1935 yılında Suriye’nin Halep şehrinde doğdu. 19 yaşında Los Angeles Kaliforniya Üniversitesi'nde (UCLA) tiyatro eğitimine başladı. Güney Kaliforniya Üniversitesi'nde (USC) lisans eğitimi yaptı.
Kızılderili asıllı Amerikalı yönetmen Sam Peckinpah'ın yanında yetişti.
Çağrı ve Çöl Aslanı Ömer Muhtar filmlerinin yönetmeni, Halloween filmlerinin yapımcısıdır.
8 bölüm çekilen Cadılar Bayramı (Halloween) filmlerinin yapımcısı idi.
Çağrı ve Ömer Muhtar filmleri, Libya devleti tarafından finanse edildi.
Hayatının son 10 yılını Selahaddin Eyyubi'nin hayatını konu edecek bir film için sponsor arayarak geçirdi.
11 Kasım 2005 tarihinde Ürdün'ün başkenti Amman’da kızı Rima ile birlikte hayatını kaybetti.
FİLMLERİ:
•Cadılar Bayramı: Diriliş (2002) (yapımcı) •Cadılar Bayramı H20: 20 Yıl Sonra (1998) (yapımcı) •Cadılar Bayramı 6: Michael Myers'ın Laneti (1995) (yapımcı) •Cadılar Bayramı 5: Michael Myers'ın İntikamı (1989) (yapımcı) •Cadılar Bayramı 4: Michael Myers'ın Dönüşü (1988) (yapımcı) •Free Ride (1986) (yapımcı) •Appointment with Fear (1985) (yapımcı) •Cadılar Bayramı III: Cadının Mevsimi (1982) (yapımcı) •Cadılar Bayramı 2 (1981) (yapımcı) •Çöl Aslanı Ömer Muhtar (yapımcı ve yönetmen) •Cadılar Bayramı (1978) (yapımcı) •Çağrı (1976) (yapımcı ve yönetmen) •Risâlah, al- (El Risale) (1976) (yapımcı ve yönetmen)
Çağrı filminin iki versiyonu
En tanınmış filmi olan Çağrı eşzamanlı olarak, biri Batılı seyircilere hitap edecek şekilde (başrollerde Hamza'yı canlandıran Anthony Quinn ve Ebu Sufyan'ın karısı Hind'i canlandıran Irene Papas olmak üzere), diğeri de Müslüman dünyasına hitap edecek şekilde ve el Risale adı altında çekildi.
'Doğu' versiyonunda Hind rolünü Muna Vasıf (Mouna Wasef), Ebu Sufyan'ı Abdula Gayth canlandırdı. Hamza, Bilal ve Zeyd rolleri anlatım içinde çok daha kısa görünümlere işlendi.
HAKKINDA YAZILANLAR
Çağrı’nın efsane yönetmeni Ürdün'deki terörde öldü Zaman 12.11.2005
‘Çağrı’ ve ‘Ömer Muhtar’ filmlerinin yönetmeni Mustafa Akad, önceki gün Amman’da gerçekleştirilen terör saldırılarında hayatını kaybetti. Filmleriyle İslam’ın aydınlık mesajını tüm dünyaya duyuran Akad, Müslümanların gönlünde taht kurmuştu.
Önceki gün Amman’da bir otele düzenlenen terör saldırısında yaralanan Suriyeli ünlü yönetmen Mustafa Akad (70), dün sabah hayata veda etti. Aynı saldırıda kızını da kaybeden Akad, yaptığı filmlerle milyonlarca Müslüman’a sinemayı sevdirmişti. Akad’ın başyapıtı olan 1976 tarihli “Çağrı” (The Message) filmi, İslam dünyasının kült filmlerinden biri oldu. Yine Akad’a ait olan ve İslamiyet’in doğuşunu konu alan “Er-Risale” adlı filmin, ünlü oyuncular Anthony Quinn ve Irene Papas ile zenginleşmiş versiyonu olan “Çağrı”, hâlâ İslam tarihi hakkında yapılmış en nitelikli yapım olma özelliğini koruyor. Tüm İslam coğrafyasında özellikle dinî günlerde pek çok televizyon tarafından gösterilen film, dünya kamuoyunda İslamiyet’e karşı önyargılı yaklaşımları da büyük ölçüde kırdı. Akad, bir söyleşisinde, konusuyla olduğu kadar müziğiyle de belleklerde yer eden “Çağrı”nın, birçok insanın Müslüman oluşuna vesile olduğunu dile getirmişti. Yönetmen’in, bir başka önemli filmi “Çöl Aslanı”nda (Lion of the desert) ise sömürgeciliğe direnen Libya halk kahramanı Ömer Muhtar’ın özgürlük mücadelesini anlatmıştı.
