Neşet Ertaş Türk Halk Müziği Sanatçısı besteci, halk ozanı
1938 yılında Kırşehir'in Çiçekdağı ilçesine bağlı Tırtıllar köyünde doğdu. 7 kardeşi olan Neşet Ertaş ailenin ikinci çocuğudur. 5-6 yaşlarında bağlama ve keman çalmaya bağladı. Babası Muharrem Ertaş ile birlikte gittikleri düğünlerde babasına kemanla eşlik etti. Geçimlerini bu şekilde kazandılar.
8 yıl Kırşehir, Nevşehir, Niğde, Kırıkkale, Keskin, Yerköy, Kayseri, Yozgat ve köylerini gezdiler. Bu yüzden okula gidemedi. 14 yaşında çalışmak için İstanbul'a geldi. Şençalar Plak adlı bir müzik şirkete gitti. Şirketin sahibi olan Kadri Şençalar Neşet Ertaş'ı dinledi ve çok beğendi.
'Neden Garip Garip Ötersin Bülbül' adlı ilk plağı, 1957 yılında Şençalar Plak tarafından piyasaya çıkarıldı. Bu arada Beyoğlu'nda bir gazinoda sahneye çıktı.
2 yıl İstanbul'da çalıştı. Sonra Ankara'ya geldi ve sahne hayatına burada devam etti. Ankara'da çalıştığı gazinoda Leyla isminde bir kızla tanıştı ve hemen evlendi. İki kız bir erkek çocukları oldu. Neşet Ertaş bu arada askere gitti. 1962'de İzmir Narlıdere'de askerliğini yaptı.
Plak üzerine plak yapan Neşet Ertaş konserleriyle de bir çok şehri 6-7 defa gezdi. Beste ve plaklarıyla çok meşhur oldu. 1978 yılında parmakları felç oldu. Müzisyenlikten başka mesleğide olmadığı için işsiz kaldı. Tedavi olacak parayı bulamadı. Çareyi 1979'da Almanya'da bulunan kardeşinin yanına gitmekte buldu.
Tedavisini orada yaptırdı. 3 çocuğunu da yanına aldırdı. Mesleğine Almanya'da tekrar başladı. Türklerin bulunduğu yerlerde gazino ve düğün salonlarında çalıp söylemeye başladı.
Sonraki yıllarda Türk Halk Müziği'nin yeniden keşfedilmesiyle Neşet Ertaş da öne çıktı.
25 Eylül 2012 tarihinde İzmir'de vefat etti. ALBÜMLERİ:
1988 – Gönül Ne Gezersin Seyran Yerinde 1988 – Kendim Ettim Kendim Buldum 1988 – Kibar Kız 1989 – Hapishanelere Güneş Doğmuyor 1989 – Sazlı Sözlü Oyun Havaları 1990 – Gel Gayri Gel 1992 – Türküler Yolcu 1992 – Gitme Leylam 1993 – Kova Kova İndirdiler Yazıya 1995 – Seçmeler 2 1995 – Seçmeler 3 1995 – Seher Vakti 1995 – Altın Ezgiler 3 1996 - Polis Lojmanları 1997 – Benim Yurdum 1998 – Gönül Yarası 1999 – Zülüf Dökülmüş Yüze 1999 – Gönül Dağı 1999 – Muhur Gözlüm 1999 – Zahidem 1999 - Neredesin Sen 1999 - Gönül Dağı
HAKKINDA YAZILANLAR
Neşet Ertaş Bayram Bilge Tokel
Muzaffer Sarısözen'in tabiri ile bir zamanlar sadece ve sadece "Kırşehirli Mahalli Sanatçı" olarak bilinen Neşet Ertaş'ı binlerce, hatta milyonlarca saz çalıp türkü söyleyen diğerlerinden ayıran nedir? Onun sazımn ve sesinin insanı büyüleyen sırrı nereden gelmektedir? Neredeyse yarım asra varan bir süreden beri gerçek anlamda gönül telimizi titreten, ruhumuzu ürperten bu esrarlı sesin, sazın ve yorumun arka planında neler ve kimler vardır? Sazı gümbür gümbür ses veren, adeta davula eslik edercesine sazının göğsünde pençesiyle sesler çıkaran, hep samimi ve kendi halinde yüreğinin acılarını ve kendi iç gurbetlerini seslendiren; hiç bir medyatik tutumu olmayan, kalabalıklardan ve şöhretten adeta köşe bucak kaçarak pek ortalıklarda görünmeyen; mezhep, parti ve etnik kimlik çağnsımlanna pirim vermeyen, sazından, sözünden ve sesinden gayri hiç bir şeyden medet ummayan bu "Garip" insanı tanımak kadar tanımlamak da gerçekten zor.
Ayaklarının altındaki toprağın renginden, kokusundan haberdar olan, bastıkları yeri az çok tanıyan, yürekleri hep türkülerle birlikte atanlar için Neşet Ertaş, belki de tam bir "yaşayan efsane"; meçhul, uzak, esatiri ve sırlarla dolu...
Neşet Ertaş'ın bir iki cümlede özetlenebilecek resmi biyografisi bize belki sadece ipuçları verebilir. Onun "1938 yılında Kırtıllar Köyü'nde Döne'den doğma Muharrem Ertaş'ın oğlu" olduğunu; Kırşehir, Yozgat ve Keskin'in çeşitli köylerinde geçen çocukluk ve ilk gençlik yıllarının ardından, 15 yaşında çıktığı gurbet hayatinin hala devam etmekte olduğunu bilmenin fazla bir anlamı olmayabilir. Neşet Ertaş'ı tanımak, asıl onun ruh ve gönül macerasım bilmeyi gerektirir ki burada hemen karşımıza, Neşet Ertaş'la en rafine üslubuna kavuşan Orta Anadolu Abdal Müziği geleneğinin gelmiş geçmiş en büyük ustalanndan olan babası Muharrem Ertas karşımıza çıkar.
