Biyografi Ara!

Binlerce biyografi keşfedilmeyi bekliyor

N. Ahmet Özalp

yazar, çevirmen

Sayfayı paylaş
İlgili Kategoriler
N. Ahmet Özalp
N. Ahmet Özalp
yazar, öğretmen

1953 yılında Kahramanmaraş'ın Elbistan ilçesinde doğdu. Öğretmen okulu ve eğitim enstitüsünü bitirdi (1974). Sonra iki yıl Türkçe öğretmenliği yaptı. Görevinden ayrılarak yayın dünyasına girdi. Çeşitli yayınevleri, dergi ve gazetelerde çalıştı. Ana Britannica Genel Kültür Ansiklopedisi'ne maddeler yazdı, danışmanlık yaptı. Yeniden öğretmenliğe döndü (1992). Şimdi bir yandan bir ilköğretim okulunda Türkçe öğretmenliği yaparken, bir yandan da çalışmalarını sürdürmektedir.

ESERLERİ:

Osmanlı eserleri üzerinde çalışan N. Ahmet Özalp, çok sayıda yapıtı kültür dünyamıza yeniden kazandırdı. Bunların başlıcaları:
Toplumsal Çözülme (Sait Halim Paşa, 1983), İslâm İnancının Temel İlkeleri (Filibeli Ahmed Hilmi, 1987), Bir Muhalifin Hatıraları (Şerif Paşa, 1991), İslâmda Felsefe Akımları (İzmirli İsmail Hakkı, 1995), Külliyat-ı Letaif (Faik Reşad, 1995), Gülşen-i Tevhid (Tevhid Şiirleri Güldestesi, 1995), Seyahatlerim (Ali Suad, 1996), Beşir Fuad (Ahmed Midhat Efendi, 1996), Taaşşuk-ı Tal'at ve Fitnat (Şemseddin Sami, 1996), Çin-Türkistan Hâtıraları (Habibzâde Ahmed Kemâl, 1996), Bir Kadının Hayatı (Mehmed Celal, 2001), Bin Bir Gece Masalları (Resimli Ay çevirisi, 2007), Bir Denizcinin Avrupa Günlüğü (Mehmed Enisî, 2008).

Yazarın son kitabı, Refik Halit Karay'ın eserlerindeki sansürü incelediği Refik Halit - Okları Kırılmış Kirpi (2010)'dir.


HAKKINDA YAZILANLAR

'Kirpi'nin yaşadıkları
Radikal Kitap 18 Şubat 2011

N. Ahmet Özalp'in 'Refik Halid: Okları Kırılmış Kirpi' adını verdiği eseri Refik Halid'in yıllardır maruz kaldığı, kültür ve edebiyat tarihi açısından eşine ender rastlanır bir gerçekliği anlatıyor.

