Ana Sayfa Kategoriler Editör İletişim  

   Alfabetik Arama
A B C Ç D
E F G H I
İ J K L M
N O Ö P R
S Ş T U Ü
V Y Z



   Ekstra
     müstear isimler
     peygamberler
     Asr-ı Saadet'te Türkler
     basında biyografi.net
     Biyografi Nedir?
     neden biyografi.net
     sizin biyografiniz
     cv nasıl hazırlanır ?
     genel biyografi kitapları
     takma adlar
     editör



 Linkler 
   Biyografi Tv
   facebook/Biyografi Net
   twitter.com/biyografinet
   Biyografi Atölyesi
   boğazdaki aşiret
   biyograf
   biyografi kitabı
   mahmut çetin yazıları
   www.biyografianaliz.net
   biyografimarket.com

   Biyografi Arama

  

isim ara soyadı ara
 
   
   

     Biyografi Market İçerik  
KİTAP BİYOGRAFİ
 Portre Anlatı
 Günlük
 Biyografi Dosya
 Mektup
 Kronoloji
 Kim Kimdir
 Anı-Hatırat
 Otobiyografi
 Biyografi Genel
 Şecere
 Biyografik Araştırma
 Gezi-Seyahat
 Biyografik Roman
 Biyografik Şiir
FOTOĞRAF
 Görsel Kitap
 Biyografik Fotoğraf
 Şehir Fotoğraf
 Tarihi Eser Fotoğraf
  SAHAF KİTAP
  KAYNAKÇA
 Kaynak Tarama-Kupür
 Bibliyografya
 DVD-CD-VCD
 Biyografi Belgesel
 KİTAP GENEL
 Türkçe Dil Öğretimi
 Kaynak-Çeviri

Daha Fazlası BiyografiMarket.com'da



Facebook da paylaş Twitter da paylaş Live da paylaş

Sertaç Bucak

siyaset adamı, mühendis


HAK-PAR Eski Genel Başkanı


Faik Bucak’ın Oğlu


Uluslararası Kürt İnsan Hakları Merkezi Kurucusu




10 Ocak 1951 tarihinde Sivas'ın Gürün ilçesinde doğdu. 1957 yılında Şanlıurfa Şair Nabi İlkokulu'nda öğrenimine başladı. 27 Mayıs 1960 askeri darbe sonrası babası Av. Faik Bucak’ın tutuklanması üzerine ailesiyle Siverek’e gitti. 1962 yılında Siverek'te Gazi Paşa İlkokulu'nu bitirdi.

1962 yılında Diyarbakır Maarif Koleji (Diyarbakır Anadolu Lisesi) giriş sınavını kazanarak oraya gitti. Babası Faik Bucak, illegal Türkiye Kürdistan Demokrat Partisi Genel Başkanı olduğu için siyasi bir suikast sonucu 5 Temmuz 1966 tarihinde öldürüldü. Babasının ölümünden sonra İstanbul’a gitti.

1969 yılında Kadıköy Maarif Kolejini (Kadıköy Anadolu Lisesi) bitirdi. 1969-1970 öğdetim yılında İstanbul Hukuk Fakültesi'ne başladı. 29 Ekim 1970’te Almanya’ya gitti. Heidelberg Üniversitesi’ni bitirip Petrol Yüksek Mühendisi oldu (1978). 1983 yılında TC vatandaşlığını siyasi nedenlerden dolayı kaybetti.

Türkiyede’ki demokratikleşme sürecinde 2 Temmuz 2002 tarihinde 32 yıl sonra ilk kez ülkesine döndü. Sonra sık sık Türkiye’ye geldi. TC yurttaşlığına alındığını öğrenince, 2006 yılından sonra Diyarbakır’a yerleşti.

Yurtdışında Kürt sorununun barışçıl ve siyasal çözümü için ve insan hakları alanında yoğun çalıştı. Avrupa Konseyi, BM İnsan Hakları Komisyonu, Avrupa Parlamentosu, AGİT vd. ve birçok Avrupa ülkesi ulusal parlamentolarında uzman olarak toplantılara davet edildi.

