13 Temmuz 1954 tarihinde İzmir'de doğdu. Ziraat Fakültesi'ndeki öğrenimini yarıda bırakarak profesyonel şarkıcılığa başladı.
1970'lerin ortalarında 'Kaybolan Yıllar', 'Gölge Etme' gibi şarkılarla yıldızı parladı. Şarkılarının çoğunu kendi besteledi. Bazılarının sözlerini yazdı.
İlk kez 1979'da sinema oyunculuğu denedi. Oyunculuk yeteneğiyle dikkat çektiği, 'Bin Yıl Önce Bin Yıl Sonra' adlı müzikallerdeki 'Sen Ağlama 'Geri Dön', 'Dağlar Dağlar' gibi şarkıları öne çıktı.
'Git' kasetiyle zirvedeki yerini aldı. Aşkın Nur Yengi, Sertab Erener, Levent Yüksel ve Yıldız Tilbe gibi vokalistliğini yapan dönemin gençlerini pop müziğe kazandırdı.
Üç kez evlendi ve bir çocuk annesi...
Sezen Aksu'nun Albümleri:
Serçe,Ağlamak Güzeldir, Firuze, Sen Ağlama, Git, Sezen Aksu '88, Sezen Aksu Söylüyor, Gülümse, Deli Kızın Türküsü, Işık Doğudan Yükselir, Gül Bahçeleri, Düğün ve Cenaze, Adı Bende Saklı, Sarı Odalar(Ben Seni Çok Sevdim Oplum)
Çok bilinen şarkıları:
Kaybolan Yıllar, Gölge Etme, Yak Bir Sigara, Firuze, Hata, Ağlamak Güzeldir, İkinci Bahar, Dilimin Ucunda Kelimeler, Geri Dön, Tukeneceğiz, Git, unzile, Değer mi Hiç, Sarışınım, Bir Çocuk Sevdim, Seni İstiyorum, Şinanay, Gidiyorum, Belalım, Hadi Bakalım, Gülümse, Masum Değiliz, Deli Kızın Türküsü, Tenna...
HAKKINDA YAZILANLAR
BEBEK SEZEN
Fen öğretmeni Şehriban Hanım ile matematik öğretmeni Sami Bey, Denizli'de tanışıp evlenirken, dünyaya gelecek çocuklarını disiplinli bir şekilde yetiştirmeye karar verirler... Şehriban Hanım ağır bir hamilelik dönemi geçirir, doktorların bütün ısrarlarına rağmen çocuğunu aldırmaz. 13 Temmuz 1954’de Fatma Sezen Yıldırım dünyaya gelir... Çocukluğu dünyaya geldiği Denizli Sarayköy'de geçer Sezen'in... Annesi ve babasıyla birlikte yaşadığı, Sarayköy'deki derenin yanındaki iki katlı o evi hiç unutamaz...sezen
SEZEN... CÜCE BELA
Sezen 1999 yılında bir gazetenin yaptığı röportajda o iki katlı evi ve çok sevdiği anneannesini şöyle anlatıyor...'Alt katta Huriye teyzem otururdu... Üst katta ise anneannemle biz... Babamla annem, aldıkları eğitim gereği bana karşı hep mesafeli dururlardı... Bir yaıma kadar saçım yok, kabak kafalı bir Sezen 'dim... Bir tek dudaklar gene böyle, iri etli dudaklar... Beni epey özgür bırakmışlardı... Nasıl bırakmasınlar ki, adım 'Cüce Bela' ya çıkmıştı... İlle de dikkat çekeceğim... Hiçbir şey yapamasam, durduk yerde düşüp bayılırdım... İnsanlar benimle ilgilensinler diye neler yapmazdım ki... Habire evden kaçardım mesela... 10 yaşımda makyaj yapardım... Annemler bir ara benimle ilgili olarak çok çaresiz kalmışlar. Beni kendi halime bırakma kararları da ondan sonra kendiliğinden gündeme gelmiş zaten.'
