|
Yunus Emre
Türk Bilgesi
mutasavvıf, şair
1240 yılında Eskişehir'in Mihalıççık ilçesine bağlı Sarıköy'de doğdu. İyi bir eğitim gördü. Taptuk Emre'nin dergâhında tasavvuf terbiyesinden geçti. Halkı irşad etmek amacıyla diyar diyar dolaştı. Şiirleriyle irşad görevini sürdürdü. Mevlânâ ile görüştü.
Yunus Emre, Türk Edebiyatı'nın en büyük şairlerinden biridir. Kendisinden sonra gelen bir çok şairi etkiledi. İşlediği özgün temalar ve yalınlık, şiirini kalıcı kıldı.
Bazı şiirlerinde aruz vezni kullandı. Asıl şiir gücünü heceyle yazdığı ilahî, nefes ve semaî türü şiirlerinde ortaya koydu.
Yıllar süren gurbet hayatından sonra doğduğu Sarıköy'e döndü. 1320 yılında vefat etti.
Burada kendisi için bir anıt mezar yapıldı. Anadolu'nun birçok yerinde makamı vardır.
YUNUS EMRE'NİN BİR ŞİİRİ
GEL GÖR BENİ AŞK NEYLEDİ
Gönlüm düştü bir sevdaya gel gör beni aşk neyledi
Başımı verdim kavgaya gel gör beni aşk neyledi
Ben yürürüm yana yana aşk boyadı beni kana
Ne âkilem ne divâne gel gör beni aşk neyledi
Ben yürürüm ilden ile dost sorarım dilden dile
Gurbette hâlim kim bile gel gör beni aşk neyledi
Benzim sarı gözlerim yaş bağrım pâre yüreğim baş
Hâlim bilen dertli kardaş gel gör beni aşk neyledi
Gurbet ilinde yürürüm dostu düşümde görürüm
Uyanıp Mecnûn olurum gel gör beni aşk neyledi
Gâh tozarım yerler gibi gâh eserim yeller gibi
Gâh çağlarım seller gibi gel gör beni aşk neyledi
Akar sulayın çağlarım dertli ciğerim dağlarım
Şeyhim anuban ağlarım gel gör beni aşk neyledi
Ya elim al kaldır beni ya vaslına erdir beni
Çok ağlattın güldür beni gel gör beni aşk neyledi
Ben Yûnus-ı bî-çâreyim başdan ayağa yareyim
Dost ilinde avareyim gel gör beni aşk neyledi
ENGLISH BIOGRAPHY
YUNUS EMRE
Yunus Emre, who was a great folk poet and a sufist whose poems provided spiritual bases to Turkish people, is full of myths. It is not certain when and where he lived and died. It is reported that he was born in Bolu or Sivrihisar.
It is a popular rumor that Yunus was illiterate. It can be understood from his grammatical mistakes in his poems that he did not receive regular education. However, when you read his books, you cannot consider him as an ignorant person. His letters show that he knew a lot, and he understood very well the values and the styles of belief of his age. There are sections of his poems which cannot be easily understood in terms of language and ideas, which need explanations. However, there are many of them which are quite clear, natural, and thought-provoking.
Yunus kept his place in the memories of Turkish people with his poems, hymns, and myths, revived in their language, lived in their spirit and was shed in their tears. Yunus Emre is a great, deep and sincere folk poet. He tried to explain the unreachable excitement of Allah love to the public with his clear Turkish, and he managed. For him, everything in the nature seeks and talks about Allah.
We see a deep mystic culture in Yunus. He turned Turkish folk language into a literary language with his most beautiful works in Oghuz dialect. In his age, Persian was the literature language, and Arabic was the scientific language. Yunus Emre, gave the best expression of divine thoughts with his simple and plain language use.
The books written about Yunus, the sun of hearts, great troubadour, who said:
Benim burda kararım yok,
Ben burdan gitmeye geldim.
Bezirgâmım metaım çok
Alana satmaya geldim.
Ben gelmedim dava için
Benim işim sevgi için
Dostun evi gönüllerdir
Gönüller yapmaya geldim.
can fill libraries. He embraces the centuries in fact. Centuries talk about him, loving and beloved hearts talk about him. He is the water wheel who moans with suffrage of love:
Benim adım dertli dolap
Suyum akar yalap yalap
Böyle emreylemiş çalap
Derdim vardır inilerim.
Suyum alçaktan çekerim,
Dönüp yükseğe dökerim,
Görün ben neler çekerim
Derdim vardır inilerim.
Yunus Emre's period is a period of introversion, despair, being exhausted for Anatolia. Anatolia Seljukian State, being defeated by Mongol attacks, went totally weak because of frequent rebels of Turkmen clans, and started efforts for living their own life with their own troubles. Scarcities of years destroyed exhausted people's hopes of life. The people, gathered in groups around sheiks who suggested that real happiness was after death, and that people should head towards Allah in this temporary world. Yunus, in this atmosphere, rose as a love sun in Anatolia, gave hope to the hopeless, and became the heart and tongue of Anatolia.
