|
Nazlı Ilıcak
( 1944)
gazeteci, yazar
Ayşe Nazlı Ilıcak
1944 yılında Ankara’da doğdu. Liseyi Fransız Kız Lisesi’nde (Notre Dame de Sion) tamamladı. Lozan Üniversitesi Siyaset Bilimi Fakültesi’nden mezun oldu. 1974 yılında Tercüman Gazetesi’nde köşe yazılarına başladı. Tercüman, Meydan, Akşam, Yeni Şafak ve Bugün gazetelerinde çalıştı. Refah Partisi’nden İstanbul milletvekili seçildi. Şu anda Sabah gazetesinde günlük yazılarına devam ediyor. Fransızca ve İngilizce biliyor. Kemal Ilıcak ve Emin Şirin’le evlilik yaptı. İki çocuk annesi.
YORUM
Nazlı Hanım'ın marmelatları
Burhan Ayeri
Akşam 13 Ocak 2012
Anayasa Mahkemesi'ne hukukçu olmayan, başkan seçilebiliyor. Demek ki, özel yetkili mahkemelerde de bu uygulama olası. 'Hoppala nereden çıktı bu' diye sormadan gerekli açılımı yapalım. Nazlı Ilıcak'ın 'Oda TV Davası'yla ilgili demecini duydunuz ya da okudunuz. Buna göre Nedim Şener, Ahmet Şık ve Müyesser Yıldız'ın tahliye kararları hazır. Nazlı Hanım, bu tarihi duruşmanın gününü de açıkladı; 23 Ocak. Falcılık veya 'Kulağa fısıldama' dediğimiz bu öngörünün doğru çıkmasını gönülden diliyoruz. Hani şeytan dürtmüyor değil. Yani ters kurgu yaparsak, bu kez karşınıza çıkacak yorumları düşünebiliyor musunuz? 'Nazlı Ilıcak mütalaa verdi, serbest kaldılar' manşetlere çıkacak. Bir başka olasılık var; 'Tam tahliye kararı çıkarken inadına, tutukluluğun devamı kararlaştırıldı'. Yani, Hanımefendi bir yerde 'Özgürlüğe mayın döşemiş' olacak. Neyse, ak mı kara mı'nın cevabını almamıza on gün kaldı. Neticeyi birlikte göreceğiz.
...
Sayın Ilıcak'ın 12 Eylül İhtilali sonrası cezaevine giriş öyküsünü bire bir yaşayanlardanız. 'Evrenspor' yazısını gazeteye koymayan kişiydik. Genel Yayın Müdürümüz Güneri Cıvaoğlu tatildeydi. Merhum Kemal Ilıcak ise Avustralya'da büro kurup, baskı yapmakla uğraşıyordu. O yazı elimize geldiğinde, başlığını gördüğümüz an irkildik. Yazıişlerindeki Faik Akın'la konuşup, fikrini aldık. Sonuçta yazı iki gün çekmecemizde kaldı. Nazlı Hanım 'İlle koyacaksınız. Onda bir şey yok' diye diretti. Baktı ki ümit yok; bu sefer beklemeye geçti; 'Kemal gelsin, koyarsınız'. Patron döndü. Odasında eşiyle birlikte bir-iki küçük sansür yapıldı. Sonuçta 'Evrenspor' gazeteye girdi. Kemal Bey'in içi rahat değil. 'Bir şey olmaz' diyor ama bir taraftan bizi parmağıyla dürtüp onay istiyor; 'Öyle değil mi?' Kafamızı olumsuz anlamda sallamakla yetindik. Hatta Faik Akın bizi destekler şekilde Kıbrıs Barış Harekatı'nın simge sözcüklerini söyledi; 'Ayşe tatile çıkar'. Netice, 30 Ağustos öncesi gazete süresiz kapatıldı. Daha sonraki gelişmeler ve yargılama sonunda Nazlı Ilıcak hapis cezasına mahkum edildi. O günkü düşüncemiz 'Demokrasi kahramanı olmak istiyor' şeklindeydi. Arzusunu gerçekleştirdi. Çünkü sonraları Kenan Evren'in tesisleri ziyareti sırasında, karşılayıcılar arasındaydı. İltifatlara tanıklık ettik.
