Tebriz'de doğdu. Şair Davud Müsmir'in oğludur. Önce ritim sazlara yöneldi, daha sonra setâr, temire, tamdıra ve bağlama öğrendi. İnşaat mühendisliği eğitimi aldı ama müzik öğretmenliği yapıyor. Bağlama konusundaki ustalığı ve sahne performansıyla dikkatleri çekti. Türkiye'de bir çok Türk Halk Müziği sanatçısıyla ortak çalışmalar yaptı. Konserleriyle büyük kitlelere sesleniyor. İran, Türkiye ve Türk Dünyası'nda ilgiyle takip ediliyor.
SÖYLEŞİ
NEVİD MÜSMİR İLE SOHBET Deniz Günal 10 Mayıs 2013
İranlı bir Türkmen, Nevid Müsmir. Onu tanımak için yalnızca dinlemek yetiyor. Ama insan dediğin meraklı işte, günlük yaşamında nasıl bir insandır, neler yapar, bizi aşka düşüren parçalarını nasıl besteliyor, nasıl yetişti bilmek de istiyor. Sağolsun kırmadı, kendisiyle küçük bir söyleşi yaptık.
Sevenlerine, yolu aşka düşenlere bir küçük tat olsun diyerek...
Deniz Günal: Merhaba, Sevgili Nevid Müsmir, söyleşi isteğimi kabul ettiğiniz için çok sevinçlim. Önce müziğinizle başlamak istiyorum. Çalmaya söylemeye nasıl başladınız anlatır mısınız?
Nevid Müsmir: Merhaba, aslında ben teşekkür ederim. Müzikle çocukken babamın ‘ney’inin sesiyle tanıştım. İlk önce ritim sazlarına yöneldim, daha sonra telli çalgılara, sırayla setâr, temire( Ehl-i Hak tenburu), tamdıra ve bağlama. Saz çalmağa olan sevgim Aşık Mahzuni Şerif’in “bugün ben şahımı gördüm” eserini duyduktan sonra oluştu ve kendi kendime bağlamayı öğrenmeğe başladım. Hiç müzik öğretmenim olmamıştır, eğer bir kusurum varsa icralarımda affınıza sığınıyorum.
Deniz: Sizin Dem adlı parçanızı dinlemiştim önce. Tamamen rastlantı ile, youtube’da bir türkü ararken karşılaşmıştım. Sözleri, çalışınız, söyleyişiniz ile yalnızca güzel ve değişik söylenen bir halk ezgisi olmadığını, kadim aşk deryasının bir damlası olduğunu duyumsamıştım. Dem adlı parçanın sözleri Davud Müsmir’in. Diğer şiirlerini de besteliyorsunuz. Bize Davud Müsmir kimdir, üzerinizdeki etkisi nedir söz edebilir misiniz?
Nevid: Davud Müsmir babamdır. Birbirimize aşığız. Benim ma`nevi dünyamın temel taşlarının mi`marıdır kendisi, sözde değil, özde derviş olan bir ferddir. Bu gerilim dolu dünyada o kadar yumuşacık davranışları var ki, sanki burada yaşamıyor. Derin ve manalı şiirleri var ama kendisin şair olarak kabul etmiyor ve bu tevazu gösterisi değil.
Deniz: Söylediğiniz, bestelediğiniz yapıtlar, sahne duruşunuz ile, insanlığın en önemli mirası olan binlerce yıllık Hak ve insan aşkı geleneği içinde yoğrulduğunuzu görebiliyoruz. Nasıl bir yaşamınız var, yaşam felsefeniz nedir?
Nevid: İnşallah öyledir. Yaşamım her kimse gibidir. Müzik öğretmenliği yapıyorum, haftada dört gün ders verip 3 gün geziyorum, bazen sazla bazen sazsız. Yaşam felsefemde kendimi ruh olarak kabul etmişimdir. Bütün varlığın aşkı öğrenmesi için var olduğuna inanıyorum.
Deniz: Sizin bestelerinizde Yunus Emre, Fuzuli, Nesimi gibi ulu ozanlar olduğu gibi, adlarını benim yeni duyduğum Zelimhan Yakup, Aşık Alesker, Karadağlı Hekim AbülKasım Nebati gibi ozanlar da var. Beste yapacağınız ozanları, deyişlerini nasıl seçiyorsunuz?
Nevid: Aslında şiirler beni seçiyor, ben onları değil. Kitapları sayfaladığımda bazı şiirler beni benle tanıştırıyor, o demde olan ben ile. O anda yaşatıyor ve demime dem katıyor.
Deniz: Besteleme sürecinizden söz edebilir misiniz? Nasıl başlıyorsunuz? Müziği önce içinizde mi duyuyorsunuz, yoksa daha teknik bir çalışma mı sürdürüyorsunuz?
Nevid: Şiirlerden hal aldıktan sonra, şiirin özelliklerini düşünerek, makam ve ritim kalıbı seçiliyor. Sonra birşeyler içeride mırıldamağa başlıyor, yavaş yavaş bir bütün haline geliyor. Sadece ritim ve makam özellikleri kafada düşünülüyor gerisinde benim müdahalem yoktur. Besteler her yerde yapılabilir, sokakta yürürken, kavga edirken, araba sesi duyurken, gece uykusuz kalırken. Özellikle ben hasta olduğum dönemlerde daha çok yoğunlaşıp, daha çalışkan oluyorum bu konuda, sanki o anlarda mesafe daha az oluyor bütün bestelerin yaradanından. Vehdet ve birleşme üretimidir yaratmak.