N. Ahmet Özalp’in ‘Refik Halid: Okları Kırılmış Kirpi’ adını verdiği eseri Refik Halid’in yıllardır maruz kaldığı, kültür ve edebiyat tarihi açısından eşine ender rastlanır bir gerçekliği anlatıyor. Yazarın, ‘Kirpi’nin Dedikleri’yle başlayan ve onun Tek Parti dönemine, İttihat ve Terakki’ye ilişkin muhalif kimliğini oluşturan eserlerini inceleyen Özalp, Refik Halid’in mevcut baskıları da dahil, muhalifliğini gösterecek ciddi bir kanıta rastlanamadığını söylüyor. Peki, Refik Halid’i muhalif duruşuyla şöhrete kavuşturan, ona böyle bir entelektüel kimlik veren şey ne? Cevap elbette ki yazıları olacaktır. Ama 1940’tan önce, eski yazıyla yayımlanan eserlerindeki yazıları, onun bu muhalif kimliğini bize tanıtmasına rağmen, sonraki baskılarında bu görülmemektedir. Özalp’in iğneyle kuyu kazarcasına bulduğu şeyi ilginç kılan da bu. ‘Kirpi’nin Dedikleri’yle başlayan, ‘Ay Peşinde’, ‘Ago Paşa’nın Hatıratı’, ‘Guguklu Saat’, ‘Tanıdıklarım’ isimli eserlerinin 1940 yılından başlayan yeni baskılarına tek parti döneminde müdahale edilmesi, yapılan operasyonla eserlerindeki yazıların muhalif kimliklerinin ortadan kaldırılması. Bu çeşitli şekillerde gerçekleştirilmiş. Kimi yazılar topyekün çıkarılmış, kimi paragraflar, cümleler tamamen atılmış, kimi atılanların yerine ise ilgisiz, suya sabuna dokunmayan cümleler yerleştirilmiş. Ortaya rejimin kabul edebileceği bir Refik Halid portresi çıkarılmış. Çıkarılan, değiştirilen, içeriği bozulan “yazıların tümü de temelde İttihatçılığın hicvine, İttihat ve Terakki yönetimi uygulamalarının eleştirisine yöneliktir.” Özalp’in ifadesiyle “onun muhalifliğini belgeleyen eserler, yeni basımlarında budanarak tek parti rejiminin kabul edebileceği bir içeriğe dönüştürülmüştür…” Bu eser, bu ‘dönüştürmenin’, ‘iğdiş edilmenin’ nasıl yapıldığını gösteren metinlerden oluşuyor. Bütün bunları Özalp, açık ve sade bir anlatımla gözler önüne seriyor. Bu bakımdan bu çalışma hem yetkin hem de öncü bir çalışmadır.

Esere ‘minik’ dokunuşlar

‘Okları Kırılmış Kirpi’de Refik Halid’in eserlerinde yapılan ve çokça örneğini bulacağınız değişikliklerden birkaç örnek: “Yaşasın İttihat ve Terakki!” cümlesi “Yaşasın cemiyet!” olarak, “Ne hesap soran var, ne kitabıma bakan; ne Anadolu’ya göz dikerim, ne mesnet hülyası kurarım…” cümlesi, “Ne hesap soran var, ne kitabıma bakan; ne bankaya göz dikerim, ne mesnet hülyası kurarım…” şeklinde, “Erivan zapt olunmuş, Ankara’dan telgraf gelmiş, kralı akrep sokmuş…” cümlesi ise “Japonya bilmem nereyi zap etmiş, Londra’dan telgraf gelmiş, bir büyük diplomatı akrep sokmuş...”olarak; “Atta karın, yiğitte burun aranır, burun asalete miyardır, işte Al-i Osman, işte Burbonlar.” cümlesi sonraki baskılarında “Atta karın, yiğitte burun aranır, burun asalete miyardır, işte Burbonlar.” a dönüşecektir. Ya şu değişikliğe ne demeli: “Gazetelerden bazısının rivayetine göre Pembe Konak’ın [İsmet İnönü’nün 1925 yılından başlayarak kaldığı meşhur köşk] açığı on sekiz bin lira imiş…” cümlesi “Gazetelerden bazısının rivayetine göre Pembe Konak ismini taşıyan faizci müessesenin açığı on sekiz bin lira imiş”e dönüşür.

İşte bu eserle, Refik Halid’in asıl portresini, entelektüel kimliğini oluşturan, ona bir duruş kazandıran yazıları gün ışığına çıkmaktadır.

REFİK HALİD OKLARI KIRILMIŞ KİRPİ
N. Ahmet Özalp
Kapı Yayınları
2011
193 sayfa




HAKKINDA YAZILANLAR

Refik Halid üzerine bir kitap
Dünya Bülteni/Kültür Servisi 14 Şubat 2011

Refik Halid'in eserlerinin 1940'tan sonra yapılan yeni baskılarında, onun muhalif kimliğini belirginleştiren özgün basımları aynı içeriğe sahip değil. Başka bir deyişle onun muhalifliğini belgeleyen eserler, yeni basımlarında budanarak tek parti rejiminin kabul edebileceği bir içeriğe dönüştürülmüştür.