İşte Neşet Ertaş, babası Muharrem Usta ile adeta Anadolu'daki en olgun seviyesine erişen bu Türkmen/Abdal müzik birikiminin yeni bir yorumcusudur. Yoğun yöresel özellikleri ve baskın mahallilik unsurları ile donanmış bu müziği yöresinin dışına çıkarmış, ülke genelinde ve hatta yurt dışında bilinmesini ve tanınmasım sağlamıştır.
1960'lardan itibaren binlerce yıllık sazımız bağlama ile birlikte anılan; sadece geniş halk kesimlerinde değil, ciddi musiki çevreleninin ve gerçek türkü dostlarının da gündeminden hiç düşmeyen Neşet Ertaş'ı farklı bir bağlamda değerlendirmek gerekiyor- Çünkü o aslında bir anlamda tam bir yöre sanatçısı olmasına rağmen yaygın şöhreti ve söylediği türkülerin popülaritesi ile ülke genelinde tanınan biri olarak, hem babası Muharrem Ertaş'tan, hem de bu geleneğin diğer usta isimleri olan Hacı Taşan ve Çekiç Ali'den de ayrılır. Bir başka söyleyişle onun sanatı için, başta Muharrem Usta olmak üzere. Hacı Taşan, Çekiç Ali ve Abdal/Türkmen Müziği geleneğinin çeşitli yörelerde farklı tavır ve üsluplarda karşımıza çıkan diğer ustaları da dahil olmak üzere hepsinin üst seviyede bir sentezi ve esrarlı bir bileşkesi denilebilir.
Neşet Ertaş'ın sanatı hayatı ile hayatı sanatı i1e o kadar içice ki, çalıp çığırdığı türkü ve bozlaklarında bütün bir hayat hikayesini bulmak mümkün olduğu gibi, hayatına yakından baktığımızda da o içli türkülerin, acılı bozlakların nelerden nasıl doğduğunun ipuçlarını elde ederiz hemen. Onun yokluk, yoksulluk ve acılarla dolu hayatım "Garip" mahlasıyla yazdığı koşma tarzında usta işi şiirlerle anlattığı ozan yönünü yıllarca kimse farketmedi bile. Babasından tevarüs ettiği geleneksel ve anonim türkülerin, bozlakların dışında, sözleri kendisine ait türküler, bozlaklar söylediğini de farkeden olmadı yıllarca. Sözü ve müziği ile, anonim türkülerdeki erişilmez sadeliği ve estetik seviyeyi yakalayan sayısız türkünün, bozlağın altına attığı mütevazı imzasını kimselere söylemedi bile.
Neşet Ertaş o büyük yaratıcı yeteneği ile okuduğu her eseri yeni baştan öyle bir yorumlar, ona öyle bir ruh ve hava verir ki, adeta yeni bir beste ile karşı karşıya olduğunuzu dahi sanabilirsiniz. Bu durumu, yeteneği, kültürü ve birikimi oldukça sınırlı sığ ve sıradan sanatçıların yorum adına yaptıkları "dejenerasyon" ile karıştırmamak gerekir. Çünkü Neşet Ertaş kendisine ait olmayan bir türküyü bi1e öyle bir okur ve yorumlar ki, o türkü o şekliyle yıllar öncesine ait bir Neşet Ertaş türküsü gibidir artık.
Olağanüstü denilebilecek yeteneği, geleneğe hakimiyeti, gelenekten kopmadan yeniye bağlılığı, yeni zamanların modern zevk ve eğilimlerini gözeten diri ve uyanık tecessüsü ile Neşet Ertaş, hep gündemde kalmış bir sanatçıdır. O, ismi bağlama ile özdeşmiş ve adeta bu dünyaya türkü söylemek için gelmiş gerçek bir türkü ustası... Türküyü bağlamaya, bağlamayı türküye bu kadar yakınlaştıran ve yaklaştıran, adeta birbirlerinin içinde -kendisi ile birlikte- eritip yok eden ikinci bir sanatçı bulmak öyle sanıldığı kadar kolay olmasa gerek.
Neşet Ertaş'ın sanatı; müziğin özünü, ruhunu kavrayan birinin, hiç bir yapmacıklığa tevessül etmeden, olduğu gibi kendini, kendi özünü ve hissettiklerini saza, söze dökmesidir.
HABER
Neşet Usta'ya doktora 26 Nisan 2011
İTÜ Senatosu'nun 35 senatörü Neşet Ertaş'a oy birliğiyle fahri doktor unvanı verilmesini kararlaştırdı. Kararın ardından Anadolu halk kültürünün efsane ismi Neşet Ertaş'a, İTÜ Ayazağa Kampüsü Süleyman Demirel Kültür Merkezi'nde fahri doktora unvanı verildi.
Törende konuşan İTÜ Rektörü Prof. Dr. Muhammed Şahin, bir neslin Neşet Ertaş'ın türküleriyle büyüdüğünü söyledi. Ertaş'ın Türk müziğinin önemli sanatçılarından olduğunu belirten Şahin, "Türkülerinde, sevgi, saygıyı, kardeşliği, barışı anlatmıştır. Kendine has bir üslupla ölümsüz eserler ortaya koymuştur. Bugün bağlama icracılarının büyük çoğunluğu ondan etkilenmiştir. Neşet Ertaş'a sanat yaşamı boyunca çeşitli kurum ve kuruluşlar çeşitli unvanlar vermiştir. Türk müzik değerlerini dünyaya duyurduğu için biz de İTÜ olarak kendisine doktora unvanı veriyoruz." dedi.