YARAMAZ KIZ
Çocukluğunda "acaip bir yaratık" olduğunu söyleyen Minik Serçe, bebekken bir gün annesinin yün yumaklarından kendisine meme yapmış ve eve ziyarete gelen kaymakam düşüp, bayılıvermiş. 10 yaşında makyaja başlayan Sezen, daha o zamandan haftada bir saçını değişik renklere boyamaya başlamış. Çocukluktan şöhret olmayı kafasına takan Sezen, İzmir'in bütün sokaklarında şarkı söyler, milleti başına toplarmış. Konak - Köprü arasındaki troleybüste aralıksız şarkı söylediğini söyleyen Sezen, bir gün bütün durakları es seçen şoförle biletçinin açığa alınmasına neden olmuş.Annesi ve babasının O'na hiç dokunmamış olması; belki de gençliğinde her on beş günde bir dikkat çekme amacıyla intihara kalkmasına neden olmuştur. Bu ten temasının yoksunluğuna karşın, Sezen ailesinin kendisine güven ve sevgiyi sonsuz bir güçle hissettirdiğini söylüyor. O'na göre, yalnızca sevgilerini gösterme şekilleri farklıydı.
KARA KUZU
Sezen Aksu'nun yaramazlıklarındaki en önemli müsekkini anneannesidir... Nadire Hanım eski Osmanlı kadınlarından, karizmatik ve etkileyicidir... Ve Sezen onun 'kara kuzu'sudur... Ancak, Sezen'in yaşadığı ilk ve en önemli acı da onunla ilgili olur ne yazık ki... Sezen hayatı boyunca unutmaz, unutamaz o acıyı...'Çok özel bir kadındı anneannem. Mücadele içinde yaşamış, hayatı tırnaklarıyla kazımış. Annem henüz altı yaşındayken dedem ölmüş, çiftlikteki tüm işler onun üzerine kalmış. Her şeyi, tüm yükü göğüslemiş. Tam bir hanım ağa... At binen bir kadın. Zeki, ileri görüşlü. 'Doğurdum diye sevmem evladımı, faziletli olması gerek, sevgiyi hak etmesi gerek' derdi. Kişiliğimde derin izleri var onun. 14 yaşımdaydım. İlk acımı onunla yaşadım. Elimi tutarken öldü. 'Elimi ovar mısın?' dedi ve ben ağlamaya başladım. Bana 'kara kuzum' derdi. 'Kara kuzum ağlama, üzülürüm. Dilerim sen de benim gibi mutlu gidersin' dedi. Dua ederken, nefesi kesildi. O gece anneannemin yanında uyudum, hiç korkmadım.'
KARA KUZU BÜYÜYOR
Büyüme çağında sanatın bütün dallarına ilgi duyan Sezen, resim, tiyatro, dans dersleri alır. Lise hayatında kendini iyice müziğe verir fakat yükseköğrenim için Ziraat Fakültesi'ni seçer. Aynı yıllarda İzmir Radyosu sanatçılarının dersler verdiği İzmir Radyosu Sanatçılar Derneğine girer ve dört yıl aralıksız, iki yıl aralıklı altı yıl süreyle Türk Sanat Müziği eğitimi alır.
PROFESYÖNELLİĞE İLK ADIM
1970'te "Hafta Sonu" gazetesinin açtığı Altın Ses Yarışması'nda 6. olan Sezen Ziraat Fakültesi'ne ikinci sınıfta eldeva der, çünkü aklı,fikri ve yüreği müziktedir. Bir süre sonra da Yeşil Giresunlu'dan, ilk plağını yapması için teklif alır. 1975'e girerken piyasaya çıkan 'Haydi Şansım' adlı bu 45'lik plak, sadece 50 tane satar.'Moralim çok bozulmuştu... Çünkü o ilk plağımdan kendim ve yakınlarım almıştı sadece... Kimbilir, belki de dağıtımı iyi yapılamamıştı...' Sezen'in daha sonra Kusura Bakma, Gölge Etme, Yaşanmamış Yıllar, Vurdumduymaz, Olmaz Olsun gibi parçalarla yıldızı parlar. 1976 yılında Bebek Belediye Gazinosu’ nda ilk kez sahne alır.Sezen 'in ilk filmi 1979 yılında Bulut Aras ile başrolleri paylaştığı Minik Serçe olur. Serçe'nin ikinci ve son filmi ise 1990 yılında Ferhen Şensoy'la oynadıkları "Büyük Yalnızlık"tır... Sezen son olarak 2000'in sonlarında ATV'nin sevilen dizilerinden İkinci Bahar'da Sezen Aksu rolüyle yer alır.