Dağlar ile taşlar ile
Çağırayım Mevlâm seni
Seherlerde kuşlar ile
Çağırayım Mevlâm seni.
Yunus, who always and everywhere called Allah, took part in conversations of great sufist Mevlana Celaleddin in his youth years and said his look of forgiveness was a mirror for his heart:
Mevlâna Hüdavendigâr bize nazar kılalı
Onun görklü nazarı gönlümüz aynasıdır,
Some rumors color Yunus Emre's life. In a day of scarcity, he went to Hacı Bektaş-ı Veli's Convent and wanted wheat. They proposed "himmet (assistance)" instead of wheat. He replied "No, I want wheat". They filled his sacks with wheat. He sobered down on the way turning back to his village. He returned and wanted "holy person's assistance". They said "your destiny is Taptuk Emre" and commended him to Taptuk Emre.
Yunus carried firewood to the Convent of Taptuk Emre for forty years. He did not take even one bowed firewood into Taptuk Convent saying even the bowed of firewood cannot enter Taptuk Convent". At last, he attained his desire, and was allowed.
He said:
Dirildik pınar olduk,
İrkildik ırmak olduk,
Aktık denize daldık,
Taştık Elhamdülillâh.
Taptuğun tapusunda,
Kul olduk kapısında,
Yunus miskin çiğ idik
Piştik Elhamdülillâh.
and started to travel around in many places and telling poems with the embers of the fire in him. From that time on, he had nothing apart from divine love in his heart. He was burning with this love, and his moans made him a troubadour. Now there was no Yunus left but love, songs of love. Yunus blew in love, Yunus fell in love in this harvest of love:
Aşkın aldı benden beni
Bana seni gerek seni
Ben yanarım dün'ü günü
Bana seni gerek seni
Ne varlığa sevinirim
Ne yokluğa yerinirim
Aşkın ile avunurum
Bana seni gerek seni...
Yunus Emre is a sun of sufism who rose and set in Anatolia. In his period when Turkish was being overlooked, Yunus carried Turkish language with all its delicacies and beauties, and pioneered the troubadours after him. Yunus Emre's language is Anatolia's native language. The heart of Anatolian Turks beat with Yunus, this heart cries out in Yunus and depicts:
Gönlüm düştü bu sevdaya
Gel gör beni aşk neyledi
Başımı verdim kavgaya
Gel gör beni aşk neyledi.
Ben ağlarım yana yana
Aşk boyadı beni kana
Ne âkilim ne divâne
Gel gör beni aşk neyledi.
In his never-ending love, you hear the voice of all humanity. There is true belief in this voice, God Love, human value and the happiness of existence. He calls out to the humanity with a pure heart without evil:
Adımız miskindir bizim
Düşmanımız kindir bizim
Biz kimseye kin tutmayız
Kamu âlem birdir bize...
By saying these, he invited people to understanding and solidarity, unity and cooperation. His invitation is to "love" furnace. He called out:
Gelin tanış olalım,
İşi kolay kılalım.
Sevelim sevilelim
Dünya kimseye kalmaz.
Yunus Emre has two known works. One is Risaletü'n-Nushiyye (Booklet of Advice) written in prosody meter, a sufist, moral and religious work. The other is his Divan, which reflects his real power in poetry. Recent investigations revealed that Yunus Emre died in 1321 when he was seventy. It is reported that there was a dervish lodge of him in the region where Porsuk water and Sakarya joined, and that he was buried there.
Although there are places shown as the grave of Yunus Emre in Erzurum in the vicinity of Tuzcu village and in a village in the vicinity of Keçiborlu town in Emre village, between Salihli and Kula districts of Manisa, the truth is that his real grave is the heart of those loving him.
UNESCO, accepted year 1971-1972 as the year of Yunus Emre in all over the world.
Biz dünyadan gider olduk
Kalanlara selâm olsun.
Bizim için hayır dua
Kılanlara selâm olsun
Ecel büke belimizi
Söyletmeye dilimizi
Hasta iken hâlimizi
Soranlara selâm olsun
Tenim ortaya açıla
Yakasız gömlek biçile
Bizi bir âsân vechile
Yuyanlara selâm olsun
Selâ verile kasdımıza
Gider olduk dostumuza
Namaz için üstümüze
Duranlara selâm olsun.
Derviş Yunus söyler sözü
Yaş dolmuştur iki gözü
Bilmeyen ne bilsin bizi
Bilenlere selâm olsun.
HABER
Yaman ARIKAN'ın kaleminden BİZİM YÛNUS Uyanış Yayınevi’nde
Kimdir Bu Bizim Yûnus?