Konuşmanın ardından Ertaş, doktora cübbesini giydi. Rektör Şahin, sanatçı Ertaş'a doktora unvanı taktim etti. Böyle bir unvanı beklemediğini söyleyen Ertaş, "Hiç okula gitmemiş ben. Mektebe gitmemiş olmama rağmen bu ilim yuvası bu unvanı veriyor. Sayın hocalarımın önünde saygıyla eğiliyor, teşekkür ediyorum." ifadesini kullandı.
Konser vermesi istenmesinin üzerine Ertaş, "Cübbeyle saz çalamam ki" diyerek salondakileri güldürdü. Törenin ardından Ertaş salondakilere mini bir konser verdi.
TÜRKÜ SÖZLERİ
Zahidem
Zahide kurbanım ne olacak halim Gene bir laf duydum kırıldı belim Gelenden gidene haber sorayım Zahide bu hafta oluyor gelin
Ben yandım aşkın narına Meyletmem dünya malına Ölürsem ben mezarıma Gelme gayri gelme leyli leyli
Bir garibim düştüm dile Gerçeklerde olmaz hile Zalımlar elinden bile Alma beni alma leyli leyli
Tatlı Dile Güler Yüze
Tatlı dile güler yüze Doyulur mu doyulur mu Aşkınan bakışan göze Doyulur mu doyulur mu
Doyulur mu doyulur mu Canana kıyılır mı Cananına kıyanlar Hakkın kulu sayılır mı
Zülüflerin dökse yüze yar badeyi sunsa bize Lebleri meyime meze Doyulur mu doyulur mu
Doyulur mu doyulur mu Canana kıyılır mı Cananına kıyanlar Hakkın kulu sayılır mı
Hem bahara hemi yaza Yarin ettikleri naza Yar aşkına çalan saza Doyulur mu doyulur mu
Doyulur mu doyulur mu Canana kıyılır mı Cananına kıyanlar Hakkın kulu sayılır mı
Garibim geldik gitmeze Muhabbetimiz bitmeye Yar ile sohbet etmeye Doyulur mu doyulur mu
Doyulur mu doyulur mu Canana kıyılır mı Cananına kıyanlar Hakkın kulu sayılır mı
Hata Benim
Bilemedim kıymatını kadrini Hata benim günah benim suç benim Eliminen içtim derdim zehrini Hata benim günah benim suç benim
Birgünden bir güne sormadım seni Körümüş gözlerim görmedim seni Boşa mecnun eylemişim ben beni Hata benim günah benim suç benim
Bilirim suçluyum gendi özümde Gel desem gelirdin benim izimden Her ne çekti isen benim yüzümden Hata benim günah benim suç benim
Sana karşı benim bir sözüm yoktur Haklısın sevdiğim kararım haktır Garibim derdimin dermanı yoktur Hata benim günah benim suç benim
Açma Zülüflerin
Açma zülüflerin yar yar yellere karşı Senin zülfün benim telim değil mi Bülbül figan eder yellere karşı O yar benim gülüm gülüm değil mi
Sallama saçların yar yar sen de bulursun Ezrail misali canım alırsın Etme bu cefayı kanlım olursun Bu kul senin kulun kulun değil mi
HABER
Hakları korunsaydı Elvis kadar kazanırdı 27 Eylül 2012
1950’li yılların sonunda ilk plağını çıkaran ve bugüne kadar 30’dan fazla albüme imza atan Neşet Ertaş, hakettiği telif parasını kazanamadan vefat etti. Ertaş’ın, ABD’de yaşıyor olsaydı Paul McCartney ya da Elvis Presley gibi yılda ortalama 30 milyon dolar kazanabileceğine işaret eden müzik adamları, ünlü ozanın telif haklarındaki cılızlığın kurbanı olduğunu savundu.Bin yıllık Anadolu kültürüne ve türkülerine, bozlaklarıyla can veren Neşet Ertaş’ın ölümü, ‘Sanatçılar Türkiye’de hakettikleri telifleri alabiliyor mu’ tartışmasını yeniden gündeme getirdi.
Ünlü Türkücü Arif Sağ’ın, önceki gün katıldığı bir televizyon programında, “Neşet Ertaş devletten alacaklı gitti. Çünkü devlet telif haklarıyla sanatçısını korumadı” açıklamasının ardından merhum sanatçının hayatı boyunca telif haklarından mahrum kaldığı ortaya çıktı. Müzik Yapımcıları Birliği (MÜYAP) Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Forta ve Ertaş’ın yapımcısı Hasan Saltık da telif hakları konusunda daha sıkı uygulamalara geçirilmesi gerektiğine işaret etti.
ELVİS KADAR KAZANIRDI
Forta, şunları söyledi: “MÜYAP olarak Neşet Artaş’a ait bütün şarkı, plak, kaset ve CD haklarını koruyoruz. Kendisi besteci ve yorumcu olduğu için Mesam’dan da hakları korunuyor. Yaygın bir repertuarı var. Telif pastasından haketiğini yediğini söyleyemem. Bugün Ertaş hayatını ABD’de sürdürüyor olsaydı bir Paul McCartney ya da Elvis Presley gibi kazanıyor olacaktı. Çünkü McCartney ya da Presley o ülkelerin yerel müziği için ne ifade ediyorsa, Ertaş da bizim için o derece değerli. Bugün Elvis de McMcartney de sıkı korunan telif hakları sayesinde her yıl 30 milyon dolarlık telif hakkı alıyor. Türkiye’deki telif hakları cılızlığı Ertaş’ı da kurban etti.”
