Enver Paşa’nın öz kardeşi. 1911 ve 1912’de Trablusgarp Savaşı’nda Atatürk’le birlikte İtalyan işgaline karşı savaştı. Birinci Dünya Savaşı’nın sonuna doğru, 1918’de Kafkas İslam Ordusu Kumandanı olarak Bakü’yü Ermeni Taşnakların ve Rusların işgalinden kurtardı. Birinci Dünya Savaşı sırasında Azerbaycan’da ‘Bakü Fatihi’ olarak tanındı. TBMM tarafından İstiklal Madalyası’yla onurlandırıldı. Türk savunma sanayiinin ilk özel sektör fabrikalarından birini, bunun yanı sıra Kütahya’da da bir çini ve seramik fabrikası kurmuştu.
HABER
Bir silah fabrikatörünün bilinmeyen hayatı İpek YEZDANİ Hürriyet 1 Ekim 2016
Trablusgarp’ta Atatürk’ün silah arkadaşı, Kafkasya’da İslam Ordusu Kumandanı, Sütlüce’de silah ve cephane fabrikatörüydü. Fabrikasına düzenlenen bir sabotajla kendisi de dahil her şey yok oldu. Araştırmacı Atilla Oral’ın ‘Nuri Killigil’ kitabı, cumhuriyet tarihinin ilk yerli silah fabrikatörlerinden, Enver Paşa’nın kardeşi Nuri Killigil’in hayatına ve Türk savunma sanayiinin bilinmeyen tarihine ışık tutuyor.
İkinci Dünya Savaşı’nın ertesinde, savaşa giren ülkelerin toparlanmaya çalıştığı, Birleşmiş Milletler’in oluşturulduğu, Ortadoğu’da İsrail devletinin kurulduğu, Türk-Amerikan ilişkilerinin geliştiği yıllardı... 2 Mart 1949’da İstanbul’da Sütlüce’deki bir silah fabrikasında büyük bir patlama meydana geldi. Atatürk’ün, Kafkas İslam Ordusu Kumandanı ve aynı zamanda Enver Paşa’nın kardeşi Nuri Paşa’ya kurdurduğu Nuri Killigil Silah ve Mühimmat Fabrikası’nın yok olmasıyla birlikte, yerli üretim Türk savunma sanayiinin de sonu gelecekti...
Cumhuriyet tarihinin ilk endüstriyel silah tasarımcılarından, 1930’larda kurulan ve 1949’da bir sabotaj sonucu havaya uçurulan Nuri Killigil Silah Fabrikası’nın kurucusu Nuri Paşa’nın hayatı, ilk kez yayımlanan fotoğraf ve belgelerle bir kitaba dönüştürüldü.
Atatürk’ün 1912’de Trablusgarp’taki Derne Cephesi’nde çekilen bu fotoğrafı, ilk kez Oral’ın kitabında yayımlandı.
17 YILDA YAZDI
Araştırmacı-yazar Atilla Oral’ın 17 yıllık araştırmasının ürünü olan 960 sayfalık ‘Nuri Killigil’ kitabı, sadece Killigil’in değil, aynı zamanda Türk savunma sanayiinin tarihine de ışık tutuyor.
Oral, Killigil’in fabrikasıyla ilgili şunları anlatıyor:
“Cumhuriyetin ilk yıllarında kurulmuş ilk silah fabrikalarındandı. Arap-İsrail Savaşı’nda Arap orduları için silah ve cephane üretti. Filistin halkının hak ve özgürlük mücadelesini, Filistinlilere silah ve cephane göndermek suretiyle destekledi. Ancak bu faaliyetler ABD ve İsrail’in o dönemdeki menfaatlerine hiç uygun değildi. En sonunda Nuri Paşa ve fabrikasına sabotaj yapıldı, patlamada Nuri Paşa’yla birlikte fabrikada çalışan 28 kişi hayatını kaybetti. Fabrikanın havaya uçurulmasının ardından Türkiye Cumhuriyeti dışarıdan silah ve mühimmat satın almaya başladı. Bu kitapta kapalı bir tarih, yeni belgelerle ortaya çıkıyor. Burada ders kitaplarında hiç okumadığınız yepyeni bilgiler göreceksiniz.”
