|
Okay Temiz
( 1939)
besteci, şarkıcı
1939 yılında İstanbul’da doğdu. Türk müziği ile ilgili ilk bilgileri, musiki eğitimi almış annesi Naciye Temiz’den aldı. Yine annesinin desteği ile Ankara Klasik Müzik Devlet Konservatuarı'nda vurmalı çalgılar ve timpani eğitimi aldı. 1955’te profesyonel müzik yaşantısına adım attı. 1957-1959 yıllarında, Tophane Sanat Enstitüsü'nde eğitim çalışmalarını sürdürdü. Buradaki eğitimi sayesinde, kendine has karakterleri ve tınıları olan davulunu kendisi yaptı.
1959-1967 yıllarında, Türkiye’de dans müziği orkestralarında çeşitli programlar ve şovlar sergiledi.
1967 yılında Ulvi Temel orkestrasına katılıp Avrupa'da büyük dans lokallerinde çalıştı. Aynı yıllarda İsveç macerası başladı. Orada doğaçlama alanında büyük etkisi olan trompetçi Maffy Falay ile tanıştı. Birlikte Türk folklor melodilerindeki kıvraklık ve ritmi farklı bir platformda açığa çıkardıkları Sevda grubunu kurdular. Sonraki yıllarda Stockholm radyoları ve senfoni orkestrasına perküsyoncu olarak değişik renkler kattı.
İsveçte yaşayan Amerikalı ünlü trompet ustası Don Cherry ile tanıştı. Jazz'ın önde gelen bu büyük ismi ile senelerce festivaller, konserler ve plaklar yaptı. Afrikalı Basscı Johnny Dyani'nin de gruba katılmasıyla üçlü Amerika'nın en popüler müzik okullarından biri olan New Hemsher kolejinde dersler verdi (1971). Aynı yıl Türkiye'yi de ziyaret eden grubun, Ankara'da verdikleri konser Sonet plak şirketi tarafından yayınlandı.
Danimarka ve İsveç'te beraber çalıştığı Dexter Gorden, George Russel, Clark Teery gibi Jazz'ın en önemli kişilerinden edindiği tecrübelere önem verir.
Bir yıl sonra, güçlü basçı Dyani ve Güney Afrikalı trampetçi Mongezi Feza ile birlikte Xaba grubunu oluşturdu. Xaba grubu en önemli çalışmalarının başında geldi. Yapmış oldukları üç plak Sonet plak şirketi tarafından Skandinavya, Amerika ve İngiltere'de basıldı. Bu çok özel grubun, kısa bir sürede tanındı ve saygı gördü.
1974 yılında kurduğu İsveç Türk Caz Grubu, Oriental Wind ile keman, saksafon, fülüt, klarnet, bas ve piano gibi batı kökenli enstrümanların yanı sıra zurna, ney, kaval, ud, saz, gayda ve sipsi gibi Türk enstrümanlarını bir araya getirerek ilginç bir senteze ulaştı. Bir dönem annesi Naciye Temiz de grubun içine katıldı ve İsveç’te bazı konserlere eşlik etti.
Oriental Wind grubunun ilk kurucuları piyanist Bobo Stensson, Bass'cı Palle Danielson, saksafoncu Lennart Aberg, Gayda ve Neyde Hacı Tekbilek gibi ünlü müzisyenlerdi.
1990 yılına kadar, İsveç’teki kültürel çalışmalarını sürdürdü. Makam müziğini jazz'a uygulama amaçlı çalışmaları sırasında, Türkiye’den pek çok müzisyeni keşfedip onları dünya standartlarına taşıdı. Avrupa, Hindistan ve Amerika turları, konserler, albüm çalışmaları, seminerler birbirlerini takip etti.
Fis Fis Tziganes adlı albümü, Fransa'da 3000 albüm içinde ilk 3 sıraya girdi (1991).
Türkiye'de gerçekleştirdiği Green Wave albümü World Music DJ'lerinin her sene gerçekleştirdikleri ilk on içerisinde yer aldı (1992).
1993 yılından sonra çalışmalarını, Finlandiya’da sürdürdü. Orada kendisini ve çalışmalarını çok farklı boyutta etkileyen eşi Anna Temiz’le beraber oğlu Tomi’nin hayatına girişi gerçekleşti.
Aynı yıllarda Finlandiya’da Magnetic Band isimli albümü kaydetti. Jazz'ın doğaçlama ruhunu Afrika, Güney Amerika ritmi ile renklendirip geleneksel Türk ezgileri ile birlikte yorumlayan bir albüm çalışması oldu. Bu çalışma Yunanistan'da CD olarak basıldı. Ayın albümü seçildi ve aynı sene plak Down Beat isimli jazz dergisinde beş yıldız aldı.