SAHTE KASETLERİ SATILDI
Saltık ise Ertaş’ın telif haklarını almak için Almanya’ya gidip oğlu Hüseyin Ertaş’ın kapısını çaldıklarını anlattı. Saltık şu bilgileri verdi: “1990’lı yılların sonunda, Almanya’ya oğlunun yanına gittik. Neşet Bey ile de orada tanıştık. Kendisine şarkıların hakları dışında, satıştan da telif vereceğimizi söylediğimizde çok şaşırmıştı. ‘Türkiye’den Almanya’ya kasetlerim geliyor. Bunlardan haberim yok, nasıl oluyor?’ diye sordu. O Almanya’dayken, bazı şirketler korsan olarak albümlerini yayınlıyordu. Halbuki 1980-1990 yılları arasında çıkan yasal kasedi çok azdı. Bizden yardım isteyince avukat tuttuk. Kasetleri incelediğimizde çoğunun sahte evrak düzenlenerek basıldığını tespit ettik. O dönemde de telif hakları olmadığı için çok büyük zarara uğradı. Ancak Neşet Bey kimsenin hapse girmesini istemedi ve sadece tazminat talep ettik. Kazandığı parayla da kendisine gecekondu satın aldı.
70 BİN LİRA CEZA KESİLDİ
TEDAVİ için ağabeyinin yanına Almanya’ya giden ve 23 yıl boyunca orada kurduğu ‘Neşet Ertaş Orkestrası’yla, gurbetçi düğünlerinde çalarak geçimini sağlayan Ertaş’ın 2000 yılı başında Türkiye’ye döndüğünü anlatan Hasal Saltık şunları söyledi: “Açık hava konserinde çok büyük bir ilgiyle karşılaşınca şaşırdı. Ancak onu son dönemde en çok üzen şey Aşık Ali İzzet’e ait olan Mühür Gözlüm şarkısını izinsiz kullandı diye İzzet’in torunları tarafından açılan dava oldu. O dönem İzzet’in bestelemesi için Ertaş’a getirdiği şarkı daha sonra Ertaş’ın sesinden meşhur oldu. Davayı biz kaybettik. 40 yıl önceki bir olay için açılan bu dava Ertaş’ı çok üzdü. Karar çıktı, Ertaş’a 70 bin lira ceza kesildi. Onu da biz ödeyeceğiz.”
2 DAİRESİ BİR DE APARTMANI VAR
Neşet Ertaş ile patron-işverenden çok bir ağabey kardeş ilişkisi yaşadıklarını belirten Saltık, “Benim bildiğim kadarıyla bugüne kadar kazandığı paralarla kendisine İzmir’de bir gecekondu, 3 katlı bir apartman ve Almanya Köln’de bir daire satın aldı. Onun dışında ne kadarlık bir kişisel serveti olduğunu bilmiyorum ama çok da büyük parası olduğunu zannetmiyorum” dedi. Ertaş’ın haklarının korunması için gerekli mecralara kayıt yapıldığını vurgulayan Saltık, “Türkü barlar meslek birliklerine kayıtlı değil. Kültür Bakanlığı, bu kafelerde çalınacak şarkılar için gereki telif haklarını korumak için işletmelerden tescil isteyip ruhsatı ondan sonra vermeli” yorumunu yaptı.
NEŞET ERTAŞ'IN ARDINDAN SÖYLENENLER
CUMHURBAŞKANI ABDULLAH GÜL
2008 yılında Çankaya Sofrası'nda diğer sanatçılarımızla birlikte misafir etmekten memnuniyet duyduğum Neşet Ertaş, her zaman sevgiyle, saygıyla ve takdirle hatırlanacak; en önemli kültür değerlerimizden biri olarak gönlümüzü titreten türkü ve bozlaklarıyla kalbimizde yaşamaya devam edecektir. Bugün, kendi dizelerinde dile getirdiği 'Yalan Dünya'ya veda eden halk ozanı Neşet Ertaş'a Allah'tan rahmet; ailesine, milletimize, sevenlerine ve sanat dünyamıza başsağlığı diliyorum.
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY
Büyük bir sesi kaybettik, hepimiz çok üzgünüz. Şahsen çok yakın tanıdığım bir arkadaşımdı. Kendisini ziyarete gitmiştim. Bu kadar erken kaybedeceğimizi düşünmemiştim. Büyük bir insanı kaybettik. Bizim sazımızla, bizim sözümüzle Avrupa'ya kendini tanıtmıştı. Kültürümüzü dünyaya tanıtmıştı. Halkın sevdiği bir büyük sanatçıydı. Sezen Aksu kabul ederseydi ki ederdi, bir yanda Neşet Ertaş, bir yanda Şivan Perver dostluğun, kardeşliğin sahnesini yansıtacaktık. Bu benim hayalimdi. Olmayacak artık.
ALAATTİN YAVAŞÇA
Aşık grubu içerisindeydi. Kendisini rahmetle anıyoruz. Ama yerinin boş kaldığı kanaatindeyim. Toplumun süzme dediğimiz kısmının içerisinden seçilmiş insanlardı. Bir daha kolay kolay benzeri gelmez. Onun boşluğunu doldurmak mümkün değil. Onun bıraktığı eserler gelecek nesillere örnek olacaktır.
Sağlığındayken ona göstermemiz gereken ilgiyi o sağken gösteremedik. Onu bu bakımdan tatmin ettiğimizi söyleyemem.
