Süleyman Arif Emre Devlet Eski Bakanı eski milletvekili
1923 yılında Adıyaman'ın Besni ilçesinde doğdu. Babası Ali Bey, annesi Fatma Hanım. 1944 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden mezun oldu. Ankara Defterdarlığı, İçişleri Bakanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığı'nda çeşitli görevlerde bulundu.
Bir süre Ankara ve Adıyaman'da avukatlık yaptı. 1956 yılında Hürriyet Partisi ile siyasi hayata atıldı. 1961 yılında Adıyaman'da Yeni Türkiye Partisi İl Teşkilatı'nı kurdu. 1965 yılında aynı partiden milletvekili seçildi.
1971 yılında Milli Nizam Partisi'ne kurucu üye olarak katıldı. Parti kapatılınca 1972-73 yıllarında Milli Selamet Partisi'nin kurucu genel başkanlığını yaptı.
1974 -1977 yıllarında kurulan koalisyon hükümetlerinde Devlet Bakanlığı görevlerinde bulundu. 1980 darbesi döneminde bir süre tutuklu olarak Mamak Sıkıyönetim Mahkemesi'nde yargılandı. Beraat etti.
Siyasi yasaklama kalkınca politika hayatına Refah Partisi Merkez Karar Yönetim Kurulu Üyesi olarak devam etti. Fazilet Partisi'nden İstanbul Milletvekili seçildi. Saadet Partisi üyesiydi.
Az Almanca ve Fransızca biliyor. Evli ve 4 çocuk babası.
21 Temmuz 2019 tarihinde İstanbul'da vefat etti.
ESERLERİ:
1.Namazın Hayati Özellikleri 2000 2.Siyasette 35 Yıl (3 cilt)
VEFAT-HABER
Süleyman Arif Emre hayatını kaybetti 21 Temmuz 2019
Milli Görüş hareketinin kurucularından ve Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ın yakın çalışma arkadaşlarından eski Devlet Bakanı Süleyman Arif Emre vefat etti.
Eski bakan Süleyman Arif Emre vefat etti. Siyasi kariyerinin yanında şair kimliğiyle de bilinen, milli görüş geleneğinin önemli isimlerinden, Erbakan'ın dava arkadaşı Süleyman Arif Emre hayatını kaybetti.
Süleyman Arif Emre'nin cenazesi 22 Temmuz Pazartesi İkindi namazını takiben Ataşehir'deki Mimar Sinan Camii'nde kılınacak cenaze namazından sonra Karacaahmet Mezarlığında defnedilecek.
Lal olur birden dilim, bilmem neden görsem seni? Görmesem kalmaz kararım, dinmez efganım benim.
Hasta gönlüm çok zamandır iftirakından harab. Olmadım bir lahza rahat, geçti devranım benim.
Mübtelayım bir ümitsiz gizli derdin zehrine, Bu sebepten her geçen gün düştü dermanım benim.
Yok teselliden nasibim, vermeyin zahmet bana. Etmeyin bunca eziyet az mı hicranım benim?
Kan tutar, sen her bakışta kasdedersen canıma. Yaremi sar, merhem ol da akmasın kanım benim.
Arif Emre her ne etsen razıdır fermanına Sahibimsin hem efendim hem de sultanım benim
Meftun Olarak
Yandım ebedî hüsnüne meftun olarak Kâr etti dilin ruhuma efsûn olarak.
Sor hal-i perişanımı saysın geceler Geldim kapına kaç kere meftun olarak.
Kahreyleme ey sevgili şad eyle beni Görsen ne çıkar bir kere memnun olarak.
Etmek mi muradın beni sermest-i harab Ta haşre kadar böylece mecnun olarak.
HABER
Emre: Bayar 'gizli celsede Batılılara söz verdik' dedi Radikal 15 Temmuz 2012
Celal Bayar Lozan'ın gizli zabıtlarını açıkladı
Meclis'te darbeleri araştırmak için kurulan komisyona, yakın tarihin tanığı olan ünlü isimler katılıyor. 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat'a ilişkin önemli bilgiler veriliyor. 28 Şubat 'post-modern' darbesini araştıran alt komisyona katılan Süleyman Arif Emre de öyle. Çarpıcı anekdotlar aktardı. İlginç bilgiler verdi, polemik doğuracak anılar anlattı.
Lideri olduğu Milli Nizam Partisi (MNP) kapatılınca üzüntüden kalp spazmı geçiren Erbakan, sıkıntıdan aşırı kilo almış. İsviçre de bir kliniğe yatırılan Erbakan Türkiye ye 80 kilo olarak dönmüş.