ARTIK SEZEN AKSU VAR
1982 yılının ilk haftasında Şan Müzikholu'nda "Sezen Aksu Aile Gazinosu" adlı müzikali sahnelemeye başlar. Sahnede 7 tipi canlandıran Sezen Aksu; Adile Naşit, Şener Şen, Ayşen Gruda, Altan Erbulak gibi usta tiyatrocularla aynı sahneyi paylaşır. Yine aynı yıl, bugün en iyi klasikler arasında yer alan "Firuze" albümü çıkar. Ancak o yıllarda eleştiriler pek de iç açıcı değildir. Ama kim ne dersin Türkiye'de artık Sezen Aksu gerçeği vardır...
TELLİ DUVAKLI
10 Temmuz 1981’de Beşiktaş Evlendirme Memurluğu'nda telli duvaklı Sezen Aksu ile beyaz smokinli Sinan Özer evlenir. Sezen Aksu'nun nikah sırasında Mithat Can'a 4.5 aylık hamile olduğu gündeme gelir. 11 Kasım 1981'de Mithat Can doğar ve bundan iki yıl sonra da bu evlilik son bulur. Ama dostlukları tıpkı diğer eşleri Hasan Yüksektepe, Engin Aksu ve Ahmet Utlu da olduğu gibi asla bitmez...
MÜZİĞİN ZİRVESİNDE
1984, 1986, 1988 ve 1989 yılında çıkardığı albümlerle yükselişine hızla devam eder Sezen. 1991 yılında çıkan "Gülümse" albümü çok farklıdır. Albümde bulunan bütün parçalar hit olur ve hepsi klasikler arasına girer. Albümdeki "Hadi Bakalım" ın Avrupa'da çıkan single'ı, klibi olmamasına rağmen iyi bir satış grafiği çizmeyi başarır. Sezen Aksu artık müziğin zirvesindedir.
KADER
Minik Serçe (Sezen Aksu'ya Minik Serçe adını gazeteci Yavuz Gökmen takmıştır) 31 Mayıs 1994'te kaybettiğimiz Uzay Heparı ve 16 Ocak 1996'da kaybettiğimiz Onno Tunç'tan büyük yara alır. Tam 17 gün oturduğu yerden kalkmaz, kımıldamaz, gözleri bir noktada öylece kala kalır... Derken birden resim yapmak gelir içinden... Tuvalin üzerinde beliren siyah beyaz resimdeki kişi, Onno Tunç değil, ona 'kara kuzum' diyen anneannesi Nadire Hanım'dır... Sezen’in hayatında çok önemli yerlerde olan bu üç kişinin terkini Sezen uzun süre kabullenemez. 6 ay evden çıkmaz...'Resim yapmak iyi geldi... Ama bu arada hep düşündüm, düşündüm... Sonra bir gün aynaya baktım ki, saçlarım bembeyaz olmuş... Aslında beyaz saçlar da yakışıyor bana... Farklı bir görüntü...'
ONNO TUNÇ
Sezen 1999 yılında bir gazetenin yaptığı röportajda Onno Tunç'la bir hatırasını şöyle anlatıyor... 'Sabah saatlerinde başladık tartışmaya Onno'yla. Akşam oldu, hala tartışıyoruz. Ağlamaktan gözlerim şişti. Evlerimiz de karşılıklı... Döne döne tartışma, kavga... Sonunda bu geldi, kapımı tekmelemeye başladı. Birden yukarı fırladım ve Smith Wesson marka silahımı kaptım. Ne diyorsun sen Onno! diye namluyu doğrultup kapıya fırlayınca, bu adeta ışınlandı... Yok oldu birden... Zigzaklar çizerek kaçtı... Ben onu duvar dibine sindi sandım... Meğer karayoluna fırlamış, koşuyor... O halini görünce, ben de asfalta çıktım, gülmekten sırtüstü uzanıp debeleniyorum asfaltta. Nasılsa o korkuyla uzun süre geri dönmez dedim, içeri girdim... Meğer o akşam Levent civarında beş ev soyulmuş. Polis gece karanlığında panik halinde koşan Onno'yu görünce 'Hırsız budur mutlaka' diyerek hemen enselemiş. Doğru karakola... 'Ben Onno Tunç'um' demiş ama karakoldaki hiçbir polis tanımamış bunu... Kavga ettiğimiz için benim adımı da verememiş... Sabahı karakolda etmiş... Derken, onu tanıyan bir polis gelmiş sabah... Sevincinden polisin boynuna sarılmış... Ancak o zaman salıvermişler... Bir daha kapımı hiç tekmelemedi!'
