Ana Sayfa Kategoriler Editör İletişim  

   Alfabetik Arama
A B C Ç D
E F G H I
İ J K L M
N O Ö P R
S Ş T U Ü
V Y Z



   Ekstra
     müstear isimler
     peygamberler
     Asr-ı Saadet'te Türkler
     basında biyografi.net
     Biyografi Nedir?
     neden biyografi.net
     sizin biyografiniz
     cv nasıl hazırlanır ?
     genel biyografi kitapları
     takma adlar
     editör



 Linkler 
   Biyografi Tv
   facebook/Biyografi Net
   twitter.com/biyografinet
   Biyografi Atölyesi
   boğazdaki aşiret
   biyograf
   biyografi kitabı
   mahmut çetin yazıları
   www.biyografianaliz.net
   biyografimarket.com

   Biyografi Arama

  

isim ara soyadı ara
 
   
   

     Biyografi Market İçerik  
KİTAP BİYOGRAFİ
 Portre Anlatı
 Günlük
 Biyografi Dosya
 Mektup
 Kronoloji
 Kim Kimdir
 Anı-Hatırat
 Otobiyografi
 Biyografi Genel
 Şecere
 Biyografik Araştırma
 Gezi-Seyahat
 Biyografik Roman
 Biyografik Şiir
FOTOĞRAF
 Görsel Kitap
 Biyografik Fotoğraf
 Şehir Fotoğraf
 Tarihi Eser Fotoğraf
  SAHAF KİTAP
  KAYNAKÇA
 Kaynak Tarama-Kupür
 Bibliyografya
 DVD-CD-VCD
 Biyografi Belgesel
 KİTAP GENEL
 Türkçe Dil Öğretimi
 Kaynak-Çeviri

Daha Fazlası BiyografiMarket.com'da



Facebook da paylaş Twitter da paylaş Live da paylaş

Sami Yavrucuk

yazar



1927 yılında Ankara'da doğdu. Öğrencilik yıllarında atletizmle ilgilendi. Atletizm sporunda başarılar elde etti. Türkiye'nin yetiştirdiği en iyi atletler arasında yer aldı.

Genç yaşta Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü’ne memur olarak girdi. On yıl hizmet ettikten 1960 yılında Konya’ya Gençlik ve Spor İl Müdürü olarak tayin edildi.. Ankara ve İstanbul’da Gençlik ve Spor İl Müdürü olarak 18 yıl hizmet ettikten sonra emekli oldu. 'Halka Açık Spor Parkı' ve 'Yaz Spor Okulları' uygulamalarını yurdumuzda ilk başlatan kişidir.

Emekli olduktan sonra bir müddet İstanbul’da özel bir şirkette görev yaptı. Altan Deliorman’ın yayınladığı Orkun’da, 1998 yılından 2006 yılına kadar yazdı. Yeni Çağ gazetesinde 2009 yılından 2012 yılına kadar makaleler yayınladı.

3 Mayıs 1944 Milliyetçilik Olayları'nda tutuklanan isimlerin en genci idi.

18 Temmuz 2014 tarihinde İstanbul’da vefat etti.
Zincirlikuyu Mezarlığı'na defnedildi.





HAKKINDA YAZILANLAR

SÂMİ YAVRUCUK
Oğuz Çetinoğlu
Haberhilal

Türk Milliyetçiliği düşüncesinin önde gelen isimlerinden Sami Yavrucuk, 18 Temmuz 2014 tarihinde İstanbul’da 87 yaşında vefat etti. Doğumu: Ankara, 1927.

Orta halli ailenin ilk evladı olarak dünyaya geldi. Sonraki yıllarda 3 kardeşi daha oldu. İlkokul öğrencisi iken babası vefat etti. Annesi, ev kirası geliriyle evlatlarını yetiştirdi.

Öğrencilik yıllarındaki boş zamanlarını, evinin yakınlığından istifade ederek 19 Mayıs Stadyumu’nda geçirdi ve atletizm sporunda başarılar elde etti. Bu özelliği sebebiyle genç yaşta Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü’ne memur olarak girdi. On yıl hizmet ettikten 1960 yılında Konya’ya Gençlik ve Spor İl Müdürü olarak tâyin edildi.. Ankara ve İstanbul’da Gençlik ve Spor İl Müdürü olarak 18 yıl hizmet ettikten sonra emekli oldu.