30 senelik Scandinavia'daki aktivitelerini, İsveç Kültür Bakanlığı desteğiyle tüm dünyaya İsveç üzerinden dünya müzisyenleriyle ortak çalışmalar yaparak yaydı. Türk motiflerinin, jazzcılar tarafından keşfedilmemiş örneklerini büyük bir heyecan ve ilgiyle jazz ailesinin tınılarına katmak için ciddi bir çalışma içerisine girdi. Elde edilen bu tarz, İskandinav ülkelerinde kısa sürede kendini kabul ettirdi. Avrupa turnelerindeki festivaller, plak çalışmaları ve kültürel konserlerle 1998 yılına kadar geldi. Tüm bu çalışmaları, Türkiye'den dünyaya yaymak ve daha çok Türk müzisyeni ile beraber olmak amacıyla 1998 yılında uzun süreli kalamadığı Türkiye’ye Kültür Bakanlığı'nın desteği ile yerleşti ve buradaki çalışmalarına başladı.
Bitmek bilmeyen enerjisiyle peş peşe yeni projeleri devreye soktu. Bunlar arasında Kültür Bakanlığı ve Banvit sponsorluğunda, İzmir Devlet Senfoni Orkestrası ile kaydettiği kendi bestelerinden oluşan "Kuzeyden Güneye Yansımalar" adlı albüm, T.C. 75.yıl anısına "Kutlama" isimli CD ve Banvit firmasının 30. yıldönümü anısına "Yaşamın Ritmi" CD çalışması yer almaktadır.
Başarı Elektronik'in 2000 yılı kültür etkinlikleri kapsamında, tanıtım amaçlı 5 Cd'si hazırlandı.
Selanik, Atina, Barselona, Budabeşte, Zürih, Ljubliana, Amsterdam, Roterdam, Lahey, Lizbon gibi Avrupa’nın önemli sanat merkezlerinde Türk ve dünya ritimleri tanıtım programları, seminerleri düzenledi. Ayrıca Kültür Bakanlığı Türk Müziği Topluluğu'nda kadrolu sanatçısı olarak İstanbul, Ankara ve İzmir'de çeşitli konserler verdi.
Uzun yıllar boyu topladığı ve yaptığı bir çok farklı enstrüman dahil, tüm vurmalı çalgıları kendine özgü bir biçimde yorumlamakta ve en basit ritimleri bile çarpıcı bir anlatıma dönüştürebilmektedir.
Avrupa, Amerika ve Hindistan’da yaklaşık 3300 konser verdi ve 350 festivale katıldı. Afrika’nın, Güney Amerika'nın ve Hindistan'ın ritimlerini en iyi çalanlarıyla tanıştı. Görerek, dinleyerek, beraber çalarak ve onların çaldıkları aletleri quicca, berimbau, parmak piyano, konuşan davulu yapmayı ve çalmayı öğrendi. Kendi el yapımı olan bakır davullar, "Elektrikli Sihirli Piramiti", deve ve koyun çanlarında yaptığı "Artemiz" isimli metal aleti de içeren geniş bir etnik ve elektronik çalgılar koleksiyonu var.
34 senelik caz ve dünya müzikleri kapsamındaki tecrübelerini, Türkiye’de bir bir hayata geçirmek için çalışmaktadır.
HABER
Okay Temiz Budapeşte'de
13 Ocak 2014
Türk caz sanatçısı Okay Temiz, Budapeşte'de caz severlerle bir araya geldi.
Macaristan'ın başkenti Budapeşte'deki Sanat Sarayı'nda bu yıl 7'ncisi düzenlenen Jazz Showcase 2014 sanat etkinliği çerçevesinde caz konserleri ve konuyla ilgili konferans gerçekleştirildi.
Yoğun ilgi gören programın ilk gününde Macar caz gruplarının yanı sıra Uraz Kivaner Quartet, Orkut & Musluoğlu & İkiz Trio ve ünlü Türk caz sanatçısı Okay Temiz konser verdi.
Program kapsamında ikinci gün düzenlenen konferansta UNESCO sponsorluğunda gerçekleştirilen Uluslararası Caz Günleri'nin geleceği ve caz müziğine katkısı tartışıldı.
Konferans katılımcılarından Türk caz sanatçısı Çağlayan Yıldız ve İstanbul Caz Festivali eski sanat yönetmeni Francesco Martinelli, Türkiye'deki caz müziğinin gelişimi, şimdiki durumu ve Uluslararası Caz Günleri organizasyonunun Türkiye'deki caz müziğine katkısı hakkında bilgi verdi.
Konferans bitiminde Macaristan'ın Kayseri Fahri Konsolosu Osman Şahbaz, Türk-Macar ilişkilerinin sadece ekonomik ve siyasi olarak değil aynı zamanda sanatsal faaliyetlerle de pekiştirilmesi gerektiğini vurguladı.
