1543 yılında doğdu. Babası Emir Şemsettin'dir. Annesi Tokat'ta meskun Bayındırlı Türkmenlerindendir. Annesi Emir Han Musullu bin Külabi Bey Bin Emir Bey’in kızıdır.
Şeref Han'ın babası Emir III. Şeref, Osmanlı’ya isyan etti. İran’a kaçarak Şah Tahmasb’a sığındı.
Şeref Han, İran Şahı Tahmasb tarafından, Nahcivan Valiliği'ne gönderildi. Oradan III. Murat’a mektup yazarak Osmanlı’ya bağlılığını bildirdi.
Sultan III. Murat tarafından hediyeler gönderilerek Bitlis Beyliği'ne atandı.
1220 - 1650 yılları arasında Bitlis’te hüküm süren Şerefhanlar sülalesinin mensubudur.
Şerefname’nin yazarıdır. Bu eseri, 60 yaşında ve 1597 tarihinde tamamladı. Eser Farsça'dır. Doğu Anadolu’nun tarihi, beylikleri, soy kütükleri, Bitlis Beyleri ve vuku bulan olayları anlatmaktadır. Şerefname'yi “Eğri Fatihi” olarak anılan Sultan III. Mehmet’e ithaf etti.
1604 yılında Bitlis’te vefat etti. Mezarı Bitlis’te, Şerefiye Külliyesi'nin avlusundaki türbenin içindedir.
ESER-AYRINTI
ŞEREFNAME Etnografya ve Coğrafya Girişi
3 cilt Yazan:Şerafeddin Han (Erzurum Eyaletinde Bitlis Beyi)
Farsçadan Fransızcaya çeviren ve yorumlayan: François Bernard CHARMOY Fransızcadan Türkçeye çeviren: CELAL KABADAYI Ek çeviri RIZA KATI Editör: A. Doğan Safya sayısı: 360 Ebat: 13,5x19,5 Kapak: Karton İç kâğıt: 2 hm enzo Fiyatı: 23,5 TL Basım tarihi: Nisan 2009
Yaba Yayınları
Tarih/Mezopotamya Kitaplığı: 13 (I/I -1. c) ISBN 978-975-386-136-6 (1.c) Barkod: 9789753861366
ARKA KAPAK YAZISI
Birbiri ardı sıra dünya sahnesine çıkan halklar arasında, tarihsel ihtişamlarına tanıklık eden üstün nitelikli es erlerle anıları en uzak geleceğe aktarılanlar vardır; örneğin Mısırlılar gibi; onların anayurdu aynı zamanda felsefenin de beşiği olarak kabul edilir. Yunanlar ve Romalılar gibi başka uluslar da sanat ve bilimdeki ilerlemeleriyle, yasaları ve politik kurumlarıyla bizim hayranlığımızı kazanmışlardır. Tarihin bize büyük kahramanlık olarak sunduğu her şeyde onların adı geçer. Ayrıca yalnızca yıkıcı dehalarıyla ve kana susamış, yağmacı ordularının ayakları altında ezilen bütün ülkelere uyguladıkları kıyımlarla bilinen uluslar da vardır: Attila komutasındaki Hunlar ile ünlü fatihleri Cengiz Han ve Batu önderliğinde muzaffer olarak geçtikleri geniş topraklarda kanlı izler bırakan Moğollar ya da Tatarlar böyle uluslardı. Öte yandan, bu kötü üne sahip olmadan, savaşçı dehalarıyla ve onlara birçok Asya ve Afrika ülkesini yönetme onuru kazandıran bazı büyük komutanlarının yiğitlikleriyle ayrıcalıklı bir yer edinen uluslar da vardı; Kürtler böyleydi işte. Perslerin Herkülü olarak adlandırılan Rüstem’in destansı kahramanlıklarıyla ve ikinci Haçlı Ordusu’nun Avrupalı kahramanları, Philippe Auguste’ler, Aslan Yürekli Richard’lar, Luzinyen’ler ve Hristiyanlık tarihinde parlak yerlerini almış birçok başka savaşçı arasında adları geçen Saladin ya da Selahaddin ve onun saygıdeğer kardeşi Melik Adil’in yüksek başarıları aracılığıyla Kürtler’in adı ünlenmişti. Bu ulus aynı zamanda 18. yüzyılın son yarısında Zend hükümdarlığının kurucusu ve Pers ülkesinin önderi olan Kerim-Han’ı, onunla birlikte birçok yetenekli tarihçi ve edebiyatçıyı da yetiştirmiştir. Bunların arasında büyük bilgin Cezireli İbn-ül-Etzir, ünlü Abulfeda, hem tarihçi hem coğrafyacı olarak bilinen Hamalı prens Ayubid ve son olarak Osmanlı Sultanı II. Bayazıt’ın çağdaşı olan Bitlisli zarif tarih yazıcı İdris de vardır.” (Charmoy)
Özetlersek; Şerafeddin Han nasıl ki Kürtleri Şerefname ile tarih sahnesinde ölümsüz kılmışsa, Fransız asıllı Doğubilimci François Bernard Charmoy da o derece bu dev eserin basamaklarını zirveye çıkarmıştır. Şerefname’yi notlar ve açıklamalarla zenginleştiren Charmoy’un tavrı bilimseldir; muhatabı büyük tarihçilerin eserleridir. Böylece bize, çağları aşan bir tarih hazinesi niteliğinde yeni bir Şerefname sunmaktadır.
