Biyografi Ara!

Binlerce biyografi keşfedilmeyi bekliyor

Mihrali Bey

Halk Kahramanı

Sayfayı paylaş
İlgili Kategoriler
Mihrali Bey
Mihrali Bey
Halk Kahramanı 
milis komutanı 

asker


Mihrali Bey, Tiflis´e bağlı Borçalı kazasının Dervaz köyünde doğdu. Dedesinin adı Memili, babasının adı Abdullah´tır. Bölgedeki Türklere gözdağı vermek için Ruslar babası Abdullah'ın cesedini Rus Mezarlığı’na gömdü. 

17 yaşındaki Mihrali Bey bu onur kırıcı durumu hazmedemedi. Bir gece karakolu basıp nöbetçileri öldürdü. Babasının naaşını Rus Mezarlığı’ndan çıkararak Müslüman Mezarlığı’na defnetti. 

Kısa zamanda Mihrali Bey’in mezarı kaçırdığı anlaşıldı. Mihrali Bey kaçak duruma düştü. 

1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’nın başlamasına kadar bir çok sıkıntılılar çekti. Bu savaş nedeniyle Çarlık genel af ilan etti. Kaçak durumda olanlar Rus Ordu saflarına katılması halinde af olunacaktı. Affı fırsat bilen Mihrali Bey bundan yararlandı ve Borçalı´ya geldi. Yiğitliğini bilen yüzlerce hemşehrisi silahlı olarak onun etrafında toplandı. 

Mihrali Bey Kars Kale Komutanı Hüseyin Hami Paşa’ya haber göndererek Osmanlı Ordusu’na katılacağını bildirdi. Mihrali Bey atlılarıyla Çıldır sınırından Osmanlı topraklarına girdi. Gelişini Çıldır ve yöre halkı büyük bir coşkuyla karşıladı. 

Aşık Şenlik, halk arasında "93 Koçaklaması" olarak bilinen destanı yüksek bir kayanın üzerine çıkarak okudu. 

Mihrali Bey elde ettiği ganimetlerle Kars Kalesi’ne döndü. Ganimetlerin kaledeki askerlere ulaştırılmasını sağladı. 

Ahmet Muhtar Paşa’nın güvenini kazanan Mihrali Bey her verilen görevden başarıyla döndü. Her dönüşünde düşmana ait mühimmat, hayvan ve çeşitli gıda maddelerini de bereberinde getirdi. Gümrü-Tiflis yolu üzerindeki tüm telgraf tellerini kesti. Rusları çaresiz ve kımıldamaz hale getirdi. 

Mihrali Bey’in yaptıkları Sultan İkinci Abdulhamit Han’a kadar uzandı. Kendisine ödül olarak Mecidiye Nişanı verildi. 

Mihrali Bey Ahmet Muhtar Paşa’dan izin alarak Rus işgalinde olan köyü Darvas’a gitti. Akrabalarını toplayarak Osmanlı sınırına getirdi. Bundan sonra Erzurum Savunması’nda yer aldı. Bu savaşta ağır yaralandı. 

12 Aralık 1877 tarihinde Ahmet Muhtar Paşa İstanbul’a çağrıldı. Ahmet Muhtar Paşa, Mihrali Bey ve akrabalarını yanına alarak yola çıktı. 

Mihrali Bey ve akrabaları Sivas’ın Ulaş bucağına bağlı Acıyurt köyüne yerleştirildi. Onunla birlikte gelen Karapapaklar bu civarda bulunan 40 köye yerleştirildi.

Mihrali Bey, ülkenin içinde bulunduğu durumu düşünerek harekete geçti. 40. Hamidiye Süvari Alayı’nı kurdu. Göçten 12 yıl sonra Kurt İsmail Paşa Mihrali Bey’in yanına geldi. Bağdat’ta amansız bir eşkıyanın olduğunu, Arapları Osmanlı aleyhine kışkırttığını söyledi. 

Mihrali Bey, atlılarını topladı ve Kurt İsmail Paşa ile birlikte Bağdat’a gitti. Buradaki eşkiyaları etkisiz hale getirdi.