1991 yılında Gerhard Schröder’in (F.Almanya Şansölyesi) himayesinde düzenlenen Uluslararası Kürt İnsan Hakları Konferansı'nda kuruluş kararı alınan Uluslarası Kürt İnsan Hakları Merkezi başkanlık ve yöneticiliğini yaptı.

İngilizce ve Almanca dillerinde çok sayıda insan hakları ihlalleri ile ilgili rapor ve kitabın yayıncısı ve yazarıdır. Çok sayıda yabancı dergi ve gazetelerde makaleleri yayınlandı. Mart 2006’da İstanbul Bilgi Üniversitesi'nde düzenlenen 'Kürt Meselesi' konferansına konuşmacı olarak katıldı.

2006 – 2008 yıllarında Hak ve Özgürlükler Partisi (HAK-PAR) genel başkanlığını yaptı. Aralık 2009’da HAK-PAR’dan istifa etti.

Birinci evliliğinden Merxas ve Dilan adlı iki çocuğu var. Zazaca, Soranca, Kırmançca, Türkçe, İngilizce ve Almanca biliyor.





HABER

HAK-PAR'A YENİ BAŞKAN SERTAÇ BUCAK
13.11.2006

Haklar ve Özgürlükler Partisi (HAK-PAR) 2. Olağan Kongresinde Sertaç Bucak, genel başkanlığa seçildi.
Hak ve Özgürlükler Partisi (HAK-PAR) 2. Olağan Büyük Kongresi, Kocatepe Kültür Merkezi'nde yapıldı. Demokrasi şehitleri adına” saygı duruşunda bulunulmasıyla başlanan kongrenin açılışında, Genel Başkan Yardımcısı Reşit Deli, katılımcıları kürtçe olarak selamladı. Konuşmasına Türkçe olarak devam eden Deli, Genel Başkan Abdulmelik Fırat'ın sağlık sorunları nedeniyle kongreye katılamadığını söyledi.
Daha sonra Genel Başkan Vekili Fehmi Demir, kürsüye gelerek, Fırat'ın kongreye gönderdiği mesajı okudu. Fırat, mesajında “partilerinin 5 yıldır danışıklı dövüşün ve şiddetin labirentinde mücadele ettiğini ve önemli kazanımlar sağladığını” belirtti.
HAK-PAR'ın, ne ideolojik ne de siyasi bir hareketin devamı olduğunu vurgulayan Fırat, şunları kaydetti:
“Partimiz, ülkemizde demokratik yöntemlerle kolektif bir siyaset sergilemektedir. Eli sopalı tek liderliğe alışmış bir toplumda bu mücadeleyi yürütmemizin ne kadar zor olduğu malumdur. İçinizden seçeceğiniz bir arkadaşın etrafında kenetlenip bu mücadeleyi başarıya ulaştıracağınıza inancım tamdır.”

Fehmi Demir, mesajın ardından yaptığı konuşmada, dünyanın küreselleşme sürecine girdiğine dikkati çekerek, Türkiye'nin içinde bulunduğu bölgede de yeni güç dengelerinin oluştuğunu vurguladı. Hükümete seslenen Demir, statükoculara takılmadan, evrensel değerlere ve AB hukukuna uygun adımlar atılması gerektiğini kaydetti.

Kongreye konuk olarak katılan DTP Genel Başkan Yardımcısı Sırrı Sakık da yaptığı konuşmada, geçmişte yaşananların bugüne ışık tutması gerektiğini söyledi. Kürt kökenli vatandaşların temsil noktasında daha etkin bir duruma kavuşmaları gerektiğini öne süren Sakık, çatışmasız bir toplum özlemi duyduklarını kaydetti.

Mali raporların görüşülmesiyle devam edilen kongrede, genel başkan seçimi de yapıldı. Abdulmelik Fırat'ın, sağlık sorunları nedeniyle genel başkanlığa aday olmayacağı belirtildi. Kongrede 215 delege oy kullandı. Abdülmelik Fırat'ın sağlık sorunları nedeniyle genel başkanlığa aday olmadığı seçimlerde, Bayram Bozyel ile yarışan Sertaç Bucak, Genel Başkan seçildi.




