|
Raffi Portakal
( 1946)
antika uzmanı, işadamı
1946 yılında doğdu. Aileden gelen antikacılık mesleğini sürdürdü. Genç yaşta, iş hayatına atıldı ve başarılı bir antikacı oldu. Üçüncü kuşak antikacı. Antika ve kültür dergisi P’yi yayınladı. Annesi Mannik Hanım, babası Aret Bey'dir. Soyu, Osmanlı Devleti'nin son dönem bürokratlarından Mikail Paşa’ya uzanır. 1974 yılında, Zuhal Hanım'la evlendi. Maya adında bir kızı vardır. New York’ta yaşayan, resim sanatı uzmanı Arden Portakal, Raffi Portakal'ın kardeşidir.
HABER
Portakal Müzeyede Evi'nin yüz yılına armağan
A. ESRA YALAZAN
Zaman 10 Şubat 2016
RAFFİ PORTAKAL, PORTAKAL MÜZAYEDE EVİ'NİN YAYIMLADIĞI KİTAPLARI TANITTI. KİTAPLAR SANAT, SANATÇI VE SANAT ORTAMINI TÜM YÖNLERİYLE GÜN YÜZÜNE ÇIKARIYOR.
Kurulduğu 1914 yılından bu yana düzenlediği sergi ve müzayedelerle Türkiye'de sanat piyasasının gelişmesinde önemli yeri olan Portakal Sanat ve Kültür Evi, sanat tarihinin dört önemli ismini dört yeni kitapla okurun ilgisine sundu. Sanat dünyasına yön vermiş üç ünlü sanat taciri Duveen, Vollard ve Portakal ailesinin yaşam öyküleri ile ressam Osman Hamdi Bey'in sanatçı defterleri kitap olarak yayımlandı.
Raffi Portakal, sanat severlerin hatta sevmeden ilgilenenlerin bile tanıdığı bir isim. Belki onu ve ailesinin hikâyesini çok bilmezler ama muhtemelen vaktiyle yönettiği müzayedelere katılmış, hiç değilse adını duymuşlardır. Raffi Portakal'ı jestleri ve bir orkestra şefi gibi kullandığı elleriyle izlemeyi, mizahıyla renklendirdiği konuşmalarını dinlemeyi severim ben. Sanatı içselleştirmeden ‘kutsallaştıranların' ona kızdığını, sanatın ticaretini de yaptığı için ‘ötekileştirdiklerini' biliyorum. Bu yüzden daha fazla ilgimi çekiyor doğrusu.
SANAT PİYASASINDA BİR ASIR
Dün, 1914'ten bu yana düzenlediği sergi ve müzayedelerle, Türkiye'de özel koleksiyon ve müzelerin gelişmesinde katkısı olan Portakal Sanat ve Kültür Evi'nin hikâyesini ve yeni yayımladıkları dört sanat kitabının sunumunu dinlemeye gittim. Raffi Portakal'ın konuşmasını kaçırdım ama daha sonra onunla sohbet etme imkanı buldum. Portakal ailesinin ötesine geçen “Raffi Portakal/Portakal'ın Yüzyılı” kitabının motivasyonunu merak ettim. Raffi Bey, sakin ses tonuyla anlatıyordu: “Bu kitap çalışmalarını yapabilmek için o sırada hayatta olan aile efradımla, meslektaşlarımla, ağabeylerimle, uzmanlarla röportajlar yaptırdım. Zeynep Avcı ve kitaplarda andığım isimler çok emek verdi. Bilgileri toparlayıp Enis'e (Batur) teslim ettik. Onun süzgecinden geçti. Ben aslında Portakal'ı bir kurum olarak merkeze koymak, ama aslen onun çevresinde gelişen aile hayatını, kenti, kültür ve beğeni dünyasını aktarmak istedim.”
Bu çaba Türkiye'nin yüz yıllık sanat ortamının ve piyasanın süreçlerini aktarması bakımından fevkalade önemli. Raffi Portakal'ın da hatırlattığı gibi, asırlık bir zaman koridorunda kendi olarak ve kalarak ciddi bir psikanaliz zorluğu ve her şeyden önemlisi olup bitenle her anlamda yüzleşme cesareti gerektiren ciddi bir teşebbüs. Mesela, 7. Bölüm'ün başlığı, bu uzun soluklu çalışmanın bugünkü kültürel yozlaşmayla sanatın ihtiyaç duyduğu ortamı da iyi ifade ediyor bence: “Kültürün devamlılığına özen göstermeyince köksüz, savruk ve sahte yaşamlar sürmek durumunda kalıyoruz”.