Dildeki o harikulâde ve esrarengiz üslubuyla, yirminci asırda bir yabancı Türkiyatçıya,
"Eğer Yûnus'un dili günümüze kadar yaşatılabilseydi, bugün dünyada konuşulan dillerin en güzeli Türkçe olacaktı!" dedirten bu Yûnus kimdir?
Koca Mevlânâ'ya,
"Manevî mertebelerden hangisine yükseldimse, orada Türkmen dervişi Yûnus'un ayak izlerini gördüm!" dedirten bu Yûnus kimdir?
Yûnus bizimdir!. Bizim insanımızın Yûnusu’dur. Bizim insanımız Yûnus’u o kadar sevmiş, benimsemiştir ki; O’nun mânevî varlığına yakın olabilmek için kabrini bulunduğu bölgede inşa etmiştir. Anadolu’yu gezip dolaşanlar bilirler: Candan aziz vatan topraklarımızda tam 12 yerleşim bölgesinde Yunus’un mezarı vardır. Şüphesiz bunlardan 11 tânesi makamdır. Türk milleti, sevip benimsediği, ‘Bizim’ dediği Yûnus’a, muhtelif şehirlerde makamlar vermiştir. En haşmetli makam olarak da ayrıca gönlüne yerleştirmiştir. İnsanımız Yûnus’a makamlar vermekle kalmamış, O’nun mukaddes görevini, ilâhî özelliklerle donatarak yüceltmiştir. Yûnus’un ümmî olduğunu, okuma yazma bilmediğini kabullenmek, O’na izâfe edilen ilâhî özelliklerin en önemlisidir.
Oğuz ÇETİNOĞLU
Ticarethane Sokak Tevfik Kuşoğlu Hanı 41-14 Sultanahmet/İstanbul
Telefon: 0212 527 29 49 / 0212 513 82 46
Belgegeçer: 0212 527 58 87
Cep: 0533 464 52 70
e-posta: [email protected]
www.uyanis.com.tr
HABER
Yunus dilinde 'Bizim Külliye'
29.05.2012
Elazığ'dan yayın yapan kültür ve sanat dergisi 'Bizim Külliye', son sayısında 'Yunus'un diliyle' konuşuyor.Derginin genel yayın yönetmeni Nazım Payam'ın ifadesiyle 'toprak şairler'den olan Yunus Emre, bütün yönleriyle ele alınıyor. Yunus Emre'yi kapağına taşıyan dergi, içindeki söyleşi, değerlendirme, inceleme yazıları ve seçtiği şiirler ile âdeta 'Kâğıda resme bürünmüş, Yunus diye görünmüş'. 'Bir Ben Vardır Bende Benden İçeri' adıyla Yunus Emre hakkında roman yazan Emine Işınsu, dergiye verdiği söyleşide "Yunus Emre'yi aslında hiç tanımıyoruz. Sadece rivayetlerden hareket edebiliyoruz; bu da onu tanımaya yetmez elbet, onun olduğu söylenen şiirleri bilmek, onu sevmek yeterli olur sanıyorum" diyor. Yunus Emre sayısı, Mustafa Tatcı'sız olmazdı; Bizim Külliye, ona da mikrofon uzatmış. Yunus Emre'nin Türkçeye katkısı hakkında çarpıcı bir tespit yapıyor Tatcı: "Yunus, Türkçeyi bir gönül dili haline getirmiştir." Derginin arşivlik dosyasında, aralarında Namık Açıkgöz, Nurullah Çetin, İsmail Çetişli, Senail Özkan, Altınbek İsmailov'un da olduğu yetkin kalemler değerlendirme ve incelemeleriyle Yunus Emre'yi anlatıyor. Kemal Batmaz'ın yazı işleri sorumlusu olduğu Bizim Külliye, üç ayda bir yayımlanıyor. (0424 233 55 13)
HABER
Yunus Emre’nin bilinmeyen 17 şiiri bulundu
3 Nisan 2013
Prof. Dr. Mehmet Fatih Köksal, Yunus Emre'nin hiç bilinmeyen 17 şiirini buldu.
Türk Ocakları Kayseri Şubesi'nde 'Türk Kültürünün Önemli Bir Öğesi Olarak El Yazmaları' konulu bir konferansa Prof. Dr. Mehmet Fatih Köksal konuşmacı olarak katıldı.
Prof. Dr. Köksal, bulduğu el yazması Yunus Emre Divanı'nda, Yunus Emre'nin şimdiye kadar bilinmeyen 17 şiirinin olduğunu açıkladı. Yeni bulunan Yunus Emre şiirlerini kendisi seslendiren Prof. Dr. Mehmet Fatih Köksal, oldukça yıpranmış divanı da konferansı dinlemeye gelenlere gösterdi.