YORUM

Sayın Faik Abik Bucak’ın Anısına !..
Kutbettin Özer
www.gelawej.org

T-PDK kurucusu ve Genel Başkanı Sayın Faik Abik Bucak’ın 40. yıl dönümü münasebetiyle Avrupa’dan, Almanya’dan Kürd Kültür Derneği adına anısını rahmetle anıyoruz.

Kuzey Kürdistan tarihinde bütün Kürdlerin kalbinde derin bir iz bırakan Sayın FaikAbik Bucak’ın Abidesini dikerek, inanmış olduğu Kürdistan Bayrağını dalgalandırmaya and içtik. Sayın Faik Abik Bucak, Sayın Merhum Mele Mustafa Barzani’nin ileri sürmüş olduğu merkezi Örgütleme ile Kuzey Kürdleri hareketlendirdi. Bu hareketin içinde Ape Musa Anter ve diğer arkadaşları arasında Sayın merhum Faik Abik Bucak’ta bulunuyordu.

Faik Abik Bucak Hakimlikten istifa ederek, Avukatlık görevine üslendi. Daha sonra Kürd siyasi sorunu üzerinde durdu ve kendini iyice yetiştirdi. Kısa bir zaman sonra T-PDK kurucuların arasında yer alarak Genel Başkanlığa kadar geldi. Sayın Faik Abik Bucak boş durmadı. O hareketliliğiyle Kuzey ile Güney Kürdistan arasında mekik dokumaya hız verdi ve çok seri çalıştı. Kürdistan halkından büyük destek alıyordu. Halkına güven ve inanç kavramını Kürd milli sorununda kısa bir dönemde binlerce Kürd yurtseverleriyle birlikte hareket ediyordu. Kürdistanın bütün alanlarında arkadaşlarıyla birlikte büyük örgütlemeye girerken, T.C devleti bu örgütü nasıl tahrip edeyim diye, peşlerine bir sürü dedektif ve ajan takmıştı. Buna rağmen korkmadan, Kürdistani örgütlemenin en iyisini yapıya çalıştı.

Sayın Faik Abik Bucak Kürd evladının has evladı, şehit olduktan sonra geride ipek gibi çocuklarını arakada bıraktı. Babaları şehit olduktan sonra, Serhat Bucak, Sertaç Bucak ve kız kardeşi olan Zozan’ı 30 yıldan beri tanıyor ve Kürdistani Mücadelelerini aralıksız vermeye çalışıyorlar. Bu kardeşlere uzun ömür diliyor ve Kürd evlatların kanı yerde kalmayacağına inanıyoruz.

Sayın Faik Abik Bucak şairliğiyle de tanılan ve ağır başlı, onurlu ve gururuyla arkasına bırakmış olduğu iz, biz Kürd yurtseverleri olarak gurur duyuyoruz. Onun bırakmış olduğu yerden itibaren, biz devam etmeye çalışacağız. Ant içtik.

Değerli merhum Faik Abik Bucak’tan korkan ve onun başarısını çekemeyen güç ve düşman kurşunu ile şehit edildi. Almanya’dan Kürd Kültür Derneği adına kendisini rahmetle anarken, bütün Kürd Halkın başı sağ olsun, duyuruyoruz.

Kürd Kültür Derneği e.V Karlsruhe/Almanya
Dernek Başkanı adına
Kutbettin Özer




RÖPORTAJ

SERTAÇ BUCAK: GENEL AF KAVRAMI KULLANILMAMALI
AKSİYON 31.10.2006

Mühendis Sertaç Bucak, PKK için genel af ilanına karşı. Dağdakileri indirmenin şehirde yeni problemlere yol açacağına inanıyor. Hedef sosyal entegrasyon olmalı diyor

Doğru Yol Partisi (DYP) Genel Başkanı Mehmet Ağar’ın terör örgütü PKK’ya yönelik “Dağda silah atacaklarına, ovada siyaset yapsınlar…” sözü yeni bir tartışmayı da beraberinde getirdi. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, “Bu bir genel af çağırısıdır. Bunu şiddetle kınıyorum.” şeklinde bir karşı çıkış yaptı. Daha sonra bu tartışmaya, siyasetçiler ve aydınlar da dâhil oldu. Toplum her ne kadar dillendirmekten çekinse de birtakım soruları zihninden geçirmeye başladı. PKK’ya genel af uygulanabilir mi? Her şeyden önemlisi, gelinen noktada genel af kavramını telaffuz etmek doğru mu?

