1965 yılında Ankara'nın Şereflikoçhisar ilçesine bağlı Yeşilyurt köyünde doğdu. İlkokulu köyünde tamamladı. Ankara Uluğbey Ortaokulu’ndan 1980, Ankara Gazi Lisesi'nden 1983 yılında mezun oldu. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Arap Dili ve Edebiyatı Bölümü'nde 1988 yılında lisans eğitimini tamamladı.
Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığında bir müddet çalıştı. Buradan ayrılarak vakıf hizmetleri ve yayıncılık faaliyetlerinde bulundu. 1993 yılında Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İslam Felsefesi bölümünde yüksek lisansını, 2000 yılında da aynı Enstitünün Tasavvuf Bölümü'nde 'XVIII. Asır’da Anadolu'da Tasavvuf' adlı teziyle doktora çalışmasını tamamladı. Evli ve üç çocuk babasıdır.
ESERLERİ:
1- Osmanlı Toplumunda Tasavvuf, Osmanlı Araştırmaları Vakfı, İstanbul 2001, 580 sayfa
2- Ahmed-i Yesevi Hayatı Eserleri Tesirleri, Seha Neşriyat, İstanbul 1994, 650 sayfa (Sempozyum Bildirileri)
3- Ahmed Ziyaüddin Gümüşhanevi Sempozyum Bildirileri, Seha Neşriyat, İstanbul 1993
4- Zâhidi Kevserî Hayatı Eserleri Tesirleri, Seha Neşriyat, İstanbul 1996
5- Aziz Mahmud Hûdâyî , Habbetü’l-Malabbe (Çeviri-İnceleme) İstanbul 2002, 80 sayfa
6- Mehmet Emin Akşehrî, tarikat âdab ve erkanı, (sadeleştirme-inceleme), kutup yayınları, İstanbul 2002
7- Darir Mustafa Efendi, yüz hadis yüz hilalle, (müşterek çalışma), Darülhadis Yayınları, İstanbul 2001, 191 sayfa
8- Mehmed Zihni Efendi, oruç ve zekat ilmihali (müşterek çalışma, sadeleştirme), başucu kitapları, İstanbul 2001, 172 sayfa
ARAŞTIRMA-HABER
Sahabe kabirleri bilinenden fazla Ayşe Olgun Yeni Şafak 14 Kasım 2003
İslam'ı yaymak için İstanbul'a kadar gelen ve burada vefat eden sahabelerden kabirleri belli olanların sayısı 22 olarak tespit edilmiş. Ancak bu sayının çok daha yüksek olduğu bir gerçek.
İslam'ın ilk çağlarında doğdukları coğrafyaları terkederek İslam'ı yaymak için İstanbul'a kadar gelen sahabelerden kimileri çeşitli sebeplerden dolayı geri dönemediler. İstanbul'un fethinin ardından bu kabirler teker teker tespit edilerek yeniden yaptırıldı. Getirdiği yeniliklerle en çok tartışılan padişahlardan 2. Mahmut ise kötü şöhretinin önüne geçmek için İstanbul'da şehit düşen sahabelerin kabirlerini tespit ettirerek ziyarete açan en önemli isimlerden. Ancak bu kabirlerin İstanbul'da vefat eden sahabelerin gerçek kabirleri olup olmadığı tartışılıyor. Bu tartışmalardan birisi de yapılan çalışmalar sonucunda ortaya çıkan ve günümüze ulaşan sahabe kabirlerinin sayısıyla ilgili.
Bugün İstanbul'da 22 sahabe kabri var, oysa yapılan araştırmalar bu sayının çok daha yüksek olduğunu ortaya koyuyor. İlahiyatçı Dr Necdet Yılmaz ve tarihçi Dr. Coşkun Yılmaz'ın yaptıkları bir yıllık çalışmanın sonucunda ortaya çıkan verilere göre sadece Haliç'deki Tokludede Haziresi'nde yatan sahabelerin sayısı bini buluyor.
Hz. Hüseyin de İstanbul'a gelmiş
Yaptıkları çalışmaları Bilge Yayıncılık tarafından yayınlanan “İstanbullu Sahabeler” adı altında toplayan araştırmacılardan Dr. Coşkun Yılmaz'a göre İstanbul'da vefat eden sahabeler kadar İstanbul'a çeşitli vesilelerle gelen ama daha sonra geri dönen sahabelerin sayısı da oldukça kabarık.
