Münif Paşa büyükelçi, bakan, yazar Mehmet Münif Paşa
1830 yılında Gaziantep’te doğdu. Gaziantep’te, Mısır’da ve Şam’da eğitim gördü. 1854 yılında Elçilik İkinci Katibi olarak Berlin’e gitti. Orada hukuk, felsefe, fizik okudu. Berlin’de elçi olarak bulunan Kemal Paşa tarafından himaye edildi. Dönüşte Babıali Tercüme Odasına girdi. 1860 yılında bir sınır meselesi için Hersek’e gitti. Aynı yıl Ticaret Mahkemesi İkinci Reisi oldu. Ceride-i Havadis katipliğini yaptı. İngilizce öğrendi. 1862 de Babıali Birinci Mütercimi oldu. Gazetelere yazılar yazdı. “Cemiyet-i İlmiye-i Osmaniye” isminde bir cemiyet kurdu ve “Mecmua-i Fünun” isminde aylık bir dergi çıkardı.
1867 yılında Zaptiye Müsteşarı, 1868'de Divan-ı Temyiz Reisi, 1869'da Maarif Meclisi Reisi, 1872'de Tahran Elçisi oldu. 1877 yılında Maarif Nazırı, iki ay sonra Ticaret Nazırı, bir sene sonra ikinci defa olarak Maarif Nazırı oldu. 1879 yılında vezir rütbesi aldı. Meclis-i Sıhhiye-i Fevkalade Reisliği'ne memur edildi. 1882 yılında Mecmua-i Fünun’u yeniden çıkarttı.
1884 yılında üçüncü defa Maarif Nazırı oldu. 1888 de nazırlıktan ayrıldı.
1895 yılında İran Şahı Nasüriddin’in ellinci yılı şenliklerinde Osmanlı murahhası olarak bulunmak üzere İran’a gitti. Şahın ölmesi ve yerine başkasının geçmesi üzerine vazifesi elçiliğe çevrildi. Bir sene sonra döndü ve memuriyet hayatından çekildi. O tarihten sonra sadece dersleriyle yetindi.
Edebiyata, dile, hukuka ait çeşitli eserleri vardır. 1910 yılında vefat etti.
HAKKINDA YAZILANLAR
Mecmua-i Funun
Münif Paşa'nın ön ayak olmasıyla yayımlanan aylık ilim, fen ve kültür dergisi.
Osmanlı Devleti'nde Tanzimat'tan sonra daha sistemli bir şekilde uygulamaya konulan Batılılaşma faaliyetleri doğrultusunda Türk toplumuna modern ilim ve kültürü tanıtmak üzere 1861 yılında kurulan Cem'iyyet-i İlmiyyei Ûsmânİyye'nin yayım organı olarak 1279 Muharreminde (Temmuz 1862) neşredilmeye başlanan Mecmûa-i Fünûn, Münif Paşa'nın ilk sayıda yer alan takdim yazısına göre vatan çocuklarını yetiştirmek amacıyla çıkarılmıştır. Dergi, bir ve ikinci yıllar on ikişer sayı olmak üzere düzenli bir şekilde yirmi dört sayı yayımlanır. Üçüncü yılında İstanbul'da baş gösteren büyük kolera salgını ve bazı ekonomik güçlükler yüzünden 33. sayıda yayımını durdurmak zorunda kalır. Muharrem 1283te (Mayıs 1866) yeniden neşredilmeye başlanan derginin, on dört sayı çıkarıldıktan sonra cemiyet mensuplarının dağılması üzerine beşinci yılında [574] 47. sayı ile yayımına son verilir. Münif Paşa, Rebîülevvel 1300'de (Ocak 1883) Mecmûa-i Fünûn'u tekrar çıkarmaya teşebbüs ederse de ilk sayıda (48. sayı) yer alan "Bir Yıldız Böceği ile Bir Yolcu" adlı yazı yüzünden II. Abdülhamid'in emriyle kapatılır; Münif Paşa sorgulanır, ayrıca böyle bir yayıma izin verdiği İçin devrin Maarif nâzın ikaz edilir.