Mihrali Bey ve adamları Sivas’a döndü. 

Sivas Valisi Mihrali Bey’i Yemen’e göndermek istedi. Sultan Abdülhamit tercihi Mihrali Bey’e bıraktı. Mihrali Bey adamlarıyla birlikte yollara düştü. Uzun bir yolculuk sonrasında Yemen’e vardı. Buradaki duruma el koydu. Ancak çöl sıcaklarına fazla dayanamadı. Bir müddet süre hasta yattıktan sonra Yemen’de vefat etti. 



HAKKINDA YAZILANLAR

Yularsız Arslan Mihrali Bey

Karapapak-Terekeme Türklerinden olan Mihrali, Tiflis vilayetinin Borçalı sancağına bağlı Darvas köyünde doğup büyümüştür. 

Daha küçük yaşlarda ata binmeye ve silah kullanmaya başlayan Mihrali, kısa boylu karayağız ve sevimli biridir. Genç yaşında cesareti, mertliği ve çevikliği dillerde söylenir olmuştu. 

Mihrali onyedi yaşında babasını kaybeder. Ruslar, Mihrali ve kardeşlerinin karşı çıkmalarına rağmen babalarının cenazesinin müslüman mezarlığına gömülmesine izin vermez ve islami geleneklere aykırı bir biçimde defin işlemi yaparlar. Bu duruma çok içerleyen Mihrali ne yapacağı konusunda planlar kurarken bir gece rüyasında babasını görür ve babası “Utanmıyormusun, beni bu mezarlığa nasıl gömdürdün, eğer beni bu kafirlerin arasından almazsan sana hakkımı haram ederim” der. 

Rüyanın etkisi ile yatağından aniden fırlayan Mihrali, elbiselerini giyer, silahlarını kuşanır ve evden çıkarak doğruca mazarlığa gider. Mezarlık rus askerleri tarafından korunmakta olduğundan sessizce babasının mezarına kadar giden Mihrali, mezarı kazar ve babasının cesedini mezardan çıkararak omuzun alır ve tam dışarı çıkmak üzere iken askerlere yakalanır. Mihrali cesedi yere koyup ellerini havaya kadıracağı anda ani bir hareketle nöbetçilerin üzerine saldırır ve ikisinide oracıkta öldürür. Tekrar babasının cesedini omuzlayarak doğruca Müslüman mezarlığına götürür ve okuduğu dualarla tek başına gömer. 

Artık Mihrali için kaçak dönemi başlamıştır. Ertesi gün olayın duyulması ile Tiflis valisi köyü ablukaya aldırır. Ancak Mihrali dağa çıktığından yakalanmaz. Korkunç bir takip başlamıştır. Mihrali’yi aramak bahanesiyle Türk köylerine baskınlar düzenleyen Rus askerleri, yerli ahaliye zulm etmekte onun yerini öğrenebilmek için insanlara işkence etmektedirler. Hele olayın Çar Aleksandr tarafından duyulması, baskı ve zulmün dahada artmasına ve başkaca insanlarında dağa çıkmalarına sebep olmuştu. Bu arada içerideki hainlerden Keçeli köyünde Hacı Veli, Mihrali’nin İran’da bulunduğunu ihbar eder. Çar, İran Şahına bir name yazarak Mihrali’nin yakalanmasını talep eder. Bu defa İran zaptiyeleri tafaından sıkıştırılan Mihrali, tekrar Rus tarafına geçer. 

Olayların sürekli bu şekilde gelişmesi ve Mihrali ve onunla birlikte hareket eden adamlarının yakalanmasındaki zorluğu gören Çar, bu ekibin içinden birkaç kişiyi affederek muhbir olarak kullanmak ister. Bu tuzağa düşenlerden Mansur ve Tavşankuloğlu Hüseyin gizlice valiye gider, teslim olurlar. Serbest bırakılan bu hainler, Mihrali’nin baba evini basar, ağabeyi Mehmet Ali’yi öldürürler. 

