|
Lütfi Akad
( 1916)
sinema yönetmeni
senaryo yazarı
1 Eylül 1916 tarihinde İstanbul'da doğdu. Fransız Sainte Jeanne d'Arc Okulu, Galatasaray Lisesi, İstanbul Yüksek İktisat ve Ticaret Okulu Maliye Bölümü'nü bitirdi. Tiyatro ve sinema yazıları yazdı.
Sema Film'de mali danışmanlık ve yapım yönetmenliği yaptı. 1947 yılında Seyfi Havaeri'nin Damga filminde yönetmenliğe başladı.
1948 yılında Vurun Kahpeye ile başladığı yönetmenliğini halk masalları uyarlamalarıyla sürdürdü. Polisiye filmleriyle sinema dilini geliştirdi. Kendinden önceki sinemacılardan farklı olarak sinema tekniği ve diline yeni bir anlayış getirdi.
Belgeseller çekti, senaryo yazarlığı yaptı.
Türk sinemasında tiyatro geleneğinden sinema tekniğine geçiş Lütfi Akad'la başladı.
Başyapıtı bir üçlemedir: Gelin (1973), Düğün (1974), Diyet (1975). Gelin'de Yozgat'tan İstanbul'a göçen bir ailenin büyük şehirde ezilmesini, Düğün'de Şanlıurfa'dan gelen bir ailenin yine şehirle mücadelesini ve dağılmasını, Diyet'te ise köyden şehre göçenlerin dramını anlattı.
1970'lerin sonunda televizyon filmleri çekti. Topuz, Ferman, Pembe İncili Kaftan, Diyet, Bir Ceza Avukatının Anıları, Dört Mevsim İstanbul.
19 Kasım 2011 tarihinde İstanbul'da vefat etti.
Ödülleri:
1967 Antalya Altın Portakal Film Festivali, En İyi 2. Dram Filmi Ödülü, Hudutların Kanunu
1968 Antalya Altın Portakal Film Festivali, En İyi 2. Film Ödülü, Vesikalı Yarim
1974 Antalya Altın Portakal Film Festivali, En İyi Yönetmen, Düğün
FİLMLERİ:
Vurun Kahpeye 1948
Lüküs Hayat 1950
Tahir ile Zühre 1951
Arzu ile Kamber 1951
Kanun Namına 1952
İngiliz Kemal 1952
Altı Ölü Var 1953
Katil 1953
Çalsın Sazlar Oynasın Kızlar 1953
Bulgar Sadık 1954
Vahşi Bir Kız Sevdim 1954
Kardeş Kurşunu 1954
Görünmeyen Adam İstanbul'da 1954
Meçhul Kadın 1955
Kalbimin Şarkısı 1955
Ak altın 1956
Kara Talih 1957
Meyhanecinin Kızı 1957
Zümrüt 1958
Ana Kucağı 1958
Yalnızlar Rıhtımı 1959
Cilalı ibo'nun Çilesi 1959
Yangın Var 1959
Dişi Kurt 1960
Sessiz Harp 1961
Üç Tekerlekli Bisiklet 1962
Tanrı'nın Bağışı Orman 1964
Sırat Köprüsü 1966
Hudutların Kanunu 1966
Kızılırmak Karakoyun 1967
Ana 1967
Kurbanlık Katil 1967
Vesikalı Yarim 1968
Kader Böyle İstedi 1968
Seninle Ölmek İstiyorum 1969
Bir Teselli Ver 1971
Mahşere Kadar 1971
Vahşi Çiçek 1971
Yaralı Kurt 1972
Gökçe Çiçek 1973
Gelin 1973
Düğün 1974
Diyet 1975
Esir Hayat 1974
HAKKINDA YAZILANLAR
Lütfi Akad’ın İstanbul’u
24 Kasım 2011
İstanbul'u en çıplak, en sahici haliyle filmlerine yansıtan Lütfi Akad, adeta eski İstanbul semtlerini filmlerinde fon olarak kullandı.
1453 İstanbul Kültür ve Sanat Dergisi, geçtiğimiz günlerde hayata veda eden Türk Sineması’nın usta yönetmeni Lütfi Ömer Akad’ın İstanbul’unu sayfalarına taşıdı. Sinema tarihçisi Ali Can Sekmeç’in dergi için kaleme aldığı “Lütfi Ömer Akad ve İstanbul” başlıklı inceleme yazısı okuyucuyu Akad’ın filmografisine doğru biraz siyah-beyaz biraz renkli bir yolculuğa çıkarıyor.