Bu soruları Kürt meselesini yakından takip eden, Avrupa ile Türkiye arasında mekik dokuyan mühendis Sertaç Bucak’a sorduk. Bucak, Almanya Başbakanı Gerhard Schröder tarafından Almanya’da kurulan Uluslararası Kürt İnsan Hakları Merkezi’nin kurucusu ve bir dönem de başkanlığını yaptı. Sertaç Bucak’ın babası Faik Abik Bucak da Türkiye Kürdistan Demokratik Partisi’ni kurmuş, ancak kısa bir süre sonra 1966’da ‘tuhaf’ bir kazada hayatını kaybetmiş, Kürtlerin sembol olarak kabul ettiği bir isim. Urfa’nın Siverek ilçesinde yaşayan Sertaç Bucak, şu anda genel af kavramını telaffuz etmenin yanlış olduğu görüşünde. Bucak’a göre ne PKK ne de Türkiye bu kavram üzerinden yapılacak hamlelere hazır.

GENEL AF KAVRAMI KULLANILMAMALI

-Son haftalarda Türkiye’de bir genel af tartışması yaşanıyor. PKK’ya yönelik bir genel af uygulamaya konabilir mi?

Toplum içinde genel değişik spekülasyonlar var. İçeriği bilinmeden, daha doğrusu ne olduğuna bakılmadan hemen karşı çıkıldı; üzerine yorumlar yapıldı. Mehmet Ağar bir genel aftan söz etti. Şiddete bulaşmış herkesin affedileceği manası çıkarıldı. Onun için genel af yerine yeni kavramlar türetmek lâzım. Mesela ‘insanların yeniden topumla entegrasyonu’ demek lâzım. Genel af kavramı henüz karşılığını bulamıyor ve şu dönemde PKK’ya yönelik kullanılacak bir kavram da değil. İş sadece toplum bazında bitmiyor. Sorun bir şeklide bu işe taraf olan kişilerin kendi prestijini koruma durumuna geldi. Ama yapılırsa bu, devleti küçük düşürmez, devletin ödün verdiği anlamını taşımaz. Aksine bu büyük bir devletin göstereceği dirayettir. Dünyanın her yerinde bu böyledir. Kuzey İrlanda’da yaşanmış bir örnek var.

-Peki Türkiye hem devlet hem de toplum bazında buna ne zaman hazır hâle gelecek? Aynı soruyu terör örgütü ve tabanı için de sormak lâzım.
Temel sorun şu; siz bu sorunu çözmek istiyor musunuz, istemiyor musunuz? Bu işi askerler mi yoksa düşünen siviller mi halledecek? Genel af bu olayın bir detayı. Ondan sonra atılacak adımlar önemli. Hükümet ile devletin belirli kurumları arasında düşünce farkı var. Hükümetin, CHP’nin, Kızılelmacıların yaklaşımı arasında büyük fark var. Meseleyi güvenlik boyutunda görenler durumu geriyor. Böyle düşünenler kendi insanını da düşünmeli. Kürt sorununu silahla çözmek isteyenler tıkanmayı beraberinde getiriyor. Bu PKK’dır, Türkiye’deki bazı güçlerdir.

-PKK’yı tabanı olarak görüp siyaset yürütenlerin etkisi yok mu bu tıkanmada?

Onlarla aynı tabanı paylaştığını söyleyen siyasi partiler artık bir adım ileriye gidilmesini istiyorlar. Silahların susmasını, gömülmesini istiyorlar. Yani ateşkes ile yetinmiyorlar. Kan davası güdülmemeli, intikam peşine düşülmemeli. Siyasilerin böyle bir hakkı zaten yoktur. Adımlar atılır ve sorun yavaş yavaş çözülür. Kimse ani bir şey beklemesin; makbul de olmaz, toplumun işlemekte olan bünyesine zarar verir.