“Halka Açık Spor Parkı” ve “Yaz Spor Okulları” uygulamalarını yurdumuzda ilk başlatan kişidir.

Emekli olduktan sonra bir müddet İstanbul’da özel bir şirkette görev yaptı. Altan Deliorman’ın yayınladığı Türkçü Dergi Orkun’da, 1998 yılından 2006 yılına kadar, İstanbul’da yayınlanan günlük Yeni Çağ Gazetesi’nde 2009 yılından 2012 yılına kadar makaleler yazdı. Her yazısını ‘Tanrı Türk’ü Korusun.’ Cümlesiyle bitirirdi.

Haksızlıklara ve yanlışlıklara karşı cesâretle yazdığı yazılar sebebiyle, ‘Aykırı Türkçü Yazar’ olarak anıldı.

Ergenekon tutuklamaları sebebiyle çok sert yazılar yazdı. ‘Onlar hapis yatarken serbest dolaşmaktan utanıyorum. Ben de onlar gibi düşünüyorum. Beni de tutuklayın. İlerlemiş yaşım sebebiyle tutuklamazsanız gücenirim, Emr-i hak vâki olduğunda, ebedî âlemde bulunan, ülkeme ve düşüncelerime hizmet etmiş ecdadımızın huzuruna da utancım sebebiyle çıkamam.’ Diyordu.

Silivri Duruşmaları’nın devamı süresince hava şartları ve sağlığı ne durumda olursa olsun, her hafta hiç aksatmadan Silivri’ye gitti. Önceden oluşturulmuş dostluğu olsun olmasın, Ergenekon Dâvâsı’nın mağdur ve mazlumlarına destek ve moral verdi. Silivri’deki dostlarının hepsi, O’nu son yolculuğuna uğurlamak için Zincirlikuyu Mezarlığı Camisi’ndeydi. Aynı gün, önceden duyurulduğu ve vefat haberinin geç alınması sebebiyle tehir edilme imkânı bulunamayan Aydınlar Ocağı İstanbul Merkezi’nin Fatih’teki Dülgerzâde Camii’nde, vefat eden üyeleri için okuttuğu Mevlid vardı. Buna rağmen cenâzesinde çok kalabalık bir dost grubu bulundu.

Şakacıydı: ‘Kırılan ayağıma platin çivi çaktılar. Çok kıymetli adan oldum. Bir de ‘karıştırıcı yazar’ olmasam ‘cici adam’ olarak da anılacağım.’ Derdi.

Vefâlı bir insandı. Sevdiği insanları, kendisinden çok küçük yaşta olsa bile, uzun zaman görüşemediğinde telefonla arar, hal-hatır sorar, ‘kendini özletme’ Diyerek takılırdı.

İstanbul’un Zekeriyaköy ve Bahçeşehir gibi çok uzak semtlerinde oturuyor olmasına rağmen Prof. Dr. Turan Yazgan’ın Mütevelli Heyeti Başkanı olduğ Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı’nın her Cumartesi günü yapılan konferanslarına katılır, her toplantının açılışında okunan İstiklal Marşı’na gür sesiyle katılırdı.

O’nun, bir esprisi, kara mizah türünde, tarihe düşülmüş not değerindedir:

Yıl 1992. Turan Yazgan’ın düzenlediği özel gezi sebebiyle tarihte ilk defa İstanbul’dan kalkan bir uçak, doğrudan doğruya Bakü Havaalanı’na inmiştir. Ondan önceki seferlerde İstanbul’dan Moskova’ya, başka bir uçakla da Bakü’ye gidilirdi.

Bakü’deki Rus yöneticiler, İstanbul’dan gelecek misâfirleri karşılamak maksadıyla havaalanında oluşan kalabalığın dağılması için uçağın 3 saat, sonra da 5 saat rötarlı olduğunu söylemelerine rağmen, kalabalıktan bir kişi bile eksilme olmamış; aksine, alan mahşer yeri gibi kalabalıklaşmıştı.

Uçak indikten sonra Azerbaycanlı soydaşlarımız sevinç çığlıkları ve gözyaşları içerisinde, ellerindeki çiçeklerle İstanbul’dan gelenlere sarılıyorlardı. Bir İstanbullu, bazen 5-6 kişinin kolları arasında kayboluyordu.