Şehri en çıplak, en sahici haliyle filmlerine yansıtan Lütfi Ömer Akad, eski İstanbul semtlerini çalışmalarında fon olarak kullandı. “Yalnızlar Rıhtımı”, “Vesikalı Yarim”, “Seninle Ölmek İstiyorum”, “Kader Böyle İstedi”, “Yangın Var”, ve “Üç Tekerlekli Bisiklet” gibi bir döneme damgasını vurmuş yapıtları 1453 İstanbul Kültür ve Sanat Dergisi inceledi. Tüm filmlerin ortak noktaları, İstanbul’du.
Lütfi Ömer Akad, 1949 yılında “Vurun Kahpeye” filmi ile başlayan sinema kariyerinin ilk yıllarında, o günkü Türk sinemasında henüz var olmayan sinema dilinin kurulması çabalarının öncüsü olmuştu. Hikâyeleri ele alış biçimi ve bunları işleyişindeki sadelik Akad’ın kendine has bir sinema dilini oluşturmasını sağlamıştı. Tiyatro kökenli sinemacıların geliştirdiği dekor üzerine kurulu, yaşamayan mekân kullanımı yerine, gerçek mekân kullanımına yönelmişti.
İstanbul ve Aşk Üçlemesi
Her ne kadar yönetmenin kendisi böyle adlandırmasa da “Vesikalı Yarim”, “Kader Böyle İstedi” ve “Seninle Ölmek İstiyorum” filmleri, genel olarak şehrin farklı köşelerinden umutsuz aşk öykülerini anlatır.
Her ne kadar yönetmenin kendisi bir İstanbul üçlemesi olarak adlandırmasa da “Vesikalı Yarim”, “Kader Böyle İstedi” ve “Seninle Ölmek İstiyorum” filmleri, genel olarak İstanbul şehrinin farklı köşelerinden umutsuz aşk öykülerini anlatır. 1968’de çekilen “Vesikalı Yarim”, büyük şair Orhan Veli’nin “Tahattur” adlı şiirinin finalinden almıştır ismini… Türkan Şoray ve İzzet Günay’ın başrollerini paylaştığı çalışma, Türk sinemasının unutulmaz filmlerinden biri olarak kabul edilir. Halil (İzzet Günay), Kocamustafapaşa’da manavlık yaparak yaşayan evli bir adamdır. Arkadaşlarıyla eğlenmek için Beyoğlu’na çıkar. Yolları ünlü Çağlayan Saz’a düşer. Burada karşılarına Sabiha (Türkan Şoray) adlı bir kadın çıkar. Halil ile Sabiha arasında tutku dolu bir aşk başlar. Filmde küçük ama gönlü büyük insanların davranışları yorumlanmış, mekân kullanma, ölçülü duygusallık ve fedakârlığın küçük ama etkili hali vurgulanmıştır. Ayrıca Ali Uğur’un kamerasından İstanbul şehri, filmin içine olabildiğince etkili ve abartısız şekilde yerleştirilmiştir. Beyoğlu, Tarlabaşı, Tepebaşı, Beşiktaş Balık Pazarı, Dolmabahçe, Topağacı ve Belgrad Ormanı… Film içinde bir İstanbul gezisine çıkar seyirci.
Aynı yıl çekilen “Kader Böyle İstedi”, küçük, derli toplu bir İstanbul filmidir. Ahmet (İzzet Günay) adlı kendi halinde bir dolmuş şoförüyle, Nilüfer (Nilüfer Koçyiğit) adlı çok zengin bir aile kızının umutsuz ve acı bir sonla biten aşklarının öyküsüdür anlatılan. Sade ve sahici bir aşk ve fonda İstanbul… Bu kez İstanbul üzerinde dolaşan kameranın sahibi Mike Rafaelyan’dır. Yağmurlu, puslu, sisli havalarda çekilen Bayazıt meydanı, Eminönü, Beşiktaş, Boğaziçi, Sarıyer görüntüleri filmin dokusuna son derece sağlam bir destek sunar. 1969’da çekilen “Seninle Ölmek İstiyorum”da Selma (Türkan Şoray), milyoner Rıza (Cahit Irgat) ile evli olmasına rağmen mutluluğun uzağında bir kadındır. Nihat (İzzet Günay) adlı mühendis bir gençle tanışınca umutsuz bir aşk başlar. Biri mutsuz, diğeri yalnız iki insan, onları anlamayan insanlar tarafından âdeta birbirlerine itilirler. Bu kez İstanbul üzerinde Gani Turanlı’nın kamerası gezinir.