-PKK silahlara veda etmek istemiyor ama…
Silah konusunda PKK taraf olabilir. Veya onlarla aynı tabanı paylaştığını söyleyenler de. Ama Kürt sorununa onlar taraf değildir. Sorunun çözümü gündeme geldiği zaman siyaseti güden herkes taraf olur. Ama eğer şiddet olmazsa insanlar daha rahat düşünebilir. Kürt sorununun önünde militarist güç büyük bir problemdir. Siyaset güdenler de bu militarist gücün bir parçasıdır. Çünkü silahın olduğu yerde insanlar akıllı ve mantıklı düşünemezler.

-Sorun zaten silahların oluşturduğu korkulardan kaynaklanmıyor mu?

Bu durumda çözüm için silahlı tarafın söylediğine dikkat etmek lâzım. Başka türlü, silahların gölgesi hiç kaybolmuyor. Ateşkesi ilan edenler silahı bırakıyorum da diyebilmeli. Ve sözünde sonuna kadar durmalı. O zaman güvenlik üzerinden siyaset yapanların ellerindeki bütün araçları alınmış olur. Toplum sorunun çözümünü sadece güvenlikte ve silahta görenlere itibar etmeyi bırakırsa, siyasilerin itibarı yükselir.

-Patlayan mayınlar bunun çok da kolay olmayacağını gösteriyor?

Mayın patlaması olayından emin değilim. Bu mayınları kim patlatıyor? Barış istemeyen PKK’nın içindeki güçler de olabilir, çatışmalardan nemalanan odaklar da düşünülebilir. Derin devletin bu konudaki maharetlerini de görmezden gelemeyiz. Silahlı mücadelenin Kürt sorununu çözmede araç olmadığını PKK’nın da kabul etmesi lâzım.

DAĞDAN OVAYA BİR ANDA İNİLMEZ

-PKK’yı tabanı olarak değerlendiren DTP (Demokratik Toplum Partisi), “benim bundan sonra PKK ile ilişkim olmayacak” derse çözüm için ciddi bir adım olur mu?

Aynı tabanı paylaşıyorlarsa bu iş biraz zor olur. Bütün köprüleri atarlarsa bu çok iyi bir sürecin başlangıcı olur. Ama bu kadar büyük bir şeyi yaparlar mı bilemiyorum. Ancak şunu söyleyebilirim, DTP’de silahların tamamen bırakılması yönünde bir eğilim giderek güçleniyor. Bir ülkede söz sahibi hükümettir. Ama herkes bir açıklama yapıyor ve bu açıklamalar farklı oluyor. Bunlar sorun teşkil ediyor. ‘Şahin şahini destekler.’ Bunu da bir dipnot olarak kaydetmekte fayda var.

-Yapılan açıklamalar karar merciindeki hükümeti zor durumda bırakır mı sizce?

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Diyarbakır’da bir açıklama yaptı. Meseleyi dillendirdi; ‘Kürt meselesi var’ diye bir tabir kullandı. Ondan önceki hükümetler de söylemişlerdi. Ancak Erdoğan bir adım daha ileriye gidip; ‘Bizim de hatalarımız olmuştur’ dedi. Bu söylediğinin arkasında durabilmeliydi. Sonraki adımlar atılamadı. Çünkü tuhaf bir şekilde silahlar tekrar devreye girdi. Hükümetin Kürt sorununu çözme konusunda samimi olduğuna eminim ve çözmeye en yakın hükümettir.

-Peki niye söylediklerinin arkasında duramıyor?
Çok yalnız bırakılıyor... Ama Kürtler de hükümetler arasındaki nüansları görmeli. Herkesin söylediklerini hesaba katıp, hükümete yardımcı olmaları gerekiyordu. Bu hükümet AB konusunda nasıl bir performans gösterdiyse Kürt meselesinde de çözüm adına önemli adım atabilir.

-Hükümetin işe nereden başlaması gerekiyor?
İlk önce 301’i ortadan kaldırmalı. Sonraki aşamada henüz kirli işe bulaşmamış, elinde silah olup da henüz alt düzeyde olan insanların entegrasyonunu sağlayabilir. Ama bunun adına pişmanlık yasası dememeli ve kademeli olmalı. Ani bir çözüm olmaz. Beş yıllık düzenlemeler içinde bir çözümler paketi hazırlar, insanları dağdan indirirsiniz. İnsanları affettim dediğinizde, dağdan inip şehre gelecekler. O zaman yeni bir toplumsal sorun çıkar ortaya. Yıllarca dağda yaşamış insanın şehirde yeni bir hayat kurması kolay değil. Üstüne üstlük dağa çıkmış yaftası da var.