PRODÜKTÖR SEZEN
Sezen Aksu vokalistlerine albümler yaparak onlara birer star olma yolunu da açar. Sezen'in bize ilk tanıttığı kişi Aşkın Nur Yengi'dir. 1990 yılında prodüktörlüğünü üstlendiği Aşkın N. Yengi'nin ilk albümü, "Sevgiliye" albümü, milyona yakın trajıyla büyük bir başarı sağlamıştır. Prodüksiyonunu üstlendiği ikinci kişi Sertab Erener olur. "Sakin Ol" albümü, yine büyük bir satış başarısıyla Sezen'in bir prodüktör olarak da ne kadar büyük işler yapabileceğini gösterir.Sertab Erener'in albümünden bir kaç ay sonra Levent Yüksel'in albümü "Med Cezir" piyasaya çıkar. Şarkılar ilk aylarda kimsenin dikkatini çekmez ancak, bir kaç ay sonra farkedilen albüm bir milyonu aşan tirajı ve klasikler arasına şimdiden geçen birbirinden güzel şarkılarla Sezen'in prodüktörlükteki başarısını bir kez daha kanıtlar.
TANRI KRALİÇEYİ KORUSUN
Sezen 1991'den sonra çıkardığı bütün albümlerle çok dikkat çeker, çok eleştirilir. 1995 yılında türkü ve Anadolu atmosferiyle, 1996 yılında başka sanatçılara verdiği şarkıların bir derlemesi ve Onno Tunç'a adanan “Düş Bahçeleri”yle, 1997 yılında yine çok değişik bir tarzla Goran Bregoviç ile çalışarak karşımıza çıkar Sezen. 1998 ve 2000 yılında çıkan albümlerde de yeniliklerine devam eder. Belki de bütün bunlar Kraliçe 'nin zirve keyfini çıkarmasıdır...
MİTHAT CAN
Sezen oğlunu ne kadar çok sevdiğini şu cümleyle çok iyi açıklıyor.‘Benim oğlumu sevdiğim kadar, beni seven olmadı...’Minik Serçe'mizin oğlu Mithat Can Özer 11 Kasım 1981 doğumlu. Özel Atanur Oğuz Lisesi'nden mezun oldu. Şimdi ise Londra Music Schooll 'da okuyor Mithat Can. Sezen babaannelik hakkında ise şöyle diyor:'Mithat Can’ın bir aşk bebeği yapmasını isterim ve ona ben bakarım.
HABER
Bütün Ermeniler doğal olarak benim akrabam Milliyet 4 Kasım 2013
Sezen Aksu, önceki akşam kapılarını yeni açan Zorlu Center PSM sahnesinde sevenleriyle buluştu...
Fahir Atakoğlu ve Ara Dinkjian eşliğinde sade bir orkestrayla konser veren Aksu'yu salonu dolduran yüzlerce kişi izledi...
Aksu, sohbet arasında "Biliyorsunuz 10 sene Onno Tunç'un gelini olarak yaşadım... Dolayısıyla bütün Ermeniler doğal olarak benim akrabam" şeklinde konuşunca salondakilerden alkış aldı...
HABER
Sezen Aksu, 40 yıllık sahne hayatına ağlayarak veda etti Zaman 16 Ocak 2016
Sezen Aksu, 40 yıllık sahne hayatına dün akşam ağlayarak veda etti.
