı için her şeye yarayan dallardır bunlar. Ama toplumda prim yapmazlar, para kazandırmazlar, bunlar meslek değillerdir. Bunların desteklenmesi gerekir.

Temel bilim olmadan teknolojik gelişme olmaz. Türkiye bir mühendisler ülkesi. TÜBİTAK’ı da maalesef mühendisler ele geçirmiş. Bilimsel gelişmeyi teknolojik gelişme olarak algılıyorlar. Tek amaçları elektrikli araba yapmak. En sonunda yapacağım bir tane elektrikli araba önlerine koyacağım.

TÜRKİYE’DE MÜCADELE ETMEYİ SEVİYORUM

Yurtdışında birçok ülkede bulundum ama Türkiye’yi hiçbirine değişmem. Burada bir şeyler yapabilme, insanların hayatını değiştirebilme şansınız var: Diğer ülkelerde bu hiç yok. Ben mücadele etmeyi seviyorum. Amerika’da mesela düzen o kadar kuvvetli ki hiçbir şeyi değiştiremezsin.

MATEMATİKTE GELİŞMEK İÇİN SPOR YAPIN, OKUYUN, YALNIZ KALIN

Toplum çok değişti. Sürekli internet, televizyon, cep telefonu… Hep bir dış etken var. Çocuklar hiç yalnız kalamıyor. Oysa düşünmek demek yalnız kalmak demektir. Temel bilimlerde iyi olmak için zeki doğman gerekmiyor, yoğunlaşabilmen gerekiyor.

Temel bilimlerde, mantıkta, matematikte iyi olmak bu konuda çalışmaktan değil yazmaktan ve okumaktan geçer. Bana anne babalar ne yapalım çocuğun matematikte gelişmesi için dediklerinde; bol bol kitap okusun, spor yapsın, sıkılıncaya kadar tek başına kalsın derim. İnsanın kendi zihninden zevk almayı öğrenmesi lazım.

MATEMATİK KÖYÜ NASIL KURULDU?

Bilgi Üniverstesi’nde matematik bölümü kurdum. Ve araştırmacı yetiştirmek üzere, en üst düzeyde bir eğitim kurmak istedim. 30 yıl yaşasam, her yıl 20 öğrenci yetiştirsem, 600 matematikçi yapar. Onların da öğrencileri olacak. Böylece yaklaşık 2 bin bilim adamı yetiştirmiş olurum ve bu Türkiye’yi değiştirir dedim.

Yaptım ama ne yazık ki evdeki hesap çarşıya uymadı. Öğrenciler o kapasitede değildi. Böyle olunca önce çocuklara fazla mesai yaptırdım, evime aldım akşamları ders yaptık. Olmadı hafta sonları vakıfta ders yaptık, olmadı her yıl değişik bir yerde yaz okulu yaptık.

Çok başarılı geçti. Sonra Matamatik Köyü kurmaya karar verdik, Sevan Nişanyan ile birlikte. O Matematik Medresesi diyelim diyordu ama ben laikler bize kızar diye korktum. Ve böylece Matematik Köyü’nü kurduk. Benim amacım matematik Köyü’nün bulunduğu bütün o vadiyi bir korsan eğitim vadisine dönüştürmek. Tiyatrosu, felsefesi sanatıyla sıra dışı bir eğitim merkezi.





HABER

Ali Nesin: Recep Tayyip Erdoğan dahi seviyesinde bir stratejist!
Milliyet 3 Kasım 2015

Aziz Nesin'in oğlu matematekçi Ali Nesin seçim sonrası bazı değerlendirmelerde bulundu.

Ali Nesin 'CHP saçı sarıya boyanmış olanları partiden ihraç etmelidir' deyince tepki aldı. Bunun üzerine özür dileyen Ali Nesin, "Amacım CHP'nin projelerini halka anlatamama problemini sözümona çarpıcı bir hicivle ifade etmekti. Belli ki başaramamışım" açıklamasını yaptı.