Yeni kuşaklara adı yabancı gelse de 80’li yaşları aşan Süleyman Arif Emre, muhafazakâr siyasetin tanınmış ismidir. Erbakan Hoca’nın en yakın kurmaylarındandı. Milli Görüş’ün ‘hafıza’sı denebilecek bir isim. 1950’li yıllarda Necip Fazıl, Osman Yüksel Serdengeçti gibi isimleri mahkemelerde savundu. Erbakan’ın koltuğu devrettiği ilk isim oldu. Milli Nizam kapatılınca yerine kurulan Milli Selamet Partisi’nin ilk genel başkanlığını yaptı. Emre, 28 Şubat Komisyonu’na 50 yılı aşan siyasi deneyimleriyle birlikte anılarını da anlattı. MNP, 12 Mart muhtırasının ardından kapatılınca Erbakan Hoca İsviçre’ye gitmişti. Hoca’nın gidiş ve gelişiyle ilgili şehir efsanesi halinde anlatılan bir söylenti vardır. Erbakan Hoca’nın askerlerin bilgisi dahilinde gittiği ve ‘dön’ denilince geldiği anlatılır.
Emre, Erbakan’ın bambaşka bir gerekçeyle İsviçre’ye gittiğini söyledi. Meğer Erbakan, fazla kilolarından kurtulmak için İsviçre’ye gidip bir klinikte ‘obezite’ tedavisi görmüş. Emre, Erbakan’ın İsviçre macerasını şöyle anlattı: “Hoca, 110 kilo, şişmanlamıştı. Milli Nizam kapandı diye kalp spazmı geçirdi. İsviçre’de şişmanlığı şey eden rehabilitasyon merkezi varmış, oraya gönderdiler. Hoca döndüğü zaman 80 kiloydu. Hatta tanımadık biz de.”
Eşref Bitlis: Demirel’e güvenmeyin
Süleyman Arif Emre, 28 Şubat sürecinin mimarı olarak Süleyman Demirel’i gösterirken Demirel’in Erbakan’a karşı askeri dolduruşa getirdiğini anlattı. Uçak kazasında ölen Eşref Bitlis Paşa’nın da Demirel konusunda kendilerini uyardığını aktarıyor: “Demirel, bizim katılmadığımız şûrada veya Milli Güvenlik Kurullarında, devamlı Erbakan’ın ve bizim aleyhimize paşaları dolduruşa getiriyordu. Bunu kafamdan atmıyorum. Eşref Bitlis Paşa benim amcamın oğlunun yakın akrabasıdır. Onun evine gelmişti. Orada dedi ki ‘Arif Bey, Demirel mütemadiyen sizin aleyhinizde askeri kışkırtıyor. Hoca’ya da söyleyin, Demirel’e güvenmeyin’.”
Bayar: Dini unutturacağız
Laikliğin kabulü ve işlevi sürekli tartışma konusu yapılır. Süleyman Arif Emre, Türkiye’deki darbelerin ve parti kapatmaların Lozan’daki gizli celsede Batılılara verilen söze dayandığı iddiasını ortaya attı. Zaman zaman muhafazakâr tarihçilerin de gündeme getirdiği bu iddiayı 3’üncü Cumhurbaşkanı Celal Bayar açık bir şekilde söylemiş. Emre’ye göre DP iktidarı döneminde Celal Bayar, gençlere, “Söyleyin bakalım gençler, laikliğin bizdeki esas hedefi nedir” sorusunu yöneltiyor. Gençler, “Din-devlet işlerinin ayrılması” gibi klasik cevaplar veriyor. Bayar, gençlere ‘hayır’ diyerek anlatmaya başlıyor: “Biz zor anda, gizli celsede Batılılara söz verdik. Belli bir zaman içinde bu millete bu dini unutturacağız. Bizdeki laikliğin gayesi budur”. Emre, halen hayatta olan Hulusi Özkul isimli Adana milletvekilinin konuşmanın tanığı olduğunu belirttikten sonra Bayar’ın şunları söylediğini de ekledi: “Bu Batılılara verilen gizli sözün bekçiliğini bizde devlet başkanları yapar. Ordu yapar, mahkemeler yapar. Benden sonraki devlet başkanları da aynı görevi yapacaklardır. Batılılara böyle söz verdik, hadi bakalım inkılapçı gençler, böyle bilesiniz, böyle hareket edesiniz.” Süleyman Arif Emre, iddiasını destekleyen bir başka detay daha verdi: “Hukuk Fakültesi’nde 1944 senesinde Lozan seçmeli ders olarak bize okutulmuştu. Nusret Mete isminde bir profosörümüz, o da aynı şekilde, ‘Bizde laikliğin gayesi budur’ demiştir.”
Menderes’i asan hâkimi DP terfi ettirmiş
Emre, ‘DP’nin büyük günahı’ olarak gördüğü bir anıyı da paylaştı. Hüseyin Üzmez, gazeteci Ahmet Emin Yalman’ı vurmuştu. Menderes’in başında olduğu DP, yargı sürecine müdahale ediyor. Bozma kararı veren 1. Ceza Dairesi’nin başına Salim Başol’u atıyor. 27 Mayıs olunca Salim Başol, Menderes ve 2 bakanını asan Yassıada Mahkemesi’nin başına getirilmişti.