İstanbul ve Göç Üçlemesi
Akad’ın 1973-1974 yıllarında Erman Film adına çektiği bu üç film, bir göç üçlemesi olarak Türk sinema tarihindeki yerini almıştır. “Taşı toprağı altın” denilerek, yerini yurdunu geride bırakıp yeni hayatlara pencere açmak isteyen insanların Haydarpaşa Garı’nda başlayan İstanbul serüvenleri aslında 1950’lere kadar uzanmaktadır. 1970’lere gelindiğinde, artık “gecekondu” denilen ve yalnızca bu insanların yaşadığı derme çatma kenar mahalleler kurulmuştur İstanbul’un kıyısında bucağında… Lütfi Ömer Akad, bu insanların İstanbul’da var olma savaşlarına çevirmiştir kamerasını…“Gelin”de konu edilen aile Yozgat, Sorgunlu’dur. “Düğün”de Şanlıurfalı, “Diyet”te ise Afyonlu…
Üçlemenin tamamının hikâye birliği içinde olmasına rağmen, üç filmde de ağırlık kadın kahramanın üzerindedir. Meryem gelin, Zelha bacı ve işçi kız Hacer tiplemeleri Hülya Koçyiğit üzerinden işlenmiştir. “Gelin”, trenin Haydarpaşa Garı’na gelmesiyle başlar. Yozgat, Sorgunlu Hacı İlyas’ın oğlu Veli, gelini Meryem ve küçük oğulları Osman da İstanbul’a gelmiştir. Aile önceden gelmiş, bir kenar mahallede bakkal dükkânı açmış ve kök salmaya niyetlenmiştir. Amaç İstanbul’un merkezine yürümek, büyümektir. Aslında istenen büyümek değil, değişmektir ama bedeli ağırdır. Ailenin yaşadığı yer, Mecidiyeköy’ün aşağılarında bir mahallede, dükkân ve çevresi ise Kemerburgaz’da çekilir. Filmde ayrıca Haydarpaşa Garı, Karaköy vapuru, Eyüp ve çevresi de görüntülenir. “Düğün”de Şanlıurfa’dan İstanbul’a göçmüş Zeliha, Cemile ve Habibe adında üçü kız, Halil, İbrahim ve Yusuf adında üçü erkek altı kardeşin öyküsü vardır. Zelha, tüm kardeşlerinin annesi gibidir ve bu yüzden Şanlıurfa’daki nişanlısı Ferhat’ı bırakıp İstanbul’a gelmiştir. Fakat İstanbul’da var olmak bu altı kardeşe de bedel ödetecektir. “Düğün”de kullanılan mekânlar yine Kemerburgaz ve Eyüp çevresindedir. Ayrıca Sirkeci sahil yolu, Eminönü gibi İstanbul’un kalabalık mekânları da filmde yer alır.
Göç üçlemesinin son filmi “Diyet”te ise, Afyon’dan kopup babası Yusuf ile İstanbul’a gelen ve iki küçük çocuğuyla terk edilen fabrika işçisi Hacer’in öyküsü anlatılır. Hacer, çalıştığı cıvata fabrikasında hemşerisi Hasan ile tanışır ve onunla evlenir. Fakat fabrika sendikaya üye olanlarla olmayanlar arasındaki sürtüşmeye sahne olmaktadır. Hacer sendikadan yanadır ama Hasan asla… Bu karşı duruşun acı bir bedeli olacaktır. “Diyet” Gayrettepe, Mecidiyeköy ve çevresinde çekilir. Filmde ayrıca Valikonağı Caddesi ve Nişantaşı da yer alır.
Lütfi Ömer Akad filmlerinde İstanbul genel anlamda, dramatik yapının elverdiği ölçüde ve ölçülü bir seyir izlemiştir. Akad için, İstanbul’un özel anlamlar yüklenmiş ve bunu takip eden özel bir kullanımı olmamıştır. Üstelik buraya kadar, onun filmlerinden yaptığımız seçkide anlattığımız İstanbul, romantik bir şehir de değildir. Akad’ın kamerası kimi zaman eleştirel bakmış, kimi zaman da duygusal yaklaşmıştır İstanbul’a.
HABER
Ömer Lütfi Akad paneli
22.02.2012
19 Kasım 2011'de hayatını kaybeden Türk sinemasının ustalarından Ömer Lütfi Akad'ın anısına, SETEM ve Beykent Üniversitesi İletişim ve Güzel Sanatlar fakülteleri, Beykent Üniversitesi Sinema Kulübü işbirliğiyle "Ustaların Ustası Lütfi Ömer Akad'ın Sinema Dünyası" adlı bir panel düzenliyor.Bugün saat 14.00'te Beykent Üniversitesi Ayazağa Yerleşkesi'nde gerçekleşecek panele Sezer Sezin, Safa Önal, Atilla Dorsay, Prof. Dr. Oğuz Makal, Mehmet Güleryüz, Yrd. Doç. Dr. Cengis Asiltürk konuşmacı olarak katılacak.
|
Siz de biyografi.net'te yer alabilirsiniz "
İyi ki, biyografi.net var!" |
|