-Amerika’nın ve Avrupa ülkelerinin Kürt meselesine bu kadar müdahil olması da etkili oluyor belki.

Siz 80 yıldır bir sorunu çözemezseniz Batı müdahil olacaktır. Bu bizim acziyetimizi gösteriyor. Kıbrıs’ta da aynısı yapılıyor. Türkiye NATO üyesidir. AB üyesi olduktan sonra da bugünkü egemenlik hakkından yoksun kalacaktır. Zaten hep müdahil idiler. Her yıl Türkiye ile ilgili raporlar hazırlanıyor, hepsinde de Kürt sorunu var. Bu raporlar kısmî bir dayatmayı içeriyor. AB içinde Kürt sorunu daha da açık bir şekilde ifade edilecektir. Ama Türkiye bu meseleyi kendisi çözmeli, başkasına bırakmamalı. Kürtler açısından da sorun var. Türkiye AB üyesi olduktan sonra Kürtler de bağımsız devlet hayallerini ve ideolojilerini mezara gömmek zorunda kalacaklar. Maksimum talep federasyon olur. Ötesindeki haklar ortada kalmaz.




HABER

Barzani Türkiye'de parti kuruyor
Taraf 20 Kasım 2013

Türkiye Kürdistan'ı Demokrat Partisi (KDP) Türkiye'nin kurucuları arasında Sertaç Bucak var. Nizamettin Taş ve Leyla Zana sonra katılabilir.

Hazırlık çalışmaları uzun süredir devam eden Türkiye Kürdistanı Demokrat Partisi'nin kuruluş aşamasında sona gelindiği öğrenildi.

Eski PKK yöneticilerinden, PWD Nerin'in kurucusu Nizamettin Taş'ın da aralarında olduğu isimlerin, bir senedir partinin kuruluşu için bir araya geldiği iddia ediliyordu. Taraf'ın haberine göre, KDP'nin Türkiye partisinin kurucuları arasında Sertaç Bucak da yer alacak. BDP ile ayrışma noktasına gelen Leyla Zana'nın da kurulduktan sonra partiye katılabileceği söyleniyor.

BARZANİ'NİN ZİYARETİYLE HIZ KAZANDI

Türkiye KDP'sinin kuruluş toplantılarına katılan Sertaç Bucak; yaklaşık 7 aydır sürdürdükleri çalışmaların, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesud Barzani'nin Diyarbakır ziyaretiyle ivme kazandığını söyledi.

"KURULUŞ İÇİN ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİNİ BEKLİYORDUK, AMA..."

Çalışmalarını Türkçe "Kürd Demokrasi Platformu", Kürtçe ise "Platforma Demokrate Kurd" adıyla sürdürdüklerini söyleyen Bucak; Irak Kürdistanı'ndaki, Barzani'nin lideri olduğu KDP ile aynı gelenekten geldiklerini belirterek, "Kuruluş için Anayasa değişikliğini bekliyorduk. Çünkü adımızda Kürt sözcüğü olsun istiyoruz. Ama görünen o ki anayasa değişmeyecek. Bu yüzden yerel seçimlerden sonra partiyi kuracağız" dedi.

Faili meçhul cinayete kurban giden babası Faik Bucak'ın kurucusu olduğu Türkiye Kürdistanı Demokrat Partisi'ni diriltmeyi amaçladıklarını söyleyen Sertaç Bucak, yerel seçimlere katılmayacaklarını ancak "yurtsever" adayları destekleyeceklerini söyledi.

"ZANA'YI KAZANMAK BİZİ ÇOK MUTLU EDER"

Nizamettin Taş'ın da parti girişiminde olup olmadığına ilişkin sorusunu "şehir efsanesi" olarak yanıtlayan Bucak, Leyla Zana'nın isminin geçtiği iddiaları hakkında ise "Leyla kardeşimizi kazanmak bizi çok mutlu eder" dedi.

