Ömer Rolf Freiherr Von Ehrenfels İslam'ı Seçenler Dr. Ömer Rolf Freiherr Von Ehrenfels
28 Nisan 1901 tarihinde Avusturya'da doğdu. Küçük yaşta İslam dinini incelemeye başladı. Gençlik yıllarında Türkiye, Arnavutluk, Yunanistan ve Yugoslavya’yı dolaştı. Müslümanlarla tanıştı. Camilerde ibadete katıldı.
1927 yılında İslam’ı kabul etti. Kendisine Ömer ismini seçti.
1932 yılında Hindistan’ı ziyaret etti. İslamda Kadının Yeri isimli bir kitap neşretti.
Almanlar İkinci Dünya Savaşı sırasında Avusturya’yı işgal edince, Hindistan’a kaçtı. Ekber Haydar’ın yardımıyla Assam’da antropolojik araştırmalar yaptı. 1949’da Madras Üniversitesi antropoloji profesörlüğüne tayin edildi.
Bengal’de bulunan “Royal Aslotic Society” tarafından altın madalya ile mükafatlandırıldı. Kitapları urdu diline de tercüme edilerek basıldı.
7 Şubat 1980 tarihinde vefat etti.
Dr. Ömer Rolf Freiherr Von Ehrenfels'in İslam'ı Seçme Öyküsü
Dr. Ömer Rolf Freiherr Von Ehrenfels Avusturyalıdır.
Rolf Freiherr baron von Ehrenfels, bütün dünyada “Gestalt = Kuruluş” fizyolojisi ilminin kurucusu olarak kabul edilen Prof. Dr. Baron Christian Ehrenfels’in tek oğludur. Meşhur bir aileye mensuptur.
Daha küçük bir çocukken şarka karşı büyük merak duymağa ve İslam dinini tetkik etmeğe başlamıştır. Kız kardeşi İmma von Bodmesrhof, Lahor’da 1953 yılında neşredilen bir eserinde kardeşinin bu hevesini uzun uzadıya anlatmaktadır.
Rolf, genç yaşında Türkiye, Arnavutluk, Yunanistan ve Yugoslavya’yı dolaşmış ve Müslümanlarla temas etmiş, Hıristiyan olmasına rağmen, camilerde ibadete katılmıştır.
Nihayet İslam dinine karşı olan bu yakınlığı, onun 1927 senesinde Müslümanlığı kabul etmesine sebep olmuş ve kendisine Ömer ismini seçmiştir. 1932 senesinde Hindistan’ı da ziyaret etmiş ve İslam’da Kadının Yeri isimli bir kitap neşretmiştir. Almanlar İkinci Dünya Savaşı esnasında Avusturya’yı işgal edince, Rolf, Hindistan’a kaçmıştır. Kendisini kabul eden Ekber Haydar’ın yardımı ile, Assam’da antropolojik araştırmalar yapmış ve 1949’da Madras Üniversitesi antropoloji profesörlüğüne tayin edilmiş ve Bengal’de bulunan “Royal Aslotic Society” tarafından altın madalya ile mükafatlandırılmıştır. Kitapları urdu diline de tercüme edilerek basılmıştır.
Niçin Müslüman oldum?
Niçin Müslüman olduğumu soruyorsunuz. Beni Müslüman yapan ve onun hak din olduğunu bana bildiren hususları aşağıda sıralıyorum:
1.İslamiyet, dünyada tanıdığımız bütün dinlerin iyi kısımlarını ihtiva eder. Bütün dinler insanların sulh ve sükûn içinde yaşamasını isterler. Fakat hiçbir din bunu, İslam dininde olduğu gibi insanlara açıklayamamıştır. Başka hiç bir din, İslam dini kadar Hâlikımıza ve din kardeşlerine karşı, bu derece sevgi aşılayamamıştır.
2.İslamiyet, sulh ve sükûn içinde Allah-u teala’ya tam bir teslimiyet emreder.
3.Tarih tetkik edilirse, hakikaten İslam dininin en son ilahi hak din olduğu ve artık başka bir din zuhur etmeyeceği kendiliğinden meydana çıkar.
4.Muhammed Aleyhisselam, İslam’ı tebliğ etmiş olup, peygamberlerin sonuncusudur.
5.İslam dinine giren bir kimse, şüphesiz eski dininden ayrılmış olacaktır. Fakat bu ayrılık zannolunduğu kadar büyük değildir. Bütün ilahi dinlerde iman esasları birdir. Kuran-ı Kerim, eski ilahi dinleri kabul eder. Ancak, bu dinlere sonradan karıştırılan yanlış akideleri düzeltmekte, İsa Aleyhisselam’ın hakiki dinini izhar etmekte, Muhammed Aleyhisselam’ın son peygamber olduğunu ve Ondan sonra başka bir peygamber gelmeyeceğini ilan etmektedir. Yani İslamiyet, diğer dinlerin hakiki ve kâmil şeklidir. İnsanlar türlü menfaatler ve ihtiraslar yüzünden, birbirlerine düşman olmuşlardır. Bundan menfaat umanlar olmuş, dinleri birbirine karşı düşman yapmağa çalışmış, aslı Allah-u Teala’yı tanımak olan dinleri, dünya işlerinde bir vasıta olarak kullanmağa başlamışlardır. Hâlbuki, dikkat edilecek olursa, İslam dininin, diğer ilahi dinleri kabul ettiği, Fakat onlarda zamanla ve insan eliyle yapılan hataları tashih ettiği görülür. İslamiyet’i kabul etmek, erkek ve kadın bütün insanların muhtaç oldukları, manevi ve maddi yardımı yapmak demektir.