Olaylar bu şekilde devam edip giderken Mihrali her sıkıştırıldığında birkaç Rus askerini daha öldürüyor ve kaçışını devam ettiriyordu. Artık yüzlerce asker Mihrali’nin peşindeydi. Osmanlı Rus sınırına yakın bir bölgede meydana gelen şiddetli bir çatışma sonrasında Mihrali yaralı olarak Osmanlı topraklarına geçer ancak bir ihbar sonucu yakalanarak Kars hapishanesine atılır. Uyandığında elleri ve ayakları prangaya vurulmuş vaziyette buluır kendisini. Yarası kapanmamış, yapılmak istenen tedaviyi “zehirlerler” korkusu ile kabul etmiyor, durumu her geçen gün daha kötüye gidiyordu. Mahkum arkadaşlarının getirttiği otlarla tedavi olmaya çalışır. Bu arada mahkumlardan birisinin karısı vasıtasıyla içeriye eğe, çekiç ve benzeri malzemeler getirirler. Mahkumları organize eden Mihrali onların bir tünel kazmalarını ister. Epey bir uğraş sonucu tünelin sonuna gelmişlerdi.Ama ne yazıkki tünelin çıkış noktası tam nöbetçi askerlerin bulunduğu nokta idi. Son taşı kaldırmadılar ve birgün hapishanede isyan çıkartıldı. Gardiyanlarla mahkumlar arasındaki arbade devam ederken prangalardan kurtulan Mihrali tünelden geçerek son taşı kaldırdığında nöbetçi tarafından fark edilir ve askerim müdahalesi sonunda bacağından yaralanır. Kaptığı süngü ile askeri öldürür, sürünerek karşıdaki ahıra gider otların arasında saklanır. Hapirhanede isyan bastırılmış ve yapılan sayım sonrasında Mihrali’nin kaçtığı anlaşılmıştı. Her tarafa atlılar salınarak aramalara başlanıldı. Ancak hapishanenin hemen yakınındaki ahırda saklanan Mihrali bulunamadı. Gece ahırdan aldığı bir atla dışarı çıkan ve oracıktan uzaklaşan Mihrali Maraşlı köyüne gelir. Bu köyde Musa çavuşun evinde bir ay müddetle kalan Mihrali tüm yaraları iyileştikten sonra kendisine verilen bir at, silah ve erzakla buradan ayrılır. 

Bu sırada 93 harbi yani 1877-78 Osmanlı Rus savaşı başlamıştı. Mihrali yanına topladığı 120 kadar adamı ile Ruslara yapmadığını bırakmaz Ruslar bu belalı Karapapak’la baş edemeyeceklerini anlayınca onu orduya hizmet şartı ile affederler. Mihrali Kars kumandanı Hüseyin Hami Paşa’ya bir mektup yazarak Rus’lara karşı Osmanlı’nın yanında yer almak istediğini ve kendisinin affedilerek Osmanlı topraklarına geçişine izin verilmesini ister. Bu teklif kabul edilir ve Mihrali kuvvetleri ile Çıldır’a gelir. Kendisine Binbaşı rütbesi verilen Mihrali Artık Osmanlı’nın bir kumandanı idi ve adamları ile birlikte doğrudan savaşın içerisine girmişti. 

Ağustos ayında iyice kızışan savaşta Mihrali ve kuvvetleri Göle bölgesinde kendisinden sayı ve cephane yönünden çok güçlü olan düşmanla karşı karşıya gelir. Amansız bir mücadele başlamıştı. Güçlü düşman karşısında başarılı olmaya azmetmiş olan bu kahramanlar bir taraftangeri çekilme taktiği ile düşmanı üzerine çekerken diger taraftan yan kuvvetler ile işin farkında olmayan Rus askerlerini çembere alıyordu. Sonuçta çember kapatıldı ve düşmanın büyük bir bölümü imha edildi. Bu savaşta atı vurulan Mihrali elde ettiği ganimetlerle Kars Kalesine döndüğünde buranında muhasara altında olduğunu görünce arkadan düşman güçlerine karşı saldırı emri vererek kuşatma altındaki kalenin kurtulmasını ve ganimetlerin günlerdir aç ve susuz olan kaledeki askerlere ulaştırılmasını sağladı. 

