Sibel Özel akademisyen, hukukçu Prof. Dr. Sibel Özel
1986 yılında Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesini birincilikle bitirdi. Aynı üniversitede 1988 yılında yüksek lisans ve 1997 yılında ise doktora eğitimini tamamladı. Akademik hayatını Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesinde devam etti. 2009 yılında profesör oldu.
Milletlerarası Özel Hukuk, Yabancılar Hukuku, Vatandaşlık Hukuku ve Uluslararası Tahkim alanında birçok çalışmaya imza attı. Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Milletlerarası Özel Hukuk Anabilim Dalı Başkanı olarak görev yapmaktadır.
ESERLERİ:
1.Milletlerarası Ticari Tahkimde Kanunlar İhtilafı Meseleleri 2.Milletlerarası Özel Hukuk Mevzuatı 3.Milletlerarası Özel Hukuk 4.Atipik Sözleşmelere Uygulanacak Hukuk 5.Milletlerarası Özel Hukukta Sözleşmesel Meseleler 6.Milletlerarası Tahkim ve Usul Hukukuna İlişkin Güncel Meseleler 7.Milletlerarası Usul Hukukunda Mahkemelerin Yetkisine İlişkin Güncel Tartışmalar - Ulusal Konferans - 20 Şubat 2021 - Konferans Bildiri Kitabı 8.Milletlerarası Özel Hukukta Kambiyo Senetleri İle İlgili Güncel Gelişmeler - Ulusal Konferans - 12 Aralık 2020 - Konferans Bildiri Kitabı 9,Fener-Rum Patrikhanesi'nin Ekümeniklik İddiası ve Heybeliada Ruhban Okulu Meselesi 10.Akreditif Hukuki Niteliği
ESER-AYRINTI
Fener-Rum Patrikhanesi'nin Ekümeniklik İddiası ve Heybeliada Ruhban Okulu Meselesi Sibel Özel IQ KÜLTÜR SANAT YAYINCILIK
19. yüzyılda İstanbul Patrikhanesi, Yunanistan, Sırbistan, Romanya ve Bulgaristan kiliseleri üzerindeki kontrolünü kendi iradesi dışında kaybetmiştir. Balkan savaşlarından sonra Osmanlı ülkesinde yaşayan Rumların çoğu kültürel lider olarak İstanbul’u değil, Atina’yı görmektedir. Yunanistan’a kalan toprak parçası Balkan savaşlarının sonunda Patrikhanenin ruhani yetkisi içinde kalsa da Patrik fiiliyatta sadece İstanbul ve Anadolu’daki Ortodokslar üzerinde etkili olmuştur. Dolayısıyla "Patrikhane ekümeniklik fırsatını kaçırmış ancak Rum kilisesi olarak kalmıştır."
"Fener Rum patrikhanesi ekümeniklik iddiasıyla bütün Ortodoksluğun merkezi olarak kabul edildiğinde patriğin ve metropolitlerin TC vatandaşı olma zorunluluğunun kaldırılması söz konusu olacaktır. Bu talep hem 1862 Rum Nizamatına hem de Türk Anayasa ve kanunlarına aykırıdır. Egemen bir devlette azınlık statüsünde bulunan bir kilisenin, bütün dünya Ortodokslarının lideri sıfatıyla hareket etmesi ve hukuk düzenini buna göre şekillendirerek ekstra territorial status talebi ne ulusal ne de uluslararası hukuka uygundur."
"Azınlıkların din özgürlüğünün ve din adamı yetiştirme özgürlüğünün engellendiği savıyla konuyu gündemde tutan ve yabancı devlet adamlarından yardım isteyen Patrikhane Heybeliada ve Ruhban Okulu’nu kendisine bağlı uluslar arası teoloji okulu olarak açmak istemektedir. Dolayısıyla talep edilen statü azınlık okulu değil, yabancıların Patrikhanenin bünyesinde teoloji eğitimi aldığı uluslararası üniversitedir. Ancak bu üniversitenin YÖK’e bağlı olmaması istenmektedir. Türkiye’de bırakın Ortodoks azınlığı çoğunluğa dahi tanınmayan bu imtiyaz Patrikhanenin ekümeniklik iddiasının belkemiğini oluşturmaktadır."
Kapak: Yunus Karaaslan Yayın Tarihi: 04.03.2008 ISBN: 9789752553330 Dil: TÜRKÇE Sayfa Sayısı: 232 Cilt Tipi: Karton Kapak Kağıt Cinsi: Kitap Kağıdı Boyut: 13.5 x 21 cm
GÖRÜŞ
Heybeliada Ruhban Okulu sorunu Prof. Dr. Sibel Özel / Mar.Ünv. Huk. Fak. Milletlerarası Özel Huk. Ana. Dal Başk. Cumhuriyet 7 Şubat 2019
Lozan Antlaşması madde 40, azınlıkların istediği şekilde okul açmasına izin vermemektedir. Madde Müslüman olmayan azınlıkların hukuken ve fiilen diğer Türk vatandaşlarıyla eşit olmasını temin etmektedir. Patrikhane’nin talep ettiği statü Müslüman çoğunluğun sahip olmadığı bir ayrıcalıktır.