MUSA EROĞLU
Korunması gerekirdi. Yarın ötekine de ahlar vahlar çekeceğiz.
Ağıtçı toplum öldükten sonra hep ağlar. Sağlığında kimbilir neler söylemiştir. Ben yakın dostuydum Neşet Ertaş’ın. Bütün hayatını biliyordum. Sadece kaybettik onu. Biz ona sahip de çıkmadık. Kendi kişisel becerisiyle zorla kazandığı erdeme sahip olduk sadece.
FATİH KISAPARKMAK
Bütün Türkiye’nin başı sağolsun. Neşet Ertaş hakkında söylenecek çok şey var. Hakkında çok kitap yazılacağına, çok belgesel hazırlanacağına inanıyorum. Ustasından aldığı geleneği kendi gönül ibriğinden süzdü. Ben onunla diz dize saz çalmak şansına erenlerdenim. Neşet Ertaş bence gönül adamı. En önemli özelliğidir.
Yeri doldurulamayacak bir efsanedir. Kırgınlıkları, buruklukları olduğunu biliyorum. Ama bütün bunları aştı. Biz onu unutmadık, unutmuyoruz, unutmayacağız.
BELKIS AKKALE
Neşet Ertaş deyince en az 3 nesile kendini sevdirmiş çok değerli bir üstadımız.
Çok üzgünüm. Hepimizin başı sağolsun. Sanatçılar hiçbir zaman unutulmaz. Aşık Veysel, Pir Sultan gibi o da unutulmayacak. Eserleriyle yaşayacak. Neşet Ertaş çok uzun yıllar halk türkülerine hizmet etti.
Tam bir Anadolu insanı. Anadolu insanlığını hiçbir zaman bırakmadı. Onun türküleri hepimize çimento oldu. 18 yaşındayken ben onun kışın bir konserine gitmiştim. Çok etkilenmiştim. Sazıyla sesini bu kadar bütünleştiren bir sanatçı olmadı. Bu, Allah’ın çok büyük bir lütfudur. Bizler daha çok öksüz kalacağız.
KIRAÇ
Nur içinde yatsın. Çok zor bir şey söylemek. Bozkırın tezenesi kırıldı. Çok büyük bir üstattı. Bir daha öylesi gelir mi? Sanırım gelmez.
Çığlıktı babasının sesi. Neşet Ertaş da başka bir çığlıktı. O çığlığı artık ait olduğu yerde. Huzur içinde sonsuzluğa kadar gider.
Ben bozlakları çok seviyorum. Neşet Ertaş’ın türkülerini söyledim. Onun türkülerini söyleyebilmek çok zordur. Neşet Ertaş’ı dünyaya hem kabul etmişlik hem de isyan vardır. Ben onun en çok ‘Yolcu’ türküsünü severim. Konserlerde söylerim. Neşet Ertaş çok beğendiğini söyledi. Birkaç hafta önce konuşmuştum. Bozlaklar dünyadaki en tuhaf, en yüce müziklerdendir. Anlaşılmaz bir yerden söylüyordu, güzel bir yerden sesleniyordu. Sözleri, müzikleri, bağlamasıyla, her şeyiyle onunla tanışmış olmak benim için dünyalara bedeldi.
HABER
Neşet Ertaş’ın son şiiri ‘Veda’ 29 Eylül 2012
Halk ozanı Neşet Ertaş'ın ölmeden bir ay önce yazdığı son şiiri ‘Veda’da ölümü yazmış.Ertaş'ın son şiiri "Tükendi ömrümün çoğu gidiyor, cahil ömrüm geldi geçti yel gibi" mısralarıyla başlıyor.
Habertürk gazetesinden Bülent Günal’ın haberine göre; 26 Eylül’de hayata veda eden Türk Halk Müziği’nin efsane ismi Neşet Ertaş’ın, ölümünden bir ay önce son şiirini kaleme aldığı ve adeta ‘Yalan Dünya’yla vedalaştığı ortaya çıktı.
16 yıldır Ertaş’ın yanından ayrılmayan İTÜ Devlet Konservatuarı Öğretim Üyesi, Ses Eğitimi Bölüm Başkanı Doç. Dr. Erol Parlak’ın, Ertaş’ın 4 kıtadan oluşan ‘Veda’ şiirine, “Garip Bülbül-Neşet Ertaş’ın Hayatı, Sanatı, Eserleri” adlı kitapta yer verdiği öğrenildi.
İŞTE BÜYÜK USTANIN KALEME ALDIĞI SON ŞİİRİ ‘VEDA’
Tükendi ömrümün çoğu gidiyor Cahil ömrüm geldi geçti yel gibi Sevdiğim uzaktan seyir ediyor Beni görüp bakınıyor el gibi
Geçti günler, yıllar, ömürse doldu Giden gitti bilmem geri ne kaldı Ömrümün baharı sarardı soldu Yandı kaldı garip bağrım çöl gibi
Veren, geri almak için gözlüyo Her an her saniye beni izliyo Garip bağrım için için sızlıyo Sazımda inleyen sırma tel gibi
Uzun yoldan gelmiş gibi yorgunum Ne kimseye küskün ne de dargınım Bir ahu gözlüye candan vurgunum Garip gönlüm kapısında kul gibi
Neşet ERTAŞ
HABER
'Arabeskin Babaları' Neşet Ertaş'ı anlattı 28 Eylül 2012
Orhan Gencebay, Ferdi Tayfur ve Müslüm Gürses aynı mikrofonda Neşet Ertaş için buluştu.
Kral TV ve Kral Fm ortak yayınında Mehmet Akbay’ın sunduğu Mehmet’in Gezegeni, bu hafta Türkülerin Babası Neşet Ertaş’a ithaf edildi.
