Biyografi Ara!

Binlerce biyografi keşfedilmeyi bekliyor

Muaviye

Emevi Devleti Kurucusu

Sayfayı paylaş
İlgili Kategoriler

Muaviye
Emevi Devleti Kurucusu
sahabe
halife

Muaviye bin Ebu Süfyan


603 yılında Mekke'de doğdu. Mekke’nin fethedildiği yıl Müslüman oldu. Hz. Osman’ın zamanında Şam valiliğine getirildi. 

Hakem Olayı’ndan sonra halifeliğini ilan etti. Hz. Ali’nin şehit edilmesinden sonra halife oldu ve Emevi Devleti'ni kurdu. 

(661-680) tarihleri arasında halifelik yaptı.

Muaviye döneminde iç düzen sağlamlaştırıldı. Fetihler yeniden başlatıldı. Doğuda Maveraünnehir’e, batıda Bizans’a karşı seferler düzenlendi. İstanbul iki kez kuşatıldı. Fakat başarı sağlanamadı. Muaviye döneminde Kuzey Afrika’da fetihler devam etti. 

Oğlu Yezid’i veliaht ve halife ilan etti. 

680 yılında Şam'da vefat etti.


HAKKINDA YAZILANLAR

Muaviye Hakkında

Ashâb-ı kirâmdan Peygamberimizin Efendimizin kayınbirâderi, aynı zamanda vahiy kâtibi olan Muâviye bin Ebû Süfyân bin Harb bin Ümeyye’dir. 

Hicrî 19. yılda hazret-i Ömer tarafından Şam vâlisi yapılan hazret-i Muâviye, yirmi sene, altı ay bu vazîfeyi devam ettirdi. Hicrî 41 senesinde Kûfe’de halîfe olan hazret-i Muâviye, yirmi sene halîfelik yaptı. Emevî Devletinin kurucusu oldu. Hazret-i Muâviye’den başlamak üzere bu hânedândan on dört halîfe gelip geçti. Son halîfe Muhammed bin Mervân (İkinci Mervân)dır.

Hazret-i Muâviye zamânında iç huzursuzluklar giderilerek İslâm fetihleri devâm etti. Zamânında Sicistan, Abdurrahmân bin Semüre tarafından fethedilerek, İslâm orduları, Afganistan’ı ve Kuzeydoğu Semerkant’ı fethettiler. Öte yandan Anadolu üzerine yapılan seferlerde, İslâm orduları Erzurum’u ele geçirip, İstanbul’u da kuşatmışlardı. Akdeniz’e açılan Emevî donanması, Kıbrıs, Girit ve Sicilya adalarını da fethettiler. Ayrıca Kuzey Afrika da İslâm ordularınca ele geçirildi. İçte çıkan Hâricîler üzerine Ziyâd bin Ebih kumandasında asker gönderilerek, onların fitnesi ortadan kaldırıldı. Hazret-i Muâviye Nisan 680’de vefât ettiği vakit Emevî Devleti Güney Hindistan’dan Cezâyir’e kadar uzanan huzurlu bir devlet hâline gelmişti. Muâviye (radıyallahü anh), pekçok ülkelerin fethiyle, İslâmiyetin geniş bir alana yayılmasına sebeb oldu. Yerine oğlu Yezîd geçti. Bunun zamânında hazret-i Hüseyin’in Kerbelâ’da şehid edilmesi ve Abdullah bin Zübeyr’in Mekke’de halîfeliğini îlân etmesi iç meselelerin en önemlilerindendir. Öte yandan Emevî orduları Buhârâ’yı ve Harezm’i fethetti. Yezid saltanata uzun zaman devâm edemedi. Dört sene sonra vefât etti. Yerine İkinci Muâviye geçti ise de az sonra bu da vefât etti. Yerine Mervân bin Hakem, 683 senesinde halîfe oldu. Mervân, hazret-i Muâviye zamânında Medîne ve Hicaz vâliliği yapmıştı. âlim, dînini seven, çok zekî ve akıllı bir insandı. Günahlardan çok sakınırdı. Kısa zamanda devlet içindeki iç huzursuzlukları düzeltti. Fakat halîfeliği bir sene bile sürmeden vefât etti. Yerine oğlu Abdülmelik geçti.