Bu hengâme arasında Sami Yavrucuk, yakınındaki dostlarına şöyle seslendi: ‘Arkadaşlar! Bu kardeşlerimiz, tarihte berâber olduğumuz günlerdeki gibi, bizim hakîki Türk olduğumuzu zannediyorlar. Batılılaştığımızı bilmiyorlar. Sakın ola ki onları mahcup etmeyelim.’

O’na ‘Ağabey’ diye hitap emiş olmamıza rağmen, rûhen de fikren de, heyecan dolu duygulu halleriyle bizden gençti.

Mekânın cennet olsun, Sâmi Ağabeyimiz…




KENDİ KALEMİNDEN

İşte kendi yazısından Sami Yavrucuk.

Sayın okurlarım, ben yarım asırdan fazla beraberliğimiz olan muhterem eşimi geçtiğimiz hafta sonunda kaybetmenin üzüntüsünün yaşıyorum. Allah rahmet eylesin.
Yuvalarımızın orta direği eşlerimiz, verdiklerinin karşılığını hayat boyu ödemeyerek, borçlu kaldığımız muhteremlerimizdir. Bu itirafı da, daha çok onları kaybettiğimiz günlerden sonra yapabiliyoruz.
Ankara’nın en güzel mermer yapıtlarından olan Türk Ocağı Genel Merkezi Halk Evi’nin evlenme salonunda, 1955 yılının 6 Mayıs Cuma günü nikah törenimiz yapılmıştı. Salonun sahnesinin üstünde de, milli sembolümüz Bozkurt’umuzun başı vardı.
Milli Eğitim Bakanı rahmetli Tevfik İleri benim nikah şahidimdi. Eşiminki de, Karadenizli Karayalçın ailesinin en büyüğü rahmetli Şakir Amca idi.
Eşim Nülifer’in babası Kuva-ı Milliyeci, Yargıtay’ın Eskişehir’deki ilk kurucularından, Hukuk Mahkemesi Reisliği yapan Bursa Kadısı rahmetli Tahir Yalazoğlu idi. Nülifer çayının yanındaki köşkünde doğan kızına, aynı ismi vermişti.
Ben ise, Ankara’nın Gölbaşı civarındaki Haymana yolu üzerindeki Yavrucuk köyü eşrafından Mesut Ağa’nın oğlu olup, Ankara’nın Ulus meydanının Posta Caddesindeki kerpiçten yapılmış baba evinde doğmuş ve büyümüştüm.
Nülifer ağabeyi şair ve edebiyat öğretmeni Ebet Mahir Yalazoğlu Avusturya’da okurken, benim aile büyüklerimin içinde, imza atmasını bilene rastlamıyordum. Bu farklı aile yapımızın birleştiriliciğini de sevgili eşim, becerisi ile yerine getiriyordu.
Her Türk annesi gibi, çok iyi niyetli ve herkesin dostu idi. Mahdut imkanlı dostlarımızın koruyucusu ve imkanlarımız içinde yardımcısı idi. Memur maaşımızın yarısını ev kirası olarak ödediğimiz yıllarda, dört yavrumuzu pırıl pırıl giydiren ve herkesin sevgisini kazanan bir muhteremdi. Onsekiz yıllık Konya-Ankara ve İstanbul Beden Terbiyesi Bölge Müdürlüğü gibi ağır bir görev yükünü çektiğim yıllarda da, en büyük ve yakın yardımcım idi.
Dört beş yıldır da geçirdiği Alzheimer (Alzaymır) hastalığının üzüntüsünü beraberce aşadık. Ve yine O, bizleri “görevini yapan insanlar olarak” mükafatlandırdı. Meslek sahibi olan dört yavrumuzu ve ikisi yuva sahibi olan beş torunumuzu da geride bırakarak Allah’ın rahmetine kavuştu.
Dört gün önceki Pazar günü Zincirlikuyu Mezarlığı’ndaki Cami’de ve aile mezarlığındaki dostlar topluluğumuz, O’na en güzel teşekkürümüz oldu.
Yazıma, birkaç fotoğrafımızın arkasındaki notlarımı okuyarak son veriyor ve hepinize teşekkürlerimi arz ediyorum;
- “Koca bir ömrü aynı cephedeymiş gibi yaşayarak geçirecegiz. 1955
- “Nülüşüm, Ben kendimin sevilebilir erkek olduğumu, beraber yaşanabilir bir arkadaş olduğumu, ihtiraslarımın bile hürmet gördüğünü ancak senden ögrendim. Seni hep seviyor, bunun için de hem sayıyorum. 1953 Mayıs
Tanrı Türkü Korusun.