...
Yabancı okullarda okumuş, İsviçre'de yüksek öğrenim görmüş bayanın cezaevine girdiği günü hatırladıkça tebessüm ederiz. Nazlı Ilıcak, seyahate gider gibi valizini hazırladı. Sevdiği yiyecekler arasında listebaşı olan marmelatları özenle seçti. Kendisine 'Bunları içeri sokamazsınız. Sonra hallederiz' dememize rağmen, eşyaların arasına yerleştirdi. Sonuç mu? Onları biz yedik. O dönem -İsmini vermeyelim- cezaevi müdür yardımcılarından olan arkadaşımız kanalıyla 'Ambargoyu deldik'. Nazlı Hanım özel uygulamayla, cezası bir seneyi doldurmadan tahliye edildi. Sonraki en önemli gelişme birtakım 'Bıçkın bayanlar'ın gazeteye doluşmasıydı. Bunlara iş uydurulduğunu anladık. Tahmin ettiğiniz gibi Sayın Ilıcak'ın koğuş arkadaşlarıydı. Hele bir tanesinin yüzünü asla unutmayacağız. Dövecek gibi bakardı. Gerçekten ürkerdik. Sabıkasını sorduğumuzda 'Cinayet' cevabını aldık. Kocasını halletmişti. Başa dönecek olursak '23 Ocak'ı iple çeker hale geldik' diyeceğiz.
HABER
Erdoğan, Nazlı’yı çok severdi!..
Yeniçağ 28 Ocak 2012
“Bu kadını ne yap et benden uzak tut Ahmet!”
Selcan Taşçı’nın sadık okurlarındanım. “Nazlı’nın seyir defteri”ni heyecanla takip ediyorum. “Deftere” bu köşeden bir katkı da ben yapayım istedim.
Sene 2002..
AKP, 3 Kasım seçimlerinden tek başına iktidarla çıkmıştı.Tayyip Erdoğan’ın seçilme yasağının henüz kaldırılmadığı ortamda Abdullah Gül de ilk kabine için çalışıyordu. Aynı zamanda Erdoğan, Avrupa ülkelerini turluyordu. Aynı günde iki ülkeye birden gittiğimiz oluyordu.
Tayyip Erdoğan’ın “Avrupa vizesi” turları için AKP büyük uçak kiralıyor ve gezilere medyanın hem muhabirlerini hem de üst düzey yöneticileri ve yazarlarını da davet ediyorduk.
Tayyip Erdoğan’ın yakın danışmanı Mücahit Arslan, bu geziler öncesinde Erdoğan’ın gezilerde görmek istemediği gazetecileri bizzat bana bildirirdi. Bu isimlerin başında o zamanlar yeniden Tercüman gazetesini çıkaran Nazlı Ilıcak vardı. Nazlı Ilıcak’ı gezilere davet etmediğimiz halde, o ne yapar eder bir yolunu bulur ve uçağa binerdi. Hatta bir defasında Tercüman gazetesinin partiye gönderdiği isimler arasında kendi ismi olmamasına rağmen Nazlı Ilıcak Ankara Esenboğa havalimanına gelmiş ve olay çıkararak uçağa binip geziye katılmıştı.
Yine böyle gezilerden biriydi.
Uçakta, Nazlı Ilıcak yanıma gelip Tayyip Erdoğan ile özel görüşme yapmak istediğini bildirdi. Nazlı Hanıma, “Genel Başkanın uçakta gazetecilere özel röportaj verme gibi bir usulünün olmadığını, giderken veya dönerken toplu olarak soruları yanıtlayacağını” bildirdim. İşadamı Emin Şirin de o dönem AKP’den milletvekili seçilmiş ve Nazlı Ilıcak ile evliydi.