Abdülmelik, Emevî iktidârını bütün İslâm âlemine kabul ettirmede iki yakın yardımcı buldu. Bunlardan biri Mühelleb, diğeri ise Haccâc’dır. Haccâc, önce devlet içinde baş gösteren isyânları bastırdı. Türkistân ve Sind sınırlarına gönderdiği ordular, yeni fetihlerle, Hint topraklarına dayandı. Türkeş (Türgiş) devletine bağlı Rütbil Beyliği Emevîlere boyun eğdi. Bu, Türklerin İslâmlaşması husûsunda ilk hamle oldu. Haccâc buradaki Türklerden bir kısmını götürerek Basra ve Kûfe taraflarına yerleştirdi. Haccâc daha sonra Mekke-i mükerremede halîfeliğini îlân eden Abdullah bin Zübeyr ile harb ederek onu şehid etti. Netîcede Hicaz ve Irak vâlisi oldu. Hâricilerle yaptığı mücadelede onları ortadan kaldırdı. Böylece Ehl-i sünnete büyük hizmeti oldu. Keremi ve ihsânı da zulmü gibi boldu. İslâm âlimlerinden Ebü’l-Esved ed-Düeli’ye Kur’ân-ı kerîme ilk harekeyi koydurarak Müslümanların okurken hatâya düşmelerini önledi.

Abdülmelik zamânında büyük bayındırlık işleri yapıldı. Yollar, köprüler, su kanalları yapılıp, adına para basıldı. 705 senesinde Abdülmelik ölünce yerine oğlu Velid geçti. Velid’in 715’te vefâtından sonra ise kardeşi Süleymân başa geçti. Bunların zamânında Kaşgar ve Pencap İslâm orduları tarafından fethedildi. İstanbul ikinci defâ kuşatıldı. Bu zamanda Peygamberimizin (sallallahü aleyhi ve selem) kabr-i şerîfi ve mescidi (Ravda-i Mutahhera) yeniden yapıldı. Şam’da Emevî câmisi inşâ edildi.

717 senesinde Melik Süleymân’ın vefâtından sonra İkinci Ömer diye anılan Ömer bin Abdülazîz halîfe oldu. Bu zât çok âdildi. Halk tarafından çok sevilirdi. Bunun zamânında hadîs-i şerîfler tedvîn edilip tasnifine başlandı. Haraç ve cizye vergileri belli esaslara bağlandı. Malatya şehri yüz bin esir karşılığı satın alındı. İlmî hey’etler göndermek sûretiyle Berberîler arasında İslâmiyetin yayılması sağlandı. 720 senesinde 41 yaşındayken kölesi tarafından zehirlendi.

Yerine Yezid bin Abdülmelik geçti. Gerek Yezid bin Abdülmelik ve gerekse kendinden sonra 724’te halîfe olan Hişam bin Abdülmelik devirleri Emevîlerin en parlak zamanlarını teşkil eder. Bunların zamânında Kuzey Kafkasya, âzerbaycan Müslümanların eline geçti. Bu devirde Türkler akın akın gelerek Müslümanlıkla şereflendiler.

Hişam’ın 724’te vefâtından sonra yerine geçen İkinci Velîd ve Üçüncü Yezîd daha önceki halîfelerin yolunu devâm ettiremediler. Dînî yaşayış ve devlet otoritesi zayıflayınca halk arasında çözülme başladı. Yer yer isyânlar başgösterdi. Üçüncü Yezîd’in ölümü üzerine (744) yerine kardeşi İbrâhim geçti.

İbrâhim zamânında, Şiî ve Hâricî ayaklanmaları oldu. İbrâhim’in 749’da vefâtı üzerine İkinci Mervân (Mervan bin Muhammed) halîfe oldu. Mervân önce Sûriye’deki isyânları önledi. Sonra Mısır’ı Emevî Devletine bağladı. Ancak doğuda çıkan Şiî isyânı kendisini sarstı. Orduları yenilgiye uğramaya başladı. Bu arada Ebü’l-Abbas Irak’ı ele geçirerek, hilâfetini îlân etti. İkinci Mervân Ebü’l-Abbâs’a karşı giriştiği mücâdeleyi kaybederek Mısır’a kaçtı. Mısır’da yakalanarak 7 Temmuz 750’de öldürüldü. Böylece, Emevî Devleti yıkılarak, yerine Abbâsî Devleti kuruldu.

Ancak Afrika’ya ve oradan da Endülüs’e kaçan Abdurrahmân bin Muâviye bin Hişam, bu ülkede yeni bir Emevî Devleti kurmak sûretiyle (Endülüs Emevî Devleti) bu âilenin uzun bir süre daha târih sahnesinde kalmasını sağladı. 