HAKKINDA YAZILANLAR

Aras (01-06.1952)

“Aylık edebî, siyasî, Türkçü dergi”. Ocak-Haziran 1952 arasında, Ankara'da, 6 sayı çıkarıldı.
Dergi, 28x20 sm. boyutlu ve 16 sayfalı idi. Kapağına iri harflerle yazılı olan logosu renkli zeminde beyaz olarak veriliyordu. Logo altındaki alana her sayıda değişik resimler veya tasarımlar konuyordu. Kapağın alt bölümünde de, tek satır üzerinde; ‘sayı’ belirteci, yayımlandığı ay ve 25 kuruş olan fiyatı yazılı idi.

Çoğu Kars ve çevresinden olan Ankara Üniversitesi öğrencisi gençlerin girişimi ile çıkarılan Aras’ın sahipliği görevini Tevfik Turan Atasever üstlenmişti. ilk dört sayıda yazı işleri Abbas Gökçe’nin, son ikisinde ise yine T.T. Atasever’in sorumluğunda idi.

Dergide, düşünce yazıları yanında çok sayıda şiire de yer verilmekte idi. Cevat Rifat Atilhan, M. Emin Resulzâde, Mirza Bala, Hüseyin Nâmık Orkun, Mehmet Sâdık Aran, Tevetoğlu Fethi, Erhan Löker, Sami Yavrucuk, Abbas Gökçe, Tevfik Turan Atasever, Basri Gocul, Mustafa Ernam, Abdullah Savaşçı, Mirza Bala, Ahmet Karaca, Hocaoğlu Selâhattin Ertürk, Mehmet Ateşoğlu, Fahri Ersavaş, Kurt Tarık Özhan, İnci Kartalkaya yazarları arasında idiler.
Derginin 6’ncı sayısına konulan ‘Dinlenme tatilimiz’ başlıklı notta “Siz-lere belki de acı bir haber veriyoruz. ‘Aras’ bu sayıdan sonra dört aylık bir dinlenme tatiline başlıyor. Bu kararımıza bilhassa
1) okuyucularımızın ekserisinin muhtelif okullarda bulunmaları ve tatil münasebetiyle memleketlerine dönmeleri,
2) Arası çıkaranların da üniversiteli gençler olup tatil dolayısıyla dağılmaları sebep oluyor” açıklaması ile dergi “tam tatil’e girmiş ve bir daha yayımlanamamıştı.



Siz de biyografi.net'te yer alabilirsiniz
"
İyi ki, biyografi.net var!" 



biyografi.net
    İngilizce Biyografi
   English Biography

    ünlü kadınlar

   Nasreddin Hoca
  ben de biyografi.net'teyim
  fıkralardan seçmeler



   Makaleler
   Trabzon'un Kültürel Yüzü
   Lozan Delegeleri
   İdlib şehitleri
   BULGARİSTAN TÜRK YAZARLARININ BULGARCA ESERLERİ
   Afrika Kitaplığı
   Rusya'daki en etkili 100 Müslüman listesi
   Teröre karşı 1071 akademisyen
   Irak’ta Türkmen Partiler
   Millî Birlik Komitesi Üyeleri
   KKTC Başbakanları

  Biyografik Takvim
ocak şubat mart
nisan mayıs haziran
temmuz ağustos eylül
ekim kasım aralık

    Tanıtım

    Tanıtım


   İletişim
BİYOGRAFİ NET YAYINCILIK
Tel: 0542 235 72 49



[email protected]

Etimesgut Vergi Dairesi
11512253662
Tasarım: Nihat Çeliker www.webofisi.com  

 

Ana Sayfa İletişim Künye Bu Sayfayı Yazdır Sık Kullanılanlara Ekle E-ticaret
Powered By Webofisi.com