Peygamber Efendimiz'in (sav) torunu Hz. Hüseyin gibi önemli şahsiyetlerin de ziyaret ettiği İstanbul'da kabirleri bulunanlar arasında ise Hz. Hüseyin'in kızları ve Peygamber Efendimizi'in süt kardeşi Hz. Ebu Şeybe el-Hutri var. Sahabelerden kimileri İslam'ı bu topraklara getirmek için düzenlenen seferlere katılarak gelirken kimileri de ticari ve tebliğ amacıyla İstanbul'da bulunmuş. Dr. Yılmaz, İstanbul'a gelen diğer önemli zatların isimlerini ise şöyle sıralıyor: “İstanbul'a o dönemde iki ayrı sefer düzenlenmiş. Bu seferlere katılanlar arasında Medine'de doğan ilk muhacir çocuklardan biri olan Hz. Abdullah bin Zübeyr, Peygamber Efendimiz'in (sav) amcasının oğlu Hz. Abdullah bin Abbas, Medine'de ilk İslam'ı seçenlerden Hz. Fedale bin Ubeyd ve Hz. Ömer'in oğlu Hz. Abdullah bin Ömer gibi pekçok kişi düzenlenen bu seferlere katılmışlar.”
HAKKINDA YAZILANLAR
Osmanlı'da sağlık Avni Özgürel Radikal 16 Temmuz 2006
Güzel eserlerin gün yüzüne çıkmasında sponsor desteği çok önemli. Gecikmişliğimiz dolayısıyla her alanda yapılması gereken öylesine çok çalışma var ki, bunların üstesinden kamu kaynaklarıyla gelinmesi imkânsız. Kaldı ki kamu desteği yetersizliğin ötesinde yavaş...
Marifet iltifata tabi, lafı hâlâ geçerli... Biofarma İlaç Sanayii'nin desteğiyle basılan 'Osmanlılarda Sağlık' adlı iki ciltlik eser bu manada iltifatı hak eden bir yayın olmuş. Prof. Mehmet İpşirli'nin başkanlığında ve birinin adını yazmasam nezaketsizlik edeceğimi düşündüğüm pek çok bilim adamının makalesi onlarca gravür ve elyazması kopyasıyla sunuluyor. Bu çalışmada kuşkusuz hocalar kadar editörlük yapan Dr. Coşkun Yılmaz ve Dr. Necdet Yılmaz'ı ayrıca tebrik ediyorum.
Ve tabii ki Biofarma'nın genel müdürü İsmail Öncel'i de. Dilerim bu nitelikte uzun soluklu gayretlere verdikleri destek sürer ve rahmetli Süheyl Ünver'in Tıp Tarihi alanında açtığı yola yakışan başka çalışmalar da eklenir bunun yanına...
Osmanlı için sağlık neydi? Doğan HIZLAN Hürriyet 1 Temmuz 2006
OSMANLILARI çeşitli yönleriyle inceleyen kitaplar yayımlandı. Osmanlı’nın çeşitli kurumlarının tarihi yazıldı.
Yeni yayınlanan, iki ciltten oluşan Osmanlılarda Sağlık, imparatorluğun sağlık olgusuna, çeşitli yönleriyle nasıl yaklaştığını, kurumları, kuralları, sağlık düzeninin nasıl işlediğini gösteriyor. Aklınıza gelebilecek, sağlıkla ilgili bütün maddeler uzmanlarca yazılmış.
Prof. Dr. Mehmet İpşirli’nin yayın kurulu başkanlığını yaptığı kitabın editörleri de Dr. Coşkun Yılmaz-Dr. Necdet Yılmaz.
Sekiz yüz sayfalık kitabın sponsorluğunu Biofarma üstlenmiş.
Birinci ciltte incelemeler, araştırmalar bulunuyor, ikinci ciltte arşiv belgeleri var.
Birinci ciltte bilgileri okuyanlar, onu zenginleştiren belgelere başvurabilirler.
Sağlık gibi çok önemli bir konuda, büyük bir cihan imparatorluğunun ne yaptığını bilmek, onun insan konusundaki davranışını ortaya koyması bakımından önemli.
Bölük pörçük okuduğumuz vakıflar, darüşşifa için ayrıntılı bilgiyi, tıp eğitimini, Osmanlı hastane yönetmeliklerini, hasta-doktor ilişkilerini Osmanlılarda Sağlık’tan öğreneceksiniz.
Kitaptaki bölüm başlıklarını incelerken, uzmanlarla, benim gibi meraklı okurların neleri okuyabilecekleri konusunda bir seçim yaptım.