Ilıcak, verdiğim cevaptan tatmin olmadı ve ısrarla görüşme talebini Erdoğan’a iletmemi istedi. Ben de bu aşırı ısrar karşısında kalkıp Tayyip Erdoğan’ın yanına gittim ve talebi ilettim. Erdoğan’ın kulağıma fısıldadığı cümle aynen şöyle:
“Bu kadını ne yap et benden uzak tut Ahmet!”
Tekrar gazetecilere ayrılan bölüme geçtim.Tayyip Erdoğan’ın bir çalışma yaptığını ve özel olarak görüşemeyeceğini Nazlı Ilıcak’a ilettim.
Nazlı Hanım bu cevaba da hiddetlenince kendisine uçakta bütün medya organlarının üst düzey yöneticilerinin bulunduğunu hatırlatıp bir kişiye ayrımcılık yapmanın doğru olup olmadığını takdirlerine bıraktığımı söyledim ve yerime geçtim.
Bir süre Nazlı Ilıcak’ın aleyhime yüksek sesle söylediği sözleri uçak gürültüsünü bahane ederek duymazdan geldim. Aradan bir süre daha geçti, Ilıcak yanıma gelip bana kapalı zarf içinde bir mektup uzattı. “İnşallah beni şikâyet etmiştir” dedim kendi kendime ve hemen yerimden kalkıp mektubu Erdoğan’a ilettim.
Tayyip Erdoğan zarfı açıp mektubu okuyunca öyle kızdı ki sarf ettiği sözlerin ancak bir bölümünü yazabilirim:
“Ne yani kocasını milletvekili yaptık yetmiyor mu? Bir de Bakan mı yapacağız. Uzak tut beni bundan Ahmet!”
Gözümün önünde yırttı attı mektubu Tayyip Erdoğan.
Yerime geçip Nazlı Ilıcak ile göz göze geldiğimde, “ne oldu?” sorusuna “mektubunuzu Genel Başkan’a ilettim” cevabını verebildim.
Nazlı Ilıcak’ın, davet edilmediği halde neden gezilere ısrarla geldiği belli olmuştu. Gezi boyunca istediği yanıtı alamayıp Erdoğan’ın oldukça soğuk tavırlarına da muhatap olunca birden muhalif gazeteci kimliğine büründü. Her toplantıda gazeteci deyimiyle “Erdoğan’a çaktı”. Hatta bazen kendini frenleyemiyor, dış politika uzmanı gibi ulu orta her yerde Tayyip Erdoğan’ı yüksek sesle eleştiriyordu.
Tayyip Erdoğan bunların hiçbirine aldırış etmedi, Emin Şirin’i Bakan yapmadı; Nazlı Ilıcak’ın isteklerinin hepsine es geçti.
Sonrası malumunuz.
Abdullah Gül Başbakan oldu. Nazlı Hanım Tercüman heyeti ile Gül’ü ziyarete geldi. Tebriğin ardından gazeteci ne yapar?
Beklentilerim yine boş çıkmıştı!..
Nazlı Ilıcak, Merve Kavakçı olayında Abdullah Gül’ün sağ kolu rolünü üstlenmişti. Herhalde o derin samimiyetin sonucu olsa gerek başladı akıl vermeye Başbakana. Abdullah Gül’e ne yapması ne etmesi gerektiğini, AKP’nin izlemesi gereken politikaları anlatırken Abdullah Gül bile o kadar sıkıldı ki, bir ara dışarı çıkıp görüşmeye ara verdi. Ben de peşinden çıktığımda o kadar sinirliydi ki, “ne dediğini bilmiyor bu kadın. Ahmet bir formül bul toplantıyı kısa zamanda bitir” dedi.Tekrar içeri girdiğimizde kısa bir süre sonra, “Kusura bakmayın ziyaretiniz için ayrılan süre sona erdi. Başbakanın diğer randevuları bekliyor” deyip kibarca işi hallettim.
Basın Müşavirliği yaptığım dönemde, en iyi gazeteciliğin ne olmadığını öğrendim. Nazlı Hanım da sağ olsun, çok katkıda bulundu!...
HABER
Erdoğan Ilıcak'ı neden çizdi?
