1935 yılında Gümüşhane'de doğdu. Çocuk kitaplarında Ertuğrul Özbahadır adını kullandı. Davut Paşa İlkokulu, Gelenbevi Ortaokulu ve Pertevniyal Lisesi mezunu.
Bir süre çiftçilik ve kitapçılık yaptı, ardından Vakıflar Genel Müdürlüğünde çalıştı.
Sonraki yıllarda tümüyle yayıncılığa yönelerek Ak Yayınlarını (1961-64) yönetti. Ayrıca Arkın Kitabevinde çalıştı, Uğur Kitabevi ve Muhit Yayınlarını kurdu. Remzi Yayınevi'nde ve Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı'nda çalıştı.
Çalışmalarını İstanbul’da sürdürdü. Edebiyat incelemeleri ve bibliyografya çalışmaları ile tanındı.
Öykü, şiir, eleştiri, bibliyografya, biyografi ve tarih üzerine yazıları İstanbul, Yelpaze, Düşünen Adam, Sanat Dünyası, Kalem, Hareket, Millî Hareket, Tercüman, Gençliğin Sesi, Anadolu, Ülkücü Öğretmen, Bilgi, Düşün, Millî Ziraat ve Ekonomi dergi ve gazeteleri başta olmak üzere pek çok yayın organında yer aldı.
Sakarya’da yayımlanan günlük Yenidoğu gazetesinin iki yıl başyazarlığını yaptı ve kültür sanat sayfasını hazırladı. Uzun yıllardır Yeniçağ gazetesinde çalışıyordu.
Kitap merakıyla tanınırdı. Çok geniş bir kütüphanesi vardı.
Baskıya hazırladığı çocuk kitaplarının sayısı 294'tür.
30 Aralık 2020 tarihinde İstanbul'da vefat etti.
ESERLERİ:
ROMAN: Akdeniz Fatihleri (2004).
ARAŞTIRMA-DERLEME: İstiklâl Marşımızın Tarihi (1964), Kurtuluş Savaşının Kahraman Çocukları (öykü antolojisi, 1972), Mehmet Âkif ve İstiklâl Marşı (1981), İnmeyen Bayrak (1981), Vatan Şiirleri (1984), Alparslan Türkeş ile Tarihi Konuşmalar (1986), Yüz Seçme Piyes (1988), Yahudilerin Nazi Avı (2004).
ÇOCUK KİTABI: Akıncı Doğan Bey (1981), Altın Dere: Okul Hikâyeleri (1981), Anne Kalbi: Aile Hikâyeleri (1981), Aya Yolculuk (1981), Cengâver Kadı (1981), Ayşegül’ün Aklı: Millî Hikâyeler (1981), Barbaros Kardeşler: Türk Kahramanları (1981), Batu Han (1981), Çanakkale Aslanları (1981), Estergon Kalesi (1981), Çocuksuz Ülke (1981), Denizlerin Çocuğu Turgut Reis (1981), Doğruluk Armağanı (1981), Fatih’in Fedaisi (1981), Fedai Çocuklar (1981), Fedâkar Öğretmen (1981), Hakan’ın Rüyası (1981), Hilal ile Yıldız (1981), Anayurttan Destanlar (1981), Hükümdar ile Soyguncu (1981), Issız Ada (1981), İstiklâl Madalyası (1981), İzcilik Hatırası (1981), Kahraman Kız (1981), Kahraman Ayşe Nine (1981), Kardeş Sevgisi (1981), Kezban Nine (1981), Kuşun Öğüdü (1981), Küçük Şehit (1981), Küçük Mehmetçik (1981), Küçük Şehzade (1981), Küçük Avcı (1981), Mareşal Fevzi Çakmak (1981), Mimar Sinan (1981), Oğuz Han: Osmancık (1981), Örnek Çocuk (1981), Perili Köşk (1981), Rüyalar Ülkesinde (1981), Sakarya’nın Kızı (1981), Sarı Efe (1981), Serhatlerin Çocuğu (1981), Sihirli Takke (1981), Şehit Öğretmen (1981), Timuçin (1981), Türkistan Hikâyeleri (1981), Vatan Uğruna (1981), Vatan Fedaisi (1981), Yıldırım Kemal (1981), Yiğit Çocuk (1981), Yüzbaşının Oğlu (1981), Zafer Sancağı (1981), İstanbul: Seçme Masallar (1981), Fareli Köyün Kavalcısı: Dünyadan Masallar (1981), İstanbul’u Nasıl Aldık: Tarihimizden Destanlar (1981), Vatanımızın Hikâyesi (1982), Resimli Türk Tarihi (1982), Resimli İlk Kurşunun Hikâyesi (1982), Resimli Türk Tarihi (1982), Küçük Postacı (1981), Atatürk Haftası-10 Kasım (1982), Çocuk Fıkraları (1984), Çocuk Şiirleri (1984), Fatih Sultan Mehmet: Çocukluğu, Gençliği, Zaferleri (1987), Kağnı Seslerinden Zafer Marşlarına (1992), Küçük Efe (1992), Şehit Fadime (1992), Şehidin Yavrusu (1992), Şehidin Armağanı (1992).
