9 Ağustos 1961 tarihinde Doğu Türkistan'da doğdu. Şantung Belediye Başkan Yardımcısı olarak kısa süre görev yaptı. Daha sonra Urumçi'nin belediye başkanlığını yaptı.
Aralık 1982 yılında Çin Komünist Partisi'ne katıldı. Ocak 2005'ten bu yana Çin Komünist Partisi Sincan Bölge Komitesi yardımcısı parti sekreteri olarak görev yaptı.
İsmail Tilivaldi'nin yerine Urumçi'de 10. Sincan Bölgesel Halk Kongresi Daimi Komitesi 35. oturumunda atandı.
English Biography
Nur Bekri, born August 1961 in Bole, Xinjiang) is the current Chairman of the Xinjiang Uyghur Autonomous Region in the People's Republic of China. He is of Uyghur ethnicity and was born and raised in his native Xinjiang. He has spent his entire life in the Region, aside from a short stint as the Deputy Mayor of Feicheng, Shandong. He was also formerly Mayor of Urumqi, the capital of Xinjiang.
Political Career He joined the Communist Party of China (CPC) in December 1982. He had served as deputy party secretary of the Xinjiang Regional Committee of the Communist Party of China since January 2005.
Nur Bekri was appointed at the 35th session of the Standing Committee of the 10th Xinjiang Regional People's Congress in Urumqi to replace Ismail Tiliwaldi, who resigned as Chairman in December 2007. He serves alongside Party Secretary Wang Lequan.
Nur Bekri also delivered the televised address to after the 2009 Urumqi riots. In the speech he elaborated on the situation that has led up to the violence and then condemned who he deemed to be coordinators of the attack. He was the highest-ranked government official to deliver a televised speech on this issue.
Nur Bekri's critical comments of Uyghur economist Ilham Tohti were in part responsible for Tohti's arrest just days after the Urumqi riots.
HABER
Kaşgar'da 14 kişi öldürüldü 01.08.2011
Çin'in kuzeybatısındaki Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nin Kaşgar şehrinde dün meydana gelen bıçaklı saldırı ve patlamalarda en az 14 kişinin öldüğü, onlarca kişinin yaralandığı bildirildi.Özerk bölge yönetiminin sözcüsü Hou Hanmin, Hong Kong'da yayınlanan South China Morning Post gazetesinin internet sayfasında yer alan açıklamasında, Kaşgar'da dün ve önceki gün meydana gelen olayları ''terörist saldırı'' diye nitelendirirken cumartesi günkü saldırının faillerinin Uygur olduğunu ileri sürdü. Kaşgar'da dün meydana gelen olayların faillerinin hangi etnik gruba mensup oldukları henüz açıklanmadı.
Kaşgar'da cumartesi gecesi iki kişinin bir kamyonu gasbetmesi ve çevreye saldırması sonucu en az 7 kişi ölmüştü.
Şinhua haber ajansının haberinde, dünkü olaylar sırasında vurulan şüphelilerden birinin hastanede öldüğü, böylece polisin öldürdüğü şüpheli sayısının 5'e çıktığı belirtildi. Ajans, dün biri polis 3 kişinin patlama sonucu öldüğünü duyurmuş, daha sonra görgü tanıklarına dayanarak bu kişilerin faillerin darbeleriyle öldüğünü bildirmişti.
Ajansın bugün bildirdiğine göre, dün Kaşgar'daki bir lokantaya giren silahlı teröristler, lokantanın sahibini ve bir garsonu öldürdükten sonra lokantayı ateşe verdi. Faillerin daha sonra etrafa rastgele saldırdığı iddia edildi.
Çin Uluslararası Radyosu da yerel polis makamlarına dayanarak, saldırının ellerinde bıçaklar bulunan 12 kişilik grup tarafından gerçekleştirildiğini, 4 saldırganın yakalandığını, 4'ünün ise kaçtığını bildirdi.
Bu arada, toplam ölü ve yaralı sayısının henüz kesinlik kazanmadığı, olayların çıktığı bölgede dükkanların kapalı olduğu, güvenlik güçlerinin devriye görevi yaptığı belirtildi.
Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nin Hotan şehrinde, 18 Temmuzda bir grubun şehrin merkezindeki karakola saldırması ve bazı kişileri rehin alması sonucu 18 kişi ölmüştü. İki güvenlik görevlisi ve iki rehinenin öldüğü olaydan sonra polis, bunun ''organize terör saldırısı'' olduğunu ifade etmişti. Bölgenin merkezi Urumçi'de 5 Temmuz 2009'da meydana gelen olaylarda ise yaklaşık 200 kişi hayatını kaybetmişti.
HABER
Çin zulmüne protesto
Doğu Türkistan Maarif ve Dayanışma Derneği üyeleri, Hoten olayını protesto etmek için Tarabya’daki Çin Başkonsolosluğu önünde toplandı.
Polisin, belli bir noktaya kadar izin verdiği yaklaşık 100 kişilik grup, "Türkiye uyuma Türkistan’a sahip çık" sloganları attı. Burada bir basın açıklaması yapan grup, daha sonra konsolosluk kapısına siyah çelenk bırakmak isteyince kısa süreli bir arbede yaşandı. Polisin oluşturduğu güvenlik bariyerini geçmek isteyen gruba polis, gazla müdahale etti.
Doğu Türkistan Platformuna üye bir grup, Hoten şehrinde bir süre önce yaşanan olayları protesto amacıyla, Çin Halk Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosluğuna siyah çelenk bıraktı.
Doğu Türkistan Platformu üyesi grup, Tarabya’daki Çin Halk Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosluğu önünde toplanarak, ellerinde "Zulme sessiz kalma, soykırıma dur de" ve "Doğu Türkistan’a hürriyet" yazılı dövizlerle, çeşitli sloganlar attı.
Grup adına basın açıklaması yapan Doğu Türkistan Kültür ve Dayanışma Derneği Genel Başkanı Seyit Tümtürk, "Çin’in Doğu Türkistan’ı işgal ettiğinden beri Doğu Türkistanlılara soykırım uyguladığını" öne sürdü.
Tümtürk, "Çin, özellikle Doğu Türkistan’ın güney tarafında yer alan ve Uygur Türklerinin en yoğun olarak yaşadıkları Kaşkar ve Hoten vilayetlerinde 2 yıldan beri halka göz açtırmamaktadır" dedi.
Halkın bu nedenle 18 Temmuz Pazartesi günü Hoten’de hükümet binası önünde barışçıl protesto eylemi düzenlediğini belirten Tümtürk, "Çin güvenlik güçlerinin protestoculara yönelik müdahalesi soncu 20 kişinin hayatını kaybettiğini, bunun üzerine halkın da Çukurpazar’daki bir karakola saldırdığını ve 2’si emniyet mensubu 4 kişinin hayatını kaybettiğini, 6’sının da rehin alındığını" anlattı.
Hoten’de olanlara ilişkin endişe duyduklarını belirten Tümtürk, "Pekin yönetimi, olayı örtbas etmek için yine bildik numarasıyla olayın bir grup ayrılıkçı terörist tarafından gerçekleştirildiğini duyurmakta ve olay hakkında bilgi kirliliği yaratmaktadır" dedi.
Konuşmanın ardından, sloganlar atan grup, Çevik Kuvvet ekiplerinin kurduğu barikatı yıkarak, Çin Halk Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosluğu’na yürümeye çalıştı. Göstericileri durdurmakta güçlük çeken Çevik Kuvvet ekipleri, gruba biber gazı sıktı.
Bunun üzerine grubun bir kısmı dağılırken, bazı kişilerle polis arasında arbede yaşandı.
Seyit Tümtürk ve yanındakilerin olay yerindeki polis amirleriyle görüşmesinin ardından arbede sona erdi. Tümtürk ve beraberindeki 4 kişi konsolosluğa kadar giderek üzerinde "Doğu Türkistanlılar" yazılı siyah çelenk bıraktı.
HABER
ÇİN HALK CUMHURİYETİ İSTANBUL BAŞKONSOLOSLUĞUNDAN AÇIKLAMA
Çin Halk Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosluğu, Çin Devlet Terörle Mücadele Ofisi tarafından yapılan açıklamada, 18 Temmuz’da, bir grup saldırgan tarafından, Hoten kentindeki Naarburg Karakoluna saldırı düzenlendiğinin bildirildiğini duyurdu.