93 harbi Osmanlıyı güçsüz ve sıkıntılı bir döneminde yakalamıştı. Her türlü araç gereç ve silahtan yoksun olan komutanlar, top arabalarını çekmek üzere at veya gerekli hayvanları bulamadığı zamanlarda, bu görevide o kutsal askerlerin yerine getirmelerini istiyor, çamurda, yağmurda ve her türlü zorluklara rağmen, askerlerin tırnaklarını toprağa gömerek bunları yeni mevzilere taşımaları sağlanıyordu. 

Muhtar Paşa’nın sonsuz güvenini kazanan Mihrali her verilen görevden başarı ile dönüyor , her dönüşünde de düşmana ait mühimmat, hayvan ve çeşitli gıda maddelerinide bereberinde getiriyordu. Yine bir defasında Gümrü Tiflis yolu üzerindeki tüm telgraf tellerini keser, müfrezelerini tepeler, düşmanı çaresiz ve kımıldamaz hale getirir. 

Bu kahramanın yaptıkları İstanbul’a II.Abdulhamid’e kadar uzanır ve kendisine Mecidiye Nişanı verilir. 

Mihrali daha sonra Paşa.dan izin alarak köyü Darvas’a gider, akrabalarını ve diger karapapakları tıplayarak Osmanlı’ya göç eder. Bundan sonra Erzurum müdafasında yer alan Mihrali bu savaşta ağır yaralanır 12Aralık 1877 de Ahmet Muhtar Paşa İstanbul’a çağrılır. Bir kızak hazırlattırarak Mihrali’yi de adamları ile birlikte yanına alarak yola çıkarlar. Mihrali ve Sülalesi Sivas’ta kalırken Paşa yoluna devam eder. 

Mihrali Sıvas’ın Ulaş bucağına bağlı Acıyurt köyüne yerleşir. Onunla birlikte gelen Karapapaklarda bu civarda 40 kadar köye yerleşiriler.Bunların buralara yerleşmesine herhangi bir zorluk çıkarılmaz, çünki Padişah Mihrali ve ahvadının dilediği yere yerleşmesini serbest bırakmıştır. 

Mihrali Sivas’ta da boş durmaz, 40. Hamidiye süvari alayını kurar. Göçten oniki yıl sonra Kurt İsmail Paşa Mihrali’nin yanına gelir ve Bağdat’ta amansız bir eşkıyanın olduğunu, Arapları Osmanlı aleyhine kışkırttığını söyler. Mihrali bunun üzerine atlılarını toplar ve Kurt İsmail Paşa ile birlikte Bağdat’a gider. Burada anılan eşkıyayı etkisiz hale getiren ve kendisinden af dileyen bu hainleri Padişahın oluru ile affeden Mihrali ve bereberindekiler tekrar Sivas’a geri dönerler. 

Sivas’ta bir olay sonrası Kangal kaymakamı ile ters düşen Mihrali’yi padişah’a şikayet ederler. Padişah cevabi yazısında “O benim yularsız aslanımdır. Kimsenin ona baskı ve eziyet etmesine izin vermem” diyerek gelen şikayetleri geri çevirir. 

Fakat Sivas’ta ki devlet erkanı Mihrali’yi rahat bırakmazlar. Biraz dik başlı olması onlarında rahat hareket etmelerini engellemektedir. Bu arada Yemen İsyanı çıkmıştır. Sivas valisi Mihrali’yi Yemen’e göndermek isterse de padişah tercihi Mihrali’ye bırakır. “Gitmem” demeyi yiğitliğe sığdıramayan Mihrali yollara düşer uzun bir yolculuk sonrasında Yemen’e varır duruma el koyar, ama çöl sıcaklarına fazla dayanamaz hastalanır. Bir müddet hasta yattıktan sonra oracıkta ölür. Adamlarının büyük bölümü telef olur birkaç kişi ancak Sivas’a geri döner. 

İşte Mihrali Bey böyle bir kahramandı...Allah rahmet eylesin, ruhu şad olsun…




İLAVE

ilginize teşekkür eder Mihrali beyin altıncı göbekten torunu olarak, gurur duyduğumu ifade etmek isterim. 