Arif Sağ, Güler Duman, Orhan Ölmez, Sevcan Orhan, Hüseyin Turhan gibi sanatçıların canlı yayın konuğu olarak katıldığı programda, geçtiğimiz Salı günü kaybettiğimiz büyük ustanın ölümsüz türküleri seslendirildi. Yayına telefon bağlantısı ile katılan Orhan Gencebay, Sümer Ezgü, Ferdi Tayfur, Hasan Saltık, Müslüm Gürses, Tolga Çandar, Mustafa Ceceli gibi birçok ünlü isim de Neşet Ertaş ile ilgili anılarını paylaştı.
Programın en ilginç anı ise, Arabeskin Babaları Orhan Gencebay, Müslüm Gürses ve Ferdi Tayfur’un aynı anda canlı yayına bağlanıp Büyük Usta ile ilgili sohbet ederek anılarını paylaşmasıydı. Tayfur, Gencebay ve Gürses şöyle konuştu:
Ferdi Tayfur: Neşet Ertaş’a Allah’tan rahmet diliyorum, tüm ailesine diyorum çünkü bizim ülkemiz onun ailesidir, herkese baş sağlığı diliyorum. 'Gençliğimin türküleri' albümünü yaptığım zamanda Neşet Ertaş’tan türküler koymayı çok isterdim fakat rahatsızlığım buna izin vermedi üzüntüm bundandır. Allah rahmet eylesin mekanı cennet olsun toprağı olsun.
'YOL ARKADAŞIMDI'
Orhan Gencebay: Söylenecek ne varsa söyleniyor ne kadar söylesek azdır. Neşet benim yol arkadaşımdı. Hep bahsettim 16 yaşımdayken onunla tanıştım. Ben 6 yaşımda müziğe başladım o da öyle başlamış. Onun bir hocası vardı babası Muharrem Ertaş üstadımız. Onun yöresinde Çekiç Ali vardı Hacı Taşan vardı daha niceleri vardı biz o ezgilerle büyüdük. Karacaoğlan vardı Aşık Veysel babamız vardı Pir Sultan vardı nice büyüklerimiz vardı. Bir kültürün bir tarihin devamlılığı vardı.
Bu saydıklarımın hepsi iz bırakanlardı. 'Neşet tarzı' der herkes. Köprüden Geçti Gelin anonimdi ama o farklı söylerdi. Mühür Gözlüm’ü çok farklı yorumlardı, Haydar’ı çok farklı yorumlardı. Bunun yanında kendi ürettiği o kadar güzel ezgileri vardı ki Neşet tarzı içinde biz onları sevdik. Öyle üst düzeyde bir yorumu vardı ki sazıyla sözüyle bütünleşen bir tarzdı. Onun için onun yeri bambaşkaydı.
'GÖNLÜMÜZDE YAŞAYACAK!
Müslüm Gürses: Yani gerçekten ben de çok üzüldüm. Tüm halkımızın sanat camiamızın başı sağolsun acımız derin. Memleket büyük bir ozanını büyük bir yüreğini kaybetti. Ne diyebilirim ki Allah günahlarını affetsin. Çok güzel ruhtu, güzel bir insandı. Allah taksiratını affetsin ölümlü dünya işte. Ailesine de sabırlar diliyorum baş sağlığı diliyorum. Bu dünyada işi bir eser bırakmak kendisi güzel şeyler bıraktı. Kendisi şunu bilsin ki, zannediyorum bizi duyuyordur, gönlümüzde her zaman yaşayacaktır. O güzel duygusunu, türküsünü her zaman okuyacağız okudukça da onu anmış olacağız.
'ZİRVEDE DURMAK ZORDUR, O BUNU BAŞARDI'
Ferdi Tayfur: Zirveye çıkmak kolaydır, bir şarkıyla bir türküyle bir filmle bir olayla ama orada durmak zordur. Neşet Ertaş bunu başardı bunu başaran bir insandır. Oraya çıktı ve zirvede durdu bayrağını hiçbir zaman aşağı indirmedi. Askerliğimi ben Ankara’da yapmıştım. Bir arkadaşım vardı Cafer Şimşek, bağlamacıydı, Kırşehirli'ydi. Bir Pazar günü ''Neşet Ertaş’ın evine gideceğiz'' dedi. Gittik, Neşet abi yoktu babası vardı Muharrem abi, Allah rahmet eylesin. Hiç unutmuyorum kapının arkasında salona aldı bizi bir ağabey daha vardı, bize birer tane çay getirdiler. Kapının arkasında bağlamalar asılıydı. Muharrem Abi bize türkü söyledi bizi mutlu etti.
HABER
Allah rahmet eylesin 26 Eylül 2012
Halk müziği sanatçısı Neşet Ertaş, binlerce kişi tarafından memleketi Kırşehir'de son yolculuğuna uğurlandı.
Cenaze namazının ardından Başbakan Erdoğan kısa bir konuşma yaptı. Cenaze namazının kılınmasından sonra Neşet Ertaş'ın cenazesi, defnedileceği Bağbaşı Mezarlığına doğru yola çıktı. Başbakan Erdoğan da Ertaş'ın cenazesini bir süre omzunda taşıdı.
Sanatçı Ertaş için Ahi Evran Camisi'nde düzenlenen cenaze törenine Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, DSP Genel Başkanı Masum Türker, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Salih Kapusuz, MHP Genel Başkan Yardımcıları Oktay Vural ve Mehmet Şandır, Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı Melih Gökçek, sanatçılar Arif Sağ, Suavi, Kubat, Edip Akbayram, Bedia Akartürk, Sümer Ezgü, Orhan Gencebay ile çok sayıda vatandaş katıldı.