Daha sonra Şahbaz, Türk caz sanatçısı Önder Foçan'a Türk-Macar tarihini anlatan bir kitap verdi, teşekkür etti.
Program ABD'li, Alman ve Macar caz gruplarının konserleriyle sona erdi.
SÖYLEŞİ
Dünyanın ritmi bozuluyor
ALİ PEKTAŞ
Zaman Pazar 9 Şubat 2014
‘Ritmin Efendisi’ olarak bilinen Okay Temiz, 11 Şubat’ta CRR’de 11. Ritim Günü konserini verecek. Küresel ısınma, su kaynakları ve ozon delinmesine dikkat çekecek olan sanatçı, birlik beraberlik duygusunun gelişmesi için herkesin ritim öğrenmesi gerektiğini söylüyor.
11 Şubat’ta, 11 Ritim Günü konseri vereceksiniz. Konserle neyi amaçlıyorsunuz?
Küresel ısınma, su ve ozon tabakasının delinmesine dikkat çekmek istiyoruz. Şu an yeterince farkında olmadığımız ama ileride başımıza büyük sıkıntılar açacak sorunlar bunlar. Adım adım büyük felaketler yaklaşıyor. İnsanlarda bir farkındalık olsun diye bir paylaşım konseri bu. Şimdiye kadar biz bütün bu konserleri eğlenceli olarak yaptık, ritim şöleni oldu.
Eğlenceli şovlar olmayacak mı?
Bunu ilk kez gerçekleştireceğimiz için konserin ilk yarısında yapılacak müzikler eller havaya tarzında olmayacak. Belki insanlar sıkılabilir diye konserin ilk yarısını buna ayırdık. İkinci sette ise ritim ağırlıklı coşkulu bir gösteri sunacağız. Küresel ısınmaya dikkat çekmek için iki özel ismi davet ettik. Sainkho Namtchylak özgün vokaliyle küresel ısınmayı, kuraklığı dile getirecek. Yine çılgın saksafoncu olarak niteleyebileceğim Peter Brötzmann da bu konuya dikkat çekecek.
Neden böyle bir dertle dertlendiniz?
Ben köyde ve tarlada büyüdüm. Ekin ektim, koyun sağdım, çobanlık yaptım. Büyüdüğüm ve her geçen gün silinen bu tabiatı elimle itemem. Daha önce de bu konuyla ilgili bir konser vermiştim. 23 sene İsveç’te kaldım. Orada buzullar var bilindiği gibi. Küresel ısınma orada daha belirgin görünüyor. Buzullar gün geçtikçe eriyor, ozon deliği sinyal veriyor. Ayrıca bununla dertlenmek için İsveç’te yaşamaya da gerek yok. Apaçık her yerde görülüyor. Bu bir sorumluluktur. Aklı olan her insanın buna dur demesi lazım.
Hayatın temelinde ritim olduğunu söylüyorsunuz. Tüm bunlar dünyayı ve hayatın ritmini nasıl etkiliyor?
Maalesef dünyanın ritmi bozuluyor. Bakın dünyaya, her yeri sel basıyor, şehirler sular altında kalıyor. Birçok yerde büyük kasırgalar, tayfunlar oluyor. Bunun şakası yok, iklimler değişiyor. Ülkemize bakın, bir kuraklık tehlikesiyle karşı karşıyayız. Dünya ikliminde bir kaos meydana geldi, devamı da olacak. Bu kadar endüstriyel gazlar, atıklar tabiata çok büyük zarar veriyor. Henüz işin başındayız. Benim yapmak istediğim bu mesajları müzik yoluyla insanlara verebilmek. Bu konsere özellikle politikacıların da gelmesini isterim.
Politikacıları bu konuda yeterince duyarlı görüyor musunuz?
İşin içinde maddi şeyler var. Bir de dünyanın her yerinde politikacılar kendi pozisyonlarını garanti altına almak için bunlara ses çıkarmıyor. Çok yanlış. Oysa bunlara ses çıkaran politikacılar kendi konumunu daha da sağlamlaştırır. Halkın gözünde daha iyi yerlere gelir. Bunlarla savaşsa bütün gençliği de arkasına alır.
Çevreciler ülkemizde de bu tür sorunlara dikkat çekiyor. Siz ne düşünüyorsunuz ülkemiz hakkında?
Bizi de büyük çevre felaketleri bekliyor. Dereler kuruyor, çevre mahvoluyor, kimyasal atıklar suya karışıyor. O atıkların tabiatta kaybolması uzun yıllar alıyor. Onlar kaybolana kadar biz kaybolacağız. Böyle giderse, çocuklarımıza, torunlarımıza çok kötü bir dünya bırakacağız.
Siz aynı zamanda öğretmensiniz. Öğrencileriniz bu konuda duyarlı mı?