Yalnız Mihrali Beyin Darvas tan sonra şu anda hala aynı adı taşıyan Kars ilinin Arpaçay ilçesinin Möküs köyüne yerleştiğini ve 93 harbinden önce kardeşi İsmail Beyin oğlu Alay beyin kayınvalidesi tarafından nişanlıyken zehirlenmesi üzerine orda o hainleri öldürdükten sonra Erzuruma geldiklerini ve ordanda yine birlikte Erzincanın Tercan ilçesinin Elaldı (Eskiadı ) köyünde bir Eşkiyabaşını daha hakladığını ve orda kardeşi İsmail beyden ayrılıp Sivas'a gittiğini İsmail beyin de Erzurum ilinin Aşkale İlçesinin Tepsicik köyüne yerleştiğini ve halen torunlarının bir kısmının halen bu köyde ikamet ettikleri hususunuda biyografinize eklerseniz sevinirim. 

Böyle vatansever insanları hatırlayıp buralara taşıdığınız için teşekkürü bir borç biliyorum. 
Allah (c.c ) razı olsun 

bunyaminurker@hotmail.com




HAKKINDA YAZILANLAR

Yemen'den Dönemeyen Karapapak: 40. Hamidiye Süvari Alayı Komutanı Mihrali Bey
Cengiz Çakaloğlu
Kitabevi Yayınları / Biyografi Dizisi

Türkçe
270 s. 
2. Hamur
Ciltsiz 
14 x 21 cm 
İstanbul, 2011, 
1. Basım
ISBN : 9786055397050
Kapak : Onur Sönmez
Dizgi : Hülya Aşkın

Anahtar kelimeleri başkaldırı, kaçaklık, gözü peklik, kendine güven, hapishane, firar, yaralanma, savaş, cesaret, yiğitlik, kahramanlık, mücadele, liderlik, eşkiyalık, Karapapak, Doksanüç Harbi, Hamidiye Alayları, Ermeniler, Rusya, İran, Osmanlı, Darvaz, Kars, Çıldır, Gümrü, Tiflis, Erzurum, Sivas, Kangal, Acıyurt, Irak, Yemen, Tavşankuloğlu Hüseyin, Dalaverli Mansur, II. Abdülhamid, Gâzi Ahmed Muhtar Paşa, Kurt ismail Hakkı Paşa, Halil Bey, Hasan Hilmi Paşa, Süreyya Paşa, Suriri Paşa, Memduh Paşa, Mehmed Zekai Paşa, Ahmed Feyzi Paşa olan bir hayat. Bu, bir roman veya filmden geçen hayali bir kişinin tasarlanmış hayatı değildir. Bu, halk arasında "Yularsız Aslan", "İkinci Battal Gâzî", "İkinci Köroğlu" olarak adlandırılan, adına türküler, ağıtlar, destanlar yakılan Mihrali'nin 1844'te başlayıp 1905'te sona eren sıra dışı ama gerçek hayatıdır.
(Arka Kapak).





MİHRALİ BEY NELER YAPMIŞTIR?

Türk topraklarına girdikten sonra KARS´a gelirken Rusların erzak kollarını vurmuş, düşmandan aldığı İaşe ve Lojistik kaynakları da getirerek Gazi Ahmet Muhtar Paşa´ya teslim etmiştir.

Başgedikler (Kızıltepe) Muharebelerinde Şeyh Şamilin oğlu General Gazi Muhammet, Gamemdanlı Mehmet ve Mihrali Beyin üç koldan yarma ve taarruzlarıyla Ruslar büyük yenilgiye uğramışlardır. (Mihrali Bey bu muharebelerde Binbaşı, kardeşi Ali Bey Mülazim rütbesindedir.)

Yahniler Meydan Muharebesinde düşmana büyük kayıplar verdirilmiş ve Rusların Taaruz gücü kırılmıştır.
Sürekli muharebelerle ordumuzun süvarisinin at ihtiyacı önemli ölçüde artmış, özellikle Muharebe kabiliyeti olan atlara ihtiyaç vardır. Mihrali Bey yanına en seçme adamlarını alarak Tiflis yakınlarında bulunan Rusların savaş için eğitmiş at harasını basıp getirecektir. Olağanüstü gayretle bunu başarır bir yılkı atı sürüp getirri.