Ertaş'ın sevenleri ikindi namazında kılınan cenaze namazı için öğle saatlerinde caminin avlusunu doldurdu.
ÇOK SAYIDA POLİS ÖNLEM ALDI
Bu arada mezarlığa giden yolda ve cenaze namazının kılanacağı Ahi Evran Camii'nde çevresinde günün erken saatlerinden itibaren Kırşehir ve çevre illerden gelen çok sayıda polis önlem aldı. Ahi Meydanı'nda ise Kırşehir Belediyesi tarafından taziye çadırı kurularak, konuklara ikramlarda bulunuldu.
Öte yandan Neşet Ertaş'ın ölümüyle sarsılan Kırşehir'de Belediye binasının üstüne, ünlü halk ozanın fotoğrafının yer aldığı 'Başımız sağolsun' yazılı dev bir pankart asıldı. Belediye hoparlörlerinden de ozanın türküleri çalındı. Kırşehir kent merkezi Türk bayraklarıyla donatılırken, işyerlerinin vitrinlerine ve kapılarına 'Bozkır'ın tezenesi hep kalbimizde yaşayacaksın' yazılı, ünlü ozanın fotoğraflarının bulunduğu afişleri asıldı.
Ünlü ozanın cenazesi, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da katılacağı Ahi Evran Camii'nde kılınacak ikindi namazının ardından hazınlanan mezara defnedilecek. Cenazeye katılmak üzere çevre illerden de çok sayıda kişi Kırşehir'e geldi.
BABA EVİNE ZİYERETÇİ AKINI
Türk Halk Müziği sanatçısı ve söz yazarı Neşet Ertaş'ın baba evinin yanında kurulan taziye çadırı vatandaşların akınına uğradı.
Bağbaşı Mahallesi'nde bulunan Neşet Ertaş'ın baba evinin bulunduğu sokağa taziye çadırı kuruldu. Vatandaşların akınına uğrayan taziye çadırında, Neşet Ertaş'ın sevilen türküleri dinlendi.
Ertaş'ın akrabalarından olan müzisyen Hüseyin Çakıcı, “Neşet Ertaş, ölmedi yaşıyor. Onun türkülerini biz yaşatacağız. O, unutulacak bir sanatçı değildi. Neşet Ertaş'ın ölümüyle bozlağın teli koptu. Bizim mahallemizde artık en az 3 ay saz çalınmaz” dedi.
İZMİR'DEN GÖZYAŞLARIYLA UĞURLANDI
Karşıyaka'daki hastaneden sabah saat 04.30'da alınan cenazeyi, gözyaşlarını tutamayan sevenleri alkışlarla uğurladı. Ertaş'ın ailesi ve yakınları da, hastaneye ait bir minibüsle cenaze aracını takip etti.
Akrabası Metin Taplak'ın bindiği cenaze aracı havalimanı öncesinde, Ertaş'ın Karabağlar ilçesi Yunus Emre Mahallesi'ndeki evinin bulunduğu sokağın yakınından geçirildi.
Adnan Menderes Havalimanı'nın kargo bölümüne getirilen Ertaş'ın cenazesini, oğlu Hüseyin Ertaş ve yakınları indirdi.
Cenaze aracına, oğlu Hüseyin Ertaş, dünürü ve yeğeni Metin Taplak'ın da aralarında bulunduğu 14 kişilik bir kafilenin içinde bulunduğu minibüs eşlik etti. Havaalanı'ndan önce cenaze aracı, Ertaş'ın Karabağlar İlçesi Yunus Emre Mahallesi'ndeki evinin yakınından geçti. Son kez evi ve mahallesi ile vedalaşan ünlü halk ozanı Ertaş'ın cenazesi Adnan Menderes Havaalanı Kargo Bölüm'ne götürüldü.
Buradaki işlemlerin ardından Ertaş'ın yakınları VİP salonundan geçerek THY ait 07.00 uçağı ile Ankara'ya hareket etti. Esenboğa Havalimanı'na getirilen Ertaş'ın cenazesi uçaktan Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Neşet Ertaş'ın oğlu Hüseyin Ertaş, Ankara Valisi Alaaddin Yüksel, Kültür Bakanlığı bürokratları ve diğer yetkiler tarafından indirildi.
HABER
Neşet Ertaş vefat etti 25 Eylül 2012
Türk Halk Müziği sanatçısı, besteci ve söz yazarı Neşet Ertaş, İzmir'de tedavi gördüğü hastanede bu sabah hayatını kaybetti.
Ertaş, 15 gün önce kronik rahatsızlığı sebebiyle özel bir hastaneye kaldırılmış, onkoloji servisinde tedavisine başlanmıştı.
Dün durumu gittikçe ağırlaşan Ertaş, yoğun bakım servisine kaldırılmıştı. Ertaş'ın bu sabah saatlerinde hayatını kaybettiği açıklandı.
HABER
Neşet Ertaş Sempozyumu 23 Ekim 2012
Ahi Evran Üniversitesi (AEÜ), ''Bozkırın Tezenesi'' olarak ünlenen büyük ozan Neşet Ertaş'ın hayatı, eserleri ve abdal geleneğinin ele alınacağı ulusal bir sempozyum düzenleyecek.
Üniversiteden yapılan açıklamada, Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Teşkilatı (UNESCO) Türkiye Milli Komitesi tarafından 2010 yılında ''Yaşayan İnsan Hazinesi'' ödülüne layık görülen Neşet Ertaş ve abdal geleneğinin ele alınacağı ulusal bir sempozyum gerçekleştirileceği belirtildi.