‘KÜLTÜREL SÜREKLİLİK ÖNEMLİ'
Doğrusu, sadece bu başlık ve içeriği üzerinden Raffi Portakal'la daha uzun sohbet edebilmek ve o söyleşiyi paylaşabilmek isterdim. Buna imkan olmadı. Biraz, günümüzün umutsuzluğundan bahsettik. Tahmin ettiğim gibi o güncele çok takılmıyor, “Bugün Fransa'da, Suriye'de, Sur'da yaşanan felaketlerden etkileniyoruz, mutsuz oluyoruz. Tam da bu nedenle kültürel süreklilik önemli, korumak zorundayız. Bizde merak yok, kitapta da bunları anlattım.” diyor.
SANAT PİYASASININ PERDE ARKASI
Ailenin ve kurumun yüzyıllık hikâyesini anlatan “Raffi Portakal/Portakal'ın Yüzyılı”na eşlik eden “Duveen/Antikacıların Pîri” ve “Vollard/Bir Tablo Satıcısının Anıları” Portakal'ın sözünü ettiği kültürel süreklilik kavramı açısından son derece önemli iki eser. Kitaplar, Amerika ve Avrupa'dan sanata, sanatçıya ve sanat piyasasına yön veren iki büyük sanat tacirinin, Duveen ve Vollard'ın hikâyesini konu alıyor. Bu isimlerin sanat piyasasını okuma becerilerinin ötesinde yeni sanatçıları desteklemekteki ilham verici cesaretlerini ve sanatçıların, koleksiyonerlerin kültürün dönüşümü üzerindeki etkilerini görüyoruz kişisel hikâyelerin içinde.
Özellikle benim gibi sanat piyasasının mutfağını, perde arkasını merak edenler, sanat bilgisi ve kıvrak zekasıyla Avrupa sanatını Amerikan sermayesiyle buluşturan Duvenn'in hikâyesini, S.N. Behraman'ın anlatısıyla okumaktan keyif alacaktır. Resim sanatının çehresini değiştirdiği söylenen Vollard; Paul Cezanne, Edgar Degas, Edouart Manet, Auguste Renoir, Claude Monet, Van Gogh gibi ressamların yanı sıra koleksiyonerler, sanat eleştirmenleri ve galericilerden oluşan sanat çevresini de anlatıyor. Arayıp da bulunamayan içeriğe sahip bu tür yayınların, bu anlamda da Türkçe kaynaklarda önemli bir ihtiyacı karşılayacaklarından eminim.
Osman Hamdi Bey'in dünyası
Raffi Portakal, aile hikâyesini anlatırken, bir ara beni yanına çağırıp Osman Hamdi kitabına yazdığı sunuşu, küçük bir çocuğa anlatır gibi parmaklarıyla satırlara dokunarak yüksek sesle okudu. Hikâye, 1970'lerde, Arnavutköy'de antikacıyla eskici dükkanı arası bir dükkan olan Mimi'de geçiyor: “Defteri aldım, açtım, şöyle bir karıştırdım. İnanılmaz bir servet vardı karşımda: Osman Hamdi Bey'in el yazısıyla güncesi, günceye eşlik eden desenleri ve hatta gündelik hesapları ve notları. Her zaman bir piyesin kulisini, restoranın mutfağını, yaşamların arka planını merak ettim. Şimdi elimde Osman Hamdi Bey gibi maruf bir sanatçının özel yaşamına bakabileceğim pencere açılmıştı. Mimi pazarlık kabul etmiyordu. Defteri satın aldım.”
Raffi Portakal'ın merak dürtüsü, çabası ve sanata saygısıyla ortaya çıkan “Osman Hamdi Bey/İzlenimler, 1869-1885” adlı kitabı, Edhem Eldem yayına hazırlamış. Osman Hamdi Bey'in hayatının en az bilinen dönemine ışık tutuyor kitap. İki özel koleksiyonda yer alan ve şimdiye kadar yayınlanmamış iki özgün defter, bazı belgelerin tıpkıbasımı, metnin aktarımı ve ortaya çıkan malzemenin ayrıntılı yorumundan oluşan kitapta, Osman Hamdi Bey'in el yazısıyla güncesi, günceye eşlik eden desenleri ve notları da yer alıyor. Çok konuşulan ama neredeyse hakkında doğru, tatmin edici bilgilere ulaşılamayan özel bir ressam hakkında yayınlanmış özenli bir baskı ve çok kıymetli bir araştırma...
|
Siz de biyografi.net'te yer alabilirsiniz "
İyi ki, biyografi.net var!" |
|