Biyografi Ara!

Binlerce biyografi keşfedilmeyi bekliyor

Sami Zan

doktor

Sayfayı paylaş
İlgili Kategoriler
Sami Zan

Sami Zan
doktor, akademisyen

1921 yılında İstanbul’da doğdu. Eğitim hayatına Beşiktaş 19. İlkokulu ve Ankara İnkılâp İlkokulu’nda başladı. Ortaokul eğitimini Çanakkale’de tamamladıktan sonra, İstanbul Haydarpaşa Lisesi'nde lise eğitimini sürdürdü. 1940 yılında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'ne kabul edilen Zan, burada aldığı eğitimle tıp dünyasına adım attı. 1945 yılında, o dönemde Türkiye'deki tek tıp fakültesi olan İstanbul Üniversitesi’nden mezun olmasına rağmen, bakanlık kararıyla Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi'ne transfer edildi ve 1946 yılında buradan mezun oldu. Mezuniyet sonrası pratisyen hekim olarak askerlik görevini tamamladı ve ardından Mardin'in İdil ilçesinde mecburi hizmetini yaptı. 1948 yılında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Anatomi Enstitüsü'ne asistan olarak atanan Zan, akademik kariyerinde önemli bir yol kat etti.

Tıp Eğitimine Katkıları

Sami Zan, 1952 yılında uzmanlık alanında uzmanlık eğitimini tamamladıktan sonra İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Anatomi Kürsüsünde çalışmaya başladı. 1955 yılında doçentlik, 1960 yılında ise profesörlük unvanını kazandı. 1978-1984 yılları arasında Anatomi Kürsüsü Başkanlığı görevini yürütürken, üniversite içindeki saygınlık ve etkisi giderek arttı. Derslerinde genellikle eğlenceli ve yaratıcı bir yaklaşım sergileyen Zan, akademik bilgilerini öğrencilerine ilgi çekici yöntemlerle aktarmayı başardı. Özellikle anatomi derslerinde kullanmaya başladığı maketler ve şemalarla öğrencilerin dikkatini çekti. Bununla birlikte, derslerini daha ilginç hale getirmek için öğrencileriyle birlikte canlandırmalar yaparak bazen mizahi ve açık saçık anekdotlar da anlattı. Bu yöntemleri, özellikle 1970'li ve 1980'li yıllarda büyük ilgi gördü ve çok sayıda öğrenci sadece o gün dersinde yer almak için sınıfına akın etti. Zan’ın derslerinde kullandığı fıkra, özdeyiş ve eğlenceli anlatım tarzı, dönemin en ilgi çeken eğitim yöntemlerinden biri haline geldi.

Etkisi ve Mirası

Sami Zan, akademik ve mesleki yaşamında büyük bir etki bırakarak, kendisini sadece bir öğretim üyesi olarak değil, aynı zamanda ilham veren bir mentor olarak da tanıttı. Öğrencileri, sadece derslerin içeriği değil, aynı zamanda Zan’ın kişisel yaklaşımları ve eğitici ruhuyla da büyülendiler. "Hekim olmak, her konuya hâkim olmaktır" şeklindeki ünlü sözünü sıkça dile getiren Zan, tıbbın sadece bir bilim dalı değil, aynı zamanda çok yönlü bir beceri gerektiren bir meslek olduğunu savundu. Onun için bir hekim, sadece tıp bilgisinde değil, insanlık, iletişim ve psikoloji gibi birçok alanda da yetkin olmalıydı.

Sami Zan’ın dersleri, sadece anatomi öğrencileriyle sınırlı kalmadı. Başka fakültelerden ve bölümlerden de öğrenciler, onun derslerine katılmak için amfiyi dolduruyordu. Onun mizahi ders anlatım tarzı ve konuya olan derin ilgisi, öğrencilerinin unutamadığı anılar bıraktı. Derslerinde söyledikleri fıkralar ve uyguladığı mizansenler, sadece ders içerikleriyle değil, aynı zamanda öğrencilerine bıraktığı neşeli hatıralarla da öne çıktı.

