Biyografi Ara!

Binlerce biyografi keşfedilmeyi bekliyor

Tansuğ Bleda

emekli büyükelçi

Sayfayı paylaş
İlgili Kategoriler
Tansuğ Bleda
Tansuğ Bleda    (1934)-(2025)
emekli büyükelçi

1934 yılında Ankara'da doğdu. Galatasaray Lisesi'ni, ardından Siyasal Bilgiler Fakültesi'ni bitirdi. Dışişileri Bakanlığı bünyesinde uzun yıllar diplomat olarak görev yaptı. Paris, Tiran, Roma ve Bonn önemli görev yerleri arasındadır. Tahran'da büyükelçi, Paris'teki OECD'de Türkiye Daimi Temsilcisi oldu. Paris büyükelçiliği sırasında, meslekte 42 yılını doldurarak, emekliye ayrıldı. Alman Liyakat Nişanı ile Fransız Legion d'Honneur sahibi. 

1961 yılında Paris'e üçüncü katip olarak atandığı dönemde, Reşat Nuri Güntekin’in kızı Ela Güntekin ile evlendi. 1968 yılında boşandı. Hariciye'deki anılarını, Maskeli Balo adlı kitapta yayınladı. 

16 Ocak 2025 tarihinde Ankara'da vefat etti.

ESERİ:

1.Maskeli Balo 
Tansuğ Bleda 
Doğan Kitapçılık 

Maskeli Balo, Atatürk'ün Genelkurmay'la birlikte devlet yapısının temel direği olarak gördüğü Dışişleri'nin öyküsü... 

Bonn, Tahran, Paris, Tiran, Roma ve daha pek çok yerde çeşitli görevlerle Türkiye'yi uzun yıllar başarıyla temsil eden Tanşuğ Bleda, maskenin elverdiği ölçüde, anılarını, gözlemlerini ve içinde bulunduğu politik ortamı bazen tebessüm bazen hüzünle aktarıyor. 42 yılını meslekte geçiren Bleda'nın gözünden Dışişleri mensupları ve onlarla birlikte ailelerinin yaşadığı üzüntü, telaş, zahmet ve hatta korku dolu günler...


HAKKINDA YAZILANLAR

Diplomasi, mizah ve “Maskeli Balo”: Tanşuğ Bleda’nın ardından
Yazar: Mehmet Öğütçü
https://yetkinreport.com 19 Ocak 2025

Tanşuğ Bleda, 13 Mart 1993’te Paris Büyükelçiliği sırasında, MHP lideri Alparslan Türkeş ve Ermenistan Cumhurbaşkamı Levon Ter Petrosyan’ın Concorde Meydanındaki Crillon Otelindeki tarihi buluşmalarında kolaylaştırıcı rol üstlenmişti.

Diplomasi, ciddiyetin ve resmi prosedürlerin yoğun olduğu bir alan, çok az insan diplomasi ile mizahın yan yana gelebileceğini, hatta iç içe geçebileceğini düşünür. Oysa mizah, diplomaside yalnızca bir yumuşatma aracı değil, aynı zamanda iletişimde kapıları açan bir anahtar, gerilimleri azaltan bir tampon ve insanları birbirine bağlayan güçlü bir köprü. 16 Ocak 2025’te, 91 yaşında vefat eden, Türk diplomasisinin önemli isimlerinden Tanşuğ Bleda, mizahı hem bir sanat hem de bir diplomasi aracı olarak ustaca kullanan ender kişiliklerden biriydi.

Bleda, ağızdan eksik etmediği puroyu, her daim gülen yüzünü ve keskin zekâsını birleştirerek çevresinde hem bir güven hem de bir rahatlık ortamı yaratırdı. Ben dahil onu tanıyan herkes, hayatın ve kendisinin komik tarafını görebilen bu sıra dışı diplomatı hayranlıkla hatırlıyor.

Mizah onun için bir kalkan değil, bir köprüydü. Resmi görüşmelerde, ağır müzakerelerde veya diplomatik krizlerde bile mizah, onun silahıydı. Ancak bu mizah, incelikle dokunmuş, karşı tarafı incitmeyen bir zekâ ürünüydü.

Mizahın diplomatik gücü
Mizahın diplomasideki gücü, Bleda gibi bir figürün hayatında açıkça görülebilir. Mizah, insanları ortak bir zeminde buluşturur. Farklı kültürler, diller ve diplomatik gelenekler arasında köprü kurar. Gergin bir müzakere sırasında yapılan bir espri, karşı tarafın gardını düşürüp daha açık bir diyalog başlatabilir.

