Katerina .
Çariçe II. Katerina


Büyük Katerina



II. Katerina 2 Mayıs 1729 tarihinde Prusya'nın Stettin kentinde doğdu. Stettin şimdi Polonya sınırları içindedir. Doğduğu zamanki adı Sophie Augusta Frederike idi. Babası Prusya'ya bağlı Anhalt-Zerbst bölgesinin prensiydi ve Prusya ordusunda bir generaldi. Bu ailenin diğer üyeleri olan kuzenleri III. Gustav ve XIII. Karl sonradan İsveç kralı olarak görev yaptı.

1744 yılında Holstein-Gottorp dükü Peter'le evlendi. Kocası Peter, Çar Büyük Petro'nun torunuydu. Peter'in teyzesi Çariçe I. Elizaveta, Peter'i Rus tahtına veliaht olarak seçti. Evlendikten sonra ortodoks mezhebine geçti ve Katerina Aleksievna adını aldı. I. Elizaveta'nın zorlamasıyla gerçekleşen bu evlilik hiçbir zaman mutlu olmadı. Katerina'nın ve kocası Peter'in başkalarıyla çok sayıda aşk yaşadığı bilinmektedir.

Katerina'nın kocası Peter, teyzesi I. Elizaveta'nın ölümü üzerine 5 Ocak 1762 tarihinde III. Petro adıyla Rus tahtına çıktı. Ancak III. Petro'nun çarlığı fazla uzun sürmedi. 28 Haziran 1762 tarihinde muhafız alayı çara karşı ayaklandı. III. Petro tahttan indirildi ve Katerina çariçe olarak ilan edildi.

II. Katerina çariçeliği sırasında hiçbir evlilik yapmadı. Ancak çok sayıda erkekle aşk yaşadı. Sevgililerini büyük malikaneler ve çok sayıda hizmetçiyle ödüllendirdi. Oğlu Pavel Petroviç'e çok kötü davrandı ve ona adeta hapis hayatı yaşattı. 17 Kasım 1796 tarihinde öldü.




HAKKINDA YAZILANLAR

KATERİNA VE DÖNEMİ

Rusya'nın genişleme siyaseti

II. Katerina'nın çariçeliği döneminde Rusya batısı ve güneyindeki 518.000 km²'lik bir alanı topraklarına katmayı başardı. Bu genişleme Lehistan ve Osmanlı İmparatorluğundan alınan topraklar sayesinde oldu. Novorusya, Kırım, Ukrayna, Beyaz Rusya, Litvanya ve Kurşas (Letonya) Rusya'nın topraklarına katıldı. Lehistan'ın parçalanarak Rusya, Prusya ve Avusturya arasında paylaşılmasına öncülük etti. II. Katerina 1796 yılında öldüğünde Lehistan diye bir ülke artık ortada kalmamıştı.

Döneminde Osmanlı-Rus ilişkileri

II. Katerina zamanında Rusya Osmanlı Devletine çok büyük kayıplar verdirdi. II. Katerina'nın çariçeliği sırasında 3 değişik Osmanlı padişahı hüküm sürdü: III. Mustafa, I. Abdülhamit ve III. Selim. Bu dönemde Rusya Osmanlı Devleti'yle iki büyük savaş yaptı. Bunlardan birincisi III. Mustafa döneminde yapılan 1768-1774 Osmanlı-Rus Savaşı'ydı. Bu savaşta büyük kayıplara uğradı. I. Abdülhamit tahta geçince, Ruslarla Küçük Kaynarca Antlaşması'nı imzaladı. Bu anlaşmayla Kırım'ın bağımsız olması kabul edildi. Ama II. Katerina ünlü generali Potemkin'le birlikte Kırım'ı Rusya'nın bir parçası olarak görmek istiyordu. Antlaşmanın imzasından 9 yıl sonra 1783 yılında Rusya Kırım'ı resmen topraklarına kattı. I. Abdülhamit'in saltanatı sırasında gerçekleşen bu durumu, Osmanlı Devleti kabul etmedi. Kırım'ı geri almak için Rusya'yla tekrar savaşa girildi. 1787-1792 Osmanlı-Rus Savaşı da yenilgiyle sonuçlandı. III. Selim tahta geçtikten sonra Yaş Antlaşması'nı imzaladı ve Kırım'ı Ruslara bırakmaya razı oldu.

Kültür ve sanata ilgisi

II. Katerina, kendisini aydın olarak görüyordu. Zamanın fransız filozofları Voltaire, Diderot ve D'Alembert ile yazışmalar yaptı. 1764 yılında Avrupa'dan satın aldığı 250 tabloyu sergilemek üzere St. Petersburg'da Hermitage Müzesi'ni inşa ettirdi. Bu müze sonraki çarların da katkılarıyla dünyanın en eski ve en büyük müzelerinden biri haline geldi.



AYRINTI

(Prut Savaşı sırasında Baltacı Mehmet Paşa'yla antlaşma yapan Çariçe I. Katerina'yla karıştırılmamalıdır.)





HAKKINDA YAZILANLAR

Çariçe Katerina Çağının Sınırlarını Zorlayan Kadın
Isabel de Madariaga
Sabah Kitapları

Dev gibi bir imparatorluğun başına geçtiğinde otuz üç yaşındaydı. Otuz dört yıllık iktidarı sırasında yalnızca özel yaşamı fırtınalarla dolu değil, siyasi yaşamı da savaşlar, komplolar, veba salgınlarıyla doluydu. Ama O, Rus ve dünya tarihine damgasını vuracak bir kadın, Büyük Katerina olacaktı. Kendini siyasi ve askeri başarılarının ötesinde, bir dizi reformla yepyeni bir Rusya yaratmaya adadı. Kilise egemenliğinden uzak karma okullar, hastanelerinin iç düzeninden mezarlık yerlerine kadar planlanmış kentler, özgür halkın ve serflerin haklarını koruyan yepyeni bir hukuk sistemi, operaları, tiyatroları, konserleriyle canlı bir kültür yaşamı... Kurduğu meclislerle, işkenceye ve düşünce suçu kavramına karşı çıkışıyla, zamanına göre demokratik bir toplum hayal ettiğini de ortaya koymuştu...



www.biyografi.net (Binlerce Biyografi)