1890 yılında Kazakistan’ın Siri Derya bölgesi, Perovsk ilçesi, Jelek mıntıkasında doğdu. Dedesinin adı Torgay Datka, babası Kıpçak beylerinden Çokay’dır.
İlkokulu ana dilinde, orta okulu Taşkent’te Rusça olarak okudu. Rusya’nın o zamanki başşehri Petersburg’da Hukuk Fakültesi’ni bitirdi.
Okulunu bitirip Türkistan’a döndü. Taşkent’te çıkan “Uluğ Türkistan” gazetesinin en güçlü yazarlarından biri oldu. Yine aynı dönemde Taşkent’te “Birlik Tuğu” dergisini çıkardı. Rusça “Hür Türkistan” ve sonra “Yeni Türkistan” gazetelerini çıkardı.
1917 yılında Kazak ve Kırgız Türklerinin ortak devleti olan “Alaş-Orda”nın öncülerinden oldu. Kurulan hükümette bakan olarak görev yaptı.
Ruslar bu devleti ortadan kaldırdığında “Çarcı Rusların” başkanı Kolçak da onu ölüme mahkum etti. Önce bağımsız Azerbaycan’a, sonra Gürcistan’a geçti. 1919’da Kuzey Kafkasyalıların Tiflis’te çıkardığı “Hür Dağlılar” adlı haftalık gazetede Türkistan davasını dile getiren yazılar yazdı.
“Yeni Dünya”, 1920’de Kuzey Kafkasya Milli Teşkilatı’nın Türkistan Millî Merkezi ile birleşerek çıkardığı gazeteydi. Burada değerli yazılar yazdı.
Tiflis’te “Şafak” adıyla çıkardığı gazetede Anadolu’daki Kuvayı Milliye hareketini destekledi.
Sonraki yıllarda, İstanbul’da çıkan “Yeni Türkistan”, Berlin’de çıkan “Yaş Türkistan” adlı dergilerde hep Türk Birliği davası için çalıştı.
27 Aralık 1941 tarihinde Berlin'de vefat etti. Berlin’deki Türk-İslam Mezarlığı'na gömüldü.
ESERLERİ:
Mustafa Çokay'ın Hatıraları Maria J. Çokayeva Erol Cihangir TURAN KÜLTÜR VAKFI Yayın Yılı: 2000 224 sayfa 3.HAMUR 13,5x21 cm KARTON KAPAK ISBN:9757893234 Dili:TÜRKÇE
19. asrın sonlarında (1890) Sır Derya boylarında, Kırgız bozkırlarında dünyaya gelen Mustafa Çokayoğlu, hemen hemen bu son asrın son çeyreğinde ünlenen büyük Türk birlikçi Türk münevver ve dava adamlarından biridir. Soyu Harzemlere kadar uzanan fakat, Türk medeniyetinin uzun suskunluğu geçip, ardından Rus esaretine düşen bugünkü Kazakistan toprakları içinde bulunan Akmescit'ten çıkıp, uzun ve meşakkatli Türkistan davasını omuzlayıp, o dava ile ölen Mustafa Çokay Bey'in siyasi ve şahsi hayatı da, belki pek az faniye nasip olacak çok geniş ve ilginç bir entellektüel muhite sahip olması da o kadar dikkate şayandır. Türkistan milli mücadelesi için yola çıktıktan kısa bir süre sonra, için de yaşadığı zamanın ve gelecek zamanlara damgasını vurmakla ünlü Kazan Türk'ün Sultan Galiyev'le birlikte ilk olarak Türk birlikçi "Türkistan Birleştiği" (Türkistan Birliği) adlı teşkilatı kurduktan sonra tıpkı Sultan Galiyev gibi mazlum müslüman milletler başta olmak üzere, Kafkas halklarının tamamı Gürcüler, Osetinler, Kabardinler, Polonyalılar ve Ukraynalıların ölene kadar tek müdafi olur.
AYRINTI
Osmanlı’ya Öğrenci Yardımı
O yıllarda, Osmanlı-Balkan ülkeleri savaşları vardı. Rusya açıkta tarafsız, gizli olarak Balkan ülkelerini destekliyordu. Yapılan gösterilerde, “Ayasofya’ya çan takmaktan” söz ediliyordu. İşte böyle günlerde Çokay, arkadaşlarıyla Türkiye’yi desteklemek üzere bir kurul kurdu ve yaptığı işlerden biri de para toplayıp Türkiye’ye göndermek oldu. Türkiye Büyükelçisi Turhan Paşa bu parayı aldığı zaman gözyaşlarını tutamamıştı.