Tanşuğ Bleda, bu inceliği ve zamanı zarafetle kullanırdı. Onun mizah anlayışı, bir diplomatın sadece resmî belgeler, anlaşmalar ve dış görünüşü ile değil aynı zamanda insan ilişkileriyle de başarılı olabileceğinin en güçlü kanıtlarından biriydi.

Benzeri vasıflara sahip tandığım başka bir diplomat, halen Birleşik Krallık istihbarat teşkilatının tepesindeki (eski Ankara Büyükelçisi) Richard Moore.

O da hem Twitter diplomasisi hem Beşiktaş aşkı hem Cumhurbaşkanı Erdoğan ile tavla oyunları, hem de sıcak ilişkileri ve mizah anlayışı ile her kesimden çok dost kazandı Ankara’da ve Londra’da.

Bleda ve Maskeli Balo’nun ironisi
Bleda’nın mizaha olan tutkusu, diplomasi dünyasının perde arkasını anlattığı Maskeli Balo kitabında da kendini gösterir.

Bu kitap, diplomatik sahnenin hem ciddi hem de ironik yanlarını ele alır. Resmiyetin arkasındaki insan hikâyelerini, trajikomik anekdotlarla zenginleştirerek okuyucuya aktarır. Bu, yalnızca bir diplomatın değil, aynı zamanda bir gözlemcinin ve düşünürün dünyasına açılan bir kapıdır.

O kitabı tozlu raflardan indirip tekrar okumak istiyorum.

Elbette diplomatik mizah, dikkatle kullanılmalı. Kaba ya da yanlış anlaşılabilecek bir espri, ilişkilere zarar verebilir.

Ancak Bleda, bu dengeyi ustalıkla kurmuş bir diplomattı. Örneğin, Paris’teki yıllarında hem Fransız hem Türk çevrelerinde adeta bir dostluk elçisi gibiydi. Genellikle burnu havada insanlar olarak bilinen Fransızlar ile ilişkiyi şahsileştirmekte pek güçlük çekmedi.

Eşi Erel Hanım’la birlikte oluşturduğu sıcak ve samimi ortam, Türkiye’nin yumuşak gücünü en etkili şekilde yansıtan örneklerden biriydi.

Karadeniz Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’nın kuruluşunda katkısı oldu. Kritik dönemlerde Türkiye’nin Tahran ve Paris büyükelçiliklerini yürüttü. 13 Mart 1993’te Paris Büyükelçiliği sırasında MHP lideri Alparslan Türkeş ve Ermenistan Cumhurbaşkanı Levon Ter Petrosyan’ın buluşmalarındaki kolaylaştırıcı rolü kayıtlardadır.

Diplomasiye insani dokunuş
Tanşuğ Bleda’nın diplomasi ve mizah konusundaki başarısı, bize önemli bir ders veriyor: Diplomasi, sadece dosyaların, anlaşmaların ve siyasi çıkarların konuşulduğu bir alan değil. Bu alan, insani ilişkilerin ve samimiyetin de kendine yer bulduğu, duyguların ve zekânın birleştiği bir sahne aynı zamanda.

Mizah, diplomatik başarının gizli anahtarlarından biri olabilir. Gerilimi düşürmek, güven oluşturmak ve ilişkileri derinleştirmek için mizah, incelikle kullanıldığında olağanüstü bir araçtır.

Ben de televizyon ve konferans konuşmalarımda, iş müzakerelerimde sıkıcı formalite, rituel ve ciddiyeti kırmak için sık sık mizahın yumuşatıcı ve yol açıcı etkisini kullanmaya çalışıyorum iyi bir öğrenci olarak.

Tanşuğ Bleda, ardında yalnızca bir diplomatın başarı hikâyesini değil, aynı zamanda diplomasiye insani bir dokunuş getiren bir miras bıraktı. Onun mirası, diplomasiye (hatta ne yapıyorsak ona) mizah, zarafet ve insanlık katmanın mümkün olduğunu gösteriyor.

Artık o, purosunu tüttürerek aramızda olmasa da gülümsemesi, esprileri ve neşesi, Türk diplomasisinin tarihinde yerini çoktan aldı. Işıklar içinde uyusun.