Sezen Aksu, bu yaz dinleyicilerinin karşısına Sezenli Yıllar adını taşıyan ve dört konser olarak planlanan sahne şovuyla çıkmıştı. İlk iki konser, geçtiğimiz temmuz ayında Harbiye Açıkhava Sahnesi'nde gerçekleştirildi. Son iki konser ise ekimde yapılacaktı fakat şehitler nedeniyle ertelenmişti.
‘Sezenli Yıllar'ın son iki konserinin ilki, dün akşam Maslak'taki Volkswagen Arena'da gerçekleştirildi. İkincisi bu akşam 20.30'da aynı mekanda yapılacak. Minik Serçe, dün akşamki konserinde, sahneye son kez çıktığını söyledi ve sevenlerine gözyaşlarıyla veda etti.
Minik Serçe'nin sahneye adımını attığı andan itibaren durgundu, keyfi pek yok gibiydi. Meşhur esprilerini çok az yaptı. Sahnede yavaş hareket ediyordu, temkinliydi. Evde elini incittiğini söyledi ama annesinin rahatsızlığı, ülkesinin durumu, son zamanlarda çok fazla yıpratılması onu yorduğu belliydi. Her zamanki gibi izleyicisi ona destek verdi. “Yeter ki kalbiniz kırılmasın” diye tribünden ses yükselince, derin bir ah çekti ve “Benim kalbim kırılmış ne ki, ülke ortadan ikiye yarıldı!” dedi. Sahneye çıkmadan önce herkesin kendisini tembihlediğini ve çenesini tutacağını anlattı ama yine yapamadı, yapmadı.
Yaklaşık üç buçuk saat sahnede kalan sanatçı, son parçasından sonra “Her bitiş yeni bir başlangıçtır. Yarın İstanbul'daki son konserimi vereceğim, üretmeye devam fakat söz verdiğim birkaç konseri de yaptıktan sonra sahneye veda ediyorum. Bugün 40 yılın anısına ortak paylaşımda bulunduğunuz için şükranla doluyum. Benim oyuncak bebeğim olmadı, kendimi bildim bileli şarkı söyledim, alkışı sevdim. Kadınları, erkekleri, romanları, özellikle de başkaldıranları daha çok sevdim. Hayat sana teşekkür ederim. Müziği aşkla yapan buradaki insanlarla veda güzel oldu.” dedi. İtiraz istemedi. Şakayla karışık beni sinirlendirmeyin, uyarısı yaptı. Döndürüp döndürüp şarkıları dinleyin, yeter 40 yıldır buralardayım, diyerek herkesi güldürdü.
Minik serçenin vedası herkesi çok üzdü. Sanatçı, son anda gözyaşlarını tutamadı, ağladı, ağlattı. Zaten paramparça olmuş , umuda en çok ihtiyaç olduğu anda ülkesini Sezen'siz bıraktı. Ama hepimiz biliyoruz ki, sanatçılar sahneden uzun süre ayrı kalamaz. Dönüşü heyecanla beklenecek…
HABER
Sezen Aksu'nun annesi vefat etti 2 Mart 2016
Sezen Aksu, ‘Ağlama Anne', ‘Sevdam Ağlıyor' gibi şarkılarının ilham kaynağı olan annesi 91 yaşındaki Şehriban Yıldırım'ı son yolculuğuna uğurladı.
Sami Yıldırım'ın eşi, Sezen Aksu'nun annesi olan Şehriban Yıldırım'ın cenazesine çok sayıda ünlü katılarak acılarına ortak oldu.
Cenazede İbrahim Tatlıses, Bülent Ersoy, Hülya Avşar, Sibel Can, Erol Evgin, Yonca Evcimik, Mustafa Ceceli, Emel Müftüoğlu, Cüneyt Özdemir, Hande Yener, Nükhet Duru, Ercan Saatçi, Engin Öztürk, İsmet Berkan, Sinan Çetin gibi çok sayıda tanınmış yer aldı.
Şehriban Yıldırım'ın cenazesi Güzelyalı Hacı Ahmet Tatari Camii'nde kılınan cenaze namazı sonrası Örnekköy Mezarlığı'nda toprağa verildi.