6.İnsanlar arasında kardeşlik fikri, hiç bir dinde, İslam dininde olduğu şekilde bildirilmemiştir. Müslüman olan herkes, hangi ırktan, hangi milletten, hangi renkten ve hangi dilden olursa olsun, birbirlerinin din kardeşleridir. Siyasi düşünceleri ne olursa olsun, birbiri ile kardeştirler. Bu büyüklük hiç bir dinde yoktur.
7.İslam dini, dünyada kadınlara da büyük haklar veren bir dindir. İslam dini, kadına en büyük yeri vermiştir. Peygamberimiz Muhammed Aleyhisselam, “Cennet anaların ayağı altındadır” buyurmuştur.
İslam dini, diğer dinlere mensup olanların yaptıkları eserlere hürmet etmiş, bunları barbarlar gibi yıkmamıştır. İstanbul’da Fatih ve Sultan Ahmet camileri yapılırken, Ayasofya’nın bazı kısımlarını model almaktan çekinmemişlerdir. Müslümanlar bütün tarih boyunca, diğer din mensuplarına en büyük adaleti ve merhameti göstermişlerdir.
İşte bütün bunlar için, ben Müslümanlığı kendime din olarak seçtim.
ENGLISH BIOGRAPHY
Dr. UMAR ROLF FREIHERR VON EHRENFELS (Austrian)
(Rolf Freiherr (baron) von Ehrenfels is the only son of Prof. Dr. Baron Christian Ehrenfels, who is known as the founder of Gestalt psychology all over the world. He belongs to a well-known family. He was only a small child when he felt a growing concern for the orient and began to study the Islamic religion. His sister Imma von Rodmesrhof writes about this inclination of her brother's in detail in a book of hers, which was published in Lahore in 1953. At a very young age, Rolf traveled in Turkey, in Albania, in Greece, and in Yugoslavia, and joined prayers in mosques although he was a Christian. Eventually, the warm feelings of closeness that he had been harboring towards Islam resulted in his embracing Islam in 1927, from then on he chose the name 'Umar for himself. In 1932 he visited India, and published a book entitled 'The Place of Woman in Islam'. When the Germans invaded Austria during the Second World War, Rolf fled to India. Accepted and supported by Akbar Haydar, he carried on anthropological studies in Assam, was appointed as a professor of anthropology for the University of Madras in 1949, and was awarded with a gold medal by the 'Royal Asiatic Society', which was located in Bengal. His books were also published in the Urdu language.)
You ask me why I became a Muslim. In the following lines I shall give an account of the factors that formed the cause of my becoming a Muslim and realizing that Islam is a true religion:
1) Islam contains the good aspects of all the world's religions known to us. All religions are intended for men's living in peace and tranquility. Yet no other religion has managed to teach it to people as explicitly as Islam does. No other religion has been successful in imbuing with such deep love towards our Creator and towards brothers of the same faith.
2) Islam enjoins a perfect submission to Allahu ta'ala in a mood of peace and tranquility.
3) A retrospective look into history will automatically expose the fact that the Islamic religion is the final true, heavenly religion and that no other religion will appear.
4) Muhammad 'alaihis-salam', who communicated the Qur'an al-karim, is the final prophet.
5) It is doubtless that a person who enters the Islamic religion will automatically have separated himself from his former religion. Yet this separation is not so big as it may be anticipated. The tenets of belief are the same in all the heavenly religions. Qur'an al-karim acknowledges the heavenly religions before itself. Yet it rectifies the wrong beliefs inserted into these religions afterwards, exposes the religion of Isa 'alaihis-salam' in its essential form, and declares that Muhammad 'alaihis-salam' is the final prophet and that no prophet will come after him. In other words, Islam is the true and perfect form of other religions. Various clashes of interests and contrasting ambitions have made men inimical towards one another. And this animosity, in its turn, has been exploited by other people, who have tried to change religions into rival camps and thus to build their worldly advantages on religions, which, in actual fact, are essentially paths guiding to knowing Allahu ta'ala. In fact, it takes a little alertness to see that the Islamic religion acknowledges the other heavenly religions and that it purifies them of the human interpolations that they had been subjected to in the course of time. To accept Islam, therefore, means to render a spiritual and material service which is needed by all people, men and women alike.
6) In no other religion has the concept of brotherhood among people been stated so expressly as it has been in Islam. All Muslims, regardless of their race, nation, color and language, are brothers of one another. Whatever their political views are, they are brothers of one another. No other religion possesses this beauty.
7) Islam is a religion which gives women great rights. The Islamic religion has allotted women the most proper place. Muhammad 'alaihis-salam' stated, "Paradise is beneath a mothers' feet."
The Islamic religion respected the works of art made by people of other religions, and did not demolish them like barbars. As they were building mosques like Fatih and Sultan Ahmad (Blue Mosque) in Istanbul, they did not feel averse to modeling some of their architecture after that of Saint Sophia. Throughout history, Muslims have displayed greatest justice and mercy towards people of other religions.
For reasons such as these, I chose Islam for my faith.