Zan, 1984 yılında kalp krizi sonucu hayatını kaybettiğinde İstanbul Üniversitesi’ndeki Anatomi Kürsüsü Başkanlığı görevini yürütüyordu. Ardında bıraktığı miras, sadece tıp eğitimine değil, aynı zamanda eğitimin insan yönünü de anlamamıza katkı sağlamıştır. Bugün, İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi’ndeki bir amfiye adı verilmiş olan Prof. Dr. Sami Zan, öğrencileri ve meslektaşları tarafından hala saygı ve sevgiyle anılmaktadır. Onun eğitime kattığı yaratıcı yaklaşım, yıllar sonra dahi hatırlanarak, nesilden nesile aktarılmaktadır.

1984 ylında vefat etti.


xx

PROF. DR. SAMİ ZAN (1921-1984) BAKIN NE DİYOR?

İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde "Sami Zan" adında müthiş bir Anatomi hocası vardı... Hocaların hocasıydı. Derslerindeki özlü sözleri dinlemek için her bölümden talebe gelir ve sınıfı hınca hınç dolardı.
• Meyvası çamura düşüyor diye ağaca lanet edilmez!
• Hekim hastasını umumiyetle teselli eder, nadiren de tedavi.
• Üniversiteye girip te çıkamayanlara profesör denir.
• Okumak sanatı esasları hatırlamak, detayları unutmaktır.
• Bence en acınacak insan, vazifesinde/görevinde ücretten başka bir şey alamayandır.
• Hayat = Çalışma x Doğruluk x İim/Bilgi x Maharet/Beceri x Şans Eğer; şansın sıfırsa, neticede/sonuç de koca bir SIFIR olur.
• Hayat üstü pamuklarla örtülü bir kazık tarlasıdır.
• Hayatta bütün maniler/engeller üzerinden geçilmek için yapılmıştır, önünde durulmak için değil!
• Yükselmek için kendi ayaklarınızı kullanınız, başkalarının sırtı ve ellerini değil.
• İyilik belki unutulur ama ölmez. Kötülük ölür ama unutulmaz.
• Göz medeniyetler yapar fakat medeniyetler bir göz yapamaz.
• Sevmek, oturup birbirine bakmak değil, belki beraberce aynı yöne bakmaktır.
• Söndüremeyeceğin ateşi yakmayacaksın.
• Herkesin ter kokusu ayrıdır, parmak izi gibi.
• Yolun ilerisini göremiyorsanız dönemece gelmişsiniz demektir.
• Kader size bir limon verdiyse, ondan limonata yapacaksınız.
• Huzur, saadet, mutluluk; insanın sevdiği işi yapması değil, yaptığı işi sevmesidir.
• İbret al, ibret olma.
• Zaman paraya benzer, lüzumsuz sarf edilmedikçe yeter.
• Elzem, lazımdan önce gelir.
• Felakete sabredememek, asıl büyük bir felakettir.
• Geleceğinle alakalı en büyük kahin, geçmişindir.
•Aşağıda olan düşmekten korkmaz. Fazla ilişme.
• Hiçbir zaman çıktığın kapıyı hızlı kapatma, geri dönmek isteyebilirsin.
• Kapıyı kilit, kadını yiğit tutar…
• Dört şeye itimad edip güvenme; kış havasına, düşman sevgisine, amir iltifatına, kadın sadakatine.
• Dünyada kıymeti en zor anlaşılan şey doğru sözdür.
• Hakiki kalp, her şeyi affeder.
• Büyük huzur ve saadetler acı çekmeden elde edilmez.
• Tehlike geliyorum, namus gidiyorum demez.
• Hayatta nasihatçi olarak ÖLÜM yeter.
• Para iyi bir uşak, kötü bir efendidir.