Refik Halid Karay, nesir yoluyla hayatın hüzünlü tarafını ele aldığı halde, onu mizahi anlatımla ifade ederek okuyucusunu güldürmeyi, güldürürken de düşündürmeyi istemiştir. Siyasi hiciv yazılarından dolayı uzun süre yurt dışında yaşamak zorunda kalan yazar hem siyasetle ilgili hem sosyal hayatla ilgili yazılarında mizahi anlatımı büyük ustalıkla kullanmış ve okuyucuların takdirini kazanmıştır. Refik Halid Karay'ın mizahi yazılarının yanı sıra roman ve hikâyelerinde de mizahi unsurlara rastlamak mümkündür. Eserlerinde sade bir dil kullanan yazar mizahi yazılarında daha çok olaylar üzerinde durmuştur.

Onun mizahi yaklaşımları; siyasi hayatla ilgili mizahi yaklaşımlar, sosyal hayatla ilgili mizahi yaklaşımlar ve kültürel hayatla ilgili mizahi yaklaşımlar olmak üzere üç bölümde ele alınabilir. Burada bildirilmesi gereken husus şu ki yazarın eserlerine konu olan meseleler, onun yaşadığı devirdeki güncel meselelerdir. Bu güncellikten dolayı onun eserleri sansüre uğramıştır. Devrin siyasi ortamından bağımsız düşünülemeyecek bu sansür hadisesinden peşinden giden N.Ahmet Özalp Refik Halid Okları Kırılmış Kirpi adlı eserinde onun Kirpi'nin Dedikleri adlı eserinden başlayark eski harflerle basılAn diğer tüm eserleri üzerinde yaptığı karşılaştırmalı çalışmasının sonuçlarını okurlarıyla paylaşıyor. Söz konusu eserlerin 1940'tan başlayarak yapılan yeni baskılarında, onun muhalif kimliğini belirginleştiren özgün basımları aynı içeriğe sahip değil. Başka bir deyişle onun muhalifliğini belgeleyen eserler, yeni basımlarında budanarak tek parti rejiminin kabul edebileceği bir içeriğe dönüştürülmüştür. Daha önce Kaşgar dergisinde yayımlanan yazılar muhalif bir yazarın eserlerinin nasıl kırpıklandığını ortaya koyuyor.

Refik Halid üzerine yapılan tezlerin genelinde onun eserlerinin 1940 sonrası baskılarının kullanıldığı dikkate alındığında bu tezlerin ve tezlerden hareketle yazılan yazıların yeniden gözden geçirilmesi gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Çünkü onun muhalifliğini tam olarak yansıtmamaktadır bu yıllarda yapılan baskılar.

Özalp'in çalışmasında karşılaştırmalı incelemellerin ardından sonraki baskılarda çıkarılan yazılar bir araya getiriliyor.Ortaya çıkan toplam Refik Halid'in muhalif kimliğini olduğu gibi sansürsüz biçimde görmemizi sağlıyor.

N.Ahmet Özalp, Refik Halid Okları Kırılmış Kirpi,Kapı Yayınları, 2011, 193 sayfa.




HAKKINDA YAZILANLAR

Özalp, Refik Halid'i yazdı: Okları Kırılmış Kirpi

Refik Halid'in muhalif bir yazar olduğu dilden dile dolaşan bir söylencedir. Buna karşılık, bürokratik görevi bir yana bırakılarak tutumunu yansıtması gereken eserlerine bakıldığında, onun muhalifliğini gösterecek ciddi bir kanıta rastlanamaz. Bir yazarın muhalif tutumunun ancak yazarlık dışındaki bir alanla bağlantı kurularak dillendirilmesi ancak bizde görülebilecek bir garabettir.

Evet, çünkü söz konusu eserlerin 1940'tan başlayarak yapılan yeni baskılarında, gerçekten de onun bir muhalif olduğunu gösteren ciddi bir veriye rastlamıyoruz. Hayır, çünkü bu eserlerin yeni basımları ile onun muhalif kimliğini belirginleştiren özgün basımları aynı içeriğe sahip değil. Başka bir deyişle onun muhalifliğini belgeleyen eserler, yeni basımlarında budanarak tek parti rejiminin kabul edebileceği bir içeriğe dönüştürülmüştür.