Ana Sayfa Kategoriler Editör İletişim  

   Alfabetik Arama
A B C Ç D
E F G H I
İ J K L M
N O Ö P R
S Ş T U Ü
V Y Z



   Ekstra
     müstear isimler
     peygamberler
     Asr-ı Saadet'te Türkler
     basında biyografi.net
     Biyografi Nedir?
     neden biyografi.net
     sizin biyografiniz
     cv nasıl hazırlanır ?
     genel biyografi kitapları
     takma adlar
     editör



 Linkler 
   Biyografi Tv
   facebook/Biyografi Net
   twitter.com/biyografinet
   Biyografi Atölyesi
   boğazdaki aşiret
   biyograf
   biyografi kitabı
   mahmut çetin yazıları
   www.biyografianaliz.net
   biyografimarket.com

   Biyografi Arama

  

isim ara soyadı ara
 
   
   

     Biyografi Market İçerik  
KİTAP BİYOGRAFİ
 Portre Anlatı
 Günlük
 Biyografi Dosya
 Mektup
 Kronoloji
 Kim Kimdir
 Anı-Hatırat
 Otobiyografi
 Biyografi Genel
 Şecere
 Biyografik Araştırma
 Gezi-Seyahat
 Biyografik Roman
 Biyografik Şiir
FOTOĞRAF
 Görsel Kitap
 Biyografik Fotoğraf
 Şehir Fotoğraf
 Tarihi Eser Fotoğraf
  SAHAF KİTAP
  KAYNAKÇA
 Kaynak Tarama-Kupür
 Bibliyografya
 DVD-CD-VCD
 Biyografi Belgesel
 KİTAP GENEL
 Türkçe Dil Öğretimi
 Kaynak-Çeviri

Daha Fazlası BiyografiMarket.com'da



Facebook da paylaş Twitter da paylaş Live da paylaş

Zerdüşt .

Mecusilik İnancının Kurucusu


Zerdüşt (Zarathoustra)



M.Ö. yaklaşık 551 yıllarında Zerdüşt (Zarathoustra) denilen ve yaşayıp yaşamadığı tam bilinmeyen bir kimsedir.

İran ve Hindistan halkından bir kısmının mensub olduğu bozuk inanışlardan biri. Bu inancı kabul edenlere “Mecusi”, rahiplerine de “Muz” denir. Hindistan ve civarında yaygın bulunan Brahmanların bir şubesi olan Mecusiler, ateşe, ineğe, timsaha taparlar.

Mecusiler ölülerini gömmezler, hususi yaptırılan kulelerde saklarlar ve akbabalara yedirirler.

İranlılar, İbrahim Aleyhisselam’ın bildirdiği doğru dine inanıyorlardı. Asurluların bu ülkeye hakim olmasından sonra, “Sabiilik” adı verilen bozuk inanışlarını İran’da yaymaya başladılar. Sabiiler, güneşi, ayı ve yıldızları kutsal birer varlık kabul edip, çeşitli putlara tapınıyorlardı. Tek Allah’a inanmayı emreden ilahi dinin tamamen unutulmasından sonra, İranlılar Sabiilik inancına bağlandılar. Bunlar, zamanla ateşe de kutsallık tanıdılar. Bir kısmı ateşi doğrudan doğruya tanrı kabul edecek kadar ileri gitti. Bundan sonra ateşe tapma ayinleri uydurdular ve hiç sönmemek üzere içinde ateş yakılan “ateşgede”ler yaptılar.

Mecusilik inancında, ateşe tapma ayinini ortaya çıkararak, insanları ona tapmaya çağıran “Mecus” adında bir kimsedir. Bu ayinin kurucusuna nisbetle, bu inanışta olanlara “Mecusi” denilmiştir. Mecusilik, Sabiiliğin daha da bozularak devam eden değişik bir şeklidir.

Mecusiler, eski filozofların yaratılış, hayır ve şer hakkındaki görüşlerini incelerken, ateşin hararetinin (ısısının) hayat ve varlıklar üzerinde nasıl etki yaptığını görmüşler ve hayatı meydana getiren bir kuvvet olarak, onu ilahi kudret saymışlardır. Önceleri ateş, Allahu Teala’nın bir eseri olup, kendinde yaratma sıfatı bulunması bakımından mabudun varlığına işaret, delil olan bir şey olarak kabul edilmişken sonradan dini liderleri, bu esas üzerinde bazı değişiklikler yapmışlardır.

Bunlardan bir kısmı, ateşi tanrı kabul etmişlerdir. Bunun yanında, yine eski filozofların; “Birden ancak bir doğar.” sözleri sebebiyle, “düalist=iki tanrılı” bir inanışa saplanmışlardır. Şöyle ki; bu felsefi görüşün icabı, bir olan mabuddan (ilahtan) birbirine zıt olan hayır ile şer doğmaz. Bunların ikisi de ezeli birer ilahtırlar. Hayır ilahı, bir nurdur ve iyiliğin kaynağıdır. Şer ilahı, karanlıktır ve kötülüğün kaynağıdır. Hayır ilahı “Hürmüz”, Şer ilahı ise “Ehriman” adı ile anılmıştır. Bunlar birbiriyle devamlı savaş halinde bulunurlar. İyilik çoğaldığı zaman Hürmüz, kötülük çoğaldığı zaman Ehriman galip gelmiştir, derler. Bu ikili tanrı inanışına, dinler tarihinde “Seneviyye-Düalizm” adı verilir.

