Mizancı Murat Bey politikacı gazeteci, yazar tarihçi Mizancı Murad Mehmet Murat
1853 yılında Dağıstan’ın Huraki köyünde doğdu. Babası Hacı Mustafa Efendi'dir. Dağıstan’ın özgürlük savaşçısı Hacı Murat’a atfen kendisine Murat adı verildi.
1864'te rüştiye öğrenimini tamamladıktan sonra lise öğrenimini için Sivastopol’a gönderildi. 1873'te Sivastapol İdadisi'ni bitirdikten sonra İstanbul’a geldi.
Maliye nazırı Dağıstanlı Şirvanizade Rüştü Paşa’nın konağına yerleşti. Onun tarafından himaye edildi. Şirvanizade Halep valisi olarak atanınca onunla Halep'e gitti.
Şirvanizade'nin ölümü üzerine İstanbul'a dönüp Sait Molla'nın oğullarına ders vermek üzere onun yalısına yerleşti.
Rusça ve Fransızca biliyordu. Hariciye Nezareti Matbuat Kalemi'nde (Dışişleri Bakanlığı Basın-Yayın Müşavirliği) çevirmen olarak iş buldu.
1877'de Hilmi Molla'nın kızı Hasibe Hanım ile evlendi.
1877'de Mülkiye Mektebinde tarih ve coğrafya dersleri; 1880'de Darülmuallimin'de tarih dersleri verdi. Bu okulda müdürlük de yaptı. 1882 yılında da Maarif Nezareti Teftiş ve Muayene Heyeti üyeliğine getirildi.
1876-1877'de Vakit ve İttihad gazetelerinde siyasi konularla ilgili yazılar yayınladı.
1886 yılından itibaren Mizan gazetesini yayınlamaya başladı. Yazılarında hürriyet ve meşrutiyet üzerinde durdu. Yönetime eleştiriler yöneltmesi, takibe alınmasına sebep oldu. 1890'da Mizan'ın yayımını durdurdu.
1891'de Düyun-u Umumiye komiserliği görevine getirildi. 4 yıl bu görevi sürdürdü.
Ülkenin kalkınması amacıyla hazırladığı reform teklifi padişahtan ilgi görmeyince, İstanbul’dan ayrılmaya karar verdi. Düyun-u Umumiye'deki yabancıların etkisiyle Avrupa'ya kaçtı.
1895 yılı sonunda Sivastopol üzerinden Dağıstan'a ve oradan da Kiev-Viyana yoluyla Paris’e gitti.
Yurt dışında bulunan Jön Türkler'le temas kurdu. Ardından Ermeni meselesine bir çözüm bulmak umuduyla Londra'da başbakan Lord Salisbury ve Ermeni komitacılarla görüştüyse de bir sonuç elde edemedi.
Paris'e döndüğünde İttihat ve Terakki'nin Paris şubesi başkanı Ahmet Rıza Bey'den ilgi görmedi.
Kahire'ye gitti ve Mizan'ı orada yayımladı. Bu dönemde yazılarında II. Abdülhamit'e ağır eleştirilerde bulundu.
1896 yılının Temmuz ayında tekrar Paris'e gitti. Kasım 1896'da yapılan kongrede Ahmet Rıza Bey karşıtlarının desteğiyle İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin başına geçti.
Cemiyetin merkezini Cenevre'ye taşıdı ve Mizan gazetesinin yayımını Cenevre'de sürdürdü. Cemiyet, Mizancı Murat'ın başında olduğu Cenevre ve Ahmet Rıza Bey'in önderlik ettiği Paris kolu olarak ikiye bölündü.
1897'de cemiyet başkanlığından istifa etti.
Padişah, Avrupa'daki Jön Türklerin İstanbul'a dönmesini sağlamak için serhafiye Ahmet Celalettin Paşa'yı görevlendirdi. Mizancı Murat, İstanbul'a dönmeye ikna olan Jön Türkler arasındaydı.
1899'da Şûra-yı Devlet Maliye Dairesi üyeliğine getirildi. 1908'e kadar bu görevde bulundu.