Buraya gelenler, zaten bu konuların bilincinde olan insanlar. Suyun ne kadar güzel bir şey olduğunu biliyorlar. Çok değişik aletler çalınacak. İnsanlar eskiden hep davula vurmak için geliyordu. Bu konserde çalacakları aletler tabiat sesleri çıkaracak, bunlarla bir paylaşım yapacaklar. Bizim çocuk saatimiz de var, onlarla da çalışıyoruz. Bu bilinçle yetişiyorlar.
Çocuklar demişken, siz çocukların küçük yaşlarda ritimle tanışması gerektiğine inanıyorsunuz. Neden bu konuya bu kadar eğiliyorsunuz?
Çocuklardan önce müzik öğretmenlerinin ritim öğrenmesi gerek. Bizim böyle bir projemiz var. Milli Eğitim Bakanlığı’na da sundum. Türkiye çapında bütün müzik hocalarına ritim dersi verilsin diye. Müzik öğretmenleri konservatuarda başka şeyler öğreniyor ama çoğu ritim bilmiyor. Ben bunu İsveç’te devlet desteğiyle yaptım. Çok da güzel oldu, müzik eğitimine büyük katkı sağladı. Burada da yapmamız gerek.
Politikacıların ritim dersine ihtiyacı var
Son zamanlarda çok hoşgörüsüz bir toplum olduk. Ritim, bunun tersine dönmesi için katkı sağlar mı?
Bu birlik ve beraberliğimizi, birbirimizi daha dikkatli dinlememizi sağlar. Kafamıza göre konuşmamızı önler. Ritim, kontrol, beraberlik ve anlaşmamızı sağlar. Televizyondaki tartışma programlarında her kafadan bir ses çıkıyor. Kimse kimseyi dinlemiyor ama ritimde bu olmaz. Her kafadan bir ses çıkmaz.
Toplumda en yüksek perdeden konuşan kişiler politikacılar. Onlara da ritim dersi vermek gerekir mi?
Ben bunu kaç yıl evvel söyledim. Meclis’te bir oda açalım, kavga edeceklerine gelsinler ritim öğrensinler istedim. Hâlâ aynı şeyler geçerli. Hatta buna ihtiyaç daha da arttı diye düşünüyorum. Böyle güzel bir iş yaparsak dünyaya da iyi örnek oluruz. Sempatileri de artar. Siyasilerin ateşi düşerse toplumun ateşi de düşer. Düşünün ki bütün partiler bir uyum içinde çalıyor. Bu durum her şeyden önce barışı sağlar. Politikacıların öfkeleri biter zira müzik birleştiricidir.
Bugüne kadar dünyanın bütün ritimlerini keşfettiniz. Hangi ülkelerin ritimleri size daha yakın geliyor?
Uzak olması benim için daha iyi. Her zaman farklı şeyler arıyorum. Ritmin en derinine inen Hindistan’dır. Neredeyse ritme tapıyorlar. Sabah ayinlerine gidiyorduk. Tapınaklarda bizim için konser veriyorlardı.
Papa sahip çıktı, bizimkiler ilgilenmedi
Popüler müzikteki ritimleri nasıl buluyorsunuz?
Popüler müzik dinlemiyorum çünkü çok kötü. Bu ülkenin folklorunda çok ritim var ancak biz bundan gereğince faydalanamıyoruz. Olduğu gibi, estetize etmeden çalıyoruz. Onu işleyen yok, işleyene itibar da yok.
Sürekli yeni enstrümanlar icat ediyorsunuz. Nedir arayışınız?
Aslında bulunacak bir şey yok. Bir sonsuzluk var, onun içinde yürüyoruz. Buldum, ben buyum demek bana yakışmaz. Hep arayış içinde olacağız.
Bu kadar enstrümanı nasıl değerlendirmeyi düşünüyorsunuz?
Bu çalışmaları en güzel değerlendirecek olan Kültür ve Turizm Bakanlığı’dır. Müze yapıp müzenin alt katında enstrüman yapım atölyesi olmasını isterdim.
Bir dünya orkestrası kurma düşünceniz vardı? Şu anda ne aşamada?
Kendi alanında en iyi isimlerle orkestra kurmak istiyorum, değişik din ve ırklardan. Buna Başbakan ışık yakmıştı ama bir türlü devamı gelmedi. Bu ülkemiz adına büyük bir kariyer olurdu. Projemi Papa da duydu. Okay Temiz gelsin burada yapsın, dedi. Bu orkestra ile Efes ve Konya’da tüm dünyanın ilgiyle takip edeceği iki konser vermek istiyorum. Ancak yetkililerimiz yeterince anlayamadı projeyi.
|
Siz de biyografi.net'te yer alabilirsiniz "
İyi ki, biyografi.net var!" |
|