Sonra gelen mecusiler, bir omuzunda hayır, diğer omuzunda şer (kötülük) bulunan ilahlar tasvir etmişler, resmini yapmışlardır. Mecusiler, ateşi hayır ilahı Hürmüz’ün bir sembolü kabul ettiklerinden, her tapınakta (Ateşgede) denilen ve devamlı ateş yanan yer yapmışlardır. Bu ateş hiç sönmemek üzere yanardı. Hiç kimse, buna dokunamaz, hatta soluğu ile dahi kirletemez. Onun için ateş yakan rahibin ellerinde eldiven ve ağzında peçe bulunurdu. Mecusiler, ateş yandığı müddetçe hayır ilahının şer ilahına galip geleceğine inandıkları için, ateşin hiç sönmeden yakılmasının lazım olduğuna inanırlardı. Peygamber efendimizin doğum gecesinde meydana gelen harikulade hadiselerden biri de mecusilerin bin seneden beri yanmakta olan kocaman ateş yığınlarının aniden sönüvermiş olmasıdır.

Eski İran’da, tahminen M.Ö. 7. veya 6. asırda yaşadığı kabul edilen Zerdüşt, güya eski dini düzeltmek için ortaya çıkmış ve İran’daki çok tanrıcılığa karşı tek ilah inancını savunmuştur. Ona göre en yüksek Rab (ilah), “Ahura-mazda”dır. Ahura, her şeyi bilen, kainat nizamını idare eden, her şeye hayat veren ve her şeyin hakimi olan en büyük kudrettir. Bununla beraber hayır (Hürmüz) ve şer (Ehriman) gibi iki ilah görüşünü terk edememiş ve ateşgedelerde yine ateş yanmıştır. Zerdüşt, bir gün dünyanın sona ereceğini, kıyametin kopacağını, Cennet ve Cehennemin var olduğunu, ölen insanın ruhunun hesaba çekileceğini, kendinden önce gelen peygamberlerden veya getirdiği kitaplardan yahut da onlara inananlardan öğrenerek kabul etmiştir. Bununla beraber, insanlara dünya ve ahiret saadetini öğreten ve doğru yolu gösteren bir peygambere tabi olmak saadetine kavuşamadığı için, doğru yolu tam olarak bulamamıştır. Nitekim, daha sonraları onun tek ilah olarak kabul ettiği ve “Ahura-mazda” adını verdiği ilahın yerini güneş tanrısı “Mitra” almıştır.

Bütün İran’a yayılan Zerdüşt’ün fikirleri, M.S. yedinci asırda İslam ordularının İran’a girmesiyle Tevhid akidesi (tek Allah inancı) yerleştiğinde son bulmuş ve Mecusilerin çoğu, hak din olan İslamiyeti kabul etmişlerdir. Bir kısmı da Hindistan’a sığınarak, Brahmanların inanışlarını da benimseyerek yeni bir inanış şekli kabul etmişlerdir. Bu bozuk inanışa sahip olanlara, bugün Bombay şehri yakınlarında rastlanmaktadır.

Kur’an-ı Kerimde Hac suresi 17. ayetinde Mecusilerin sapık yolda olduğu bildirilmekte ve mealen; “O iman edenler, o Yahudiler, o yıldızlara tapanlar, o Hıristiyanlar, o ateşe tapanlar, o Allah’a ortak koşanlar (var ya), muhakkak ki, Allah, kıyamet günü, aralarında hükmünü verecek, hak ve batılı ayıracaktır. Çünkü Allah, her şeye şahit bulunuyor” buyrulmaktadır.





Siz de biyografi.net'te yer alabilirsiniz
"
İyi ki, biyografi.net var!" 



biyografi.net
    İngilizce Biyografi
   English Biography

    ünlü kadınlar

   Nasreddin Hoca
  ben de biyografi.net'teyim
  fıkralardan seçmeler



   Makaleler
   Trabzon'un Kültürel Yüzü
   Lozan Delegeleri
   İdlib şehitleri
   BULGARİSTAN TÜRK YAZARLARININ BULGARCA ESERLERİ
   Afrika Kitaplığı
   Rusya'daki en etkili 100 Müslüman listesi
   Teröre karşı 1071 akademisyen
   Irak’ta Türkmen Partiler
   Millî Birlik Komitesi Üyeleri
   KKTC Başbakanları

  Biyografik Takvim
ocak şubat mart
nisan mayıs haziran
temmuz ağustos eylül
ekim kasım aralık

    Tanıtım

    Tanıtım


   İletişim
BİYOGRAFİ NET YAYINCILIK
Tel: 0542 235 72 49



[email protected]

Etimesgut Vergi Dairesi
11512253662
Tasarım: Nihat Çeliker www.webofisi.com  

 

Ana Sayfa İletişim Künye Bu Sayfayı Yazdır Sık Kullanılanlara Ekle E-ticaret
Powered By Webofisi.com