Kitaba göre fabrikasındaki patlamada hayatını kaybeden Killigil’in parçalanmış vücudundan ilk başta bazı parçalar bulunuyor. Bir dönem Hürriyet başyazarlığını yapan Ecevit Güresin (eski senatör), o dönemde Yeni Sabah’ta muhabirlik yaparken şöyle yazmış: “Patlamadan, Nuri Paşa’nın parçalarından bazıları dağınık olarak bulundu. Kolunun yarısı, elleri, ayağı ve bazı vücut aksamı. Hazin fakat askerce bir son...” 15 kişiye ait ceset parçaları, 3 ayrı tabuta paylaştırılmış. Ceset parçaları daha sonra morga kaldırılmış; bunlar için Beyazıt Camii’nde cenaze namazı kılınmış ve Edirnekapı’da hazırlanan ‘Nuri Killigil Fabrikası Şehitliği’nde hepsi birden toprağa verilmiş.
67 YIL SONRA CENAZE NAMAZI
Ancak, Nuri Paşa’nın cesedinin ana gövdesi 20 gün sonra Haliç’te su üstüne çıkmış. Ailesi yeniden cenaze töreni yapmak istemiş, ancak o tarihte İstanbul Müftüsü olan Ömer Nasuhi Bilmen “Sadece bir ceset parçası için cenaze namazı kılınamayacağı” yolunda fetva verince aile perişan olmuş. Sonuçta cenaze, Killigil’in yakınları tarafından hocasız bir şekilde 24 Mart 1947’de Edirnekapı’daki şehitliğe gömülmüş. Killigil’in ölümünden 67 yıl sonra Atilla Oral, geçen ay Nuri Paşa’nın mezarının yerini tespit etti. Killigil’in Edirnekapı Mezarlığı’ndaki mezarı onarıldı ve kendisi için 67 yıl sonra Atilla Oral öncülüğünde şehitlikte cenaze namazı kılındı.
ALMANLA DOST, İNGİLİZLE MÜTTEFİK
İkinci Dünya Savaşı’na girmemek için büyük çaba sarf eden Türkiye Cumhuriyeti’nin o yıllardaki politikasını belki de en iyi anlatan sözlerden biri, dönemin Dışişleri Bakanı Şükrü Saracoğlu’nun “İngilizlerle müttefik, Almanlarla dostuz” cümlesiydi. Nuri Killigil, İkinci Dünya Savaşı’nda Türk ordusu için silah ve cephane imal etti. Atilla Oral, Killigil’in aynı zamanda Almanya’nın Rus topraklarını işgalinin ardından esir kamplarında toplanan Kırım Türklerini kurtarmak için devreye girdiğini ve çok sayıda Kırım Türk’ünü kurtardığını anlatıyor. “Nuri Paşa’nın İkinci Dünya Savaşı yıllarındaki etkinlikleri bugüne kadar çok yanlış değerlendirildi. Görüyoruz ki savaşın her aşamasında Nuri Paşa esir kamplarındaki Türkleri kurtarmak için çok çaba sarf etmiş. Nazi hayranlığı asla yoktu. Öyle ki Naziler, Türkler için çabaları yüzünden 1942’den sonra Nuri Paşa’yı bir daha Almanya’ya sokmadı” diyor. Atilla Oral, Bulgaristan’ın ‘Üçlü İttifak’a katılmasının ardından Türkiye’nin Alman ordusunun kapısına dayanmasından korktuğunu, bu nedenle geçmişte Türk-Alman ilişkileri iyi olan bazı üst düzey subay ve diplomatların dostluk heyeti olarak Almanya’ya gönderildiğini söylüyor. Fotoğrafta, Nuri Killigil’in arkadaşı ve fabrikanın müdürü olan Hüseyin Emir Erkilet Paşa, 28 Ekim 1941’de dönemin Harp Akademileri Komutanı Ali Fuat Erden ile birlikte Hitler’in karargâhında görülüyor.