"MİLLETVEKİLİ SEÇİMLERİNE KATILABİLİRİZ"

BDP ile Kürtlerin kendilerini yönetme şeklinden tutun da, pek çok konuda ayrıştıklarını söyleyen Sertaç Bucak; "Yol haritamızı oluşturuyoruz. Milletvekili seçimlerine ilişkin henüz bir karar almadık ama katılabiliriz" dedi. Yeniden canlandırmaya çalıştıkları Türkiye Kürdistanı Demokrat Partisi'nin 1965'te kurulduğunu söyleyen Bucak; "Artık legal ve demokratik olarak mücadelede biz de varız" diye konuştu.

ESKİ PKK'LILAR ARKA PLANDA

Öte yandan Kürt çevrelerinden elde ettiğimiz bilgilere göre, yeni parti KDP'nin sponsorluğu ve garantörlüğünde kurulacak, zaten toplantılar da Diyarbakır ve Hewler'de (Erbil) eşgüdüm halinde sürdürülüyor. İddialara göre toplantılara eski KDP'liler ile eski PKK'lılar birlikte katılıyor. Nusaybinli Derweşê Sado, Kozluklu Yunus Altan, Diyarbakırlı Melle Arif, Silvanlı Şefik Kutlu Hewler'deki toplantıya katılan isimlerden birkaçı. İlk toplantı öncesinde PKK'dan ayrılan Nizamettin Taş, Sait Çürükkaya, Hıdır Sarıkaya ile de görüşülüyor. Nizamettin Taş, kurulması planlanan yeni partiye katılım ve aktif destek sözü veriyor. Ancak Taş ve arkadaşlarının kurucular arasında zikredilmelerinin yanlış bir izlenim yaratacağı düşüncesiyle katılımları sonraya erteleniyor.

İLKİ 48 YIL ÖNCE KURULMUŞTU

Türkiye Kürdistanı Demokrat Partisi (TKDP) 11 Temmuz 1965'te kuruldu. Partinin genel başkanlığına Faik Bucak getirildi. TKDP, Türkiye sınırları içinde özerkliği savundu. Bucak; 4 Temmuz 1966'da Urfa'nın Karaköprü mevkiinde uğradığı suikast sonucu yaralandı, ertesi gün de hayatını kaybetti. Parti, 1991 yılında yapılan 4. Olağan Kongresi'nde Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) ismini aldı. 1992 sonbaharında yapılan Birlik Kongresi'nde Ala Rızgari Birlik Platformu, Ulusal Birlik Platformu (Bergeh), Rızgari'den ayrılan grup ve bağımsız bazı kadrolarla birlik kararı aldı. Bu kongrede parti, Hevgirtin-PDK adını aldı. Kasım 1994'te yapılan kongrede ise partinin adı, Partiya Demokrat a Kurdistan- Bakur (PDK-Bakur) olarak değiştirildi.





HAKKINDA YAZILANLAR

HAK-PAR Bölünüyor mu? Sertac Bucak'a Ağır Suclamalar
Celal Aslan
istanbul.indymedia 31 Temmuz 2008