Kültür ve medeniyet: 

Emevîler devrinde İslâm ülkeleri, batıda Atlas Okyanusuna ve Fransa’ya, doğuda ise Türkistan içlerine kadar genişledi. Türkistan’dan getirilen Türkler; Basra, Kûfe gibi yeni kurulan birçok şehirlere yerleştirildi. Diğer taraftan zirâat ve ticâret teşvik edildi. Hindistan tarafından sığırlar getirilerek çiftçilere verildi. Ayrıca ihtiyaçlarını karşılamaları için, fâizsiz krediler temin edildi. Askere maaş verilmeye devâm edildi. Maaş tertibinde yine Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellemin Ehl-i beytinden başlandı.

Hazret-i Ömer devrinde kurulan dîvânlar, daha da geliştirildi. Bilhassa Mervân ve Ömer bin Abdülazîz devrinde belli esaslara bağlandı. Böylece devletin mâlî ve idârî müesseseleri tesis edildi

Abdülmelik bin Mervân, hilâfeti esnâsında, insanların din bilgilerini öğrenmelerinde kolaylık olması için Arapça öğrenmeyi teşvik etti. Gayr-i müslimlerin devlet dâirelerinde çalışmalarına mânî oldu ve Arapçadan başka dil kullanılmasını yasakladı. Posta ve haberleşme teşkilâtlarını ıslah etti. Devrinde âlimlere önemli mevkiler verilerek, ilmî çalışmaların gelişip yayılmasında yardımcı olundu. Başta dîvânlar olmak üzere, Farsça pek çok eser Arapçaya tercüme edildi. îmâr faaliyetlerine önem verildi. Kullanılan Bizans ve İran paraları yerine ilk defâ İslâm târihinde yeni paralar bastırıldı.

Ömer bin Abdülazîz, halîfeliği sırasında, dîne sokulan bid’atleri ortadan kaldırıp, unutulmuş sünnetleri meydana çıkardı. Hadîs-i şerîfleri tasnif ettirdi. Ehl-i beyte dil uzatanların çirkin hareketine mânî olarak, son verdi.

Arapçanın resmî dil olması; 

Mısır’daki Kıptîlerle Irak’taki Keldânîlerin ana dillerini unutarak Arapçayı kullanmalarına sebep oldu. Irk olarak Araplıkla bir yakınlıkları yoksa da sonraki asırlarda bunlara Arapça konuşmalarından dolayı Arap denilmiştir.

Bu devirde Hasenı Basrî, Câferi Sâdık, İmâmı Azam, Abdullah bin Mübârek, Ka’b-ul-Ahbâr, İbn Şihâb-üz-Zührî, Hemmâm ibni Münebbih gibi dünyâya ilmi saçan meşhur âlimler yetişti. Halîfeler bütün bölgelere muallimler gönderirler, bunlar da Cuma günleri gittikleri bölgenin halkına dînî konularda ders verirlerdi.

Emevîler devrinde mîmârî alanındaki gelişmeler özellikle câmi ve mescitlerde görülmektedir. Fethedilen yerlerin bir çoğunda câmi ve mescitler inşâ ederken, bölgenin mîmârî kültüründen etkilendiler. Câmilere ilk minâre, Emevîler zamânında hazret-i Muâviye’nin emriyle Mısır’da yaptırıldı. Daha sonra Ömer bin Abdülazîz, Mescid-i Nebevî’yi yeniden yaptırarak, minâre ilâve etti. Halîfe Abdülmelik, 691 senesinde Kubbet-üs-sahrâ’yı inşâ ettirdi. Bu câmi günümüze kadar Ömer Câmii olarak biline gelmiştir. 705 senesinde Halîfe Velîd, Şam’da Emevî Câmiini yaptırdı. Bu câmide ilk defâ olarak yarım dâire şeklinde yapılmış bir mihrâb bulunuyordu. Ayrıca bu devirde, câmiler, etrâfında şadırvanlara ve küçük yapılara yer verilmeye başlandı.


Emevî Halifeleri Hilafet Sırası

Muâviye bin Ebû Süfyân................... 662 

Yezîd bin Muâviye........................... 680 

Muâviye bin Yezîd........................... 683 

Mervân bin Hakem........................... 683

Abdülmelik bin Mervân..................... 683

Velîd bin Abdülmelik........................ 705 

Süleymân bin Abdülmelik................. 715

Ömer bin Abdülazîz......................... 717 

Yezîd bin Abdülmelik....................... 720 

Hişâm bin Abdülmelik...................... 724

Velîd bin Yezîd................................ 741 

Yezîd bin Velîd................................ 744 

İbrâhim bin Velîd.............................. 744 

Mervân bin Muhammed.................... 750