Gazi Ahmet Muhtar Paşanın düzenli geri çekilme harekatına uygun olarak, Yahnilerden başlayarak Dağ silsilelerini takip ederek ve yer yer yan saldırıları püskürterek düzenli çekilmeyi en az zararlı bir şekilde başarır. Deve Boynu Muharebelerinden yararlanır, Gazi Ahmet Muhtar Paşanın İstanbul´a çağrılması ile Mihrali Bey´de Sivas´a kadar gelmiş, şimdi merkeze bağlı Konak (Acıyurt) köyüne ve çevre köylere iskanla yerleştirilmiştir.

Sivas´ta kurulan kırk (40) hamidiye alayının komutanıdır. Orta Anadolu´da ve Doğu´da bir çok eşkiya ve isyanları bastırmakta büyük hizmetleri olmuştur.

Kuzey Irak´ta meydana gelen Arap kabile isyanlarının bastırılması için Kürk İsmail Hakkı Paşa (Hatun oğlu)´nun isteği ile Mihrali Bey bu isyanın üzerine Kırk (40´ıncı) Hamidiye Alayı ile giderek, önce kabile reisine haber gönderip, isyandan vaz geçmesi halinde kendisini affettireceğine dair söz vermiş, işin cviddiyetini anlayan kabile reisi isyandan vaz geçtiği gibi daha sonra devlet hizmetinde dahi bulunmuştur.

Bitip tükenmek bilmeyen Yemen isyanları yine başlamış, bilhassa bölge adı ile bilinen Asır isyanlarının bastıtılması için Alayı ile birlikte Adana-Kadirli (Eski adı Kars´lı)´ya gelmiş ve burada bulunan kendisini Kafkas cephesinden tanıyan Adanalı-Kadirli halkı ve Muhaceretle buraya göçen kars ve kafkasyalılarca büyük bir törenle karşılanmıştır. Gitmemesi için yapılan ısrarlara ve ilerlemiş yaşına rağmen Yemen´e hareket etmiş, isyanların bastırılması sırasında burada şehit edilmiştir. (Yemen savaşlarında Mihrali Bey Albay, kardeşi Ali Bey Yüzbaşıdır.)

Yemen birliklerimiz Asır gemisi ile geri dönmüşler, kasıtlı olarak çıkarılan bir isyanla Ali Bey vapurda şehit edilmiştir.




"Mihrali Bey uzun havası" 

Doç. Dr. Doğan KAYA - Cumhuriyet Üniversitesi 

Bugün Radyo ve Televizyon Repartuarlarında sık sık okunan "Mihrali Bey uzun havası" anonim türküsü Mihrali Bey!in şehadetinden sonra ağıt olarak söylene gelmiştir. Daha bir çok şair ve aşıklarımız Mihrali Bey adına ağıtlar, şiir ve destanlar koşmuşlardır. (Prof. Dr. Ensar ASLAN derlemesi) Bütün bunların tamamı Halk edebiyatına mal olmuştur. 


Mihrali Bey Türküsü

Mihr Ali Bey'de Hamidiye Alayı,
Araplar çıkardı türlü belâyı
Nedir beyim bu işlerin kolayı
Top olmazsa Arap gelmez imana

Mihr Ali Bey'im indimola Yemen'e,
Çadırını kurdum ola Yemen'e,
Kendim ettim, kendim buldum kime ne?
Top olmazsa Arap gelmez imana!

Kum tipisi çıktı da görünmez otlar,
Pelli perişan oldu, küheylan atlar,
Yoruldu askerler, atılmaz toplar,
Top olmazsa Arap gelmez imana!

Oturur masamda yazı yazarım,
Çekerim kılıcımı ordu bozarım,
Küçük hanım sende kaldı nazarım
Acep beyim indimola Yemen'e?

Mihrali Bey'i sormayın yaslıdır yaslı,
Askeri sorarsanız hepsi de Karslı,
Babayiğit erlerin hepsi de fesli,
Ne diyelim beyler böyle zamana?