AKAD İÇİN NE DEDİLER?
Mustafa Akad’ın ölümü çok trajik
Atilla Dorsay (sinema eleştirmeni): Ortadoğu’nun sayılı iyi yönetmenlerinden biri öldü. Bu ölüm o kadar trajik ki, son 20 yılda Müslümanlığı en iyi tanıtan, anlatan ve biz dahil dünya televizyonlarında sürekli gösterilen bir filmi yaratan Müslüman bir yönetmen, İslâm adına yola çıktığını öne süren bir örgüt tarafından ve ikisinin de anavatanı olan ülkede öldürüldü. Bence bu, çıkış noktaları ve amaçları ne olursa olsun sonuç olarak adına ‘terör’ dediğimiz korkunç, kanlı, akıl ve insanlık dışı olayı adeta suçüstü yakalayan son dönemin en önemli gelişmelerinden biri. Herkesin ve özellikle tüm Müslümanların üzerinde düşünmesi gereken önemli bir olay.
Akad’ın üç projesi daha vardı
İhsan Kabil (Euroimages Türkiye Temsilcisi): Vefat haberine çok üzüldüm. Dünya sinemasına iki filmiyle iki kıymetli eser kazandırmıştı. Akad, bir anlamda Müslümanlar arasında genel şuurun tesis edilmesine yol açtı. İki film hem aktüel, siyasî, tarihî ve iktisadî yönleri ağır basan hem de insanın dünya üzerinde varoluşunun vurgulandığı, iç dünya tezahürlerinin çok incelikli anlatıldığı eserlerdi. Hatta bu, Ömer Muhtar’da, Çağrı’dan daha çok hissedilir. 90’lı yılların başında Türkiye’ye geldi. İstanbul’un fethi ile ilgili bir film yapmak istedi. Plato meselesi çözülemediği için bu proje akim kalmıştı. Selahaddin Eyyübi, Fatih Sultan Mehmet ve Endülüs üzerine yapmayı düşündüğü üç projesi daha vardı; ama ömrü yetmedi. Akad’ın bu üç projesi de özellikle 11 Eylül sonrasında Müslümanlara karşı oluşan yanlış düşünceyi ortadan kaldırma açısından kayda değerdi.
Müslümanlara ‘sinema önemli’ dedi
Mesut Uçakan (yönetmen): Akad’ın önemli projelerinden biri İstanbul’un fethiydi, olmadı. İki filmiyle Müslümanları sinemanın da önemli olduğu gerçeği ile yüzleştirdi. Yeryüzünde sürekli olarak ezik ve mağlubiyet psikolojisi içinde yaşayan Müslümanların aslında güçlerini doğru yönlendirdiklerinde nasıl başarılı olacaklarını Akad, filmleriyle gösterdi. Akad’a, Batı sinemasında da hak ettiği değer verilmemiştir. Hollywood, yıllarca Akad’a ilgisiz kaldı. Dünya sinemasına yeni Mustafa Akad’lar gerekiyor.
Projelerinin hayata geçmemesi kayıp
Sefer Turan (gazeteci): Uzun bir röportaj yaptık ve yayınladık. Duygu yüklü bir insandı. ‘Çağrı filmi projesi nereden çıktı?’ diye sorduğumda, “Çocuğum olmuştu, ‘Ben bu çocuğa dinini nasıl öğreteceğim?’ diye sorduğumda kendi sorumluluğumu hatırladım ve yola öyle çıktım.” demişti. Selahaddin Eyyübi ve İstanbul’un fethi projelerini hayata geçiremeden vefat etmesi bence büyük kayıp. Allah rahmet eylesin.