Katılımcıları heyecanlandıran, Türk edebiyatına önemli bir katkı sağlayacağı kesin olan bu buluşun edebiyat dünyasında büyük ses getireceği düşünülüyor. Prof. Dr. Köksal, ileride bu divanda yer alan Yunus Emre'ye ait 17 şiiri bir makale ile değerlendireceğini ve kamuoyuyla paylaşacağı ifade etti.
HABER
Bizim Yunus'un filmi çekiliyor
Hamza Türkyıldız - Kuzey Haber Ajansı
3 Eylül 2013
Ocak ayında vizyona girmesi beklenen "Yunus Emre, Aşkın Sesi" adlı sinema filminin son sahneleri için, Van'ın Erciş ilçesinde Kırgız Türklerinin yaşadığı Ulupamir köyü tercih edildi. Ulupamir köyünde yaşayan Kırgız Türkleri çok sayıda belgesel ve sinema filmine konu oldular.
Köy, son olarak Kültür Bakanlığı tarafından desteklenen, Kürşat Kızbaz'ın yönettiği "Yunus Emre, Aşkın Sesi" filminde Moğollar tarafından bir obanın yakılmasına sahne olurken, 100 Kırgız Türkü de film de rol aldı.
20 ÜLKEDEN DAVET ALDIK
Yönetmen Kızbaz, filmin çekimleri henüz tamamlanmadan 20 ülkeden gösterim için dâvet aldıklarını belirterek, 3 yıl önce hazırladıkları projenin son 1 yılında çekimleri tamamlamaya çalıştıklarını söyledi. Filmin 10 Ocak 2014'te vizyona gireceğine değinen Kızbaz, filmin, bugüne kadar Yunus Emre hakkında yapılan en geniş kapsamlı ve en özel sinema filmi olduğunu ifade etti.
İSLAM BİLGELİĞİ VASFINI ANLATMAYA ÇALIŞACAĞIZ
Kızbaz, filmin son çekimlerini yaptıkları Ulupamir köyünde başarılı sahneler çektiklerini bildirerek, film ile Yunus Emre'nin sevgi, barış ve hoşgörüsü ile onun İslâm bilgeliği vasfını dünyaya anlatmaya çalışacağız" dedi.
Ulupamir köyü muhtarı Kasımbeg Varol ise, köylerinde böylesine güzel bir filmin çekilmesinin memnuniyet verici olduğunu, köy halkının bu tür faaliyetlerde görev almak için her zaman hazır olduğunu ifade etti.
HABER
Yunus Emre: Aşkın Sesi Vizyona Girdi!
Vizyon Tarihi: 10 Ocak 2014
Ünlü mutasavvuf düşünür Yunus Emre'nin hayatını anlatan "Yunus Emre: Aşkın Sesi" filmi bugün (10 Ocak 2014 Cuma) vizyona girdi.
Savaşlarla çalkalanan 13. yüzyıl Anadolu’sunda yaşayan bir köylü olan Yunus, Hacı Bektaş-ı Veli’nin verdiği ‘nefes’i kabul etmez. Ancak bir süre sonra bundan pişmanlık duyar ve yollara düşer. İlahi aşk peşinde tüm sevdiklerini feda eden, gözü dünyevi aşkla bağlandığı Balım Kız’ı bile görmeyen Yunus, Anadolu’nun erenlerini ziyaret edecek, gerçek sevgiyi ve aşkı bulmaya çalışacaktır.
Yönetmenliğini "Mevlana Celaleddin-i Rumi: Aşkın Dansı"na (2008) da imza atmış olan Kürşat Kızbaz’ın üstlendiği Yunus Emre Aşkın Sesi, Türkçe şiirin öncüsü kabul edilen Yunus’un derviş olma sürecini anlatmayı hedefliyor. Dünyevi aşkı dergâhın avlusundaki birkaç sahneyle geçiştirilen ucuz bir hikâyeye indirgeyen film, ulvî aşkı ise Yunus Emre’ye nasihat veren dervişlerin art arda gelen monologlarına teslim ediyor. Sonuç; kötü bir prodüksiyon, zayıf oyunculuklar ve diyalogla değil ders vermekle ilgilenen tek sesli bir Yunus portresi.
Yönetmen: Kürşat Kızbaz
Senaryo: Kürşat Kızbaz
Oyuncular:
Devrim Evin (Yunus Emre), Bülent Emin Yarar (Taptuk Emre), Ahmet Mekin (Hacı Bektaş-ı Veli), Altan Erkekli (Mevlana Celaleddin-i Rumi), Burak Sergen (Barak Baba), Nilay Cafer (Balım Kız), Altan Gördüm (Sarı Saltuk)
Yapım: Türkiye/2014/Türkçe/100 dk./Imagine Film (Pinema)
|
Siz de biyografi.net'te yer alabilirsiniz "
İyi ki, biyografi.net var!" |
|