Cem'iyyet-i İlmiyye-i Osmâniyye'nin nizâmnâmesinde de belirtildiği gibi din ve politika dışında her konuya açık olan derginin amacı ilim ve kültür yoluyla Osmanlı toplumunu çağdaş seviyeye ulaştırmaktır. Dinî konularla ilgili yasağa derginin yayım süresi boyunca riayet edilmiş olduğu halde politika yasağı 4. sayıdan itibaren kısmen terkedilmiş ve "Hulâsa-i Politikiyye" sütununda dünya politikasıyla ilgili bir kısım haberlerin özetlerine yer verilmiştir. İlmî ve kültürel konulara yeni yeni ilgi duymaya başlayan devrin orta seviyedeki okuyucusunun kolayca anlayabileceği sade bir dille çıkarılacağı belirtilen dergide, cemiyet üyelerinin yanı sıra ihtisasları dahilinde başkalarının göndereceği yazılara da yer verileceği ifade edilmekle beraber dergi büyük ölçüde yine cemiyet mensuplarıyla Münif Paşa'nın gayretleri sayesinde yayın hayatını sürdürmüştür.
Cemiyetin kurucuları, cemiyet nizâmnâmesinde "ulûm-i nâfıa" diye adlandırdıkları fen bilimlerindeki gelişmelerin Avrupa'nın ilerlemesinde büyük ölçüde etkili olduğunu düşündüklerinden Mecmûai Fünûn da bir fen dergisi olarak sayfalarında Türk okuyucusunun henüz yabancısı olduğu fizik, kimya, jeoloji, biyoloji gibi pozitif ilimlerle tarih, coğrafya, felsefe, mantık, pedagoji, iktisat ve maliye gibi sosyal bilimler alanındaki İncelemelere yer vermiş, bu alanlarla ilgili yazılarda bir kısım ilmî ve felsefî kavramlara Osmanlıca'da karşılıklar bulmaya çalışmıştır.
Mecmûa-i Fünûn'da yer alan yazılar, doğrudan doğruya çağının Batı düşüncesini yansıtma amacıyla kaleme alınmış olup bunlar Avrupa'da yayımlanan popüler mahiyette bir kısım dergi ve kitaplardan belli bir programa dayanmadan, hatta o günkü sosyal çevrenin ihtiyaçları göz önünde bulundurulmadan yapılan tercüme ve adaptasyonlardan oluşmaktadır.
İlim, fen ve kültür bağlamında Batılılaşma yönünde önemli bir adım olarak değerlendirilen ve yüzyılın sonuna kadar bıraktığı boşluğun doldurulamadığı görülen Mecmûa-i Fünûn neşredildiği yılların genç neslinin fikir yapısı üzerinde kalıcı etkiler yapmıştır. O yıllarda genç bir okuyucu olarak Ebüzziyâ Mehmed Tev-fik'in, "Münif Paşa Mecmûa-i Fünûn'u yayımlamakla devletin yapamadığını yapmıştır" demesine bakılırsa dergi, daha sonraki yıllarda içinden birçok oluşumun filizlendiği bir kültür ocağı hüviyetine de sahiptir.
Bir kısmı Tercüme Odası ile Babıâli kalemlerinde memur olarak çalışan, bir kısmı Mekteb-i Harbiyye ve Mekteb-i Bah-riyye gibi Batılılaşma'ya açık okullarda hocalık yapan dergi yazarları, ilerlemenin ilk ve en önemli şartı olarak gördükleri ilmi doğrudan doğruya gündelik hayatın içine dahil etmeye çalışmışlardır.