Geleneği sinema estetiği ile buluşturdu
Ayşe Şasa (yazar): Çağrı ve Ömer Muhtar birer şaheserdi. Vefatına çok üzüldüm. Yaptığı filmlerle, geleneğin sinema estetiği ile buluşmasına büyük hizmeti oldu. İslâm medeniyetinin dünyaya tanıtılması adına üstlendiği vazife önemliydi.
Mustafa Akad’ın en büyük hayali ‘İstanbul’un fethi’ni çekmekti M. Nedim Hazar Zaman 12.11.2005
İstisnasız her mübarek gecede bütün Müslümanların aklına gelen ilk ve -belki de- tek filmdir Çağrı.
Bazılarımız onlarca (yüzden fazla izleyeni bilirim) kez seyretmesine rağmen, bıkmaz ve usanmaz. Nasıl bıkılsın ki? Bir film düşünün, insanlığın rahmet ve merhamet sebebini, ‘sen olmasaydın’ vurgusunun sahibini anlatıyor. Üstelik ondan tek kare bile göstermeden. Çağrı filminin en önemli özelliği nedir biliyor musunuz? O kadar farklı İslâm yorumu ve değişik nakil yolu olmasına rağmen, Çağrı’dan çok önemli ve hassas olunan bir noktada kimsenin rahatsızlık duymadı. Hem İslamî camiadan hem de diğerlerinden. Misal birçok ülkede halk Müslüman olmasına rağmen, idare yahut kanunlar İslamiyet’e karşı hassastır. Bizde olduğu gibi... Ancak ne Rusya’da, ne monarşiyle veya diktayla yönetilen halkı Müslüman olan ülkelerde bu filmden rahatsızlık duyulmadı.
Bunun en önemli sebebi, filmin yönetmeni Mustafa Akad’dı. Bu durumu onunla tanışınca anlamak zor değildi. Sinema ile ilgili olan herkes gibi, ben de Akad ile görüşmek, hasbıhal etmek istiyordum; ancak onu davet edenlerin kurduğu tuhaf fanusu kırmak mümkün olmuyordu. Sonunda kaldığı otele gittim. Bir süre sonra yanında iki mihmandarı ile lobide göründü. Dışarıdan geliyordu, ona doğru yürürken mihmandarlar nazikçe görüşemeyeceğimi bildirdiler. Ancak ilginç bir şey oldu. Biz tam umudu kesmişken, resepsiyondan ‘telefon’ olduğunu söylediler. Telefondaki Akad’dı. “O iki arkadaş gidene kadar beklerseniz, sizinle görüşürüm.” dedi.
Yaklaşık iki saat süren sohbet boyunca, karşımızdaki sinema bilgesinden etkilenmemek mümkün değildi. Daha o dönem; “Siz Türkler büyük ve görkemli filmleri biraz zor yaparsınız.” tespitinde bulunmuştu. Biliyordu; çünkü sabırsızdık, uzun vadeli ve büyük düşünemiyorduk. Üstelik Akad’ın annesi bir Türk’tü!
Osmanlı tarihi onu müthiş etkiliyordu ve eninde sonunda bir Fetih filmi çekeceğini ısrarla söylüyordu. Müslüman insanın inancı ile sanatın asla çatışmayacağından bahsederek -Ömer Muhtar filminde olduğu gibi- dengeden bahsediyordu. Madde ile mananın dengesi. Çağrı filminin esprisi buydu. Hem sinematografik hem de içerik başarısı vardı onun filmlerinin. Kaderin garip tecellisine bakın ki, kendilerine İslâm için mücadele ettikleri imajı veren merhametsiz canilerin bombasıyla kesişti yolu. İslam için mücadele ettiklerini ileri sürenler öldürdü Allah ve peygamberini anlatan insanı. Eminim bombayı atan vicdansız ve cani ruhlu kişiler de İslam tarihinin ilk basamağı olarak Çağrı’yı izlemişlerdir. Umarım yaptığı hizmet kabrine ve ahiretine ışık olur…