İşte benim öznel sıralamam:
Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu-Tıp Dilinin Türkçeleşmesi Meselesi, Prof. Dr. Ayten Altıntaş- Osmanlı Tıbbında Gül, Prof. Dr. M.Hüsrev Subaşı- Türk Hat Sanatında Sağlık, Prof. Dr. Hayrettin Kara- Osmanlı’nın Mahalle Sakinleri: Mecnunlar, Deliler ve Ölüler, Doç. Dr. Bilal Kemikli-Divan Şiirinde Sağlık.
Değişik konuları, değişik kişilerin yazdığı bu tür toplamların, güvenilir, ciddi başvuru kaynakları olduğu gerçeğini bir kez daha vurgulamalıyım.
Bu tip incelemelerden oluşan kitapların büyük bir işlevi, yararı vardır.
Yayın kurulu üyelerinin dediği gibi, insan araştırma yaparken, birçok yeni bilgiye ulaşıyor. Sözgelimi, Osmanlı’da kadın cerrahlar olduğunu, bu kitabı okuduktan sonra öğreniyoruz.
Hasta ile doktor arasındaki ilişkilerin, aynı zamanda hukuki yönünü de araştıranlar, bugüne ışık tutacak nitelikte olduğunu belirtiyorlar.
Yayın Kurulu Başkanı Prof. Dr. Mehmet İpşiroğlu, Takdim’de kitabın hazırlanışı, arşivlerin kullanılması konusunda bilgi veriyor. Editörler Dr. Coşkun Yılmaz-Dr. Necdet Yılmaz, kitabın kapsamını şöyle sunuyorlar:
"Konunun tarihi temelleri ve Osmanlı tıbbının kendisine özgü karakterini ortaya koymaya yönelik bir anlayışla makalelerin, konuları XVIII. yüzyılın ortalarına kadarki dönemi ele alması kararlaştırıldı."
Prof. Dr. Sabahattin Aydın’ın Modern Tıp Penceresinden Osmanlı Tıp Anlayışına Bakış’ı mutlaka okunacak yazılardan biri.
Dr. Coşkun Yılmaz-Dr. Necdet Yılmaz’ın Osmanlı Hastane Yönetmelikleri Vakfiyelerde Osmanlı Dárüşşifáları, bugünle mukayese edilecek malzemeyi sunuyor.
Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu’nun Tıp Dilinin Türkçeleşmesi Meselesi’ndeki saptamasını yazıya aldım:
"Osmanlı tıp terminolojisi, başka dillerdeki terminolojilerin gelişmesine paralel bir seyir kaydetmiş ve her gelişmiş dilde olduğu gibi kendine has kelime hazinesinin yanında başka dillerden ödünç alınan birçok kelimeden oluşmuştur."
Prof. Dr. Ayten Altıntaş, Osmanlı Tıbbında Gül’de, tasavvuf ve nakkaşlar dışında gülün tıptaki yerini belirtiyor:
"Gül güzelliğiyle, kokusuyla, önemli olduğu kadar Osmanlı hekimlerinin de vazgeçemedikleri bir iláçtı."
İki incelemeyi özellikle salık vereceğim.
Biri Doç. Dr. Bilal Kemikli’nin Divan Şiirinde Sağlık, diğeri de Dr. Necdet Yılmaz-Dr. Coşkun Yılmaz’ın Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’ne göre Osmanlılarda Sağlık Hayatı.
Osmanlılarda Sağlık, sadece imparatorluğun sağlık anlayışının üzerine yazılmış kuru bir kitap değil. Günün yaşama biçimini, insanlararası ilişkileri de bu kavram açısından inceleyen bir çalışmalar toplamı.
DİVAN ŞİİRİ VE TIP
Divan şiirine tıp nokta-i nazarından bakıldığında, şairlerin iki ana sınıfa ayrıldığı görülecektir. Bunlardan ilki, tabábeti bilen ve hekimliği meslek olarak icra eden şairlerdir. Bu grup içerisinde temayüz eden Ahmedi, Şeyhi, Şánizáde, Bedri Dilşad, Akşemseddin, Nidai, Emir Çelebi, Tokatlı Mustafa, Ahi Çelebi, Abdülhak Molla’nın isimlerini burada sayabiliriz. Bunlar her şeyden önce meslekleriyle alakalı tıbnáme ismiyle nitelendirebileceğimiz mesleki mesneviler yazmanın yanında, kaside, gazel, terkibibend gibi temel türlerde yazdıkları eserlerde de tababetle ilgili terminoloji, ilaç isimleri ve tedavi şekilleri gibi hususları divan şiirinin mazmun dünyasına taşımışlardır. Bu husus mesleki unsurların divan formu içerisinde şekillenmesine önemli bir örnektir.