1908'de 2. Meşrutiyet'in ilanıyla birlikte görevinden ayrıldı ve Mizan'ı yeniden çıkarmaya başladı. Bu defa iktidardaki İttihat ve Terakki mensuplarına muhalefet etti. İslami bir çizgiye kaymıştı. Bir süre sonra gazetesi kapatıldı, kendisi göz altına alındı.
31 Mart İsyanı'na karıştığı öne sürüldü. Müebbet kalebentlik cezası ile Rodos'a sürüldü. Rodos ve Midilli'de 4 yıl geçirdi. Bu sırada 12 cilt olarak tasarladığı Tarih-i Ebülfaruk” adlı Osmanlı Tarihini yazmaya başladı. Köprülüler bölümü dahil olan 7 ciltlik bölümünü yayımladı.
1912'de genel aftan yararlanarak İstanbul'a döndü.
Tedavi olmak için bir süre İsviçre ve Fransa'da bulunduktan sonra tekrar İstanbul'a geldi. Gazete ve dergi yayımlamayı, İttihat ve Terakki'ye muhalefet etmeyi sürdürdü.
15 Nisan 1917 tarihinde Anadoluhisarı'ndaki yalısında vefat etti.
ESERLERİ:
Târîh-i Umûmî (4 c, 1880-1882) Muhtasar Târîh-ı Umûmî (1885) Muhtasar Târîh-i İslâm (1890) Devr-ı HâmidîÂsârı (1891) Turfanda mı Turfa mı? (1892) Le Palais de Yıldız et la Sublime Port (1896) Müdâfaa Niyetine Bir Tecâvüz (1896) La Force et la Faiblesse de la Turquim (1897) Hürriyet Vadisinde bir Pençe-i tstibdâd (1908) Mücâhede-i Milliye (1908) Tencere Yuvarlandı Kapağını Buldu (piyes, 1908) Târîh-ı Ebülfâruk (7c, 1909-1916) Enkaz-ı tstibdâd içinde Züğürdün Tesellîsi (1911) Tatlı Emeller Acı Hakikatler (1912) Taharrî-yı lstıkbâl (2 c, 1913-1914).
Anılarını 1908'de Mücahede-i Milliye adı altında yayınlamıştır. Ayrıca 1892'de kaleme aldığı tek romanı "Turfanda mı Yoksa Turfa mı" otobiyografik özellikler taşır.
ESER-AYRINTI
Hürriyet Vadisinde Bir Pençe-i İstibdad Mizancı Murad Nehir Yayınları / Hatıralarla Yakın Tarih Dizisi
... Sadeleştirilerek yayına hazırladığımız Hürriyet Vadisinde Bir Pençe-i İstibdad isimli hatıratında, Meşrutiyet'in ilanından üç ay kadar sonra tevkif edilerek Harbiye Nezareti'nde tutulması, tutukluğu sırasındaki ve serbest bırakıldıktan sonra gelişen olaylarla ilgili anılar ve düşünceler anlatılmaktadır. Bu eserini milletvekillerine ithaf eden yazara göre, bu tutuklama hürriyet döneminde bir istibdad pençesidir. Çünkü daha yeni yürürlüğe konan Kanun-ı Esasi şahsi hürriyetleri, basın özgürlüğünü güvence altına almıştır...
ESER-AYRINTI
Mizancı Murad Bey'in II. Meşrutiyet Dönemi Hatıraları Hürriyet Vadisinde Bir Pençe-i İstibdad / Enkaz-ı İstibdad İçinde Züğürdün Tesellisi / Tatlı Emeller, Acı Hakikatler Celile Eren (Ökten) Argıt Marifet Yayınları / Hatırat Dizisi
II. Meşrutiyet dönemi yakın tarihimizin gerek kahramanları ve gerekse de doğurduğu sonuçları bakımından çok tartışılan mevzularından biridir. Özellikle hareketin siyasi mahiyeti Cumhuriyet sonrası politikalarla da paralel ele alınacak kadar önemli görülmüştür. Dolayısıyla bu devirle ilgili hatıratlar tarihe ışıt tutması, tarafları ve hadiseleri netleştirmesi bakımından ciddiyetle değerlendirilmesi ve karşılaştırılması gereken eserlerdir.
Yayın Yılı: 1977 384 sayfa 3. Hm. Kağıt 13,5x19,5 cm Karton Kapak ISBN: 975359111X Dili: Türkçe