18 Eylül 2012
2007 yılındaki seçimlerde AKP'den milletvekili olmak istediğini itiraf eden Nazlı Ilıcak, Başbakan Erdoğan'ın kendisini veto ettiğini söyledi.
Sabah Gazetesi Yazarı Nazlı Ilıcak, 2007 yılındaki seçimlerde AK Parti'den milletvekili olmak istediğini, tabanın buna olumlu yaklaştığını ama Başbakan Erdoğan'ın kendisini istemediği söyledi.
Nazlı Ilıcak CNN Türk'te Enver Aysever'in sunduğu "Aykırı Sorular" programına konuk oldu. Tayyip Erdoğan'ın vetosuna kırıldığını söyleyen Nazlı Ilıcak, o günleri şöyle anlattı:
"Kırıldım. Dedim ki ben Tayyip Erdoğan'ı seviyorum. Arkadaşlarını seviyorum. Bu camiayı seviyorum. Ben bu camiaya ait olmamakla birlikte oraya çok yakın durdum ve birtakım fedakarlıklar yaptım.
Milletvekili seçiminde temayül yoklamasında teşkilatta benim lehime görüş belirtmesine rağmen Tayyip Erdoğan beni istemedi.
Erdoğan'ın beni istememesini şuna bağlıyorum. Beni sorun yaratabilirim diye düşündü. Çünkü ben farklı bir kişiliğim. Çok bağımsızımdır ben. İnancımdan farklı bir çizgide birşeyi empoze edemez."
HABER
Nazlı Ilıcak, şimdi Ak Partiden utanmış!
6 Kasım 2013
Nazlı Ilıcak, canlı yayında kızlı-erkekli öğrenci evleriyle ilgili tartışmalardan ötürü hükümete ağır eleştirilerde bulundu ve, "AKP'ye oy da verdim ama şimdi ben utanıyorum." dedi.
CNN Türk ekranlarında yayınlanan 'Dört Bir Taraf' programına konuk olan Sabah gazetesi yazarı Nazlı Ilıcak, öğrenci yurtlarıyla ilgili tartışmalara değindi.
SEÇİM YATIRIMI OLARAK DÜŞÜNÜLDÜYSE DAHA DA KÖTÜ
Üniversitelerdeki 'Kızlı erkekli evler' tartışması son günlerde Türkiye'nin en önemli gündem maddelerinden biri. Hükümet ve muhalefet kanadından konuyla ilgili farklı açıklamalar yapılırken, tartışma programlarında da enine boyuna tartışılıyor.
CNN Türk ekranlarına konuk olan Nazlı Ilıcak, hükümeti eleştirerek bu tartışmaların AK Parti'nin imajını zedelediğini belirtti. Ilıcak "Kişilerin kaldığı özel evlere ihbar üzerine müdahale bu bir seçim yatırımı olsa dahi hoş bir şey değil.
Bir yandan kendine demokrat diyeceksin, sonra da özel hayata müdahale edeceksin. Bu bir seçim yatırımı olarak düşünüldüyse daha da kötü. Kendi değerleri çerçevesinde dünya görüşleri böyle olduğu için bu durumu normal karşılıyorlar" dedi.
"AK PARTİ'YE OY VERDİM, UTANIYORUM"
Bu işlemin hukuk dışı olduğunu söyleyen Ilıcak sözlerini şöyle sürdürdü: "Buradan oy gelecekse hiç gelmesin. AKP'ye oy da verdim ama şimdi ben utanıyorum."
HABER
Nazlı Ilıcak: Erdoğan Atatürk demiyor çünkü...
rotahaber 8 Kasım 2013
Geçtiğimiz günlerde "AKP'ye oy da verdim ama şimdi ben utanıyorum" çıkışı ile gündeme gelen Nazlı Ilıcak, şimdi de Erdoğan'ın neden Atatürk demediği ile alakalı ilginç bir yorumda bulundu.