HAKKINDA YAZILANLAR
MUSTAFA ÇOKAY NAMIK KEMAL ZEYBEK
Mustafa Çokay, Kazak Türklerindendir… 7 Ocak 1890’da Akmesçit’te doğmuş, 27 Aralık 1941’de Berlin’de ölmüştür. Babası, Kıpçak beylerinden Çokay’dır.
Mustafa Çokaylı, ömrünü “Türk Birliği Ülküsü”ne adamış, büyük fırtınaların içinde bulunmuş, büyük işler yapmış bir adamdı. Ülküsü de büyüktü, kendisi de, o ülkü yolunda büyümüştü. Ne olacak şimdi? Unutulup gidecek mi? Doğup büyüdüğü ülkesinde ve kendisini adadığı Türk Dünyası’nda adı anılmayacak mı? Türk gençleri O’nu yakından tanıyıp, ruhuna Fatihalar, anısına saygı duyguları göndermeyecek mi?
Mustafa Çokay’ı hiç değilse, Dünya Türklüğü Ülküsü’ne ilgi duyanlar ve gönül verenler yakından tanımalıdırlar.
Mustafa Çokay, ilkokulu ana dilinde, orta okulu o zaman Uluğ Türkistan’ın başşehri gibi görülen Taşkent’te Rusça olarak okudu. Burada, Türklük bilincine ve Türkistan davası kaygısına ulaştı. Hukuk okuyarak, Milletinin hakkını savunmak istedi. Gizli polis tarafından “fişlenenler”dendi. Tıp okuması istendi. Aksi halde burs verilmeyecekti. Hukuk’u seçti, kendi imkânlarıyla Rusya’nın o zamanki başşehri Petersburg’da Hukuk okudu. Burada uğraşını, savaşını yükseklere çıkardı. Her aracı kullanarak davasını yaymak çabasında oldu. O yıllarda, Osmanlı-Balkan ülkeleri savaşları vardı. Rusya açıkta tarafsız, gizli olarak Balkan ülkelerini destekliyordu. Yapılan gösterilerde, “Ayasofya’ya çan takmaktan” söz ediliyordu. İşte böyle günlerde Çokay, arkadaşlarıyla Türkiye’yi desteklemek üzere bir kurul kurdu ve yaptığı işlerden biri de para toplayıp Türkiye’ye göndermek oldu. Türkiye Büyükelçisi Turhan Paşa bu parayı aldığı zaman gözyaşlarını tutamamıştı.
Mustafa Çokay, okulunu bitirip Uluğ Türkistan’a döndüğü zaman Taşkent’te çıkan “ULUĞ TÜRKİSTAN” gazetesinin en güçlü ve ateşli yazarlarından biri oldu. Yine bu yıl içinde Taşkent’te “BİRLİK TUĞU” dergisi çıkardı. Rusça “HÜR TÜRKİSTAN” ve sonra “YENİ TÜRKİSTAN” gazetelerini çıkardı.
1917 yılında Kazak ve Kırgız Türklerinin ortak devletleri olan “ALAŞ-ORDA”nın başbuğlarından olan Çokay, aynı zamanda Millî Türkistan Devleti´nin de hükümet azasıydı. Kızıl Ruslar bu devletleri ortadan kaldırdığında “Çarcı Rusların” başkanı Kolçak da onu ölüme mahkûm ediyordu. Önce bağımsız Azerbaycan’a, sonra Gürcistan’a geçti. Burada ülküsü yolunda çalışmaya devam etti. 1919’da Kuzey Kafkasyalıların Tiflis’te çıkardığı “HÜR DAĞLILAR” adlı haftalık gazetede Türkistan davasını dile getiren yazılar yazdı. “YENİ DÜNYA”, 1920’de Kuzey Kafkasya Milli Teşkilatı’nın Türkistan Millî Merkezi ile birleşerek çıkardığı gazeteydi. Burada değerli yazılar yazdı. Tiflis’te “ŞAFAK” adıyla çıkardığı gazetede Anadolu’daki Kuvay-i Milliye harekâtını destekleyen çalışmalar yaptı. Sonraki yıllarda, İstanbul’da çıkan “YENİ TÜRKİSTAN”, Berlin’de çıkan “YAŞ TÜRKİSTAN” adlı dergilerinde ve Avrupa dillerinde çıkan yayınlarda Çokay hep Türkistan ve Türklük davası için çalışan bir insandı.
1941 yılında öldü ve Berlin’deki Türk-İslam mezarlığına gömüldü. Ama asıl yeri, Türklük Ülküsü´ne inananların yürekleridir.