İkinci grupta bulunan şairler ise tababet konusunda uzmanlaşmamış olmakla beraber, okudukları kitaplardan ve birinci gruba giren şair-hekimlerin eserlerinden yararlanarak eserlerinde tıbba ilişkin değerlendirmeler yapan ve mazmunlar kullanan şairlerdir. Divan şairlerinin büyük bir çoğunluğunu bu ikinci gruba almak mümkündür. Zira tababetten edebi forma intikal eden mazmunların kullanımı, teşbih ve istiare gibi söz ve mana sanatlarının sağlık konularından yararlanılması, hekimliği ile nüfuz ederek adeta mitsel kişilik kazanan şahıslara ve eserlerine telmih gibi hususları pek çok şairde görmem mümkündür.
İlaç gibi kitap! Aksiyon Sayı: 603 - 26.06.2006
Osmanlılarda sağlık, tıp ve bilim tarihi uzmanlarının kaleminden çıkan alanındaki en kapsamlı eser.
Dr. Coşkun Yılmaz ve Dr. Necdet Yılmaz'ın editörlüğünde Türkiye'nin seçkin bilim tarihçileri, tıpçıları ve tarihçilerine ait makalelerin, arşiv çalışmalarının yer aldığı alanındaki en kapsamlı çalışma olan iki ciltlik Osmanlılarda Sağlık kitabı bir ilaç firması olan Biofarma'nın etiketiyle piyasaya çıktı. Eser tam anlamıyla bir takım çalışmasının ürünü.
Kırk kişilik geniş bir kadro tarafından uzun süre Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA), Topkapı Sarayı Müzesi Arşivi (TSMA), İstanbul Şer'iyye Sicilleri Arşivi (İŞSA) başta olmak üzere belli başlı arşiv ve kütüphaneler taranarak milyonlarca belge arasından doğrudan doğruya sağlıkla ilgili 10 bin civarında doküman tespit edilip dia ve fotokopileri alınmış. Bu belgelerin hepsi 19. yüzyıl öncesine ait. Bunlardan ikinci ciltte yalnızca bin civarında belge neşredilmiş. Ayrıca kitabı hazırlayan heyetin çeşitli uzmanlık alanları olması dikkat çekiyor. Yayın, yazı, çeviri ve kontrol grubu, tıp tarihi, medeniyet, teşkilat, kültür, edebiyat, sosyal ve siyasi tarih gibi Osmanlı tarihini değişik konularında uzmanlar ile günümüz tıbbının farklı alanlarında çalışan akademisyenlerden oluşmakta.
Ağırlıklı İstanbul merkezli olan çalışmada çeşitli Anadolu şehirleri arşivlerinden yararlanılmış, ayrıca yabancı araştırmacılar için belgeler İngilizce özetleriyle birlikte sunulmuş. Kitabın tanıtım programında Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu'nun sarf ettiği "Makelemi o kadar güzel tasarlamışlar ki kendi yazımı tanıyamadım." sözü kitaptaki görsel unsurun, bu tarz akademik çalışmalarda görülmeyen zenginlikte ve ustalıkta yansıtıldığını özetliyor. Sanat ve tarih değeri yüksek bu görsel materyalin büyük bir kısmı konuyla ilgili birinci dereceden kaynak kabul edilebilecek belge niteliğinde.
Birinci ciltte tıp tarihine dair 23 makale yer alıyor. Bu yazılar, ikinci ciltte metinleri okuyacak ve istifade edecek kimseler için bir giriş niteliğinde. Bu makalelerde, Osmanlı tıbbının kaynakları, kullanılan bitkiler, alet ve edevat, tıp tarihi kaynağı olarak siciller, fetvalar, vakfiyelerin değerlendirilmesi, çeşitli Osmanlı kurumlarında tıp, tıp eğitimi ve tıp dilinin Türkçeleşmesi, Osmanlı'da sağlık hizmeti veren kurumlar ve bu konudaki literatür ele alınan belli başlı konular.
OSMANLILARDA SAĞLIK Edi: Coşkun Yılmaz-Necdet Yılmaz Biofarma İki Cilt