"AKP'ye oy da verdim ama şimdi ben utanıyorum" sözleri ile dikkatleri üzerine çeken Sabah gazetesi yazarı Nazlı Ilıcak, CNN Türk'te yayınlanan Dört Bir Taraf programında Devlet Nişanı'ndan Atatürk'ün fotoğraflarının çıkarılmasıyla ilgili düşüncelerini anlattı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı eleştiren Ilıcak, "Bir tek vaka olsa münferit diyebilirsin, nasıl daha önce Atatürk'ü putlaştırma vardı, her şey Atatürk'le izah edilirdi, adeta bir tapınma merasimi vardı bu beni çok rahatsız ediyordu. Ama şimdi de belirli bir fobi var Atatürk'e karşı, en azından böyle bir hissiyat var" dedi.
'SÜREKLİ MUSTAFA KEMAL DİYOR, ATATÜRK DEMİYOR'
Başbakan Erdoğan'ın Atatürk'ten bahsederken sürekli 'Mustafa Kemal' dediğini belirten Ilıcak, "Mesela Tayyip Erdoğan sürekli Mustafa Kemal diyor, Atatürk demiyor. Yani sanki ben onun Milli Mücadeledeki başarılarını onaylıyorum ama ondan sonraki Atatürk'ü tasvip etmiyorum der gibi bir hal olabilir, böyle bir düşünce olabilir ama bunların sonucu mu Atatürk'ün fotoğraflarının bu nişanlardan çıkarılması? Ben TC'nin çıkarılmasına da karşıyım. Durup dururken Türkiye 'de zaten bir takım hassasiyetler varken TC niye çıkartılıyor?" şeklinde konuştu.
HABER
Sabah Gazetesi, Nazlı Ilıcak'ın işine son verdi
19 Aralık 2013
Nazlı Ilıcak son dönemde eleştirel yazılarıyla dikkat çekiyordu. Konuyla ilgili konuşan Ilıcak, gazete yönetiminin ayrılık gerekçesini, "fikir ayrılığı" olarak bildirdiğini söyledi. Nazlı Ilıcak dün akşam CNNTurk'te yayınlanan 'Dört Bir Taraf' programında, yolsuzluk soruşturmasında adı geçen bakanların istifa etmeleri gerektiğini söylemişti.
Konuyla ilgili olarak Twitter adresinden açıklamalarda bulunan Ilıcak, "Şahsiyetimi kaybedeceğime işimi kaybettim" dedi. İşte Nazlı Ilıcak'ın tweetleri:
Güzel cümleleriyle beni bir yandan teselli ederken,bir yandan da yureklendiren twitter arkadaşlarıma teşekkürler. Ve dualarınıza
Tercümanın başlığının kenarında, "her sabah dunya yeniden kurulur;her sabah taze bir baslangictir" yazardı. Yarın farklı doğabilir güneş
TEK CÜMLE İLE... ŞAHSİYETİMİ KAYBEDECEĞİME İŞİMİ KAYBETTİM. ALLAHIMA ŞÜKREDİYORUM BANA YOLUMU ŞAŞIRTMADI.
HABER
Nedim Şener: Ilıcak'ta utanma geni yok
Sondevir 28 Mayıs 2014
Gazeteci Nedim Şener, meslektaşı Nazlı Ilıcak hakkında çok sert ifadeler kullandı. Basın özgürlüğü konusunda en son konuşabilecek kişinin Nazlı Ilıcak olabileceğini savunan Şener, "Ilıcak'ta utanma geni yok" dedi.
Nedim Şener, katıldığı bir televizyon programında Ergenekon operasyonunda tutuklu kaldığı dönemlerde medyada kendisine yönelik yazılanlara sert tepki gösterdi. Nedim Şener Nazlı Ilıcak hakkında şöyle konuştu:
Zekeriya Öz hukuktan bahsettiği zaman dayanamıyorum. Bu bana, Nazlı Ilıcak'ın basın özgürlüğünden bahsetmesi gibi geliyor. Hakaret gibi geliyor bana. Basın özgürlüğü konusunda konuşacak en son kişilerden bir tanesi Nazlı Ilıcak'tır.
