1887 yılında doğdu. 1925 yılında Şeyh Sait döneminde ismi duyuldu. Şeyh Sait’in özel kalem müdürü ve müşaviridir. Şeyh Sait isyanı boyunca bir çok bildiriyi kaleme aldı ve bir çok yazışma yaptı. İsyan bastırılınca Suriye'ye kaçtı. Bir süre Fransa’da yaşadı.
Papazyan genel başkan
Bölücü örgüt Hoybun'un kurulma sürecine katıldı. Hoybun’un ilk toplantısı Irak'ta yapıldı. Toplantıda Taşnakçı Ermeniler'den Leon Paşa, Urfalı Emir Ziyan, Bağdat'ta Londra Oteli'ni çalıştıran Sultanyan ve Muşlu Aris vardı. Kürtçülerden ise Şeyh Sait'in oğlu Ali Rıza, Doktor Mehmet Şükrü Sekban ve Liceli Fehmi katıldı. Liceli Fehmi, Beyrut'ta yapılan kongreye de katıldı. Beyrut kongresinde Kürtler adına Celadet Ali Bedirhan, Şahinzade Mustafa, Abdülkerim Şallül ve Memduh Selim üyeliğe seçildi. Papazyan genel başkan oldu. Ermeniler ve Bedirhaniler, Şeyh Sait’in oğlu Ali Rıza taraftarlarının cemiyetten çıkarılmalarını istedi. Liceli Fehmi, idare heyetine Kürtler'den kimsenin seçilmediğini ileri sürerek, bu işte çok alçakça bir maksadın gizlendiğini söyledi. Bu toplantıda kavga oldu. Kavgada Liceli Fehmi’nin başı yarıldı.
Muhalif grup Hoybun'dan ayrılarak muhalif bir cemiyet kurdu. Bir beyanname ile maksatlarını ve oynanan oyunların mahiyetini anlattılar. Bu muhalif cemiyeti kuranlar ise şunlardır: Abulkerim Şallul, Şeyh Mehdi, Ali Rıza, Liceli Fehmi, Fakih Abdullah Erbak (emekli) Şeyhülislam Haydarizade İbrahim ve oğlu Davut.
İngiliz kontrolünde bulunan Irak’ta Bahdinan bölgesinde bir okul açtı. Bu okulda Kürtçe dersler verdi. Öğrencileri için Kürtçe öyküler yazdı. Fransızcadan şiir ve öyküler çevirdi.
Afla yurda döndü
Liceli Fehmi, Atatürk’ün cumhuriyetin onüçüncü yıl dönümü dolayısı ile çıkardığı af kanunuyla Türkiye’ye döndü. Isparta veya Burdur'da uzun yıllar arzuhalci olarak, dilekçe yazarak hayatını devam ettirdi.
Sait Elçi'yle Faik Bucak'ın başkan seçildiği bölücü Türkiye Kürdistanı Demokrat Partisi’nin kuruluşuna katıldı. Partinin sanıkları Antalya'da yargılandı.
Hayatının son döneminde felç geçirdi. Diyarbakır'da bir otel odasında yaşadı.
1967 yılında öldü. Mezarı, Diyarbakır’ın Lice ilçesindedir.
AİLE
Oğluna, Zerdüşt'ün adını verdi
Liceli Fehmi'nin iki oğlu vardı. Birisi Bitlis'te avukatlık yapan Sırrı Fırat, diğeri de Zerdüşt Fırat'tı. Oğluna, ateşetapan mecusiliğin kurucusu Zerdüşt'ün adını vermesi ilginçti. Kore'de askerliğini yapan Zerdüşt Fırat, Japonya'da bir banka soygununa karıştı. Sonra Türkiye'ye geldi.
HAKKINDA YAZILANLAR
Allaha da karşı çıkarım!
Hoybun’da Bedirhanlar’dan Celadat’le tartışır:
Celadet Bedirhan: Oğlum Fehmi, bana karşı konuşan sen değilsin… Liceli Fehmi: Beyim sana saygılıyım, ama Kürdistan söz konusu olduğunda, yalnız sana karşı değil, Allaha da karşı çıkarım…”
HAKKINDA YAZILANLAR
Naci Kutlay’ın anlattığına göre ‘halk arasında farmason, dinsiz ve Allah tanımaz’ olarak bilinir.