Elinizdeki 1. Cilt Etografya ve Coğrafya Girişi bölümüdür. İzleyen ciltlerle Şerefname beş ciltle tamamlanmaktadır.
Yayınevimizin otuzuncu yılında gururla sunarız. (Yaba)
HAKKINDA YAZILANLAR
Türkiye'nin iki asırlık engelli yolu Avni Özgürel Radikal 2 Ekim 2005
Şerefname'de Kürtler
Yasaklamalar dolayısıyla Türkçe çevirisi ancak 1971'de çıkan Şerefname'nin Kürt tarihi ve sosyolojisi açısından ne denli önemli bir kaynak olduğunu biliyoruz. Şerefname, Bedlis (Bitlis) beyi eref Han tarafından 1597'de Farsça yazıldı. Orijinal elyazma nüshası Oxford Üniverisitesi'nin Bodleian Kütüphanesi'nde bulunan eser 1669'da yine Bitlis beylerinden Ahmed Mirza Bey ve 1681 yılında Şem'i takma isimli bir yazar tarafından iki defa Arap harfleriyle, 1930'da ise Diyarbakırlı öğretmen Süleyman Savcı tarafından Latin harfleriyle olmak üzere üç kez Türkçeye çevrildi, ancak yayımlanmadı. İlki 1971'de çıkan M. Emin Bozarslan çevirisi ise sonra tekrar basıldı.
Han'ın değerlendirmeleri
Burada Kürt beyi Şeref Han'ın Kürtler'a dair değerlendirmelerini aktarmak istiyorum. "Birbirlerinin sözüne uymaz, asla birlik ve beraberlik içerisinde hareket edemezler" diye tanımladığı Kürtler konusunda Şeref Han hayli esprili bir dille, hikâyeler anlatarak hükümler verir. Örneğin Hz. Muhammed ile görüşmeye giden heyette yer alan Buğduz adlı bir Kürt'ün çirkinliğini gördükten sonra Hz. Muhammed'in, "Yüce Allah bu topluluğu, kendi arasında ittifaka ve birleşmeye muvaffak etmesin, yoksa birleştikleri takdirde, onların elleriyle insan nesli mahvolur" dediğini nakleder sonra da ekler: "O zamandan beri bu topluluk birleşik büyük bir devlet, birleşik büyük bir saltanat kurmaya muvaffak olamamıştır." Keza, "Kürtler arasında şimdilik, genel olarak emrine uyulacak ve yargısı uygulanacak kimse olmadığı için, bu halk en ufak ve önemsiz nedenlerle ayaklanarak, önemsiz hatalar ve küçük suçlar yüzünden büyük suçlar işlerler" der.. Ve, " Kürtler üreyip kısa zamanda çoğalırlar, ancak aralarında öldürme yaygın olduğu için nesilleri çoğalmaz!" hükmüne varır...
Diyebilirsiniz ki Şeref Han'ın değerlendirmesi yanlıştır, bakın nasıl Barzani ve Talabani'nin liderliğinde birleşti Kürtler, devlet olma yolunda en önemli safhayı atlattılar v.s. Türkiye'de de Öcalan'ın otoritesini kabul ettirdiğini öne sürebilirsiniz...
Ama unutmayın ki bu fotoğraf, devam eden oyunun şu an görünen sahnesinden. Müteakip 'kareler'de neyin olduğu da daha belli değil. Son üç asırda zaman zaman ayağa kalkmış ama her defasında 'kullanılmışlığın' pençesine düşüp hüsrana uğramış bu acılı halkın şimdi önüne düşenlerin 'doğru' yerlerde saf tuttuğundan fazla emin olmamak lazım.