HAKKINDA YAZILANLAR
Muhittin Nalbantoğlu Süleymen İskender 25 Aralık 2013
Muhittin Nalbantoğlu, 1935 yılında, on çocuklu bir ailenin son numarası olarak, Trabzon’un Akçaabat İlçesi’nde, eski adı ‘İle’, yeni adı ‘Akçaköy’de doğuyor. Daha sonra, 6 yaşında iken ailece İstanbul’a göç ediyorlar. İlk ve ortaokul tahsilini yaptıktan sonra, İstanbul Pertevniyal Lisesi’ni bitiriyor ve daha sonra, İstanbul Üniversitesi, Basın ve yayın Yüksek Okulu’na kayıt oluyor..
Bu bölümde üç yıl kadar okuduktan sonra dönemin siyasi çalkantılı yıllarında, Demokrat Parti İstanbul İl Teşkilatı’nın gençlik kollarında görevli olup, Tercüman ve Akşam gazetelerinin sanat ve kültür sayfalarının yapılmasında görev alıyor. Daha sonra gelişen siyasi olaylardan dolayı 1960 ihtilalinde tutuklanarak hapse atılıyor. Toptaşı Cezaevi’nde, merhum İhsan Sabri Çağlayangil ile birlikte aynı koğuşta uzun süre birlikte kalıyor..
Aradan yıllar geçiyor.. Gazetelerin sanat ve kültür sayfalarını hazırlayan Muhittin Nalbantoğlu, Türkiye’nin sanat ve kültür alanında o kadar geniş bir arşive ve bilince sahiptir ki.., o artık yeri doldurulamayan bir bilgi bankası oluyor... Gelmiş geçmiş bütün siyasilerin, askeri ve sivil bürokratların, yazarların, şairlerin, sanatçıların nüfus bilgilerini, şecerelerini, aile bağlarını, kültür ve sanat değerlerimizin, edebiyat, müzik ve diğer konuların tartışma kabul etmez ‘tek’ hafızası ve duayeni olarak Cumhuriyet tarihimizin belki de bir ilki olmuştur...
Ben kendisini 1995 yılında bir İstanbul gezisinde, Türkiye’nin ‘en büyük’ kitap arşivi olan bu kıymetli hemşerimizi, eski kitaplarını tasnif ederken gördüm ve tanıdım.. Orta boylu ve asabi görünüşlü bu adam, son derece becerikli elleriyle kitapları bir başka şekilde kavrayıp, oradan oraya bir kuş gibi kıvrak bir şekilde uçuruyor ve kısa kısa notlarla o kitaplarla ilgili anılarını anlatıyordu.. Falan kitap, filan yazarındır, falan sayıda baskı yapmış.., filan yerdedir.., gibi anında tarihçesini aktarıyordu bizlere..
Şaşırmıştım tabii.. Bir yandan da hiç durmadan, Akif’ten, Safahat’tan, Nazım’dan, Necip Fazıl’dan ve daha nice şairin şiirlerinden ‘ezbere’ mısralar okuyordu.. Ayrıca, müziğe olan tutkumu öğrenince, ezberden.. Osmanlı ve Cumhuriyet döneminde yazılmış sayılamayacak kadar çok şarkı ve türkü sözleri konusunda da örnekler vererek aklımı, fikrimi yerle bir etmişti.. Sonra öğrendim ki.. Nalbantoğlu, bir ‘Safahat hafızı’ olduğu gibi Nazım’ın, Osmanlı ve Cumhuriyet döneminde isim yapmış, ya da yapmamış pek çok şairin şiirlerinin hafızı ve arşivist, tarihçi, şecere uzmanı, yazar, ve.., ve.., ve.., Sonra o büyüdükçe büyüdü, ben de küçüldükçe küçüldüm!..
O tarihte, Nalbantoğlu’nda, “yedi bin” sanatçının biyografisi vardı.. Dile kolay, yedi bin.. Koskoca.., Kültür Bakanlığı bile bu konuda güdük kalmıştı yani.. Kaç yazarın, kaç çocuğu var, kim, kimle yaşamış, kim, kimin torunu kim, kim kimdir? Tamamını..isim isim biliyor ve sıralıyordu! Bu inanılmaz dehanın varlığından kimlerin haberi var, derseniz.., bu soruyu bana sormayın derim!..
Konuyu eski Trabzon valilerine defalarca açtım... Gittiğim ve dert yandığım valilerden biri de, garip bir gaf yaparak.., Muhittin Nalbantoğlu’nu “nasıl” bulacaklarını sordu bana!.. Nasıl mı bulacaksınız.., Vali sizsiniz beyefendi.., Emniyet Müdürünüze bir talimat vermeniz yeterli olur.., sanırım.., diyebildim!..
Gelelim bu güne...Halen.. bu konu, daha ilk günkü gibi hassasiyetini koruyor.., “Devlet”.. Muhittin Nalbantoğlu’na “nasıl” ulaşabileceğinin hesabını yapıyor!.. Cidden.., bu kadar acziyet olabilir mi? Trabzon, böyle bir adamına sahip çıkamıyorsa.., bu haritadan silinip çıkması lazım! Hem de derhal!
VEFAT-HABER
Muhiddin Nalbantoğlu vefat etti Yeniçağ 30 Aralık 2020
Ünlü yazar, büyük tarihçi Muhiddin Nalbantoğlu korona virüs tedavisi gördüğü hastanede hayatını kaybetti.
Nalbantoğlu’nun vefatı basın camiasında büyük üzüntüye neden oldu.