HAKKINDA YAZILANLAR
Fehmi Bilal (Liceli Fehmi) Yaşar Kaya Özgür Politika 20/3/2001
Elbetteki Kürt Ulusal Hareketi içinde yer almış, Kürtlük vadisinde iz bırakmış portrelerden bir tanesi de, Liceli Fehmi Efendi'dir. Fehmi Efendi, öncelikle Kürt ulusal kültürünün üniversiteleri olan medreselerden ta batının aydınlıkçı-aydınlanmacı kültürüne kadar kulaç atmış geniş ufuklu, gniş kültürlü bir Kürt aydını bir Kürt yurtseveri ve de bir Kürt direnişçisidir. Ne yazık ki, bazı değerlerimiz, kalemlerimiz ve kültür adamlarımız var ki, ya idam edildikten yada da vahşice katledildikten sonra biz onların farkına varıyoruz ve ismini duyuyoruz. Toplum kendi değerlerine sahip olmadığı için idamdan, sürgünden ve ölümden önceki yaşamını bilemiyoruz. Ancak bazı dergi sayfalarında veya yaşamış veya görmüş olanların anlatımlarına dayanarak bazı bölük pörçük bilgilerle tamamlamak mümkün.
Denilebilirnir ki, Liceli Fehmi Efendi, 1925'teki Şex Sait önderliğindeki Kürt Ulusal Hareketi ile tarih sahnesine çıkar. Şex Sait efeni'nin özel kalem müdürü ve de müşaviridir. Kalkışma boyunca Fehmi Efeninin bir çok bildiriyi kaleme aldığı ve bir çok mektup yazdığı bilinen bir gerçektir, Liceli Fehmi Bilal, Kürt dil ve edebiyatına hakim, şair ruhlu seçkin bir aydındır. Liceli Fehmi Efendi'nin bir yönü de, ilerici ve progresif fikirler taşıması, hurafeye inanmaması ve aydınlıkçı felsefeyi benimsemesidir. Bir çok gerici ve hurafeci söyleme karşı çıkmış ve münakaşalar da yapmıştır. Şex Sait ve arkadaşlarını bir Divani Harp olarak katleden Şark İstiklal mahmemesi sanığıdır. Oda bir çok Kürt aydını gibi bin xette=hatın altına gerçer. Yani Suriye'ye geçen Kürt aydınları boş durmazlar. Politik çalışmalara devam ederler. Gündemde olan konu Xoybun'un kurulmasıdır. Bunun için bir çok görüşme ve temas yapılır. Liceli Fehmi Efendi'ye bakın kimlerle ve nerelerde görüyoruz; Milli Emniyet (bu günkü MİT)'in 1931 yıllarında Ankara'da yayınladığı bir broşürde şunlar var:
"Şex Sait isyanından sonra memleketimizden kaçan bazı hainler, İngilizlerin Revanduz kaymakamlığında kullandıkları Seyit Taha vasıtası ile hak fevkalede komiser muavini (genel vali muavini) Edmons (Kürt Türk ve Arap) adlı kitabı yazaz Y.K)'a takdim edildiler. Edmons İntelijans Servisin önemli bir rüknü (köşesi) idi. Edmons bunları aynı gizli servis erkanından Mod-Fold refekatinde Revanduz'a gönderdi. 1927 senesinde (Şubat'ında) Revanduz'da Seyit Taha'nın evinde ilk toplantı yapıldı. Toplantıda şunlar vardı: Seyit Taha, kardesi Muslahattin, Balik aşiret reisi Memmet Ağa, Mumkuri aşireti reisi Süvar Ağa, namına katibi Şex Sait'in adamlarından Hınıslı Mehmet Emin(diğer ismi Broski).
Kapitan Mod-Fold, bu toplantıda ingiliz isteklerini dikte ettirir ama bu maddeler içinde en önemlisi bir cemiyetin kurulması gerektiğidir. İkinci toplantı 1927'de Mart'ta tekrar Seyit Taha'nın evinde yapılır. Bu toplantıda Şex Sait'in oğlu Şex Ali Rıza, firari subaylaran İhsan Nuri, Rasim, Hınıslı Mehmet Emin, Seyit Taha'nın kardeşi Seyit Seyit Muslahattin, Şemdinan mıntıkasından Herki aşireti reisinin oğlu, Balik aşireti reisi Mehmet Ağa Mumkuri aşireti reisi, namına katibi. Bu toplantıda da bazı kararlar alındı.
Kurulacak cemiyetin üstün de duruldu. Xoybun adı üzerinde mutabakata varıldı. İlk toplantı Irak'ta oldu. Toplantıda şunlar vardı: Ermeniler'den Leon Paşa, Urfalı Emir Ziyan, Bağdat'ta Londra Oteli'ni çalıştıran Sultanyan ve Muşlu Aris. Kürtler'den: Şex Sait'in oğlu Ali Rıza, Doktor Mehmet Şükrü ve Sekban firari zabitlerden Hurşit, İhsan Nuri, Hınıslı Mehmet Emin (Brüsk, Broski) Liceli Fehmi Efendi, Süleymaniyeli topcu yüzbaşısı Abdül-Abdülkerim Şallul.