Üniversitede, 13-14 Mayıs 2013 tarihleri arasında gerçekleştirilecek sempozyuma müzikle ilgili bir çok bilim insanı katılacak. Sempozyum kapsamında, Neşet Ertaş'ın sanat geleneği, felsefesi, sanatçı kişiliği gibi birçok konu ele alınarak, isminin bilim dünyasında da yaşatılmasına katkı sağlanması hedefleniyor.
'Bozkırın Tezenesi', 'Türkü Baba', 'Son Abdal', 'Bağlama Virtiözü' gibi unvanlarla anılan Neşet Ertaş için düzenlenecek sempozyumda, Neşet Ertaş'ın yaşamı ve sanatı, şairlik yönü, somut olmayan kültürel miras ve yaşayan insan hazineleri bağlamında Neşet Ertaş, TRT Türk Halk Müziği Repertuvarı ve Neşet Ertaş, tarihi bağlamı içerisinde abdallık geleneği, abdallık geleneğinin içerisinde Kırşehir'in yeri, abdallık geleneğinin bugünü ve geleceği gibi bildiriler yer alacak.
HABER
Uluslararası Neşet Ertaş Sempozyumu 14 Mayıs 2013
Uluslararası Bozkırın Tezenesi Neşet Ertaş Sempozyumu, dün Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Konferans Salonu’nda başladı.
Açılışta konuşan UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Öcal Oğuz, halk ozanı Neşet Ertaş’ın, barış kültürünü geliştirmek ve toplumlar arasında diyaloğu oluşturmak bakımından kendi toplumu içerisinde mükemmel bir uzlaşma ve beraberlik ortamı oluşturduğunu söyledi. Oğuz, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın, ölmeden önce Neşet Ertaş’ı “Yaşayan İnsan Hazinesi” ilan ettiğini de hatırlattı. Ahi Evran Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kudret Saylam, bugün de devam edecek sempozyumda iki günde yurtiçinden 80, yurtdışından da 7 bildirinin sunulacağını söyledi. Neşet Ertaş’ın sağlığında onun hakkında kapsamlı bir kitap ve belgesel de hazırlayan Bayram Bilge Tokel, usta ozanın çektiği acılardan dolayı her zaman “Garip” mahlasını kullandığına işaret ederek, onda tıpkı Âşık Veysel gibi sözlü kaynaklardan gelen irfan kültürü olduğunu, babasıyla çok güzel bir usta-çırak ilişkisi yaşadığını vurguladı. Katılımcılar, sempozyuma verilen arada Neşet Ertaş’ın Bağbaşı Mezarlığı’ndaki kabrini de ziyaret etti.
HABER
Neşet Ertaş için anıt mezar yapıldı 25 Eylül 2013
Siyah renkte granit mermerden yapılan anıt mezar tamamlandığında, Kırşehir Belediyesi de çevre düzenlemesini gerçekleştirecek.
'NEŞET ERTAŞ'A YAKIŞIR BİR MEZAR OLMASI İÇİN GAYRET EDİYORUZ'
Ertaş'ın oğlu Hüseyin Ertaş, Bağbaşı Mezarlığı'nda gazetecilere yaptığı açıklamada, 3 ay önce başlanan mezar çalışmalarının bugün itibarıyla tamamlanma aşamasına geldiğini söyledi.
Babalarının vefatından sonra Kırşehir Belediyesi'nin mezar yapımı için teklifte bulunduğunu ancak bunu kabul etmediklerini vurgulayan Ertaş, "Çocukları olarak kendimiz yaptırmak istedik. 3 gündür Neşet Ertaş'a yakışır bir mezar olması için gayret ediyoruz" dedi.
Kültür ve Turizm İl Müdürü Mustafa Gökgül de 25 Eylül 2012'de vefat eden Neşet Ertaş'ın ölümünün birinci yıl dönümünde çocukları tarafından anıt mezar yapıldığını belirterek, mezarı ziyaret için çok sayıda kişinin geldiğini kaydetti.
Ertaş'ın, Kırşehir, Türkiye ve dünyanın unutulmayacak bir kültür varlığı olduğunu ifade eden Gökgül, "Onu kaybetmenin acısını ama hatıralarını yaşatmanın da mutluluğunu yaşıyoruz. Ailesi tarafından mezarı yaptırıldı. Şu anda bitti. Onu her yıl anarak, bıraktığı eserleri daha ileriye unutulmadan götürmeyi planlıyoruz. Neşet Ertaş'ı unutmayacağız, unutturmayacağız. Neşet Ertaş adına düzenlenen bağlama yarışması Başbakanımızın katılımıyla cumartesi günü yapılacak" dedi.
HABER
Neşet Ertaş türkülerine senfonik yorum 2 Mayıs 2014
Mersin Devlet Opera ve Balesi (MDOB) Bozkırın Tezenesi halk ozanı Neşet Ertaş türkülerini senfonik olarak dünyaya duyurdu.
Coşkuyla geçen dünya prömiyerinin ardından dinleyiciler, sanatçıları dakikalarca ayakta alkışladı. Mersin Devlet Opera ve Balesi Müdür ve Sanat Yönetmeni Erdoğan Şanal, “Bizi asıl heyecanlandıran Neşet Ertaş türkülerinin dünyanın tüm orkestraları için seslendirilmeye hazır hale gelmesi” dedi. Türkülerin dünyaya tanıtılmasının ülkenin tanıtılması anlamına geldiğini belirten Şanal, böylesine önemli bir çalışma içinde olmanın kendileri için onur vesilesi olduğunu söyledi.