Geniş okuyucu kitlesinin kolayca anlayabileceği bir dil görüşü taraftan olan dergide ileriye dönük olarak üzerinde durulan konulardan biri de yazı diliyle yazıda kullanılan Arap alfabesi meselesi olmuş, Azerbaycanlı fikir adamı ve yazar Ahund-zâde Mirza Feth Ali'nin Sultan Abdülaziz'e sunduğu bir lâyihayla yazı dilinde kullanılan Arap harflerinin ıslahı meselesi gündeme gelmiştir. Konunun cemiyet merkezinde Ahundzâde'nin de katıldığı bir toplantıda tartışılmasından sonra Türkçe'nin Arap harfleriyle yazılmasının birçok sakınca doğurduğu ve bir ıslahın kaçınılmaz olduğu konusunda görüş birliğine varılmıştır. Münif Paşa'nın 12 Mayıs 1862'de cemiyet merkezinde verdiği bir konferansta yine aynı konu tartışılmış, ileri sürülen değişik teklif ve görüşler "Islâh Resm-i Hatta Dair Bazı Tasavvurat" başlığıyla derginin 14. sayısında yayımlanmıştır (Temmuz 1863).
Gerek telif gerekse tercüme yazılarda dergide kullanılan dilin devrine göre daha sade olduğu, hatta o sırada çıkmakta olan diğer bazı dergi ve gazetelerin dilini etkilediği anlaşılmaktadır. Ayrıca modern ilim ve felsefe dilinin kurulmasında derginin açtığı yol daha sonra devrin diğer yazarları tarafından sürdürülmüştür. Tanpınar gibi bazı araştırmacılar, XVIII. yüzyıl Fransa'sında Grande Encyclopedie'rin oynadığı rolün bir benzerini XIX. yüzyıl Türkiye'sinde Mecmûa-i Fünûn'un oynadığını belirtmişlerdir.
Dergide adları ve muhtevalarıyla bir yenilik olarak dikkati çeken yazılardan bazıları şunlardır: Münif Efendi dergide müstakil makalelerde ele alınan belli başlı konuları pozitif ilimler başta olmak üzere tarih, coğrafya, felsefe, arkeoloji, eğitim, iktisat, sanayi, şehircilik, basın, halk sağlığı ile kısmen din ve politika oluşturmaktadır. Türk okuyucusuna Batılı tarzda ilk roman örneği olarak takdim edilen Fenelon'un Telemaque Tercümesi'nin özetiyle Edhem Pertev Paşa"nın köpeklerle ilgili meşhur "Av'ave" makalesi birkaç tercüme ve Osmanlı Sanayi Sergisi dolayısıyla yazılan bir manzume dışında dergide edebiyatla ilgili herhangi bir örneğe yer verilmemiştir. Buna karşılık Münif Efendi'nin aralarında Demokritus gibi materyalist; Thales, Heraklit, Anaxagoras. Empedokles gibi fizikçi; Solon, Piatakos. Pythagoras, Sokrat ve Eflâtun gibi ahlâkçı, mistik ve idealist filozofların da bulunduğu "Târîh-i Hükemâyı Yunan" başlıklı on altı sayı süren yazı dizisi dikkati çeker.
Mecmûa-i Fünûn un yazarları arasında şu isimler de bulunmaktadır: Ahmed Vefik Paşa, Saffet Paşa, Rifat Bey, Küçük Said Paşa, Hekimbaşı Salih Efendi, Aleksandr Karatodori, Konstantinidi Efendi, Hayrullah Efendi, Bekir Sıdkı Efendi, Ahmed Rifat Efendi, Mâcid Bey, Mehmed Şerif, Kostaki ve Fardis Efendi.
Küçük boyda, 12 x 19 cm. ebadında bazan üç, bazan dört forma hacmindeki derginin ilk sayısı Cerîdehâne'de, sonraki birkaç sayısı Tercümân-ı Ahvâl ve Artin Manosyan Matbaası'nda 9. sayıdan itibaren Cem'iyyet-i İlmiyye-i Osmâniyye Matbaasında basılmış ve o döneme göre pahalı sayılan 5 kuruş fiyatla satılmış, gördüğü ilgi üzerine ilk sayıları yeniden tabedilmiştir. Sayfa numaraları her ciltte teselsül edip yeniden başlayarak toplam 1905 sayfalık bir koleksiyon oluşturmuştur. Her cildin sonuna bir fihrist ile yanlışdoğru cetveli eklenmiştir. Mecmûa-i Fünûn'un İstanbul'daki birçok kütüphanede koleksiyonları bulunmaktadır.