Nesin bir başka yorumunda ise Cumhurbaşkanı Erdoğan için "Recep Tayyip Erdoğan üst düzey, dahi seviyesinde bir stratejist. Bunu kabul edelim ve kimle aşık attığımızı iyi bilelim" ifadelerini kullandı.




HABER

Lise 1 matematiği Ali Nesin’e emanet
HABERTÜRK 11 Ocak 2016

Türkiye’nin matematik alanında yetiştirdiği önemli isimlerinden Prof. Dr. Ali Nesin, Milli Eğitim Bakanlığı’nın talebi üzerine lise 1’inci sınıflar için matematik kitabı yazıyor.



Habertürk’ten Lütfi Erdoğan’ın haberine göre, Nesin, “Ben belli bir kitle için kitap yazmaya karar verdim. Bu kitle de ileride bilim insanı olmak isteyen gençler. Ben onlara yazıyorum. Tabii başkaları da okuyabilir ama sorumluluk almam. Bunu da önsözde belirteceğim” dedi.

“HİÇ BU KADAR ZORLANMADIM”

Hayatında bir kitap yazarken hiç bu kadar zorlanmadığını belirten Prof. Dr. Nesin, “Lise 1’inci sınıflara matematik kitabı yazmaya kalkıştım. Çok zor bir şey. İçinde hangi konu ne kadar olacak, hangi seviyeye hitap edecek, anlatımı hangi seviyede olacak, hangi konu hangi konudan önce gelecek? Bir biçimde yazmaya başladım. Zamanla anladım ki tüm öğrencilere tek bir kitap yazmak öğrencilere kötülük yapmak demek. Herkes okusun diye kitap yazılmaz” diye konuştu.

“SOHBET HAVASINDA YAZIYORUM”

Müfredata bağlı kalmaya çalıştığını vurgulayan Nesin, “Ama kendimi de fazla sıkmıyorum. Canım istediğinde müfredat dışına çıkma hakkını kendimde görüyorum. Matematik, problem çözmeden olmaz. Ama kavramlar da önemlidir. Piyasadaki matematik kitaplarında pek cümle bulamazsınız. Ben cümle kuruyorum, paragraf paragraf açıklıyorum. Sonra arada bir matematik tarihiyle ilgili notlar yazıyorum. En önemlisi öğrenciyi araştırmaya özendirmeye çalışıyorum. Bir sohbet havasında yazıyorum” dedi.

“ÖNÜMÜZDEKİ EĞİTİM YILINA YETİŞECEK”

Nesin, kitabının bir başka özelliğinin de ‘öğrenciye ve zekâsına saygı duyarak, onu çocuk yerine koymamak’ olduğunu, bu nedenle kitabının renkli olmayacağını ifade etti. Nesin, ne zaman yayımlanacağı sorusuna, “Kesin tarih vermem zor ama sanırım önümüzdeki döneme yetişir” cevabını verdi.

“EN BÜYÜK SORUN MERKEZİ EĞİTİM SİSTEMİ”

Ali Nesin, Türkiye’de öğrencilerin matematik alanındaki başarısızlığının nedenlerine ilişkin soruyu şöyle yanıtladı: “Türkiye’nin iki önemli sorunu var: Birincisi, ki bence en büyük sorun, eğitimin merkezi sisteme tabi olması. Tüm öğrencilerin aynı müfredata, aynı öğretmenlere, aynı anlayışa, benzer kitaplara tabi olması. 70 milyonluk bir ülkede merkezi eğitim ancak kötü sonuç verebilir. Bu kadar çeşitli öğrenci olunca, eğitim anlayışında da çeşitlilik gerekir. İkinci sorun da öğretmen kalitesidir. Öğretmenler üniversiteden bir şey bilmeden mezun oluyorlar, sonra da kendilerini geliştirmiyorlar, çünkü kendilerini geliştirmeleri için bir neden yok. Eğitime büyük paralar akıtılıyor, ama sonuç kocaman bir sıfır.”






www.biyografi.net (Binlerce Biyografi)