Başkonsolosluktan yapılan açıklamada, söz konusu saldırganların, polislere karşı direniş göstererek, iki rehineyi öldürüp, bulundukları karakolu yaktıkları kaydedilerek, bir askeri polisin rehineyi kurtarırken hayatını kaybettiği, şiddete başvuran birkaç saldırganın öldürüldüğü, bir kişinin de gözaltına alındığı ifade edildi.
Şu an bölgede istikrarın hakim olduğu, saldırı olayları hakkında incelemenin sürdüğü belirtilen açıklamada, şöyle denildi: "Zaman zaman terörist saldırılara ne yazık ki Türkiye de maruz kalmaktadır. Türkiye, terörist saldırılara maruz kaldığı zamanlarda, Çin, her seferinde Türkiye’nin hislerini üzüntüyle paylaşmaktadır. Saldırgan durumlara karşı Türkiye ve Çin, karşılıklı destek olmalı ve karşılıklı hisleri paylaşmalıdır." 22 Temmuz 2011
YORUM
Pazara kadar yürümek zor Hürriyet 10 Nisan 2012 Enis Berberoğlu
Sevgi, samimiyet ve özlem el sıkışta, temennada ifade buluyor. Ama tezahürata ve alkışa dönüşmüyor. Belli ki polis korkusu ağır basıyor. Sincan Uygur Özerk Bölge Valisi Nur Bekri bile Türk Başbakan’la halk arasına karışmaktan çekiniyor. Erdoğan’ın “Pazara kadar yürüyelim” teklifini geri çeviriyor. URUMÇİ’de güneşli bir öğleden sonra... Uygur camiinin avlusundayız. Başbakan ikindi namazı için abdest alırken... Dışişleri Bakanı eski tanışlarla kucaklaşıyor. Son ziyaretinden bu yana olup biteni dinliyor. İmamın vefat haberini aldığında duygulanıyor, gözü doluyor.
Sevgi, samimiyet ve özlem el sıkışta, temennada ifade buluyor.
Ama tezahürata ve alkışa dönüşmüyor. Belli ki polis korkusu ağır basıyor. Sincan Valisi bile Türk Başbakan’la... Halk arasına karışmaktan çekiniyor. Erdoğan’ın “Pazara kadar yürüyelim...” Teklifini geri çeviriyor.
UYGUR KATLİAMININ MERKEZ ÜSSÜ BU KENT
2009’daki Uygur katliamının merkez üssü bu kent. 3 milyon nüfusun 700 bini Uygur kökenli. Sincan’ın tamamında Uygur nüfus eriyor. Özel nüfus politikasının eseri. Ama uyum sağlayanın refahı artıyor. Çok katlı modern binalar, geniş caddeler. Toplu taşıma, Batılı markalar. Görmezden gelmesi zor. Urumçi, isyanın başkentinden çok... 5-10 yıla ekonomik patlama yapacak... Ticari gerilla üssünü andırıyor.
DOĞU TÜRKİSTAN DİYE BİLİRDİK
Sincan otonom bölgesi 8 ayrı ülkeye komşu. 22 milyon nüfusu var ama doğal kaynak zengini. Petrol, doğalgaz ve kömürde... Ülke rezervinin en az üçte birine, yarısına sahip. Babalarımızın zamanında biz bu coğrafyayı... Doğu Türkistan diye bilirdik. Ama 1971 anlaşması ile Çin’i... Hem de mevcut sınırlarıyla tanıdık. Bu gerçeği unutmamak lazım. Ayrıca... Çin’in siyasi ve ekonomik gücü artarken... Bu refahtan pay alan soydaşların... Türk lobisine dönüşeceği ortada.
YİNE DÜĞMEYE BASMASINLAR
Abdullah Gül, Sincan’a Haziran 2009’da geldi. Ziyaretten üç gün sonra olaylar patladı. 700 kadar Uygur katledildi. Aslında etnik yangına yol açan kıvılcım... Cumhurbaşkanı ziyaretinden eski tarihliydi. Bir fabrikada çıkan kavga saklı tutuldu... Gül, Sincan’dan ayrıldıktan sonra... Aynı anda, çok kanaldan servis edildi. Uygurlar sokağa döküldü... Çin’in yumuşak karnı kaşındı. Faturasını Uygur soydaşlar ödedi. 27 yıldır ilk kez Türk Başbakanı Sincan’da... Umarım aynı karanlık güçler... Yine düğmeye basmaya kalkmaz.