Heybeliada Ruhban Okulu’nun (HRO) kapalı olması azınlıkların din özgürlüğü çerçevesinde ele alınmakta ve TC’nin siyasi bir karar alarak okulu açması gerektiği her platformda dillendirilmektedir. Oysa HRO, Anayasa Mahkemesi’nin verdiği ve HRO ile ilgili olmayan bir kararın ardından hukuka uygun olarak kapatılmıştır. Zira Anayasa Mahkemesi’nin belirlediği üzere özel üniversiteler anayasaya aykırıdır ve adı üniversite olmasa bile üniversite eğitimi veren özel yüksekokulların mevcudiyetine imkân tanıyan kanun hükümleri anayasaya aykırıdır. HRO da karar kapsamında bir yüksekokul olduğu için diğer yüksekokullarla birlikte hukuken kapatılmıştır.
Patrikhane’nin istemi √ HRO’nun yeniden eğitime başlaması ancak hukuk kurallarına uygun bir statü ile mümkündür. Hukuk kuralları herkes için eşit bir şekilde, ayrımcılık yapılmadan uygulanmalıdır. Bu itibarla HRO meselesinde incelenmesi gereken husus Patrikhane’nin talep ettiği statünün hukuka uygun olup olmadığıdır. Patrikhane tümüyle kendisine bağlı, yurtdışından kendi belirlediği öğrencilere eğitim veren uluslararası bir teoloji okulu talep etmektedir. Bir başka ifadeyle YÖK’e bağlı olmayan bir üniversite istenmektedir. Hemen vurgulanmalıdır ki bu statüdeki bir okul artık azınlık okulu değildir. Zira azınlık Türk vatandaşıdır, yabancı değildir. Yabancıların eğitim göreceği bir okul azınlık okulu olarak mütalaa edilemez ve azınlıkların din özgürlüğü başlığı altında ele alınamaz.
Din eğitimi ve öğretimi √ Anayasa madde 24, din eğitimi ve öğretiminin devlet gözetimi ve denetimi altında olacağını belirtmektedir. Dolayısıyla laik TC’de sadece İslam değil, diğer dinlerin eğitimi de ancak devlet denetimi altında mümkündür. Üniversiteler ise anayasanın 130. maddesine göre sadece devlet tarafından kurulabilir. Günlük dilde özel üniversite terimi kullanılmasına rağmen, anayasaya göre özel üniversite yoktur, devlet ve vakıf üniversitesi vardır. Bütün üniversiteler de YÖK’e bağlıdır. Dolayısıyla YÖK’e bağlı olmayan bir yüksekokul talebi hukuka aykırıdır.
√ Lozan Antlaşması madde 40, azınlıkların istediği şekilde okul açmasına izin vermemektedir. Madde, Müslüman olmayan azınlıkların hukuken ve fiilen diğer Türk vatandaşlarıyla eşit olmasını temin etmektedir. Oysa Patrikhane’nin talep ettiği statü, Müslüman çoğunluğun sahip olmadığı bir ayrıcalıktır.
Talep edilen statü Ortodoks teoloji eğitimi için YÖK’e bağlı olmayan, yurtdışından gelen öğrenciler için bir yüksekokulun faaliyete geçmesi, eşitliğe ve hukuk birliğine aykırıdır. Bu yönde verilecek bir taviz kaçak medrese eğitiminin de meşrulaştırılması ve YÖK’e bağlı olmayan, İslami cemaatlerin kontrolünde, özel ilahiyat okullarının da kurulması anlamına gelecektir. Bu durumun laik ve hukuk devleti niteliklerini taşıyan TC’nin sonu olduğunu görmezden gelmek mümkün değildir.
√ HRO, anayasa ve kanunlara uygun olarak açılabilir. Halihazırda kapalı olmasının nedeninin Patrikhane’nin talep ettiği statünün Türk hukukuna aykırı olduğu, hukukun ve adaletin herkes için geçerli olduğu, hiç kimseye, kuruma veya cemaate ayrıcalık tanınamayacağı hususu iç ve dış kamuoyuna net bir biçimde anlatılmalıdır. HRO’nun siyasi iktidar tarafından ne zaman açılacağı sorusu yerine, Patrikhane’nin neden HRO’nun Türk hukukuna uygun olarak açılmasını kabul etmediği sorusunun sorulması gerekmektedir. Mağduriyet iddiası üzerinden hukuk birliğini derinden sarsacak ayrıcalıklara izin verilmemeli ve meselenin hukuk üzerinden tartışılması sağlanmalıdır.