Çünkü, Aksiyon Dergisi'ne verdiği röportajda, "Ahmet Şık'ın değil ama Nedim Şener'in tutuklanmasında ben bir sakınca görmüyorum" diyebilecek rahatlıkta bir insan. Eğer biraz utanması olsa, ben ona bir yerde karşı karşıya gelip anlatacağım bazı şeyleri.
"NAZLI ILICAK'TA UTANMA GENİ YOK"
Gerçi onunla karşı karşıya gelmekten de kaçınırım. Çünkü ben bir şey söylediğim zaman en azından bunun üzerinde düşünen bir insan beklerim. Ve hakikaten utanabilecek bir insan beklerim. Ama Nazlı Ilıcak'ta böyle bir utanma geni yok. Biyolojik olarak bazı genler var bizde. Utanma geni de var. Ama bazı insanlarda eksik bu. Ben bunu hakaret olarak söylemiyorum.
HABER
Nazlı Ilıcak aranıyor!
25 Temmuz 2016
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 15 Temmuz’da gerçekleştirilen darbe girişimine ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında aralarında Gazeteci Nazlı Ilıcak’ın bulunduğu 42 kişi hakkında yakalama kararı çıkarıldı.
Hakkında yakalama kararı çıkarılan gazeteci Nazlı Ilıcak'ın İstanbul ve Bodrum'daki evinde arama yapıldı. Öte yandan, Nazlı Ilıcak’ın komşu ve yakınlarına bir süreliğine yurt dışına gideceğini söylediği ileri sürüldü.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimiyle ilgili soruşturmasını genişletti. Başsavcılık, aralarında tanınmış gazetecilerin de bulunduğu 42 kişi hakkında, nöbetçi İstanbul Sulh Ceza Hakimliğine başvurarak yakalama emri çıkarılmasını talep etti. Talebi değerlendiren hakimlik, 42 şüpheli hakkında yakalama emri çıkarılmasına hükmetti.
Anadolu Ajansı'nın haberine göre, haklarında yakalama emri çıkarılan isimler şöyle:
Abdullah Abdulkadiroğlu, Abdullah Kılıç, Ahmet Dönmez, Ali Akkuş, Arda Akın, Ayşe Nazlı Ilıcak, Bayram Kaya, Bilal Şahin, Bülent Ceyhan, Bülent Mumay, Bünyamin Köseli, Cemal Azmi Kalyoncu, Cevheri Güven, Cihan Acar, Cuma Ulus, Emre Soncan, Ercan Gün, Erkan Akkuş, Ertuğrul Erbaş, Fatih Akalan, Fatih Yağmur, Habip Güler, Hanım Büşra Erdal, Haşim Söylemez, Hüseyin Aydın, İbrahim Balta, Kamil Maman, Kerim Gün, Levent Kenez, Mahmut Hazar, Mehmet Gündem, Metin Yıkar, Muhammed Fatih Uğur, Mustafa Erkan Acar, Mürsel Genç, Selahattin Sevi, Seyid Kılıç, Turan Görüryılmaz, Ufuk Şanlı, Ufuk Emin Köroğlu, Yakup Sağlam ve Yakup Çetin.
HABER
Nazlı Ilıcak yakalandı!
26 Temmuz 2016
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine ilişkin soruşturma kapsamında aranan gazeteci Nazlı Ilıcak, Muğla'nın Bodrum ilçesinde yakalandı.
Ilıcak, bu sabah saat 06.30 sıralarında özel aracı ve şoförüyle Göltürkbükü Mahallesi’nden Bodrum’a doğru seyahat halindeyken yol kontrolü sırasında gözaltına alındı. Torba Mahallesi girişinde denetim yapan polis, Ilıcak'ın bulunduğu 34 ZS 8735 plakalı aracı durdurdu. Polis tarafından gözaltına alınan Ilıcak, sağlık kontrolünden geçirildi.
Sağlık kontrolü sırasında gazetecilerin sorularını yanıtlamaya çalışan Ilıcak'a, polis ekipleri izin vermedi. Ilıcak, sağlık kontrolünün ardından yeniden emniyete götürüldü.
|
Siz de biyografi.net'te yer alabilirsiniz "
İyi ki, biyografi.net var!" |
|