Deniz: Muğam düzeninde yedi muğam bulunurmuş. Rast, Şur (içli), Segah, Şuşter, Çargah (heyecanlı, tutkulu), Bayati-Şiraz ve Humuyün. Sizin yeğlediğiniz, kendinizi daha iyi anlattığınız bir muğam var mı?
Nevid: Siyah zeytinle yeşil zeytinin yeri ayrı, her birinin başka tadı var.
Deniz: Türkiye’deki halk ezgilerinin üzerinizde nasıl bir etkisi var? “Felek çakmağını çaktı” adlı Erzurumlu Emrah’a ait Anadoluya ait türküyü çok güzel yorumlamışsınız. Aynı şekilde “sağ gözü sol göze muhtaç eyleme” adlı türküyü çok içten okuyorsunuz... Anadolu Halk ezgileri ile duygusal bağınızı açabilir misiniz?
Nevid: İlk türküyü duyduğumda bunu fark ettim ki Anadolu müziği bana yabancı değil, benim kalbimin en derin yerlerinden bana sesleniyor, sanki benim kendi müziğim gibi, aslında Azerbaycan’ın batısı ve Anadolu’nun doğusunda olan müzik de çok benziyorlar. Ben kendimi türkülere klasik şark müziğinden daha yakın hissediyorum ve onbeş seneden fazladır ki bu müziği tanımağa çalışıyorum.
Deniz: Vefa ve Cefa adlı Fuzuli’den bestelediğiniz parçanızı Anadolu-Horasan sentezi olarak tanımlıyorsunuz. Bu sentezi nasıl bir düşünce biçimi ve müzik yorumu ile yapabildiniz?
Nevid: Horasan’da icra olunan dütar (tamdıra) ve Anadolu’da çalınan iki telli çalgı aynı sazlar gibi düşünülebilir. Dütar ve iki telli curanın sesini kullanarak, her iki bölgenin müzikal motivlerin kullanarak bu sentezi yapmağa çalıştım.
Deniz: Azeri aşıklık geleneğinde kendine özgü bir söyleme biçimi olduğundan söz ediliyor. Bundan biraz söz eder misiniz? Siz, her sözü yaşayarak, anlamı, çağrışımları ile sözün kendisine dönüşerek okuyorsunuz parçaları. Sizin söyleme biçiminiz nereden geliyor?
Nevid: Azerbaycan aşıklık geleneğinde solcu harekatın etkisi nedeniyle batini tarzlar yerini zahiri ve real düşüncelere vermiş. Köylerde düğün geleneğinden gelen mikrofonsuz icra etmek nedeniyle bağırarak söylemek bir ekol olarak halka itilmiş ve insanlar bağırmayanları sanatçı olarak kabul etmiyorlar. Ben bu konuya tepki göstermek için daha çok bam sesleri ve müziğin önemli amacı olan batin ve iç dünyasını ilgilendiren şiirleri kullanarak yola çıktım.
Deniz: “Dur Qacaq Nebi”nin sözleri ve bestesi size mi ait? Sözleri anlayabilmek için araştırma yaptığımda, yalnızca efsaneye ulaşabildim fakat sizin parçanızın sözlerinin, bestesinin kimin olduğuna ulaşamadım..
Nevid: Sözleri Şehriyar`a ve bestesi bir öğrencime aittir. Bence Şehriyar bu şiirde kendi ruhuna kaçak Nebi olarak hitapta bulunmuş, kafes derken cismini kast etmiştir. İkinci kıtada ise milliyetçi ve solcuları eleştirip, bir ağacı annesine benzeterek çok duygusal bir tasvir yaratıyor.
Deniz: Etkilendiğiniz sanatçılar hangileridir? Sizi sanatlarının ve kişiliklerinin hangi özellikleriyle etkilediler.
Nevid: Bütün ciddi müzik yapan müzisiyenler beni etkilemiştir, hepsine bol-bol teşekkür borcum var. Bence müzisiyenin müziğinden etkilenmek gerekiyor.
Deniz: Son çalışmalarınızdan söz edebilir misiniz?
Nevid: Türkiye`de nisan ayında çıkan Ağış isimli albüm, kayıp düğün havaları projesi, zikir nefesleri projesi, bir farsça ortak çalışma ve bir arapca proje. Son iki proje gizli.
Deniz: İran’da bir Azeri Türk olmak, bir sanatçı - Azeri aşıq- olmak nasıl bir şey?
Nevid: Bundan vaz geçelim ama durumumuz hiç iyi değil. Ben de bir inşaat mühendisiyim ama devlet işini bıraktım.
Deniz: Çok genç yaşta yaptığınız bestelerle bize gerçek, çağdaş bir aşık ile karşı karşıya olduğumuzu gösteriyorsunuz. Kendi şiirleriniz var mı? İlerde sözüyle bestesiyle size ait parçalar dinleyecek miyiz?
Nevid: Çok sağolun, Aşık olmak haktan gelen bir yetenek ki ben nasipsizim bu feyzden.
Deniz: Müziğinizi nerede görüyorsunuz? Müzikte kendinizi nerede görmek istiyorsunuz?
Nevid: Öğrenmek aşamasındayım, sağlam öğrenmeği çok severim.
Deniz: Zaman ayırdığınız için çok sağolun Sevgili Nevid Müsmir. Yolunuz açık, aydınlık, muhabbet, bereket dolu olsun.