Beyrut'ta yapılan kongrede de Liceli Fehmi Efendi vardır. Biz Xoybun'da Kürtler ve Ermeniler arasında cemiyet başkanının kim olacağı konusunda ki itilafi buraya aktarmak niyetinde değiliz. Beyrut kongresinde yapılan seçmde Kürtler adına Celadet Ali Bedirhan, Şahinzade Mustafa, Abdülkerim Şallül ve Memduh Selim Bey üyeliğe seçildiler. Fevkalede murahhas aza ünvanını taşımak üzere Umum Reis olarakta Papazyan intihap edildi. Kürtler buna itiraz ettiler, Ermeniler'e verilen hakimiyet gözlerini açtı, Abdulkerim atıldı. Reis bir Kürt olmalı ve Tercihan Ali Rıza olmalı. Papazyan alevlenmeye başlayan kıvılcımı bastırmak istedi. "Cemiyette reislik yoktur. Benimkisi idari bir ünvandır" dediyse de ikna edemedi. Ali Rıza'nın amcası Şeyh Mehdi ayağa kalkarak elindeki haritayı masanın üstüne fırlattı ve dediki; "Buraya kadar oynanan oyunun mahiyeti artık anlaşılmıştır. Şu şekle bakınız iki Ermenistan ve ortada iki yumruk arasında kalmış bir Kürdistan... Bunu hangi akıl kabul eder? Sonra kurulan cemiyet, bir Kürt cemiyeti olduğu halde reis Ermeni oluyor. Kürtler gizli bir planla ortadan kaldırılmak isteniyor. Ben Ali Rıza ve taraflarımız adına şimdiye kadar verilen kararların hiçbirini kabul etmiyorum."
Ermeniler ve Bedirhaniler, Ali Rıza taraftarlarının cemiyetten çıkarılmalarını istediler.
Liceli Fehmi, idare heyetine Kürtler'den kimsenin seçilmediğini ileri sürerek bu işte çok alçakça bir maksadın gizlendiğini haykırdı. Bu grup Hoybun'dan ayrılarak muhalif bir cemiyet kurdular. Bir beyanname ile maksatlarını ve oynanan oyunların mahiyetini anlattılar. Bu muhalif cemiyeti kuranlar ise şunlardır: Abulkerim Şallul, Şex Mehdi, Ali Rıza, Liceli Fehmi, Fakih Abdullah Erbak (emekli) Şeyhülislam Haydarizade İbrahim ve oğlu Davut.
Ve diyebiliriz ki, her müzakerede bulunan Liceli Fehmi Efendi, Ali Rıza taraftarları ile birlikte Xoybundan tasviye edilirler. Mustafa Kemal'in cumhuriyetin onüçüncü yıldönümü dolayısı ile çıkarığı af kanunu ile yurda dönenlerden birisidir.
Sürgün hayatı yaşadığı Isparta'da uzun yıllar dava vekili olarak, dilekçe yazarak hayatını devam ettirdi. Hasta olduğu zaman devlet hastanelerinde tedavi edilmeyi hep reddetti.
Liceli Fehmi Efendi'nin iki oğlu vardı. Birisi Bitlis'te avukatlık yapan Sırrı Fırat, diğeri de Zerdüşt Fırat'tı. Sırrı FIrat o dönemin Bitlis Emniyet Müdürü (adı bizde saklı) bir geçe içkiler içildikten sonra Sırrı Fırat'ı cipine aldı, götürüp sarp bir kayadan aşağı attı. Ertesi gün öldüğü tahmin edilen Sırrı Fırat ağır yaralı olarak bulundu. Hastaneye yetiştirildiğinde yeğeni Dara'ya bu adam tarafından öldürülmek istediğini Dara'ya anlattı. Dara'da olayı aynen bana atlattı. Katil belliydi. Sırrı bir kaç saat sonra kurtarılmayarak öldü. Sonra her terfi eden Emniyet Müdürü gibi, İstanbul'a Emniyet Mürdürü oldu. CHP'den milletvekili olan bu katil Cumhurbaşkanlığı adayları arasında ismi geçti. Sırrı'nın öldürme olayı 1959'dur.
Kore'de askerliğini yapan Zerdüşt Japonya'da bir banka soygununa karıştı. Sonra Türkiye'ye geldi, sonra ne oldu bilemiyorum. Bu son dönemde felçli olan ve Diyarbakır'da bir otel odasında kalan Fehmi Bilal, kendisine dostluk ve yardımlarını esirgemeyen rahmetli Sait Elçi'ye bir parti kurmayı önerir, gelin bir parti kuralım der, yıl yetmişli yıllardır. Ve Türkiye Kürdistan Demokrat Partisi'ni kurarlar, sonradan ele geçen partinin sanıkları olarak Antalya'da mahkeme önüne çıktılar. Yıllar sonrada anlaşıldı ki parti kurulduktan sonra, Rahmetli Faik Bucak'ı çağırırlar ve parti başkanı yaparlar. Partiye sızan mitçiler ile Barzani ailesininde MİT'i bu konuda bilgilendirmesi, bir tuzak kurularak Faik Bucak'ın ortadan kaldırılması devlet güçleri taraından sahneye konulur.