HAK-PAR (Hak ve Özgürlükler Partisi) 3. Kongresinin yapılmasına iki ay kala parti içerisinde hizipleşme ve genel başkanlık için çeşitli gruplardan aday olması beklenen bazı kişiler arasında kıyasıya bir çekişme yaşanıyor.
PSK, PDK/Bakur, PWDK ve daha başka Kürt siyasi gruplarının legal oluşumu olan HAK-PARın 12 Kasım 2006da Ankarada gerçekleştirilen 2. Kongresinde Sertaç Bucakın genel başkanlığa seçilmesi sonrasında, partinin gelişememesinden ve tabanının da giderek erimesinden Sertaç Bucak sorumlu tutuluyor. Bu nedenle anılana karşı parti içindeki tepkiler giderek büyüyor.
HAK-PAR Genel Başkanı Sertaç Bucakın Ekim 2008de yapılacak 3. Kongrede yeniden aday olmasına karşı olanlar, parti tabanında anılan hakkında;
- Sertaç Bucakın dar görüşlü olduğu, sürekli olarak biz Kürt partisiyiz, diyerek partinin büyümesini engellediği ve Kürt kökenli olmayan yurttaşların partiden uzak durmalarına neden olduğu,
- Genel başkan olduktan sonra söz verdiği halde KADEP ile birleşme yönünde hiçbir ciddi adım atmadığı,
- Genel seçimlere HAK-PARı sokmayarak HAK-PAR tabanının başka partilere yönelmesine ve partinin daha da küçülmesine zemin hazırladığı,
- PSKnın çizgisinden saparak, Barzaniden aldığı yüklü miktarda maddi kazanç karşılığında HAK-PARı KDPnin güdümüne sokmaya çalıştığı,
- Yakınları için Duhok ve Erbilde KDPden birçok ihale aldığı ve partiyi kişisel çıkarları için kullandığı,
- PSKnın 8. Olağan Kongresi sonrasında PSK üyeliğini askıya aldığı,
- Almanyada 32 yıl yaşamasından dolayı halkla bütünleşemediği ve iletişim kurmada başarısız olduğu,
- Caş denilen işbirlikçi Kürt unsurlar aleyhine söz söylenmesine karşı çıkıp, onları düşman görmek doğru olmaz diyerek caşlara sahip çıktığı,
- Parti içerisinde Kurmanc-Zaza ayırımı yaparak, Zazaları ve özellikle Sivereklileri kayırıp yanlı bir tavır takındığı,
- Kardeşi Serhat Bucakın yıllardır PKK ve DTPye hizmet etmesine ve HAK-PAR karşıtı bir tutum sergilemesine seyirci kaldığı,
yönünde ithamlarda bulunmakta ve 3. Kongrede Sertaç Bucakın HAK-PAR genel başkanlığından düşürülmesi gerektiğini söylemektedirler.

Öte yandan, PSK eski lideri Kemal Burkay'ın Sertaç Bucakın güvenilmez biri olduğunu ve siyasi alandan uzaklaştırılması gerektiğini söylediği şeklindeki bir iddia da son günlerde parti tabanında giderek yayılıyor.

HAK-PAR içerisinde Sertaç Bucak aleyhine başlatılan kampanyanın, 2. Kongrede genel başkanlık seçimini kaybeden Bayram Bozyel tarafından organize edildiği de ileri sürülen iddialar arasında.

Ekim 2008de yapılacak HAK-PAR 3. Kongresinde, genel başkanlık için Sertaç Bucak, Bayram Bozyel, Fehmi Demir ve İbrahim Güçlünün aday olacakları konuşuluyor.

Diğer taraftan, Sertaç Bucakın kongrede yeniden genel başkan seçilememesi durumunda, HAK-PARdan istifa ederek KDPye daha yakın olan KADEPe geçeceği ve bu partinin lideri olacağı, Sertaç Bucakın KADEPin kurucusu olan Şerafettin Elçi ile bu konuda anlaştığı da iddia ediliyor.





Siz de biyografi.net'te yer alabilirsiniz
"
İyi ki, biyografi.net var!" 



biyografi.net
    İngilizce Biyografi
   English Biography

    ünlü kadınlar

   Nasreddin Hoca
  ben de biyografi.net'teyim
  fıkralardan seçmeler



   Makaleler
   Trabzon'un Kültürel Yüzü
   Lozan Delegeleri
   İdlib şehitleri
   BULGARİSTAN TÜRK YAZARLARININ BULGARCA ESERLERİ
   Afrika Kitaplığı
   Rusya'daki en etkili 100 Müslüman listesi
   Teröre karşı 1071 akademisyen
   Irak’ta Türkmen Partiler
   Millî Birlik Komitesi Üyeleri
   KKTC Başbakanları

  Biyografik Takvim
ocak şubat mart
nisan mayıs haziran
temmuz ağustos eylül
ekim kasım aralık

    Tanıtım

    Tanıtım


   İletişim
BİYOGRAFİ NET YAYINCILIK
Tel: 0542 235 72 49



[email protected]

Etimesgut Vergi Dairesi
11512253662
Tasarım: Nihat Çeliker www.webofisi.com  

 

Ana Sayfa İletişim Künye Bu Sayfayı Yazdır Sık Kullanılanlara Ekle E-ticaret
Powered By Webofisi.com