Lenin (1870)-(1924) Sovyetler Birliği Kurucu Lideri Viladimir İliç Uliyanof Lenin
22 Nisan 1870 tarihinde Simbirsk kentinde doğdu. Orta halli bir öğretmen ailesinin altı çocuğundan ikincisidir. Ağabeyi Aleksandr, çara karşı suikast girişimine katıldı. Onun kurşuna dizildiği 1887 yılında liseyi bitirdi. Kazan Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne girdi. Eylemleri yüzünden üniversiteden atıldı.
1891'de St.Petersburg Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni dışarıdan bitirdi. 1895'te ülke dışına çıkıp marksizmin önemli temsilcileriyle tanıştı. St.Petersburg'a dönüp İşçi Sınıfının Kurtuluşu İçin Mücadele Birliği adlı gizli bir örgüt kurdu. Aynı yıl sonunda tutuklandı. 14 ay hücrede kaldıktan sonra Sibirya'ya, Şuşenskoye köyüne sürgüne gönderildi. Orada eşi Krupskaya ile evlendi. Bir parti program taslağı hazırladı. RSDİP (Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi) 1898 Mart'ında Minsk'te toplanan bir kongreyle kuruldu.
1900'de yurtdışına kaçtı ve İsviçre'ye yerleşti. Aralık 1900'de yayınlanan İskra gazetesindeki bir makalesinde ilk defa 'Lenin' takma adını kullandı. 1905’deki devrim teşebbüsü başarısız oldu. Aralık 1907'de yeniden Avrupa'daki sürgüne gitti. 1917 Şubat Devrimi'nden sonra Petrograd'a döndü. Finlandiya'ya kaçmak zorunda kaldı. 1917 Ekim'inde gizlice Petrograd'a döndü. 7 Kasım 1917'de Bolşevikler iktidarı ele geçirdi. 8 Kasım 1917'de Halk Komiserleri Kurulu başkanlığına seçildi. Sosyalizmi yerleştirmek için binlerce insanın ölümüne yol açtı. Kurduğu sistem, insanlığa felaket getiren rejimler arasında yer aldı.
21 Ocak 1924 tarihinde Gorki kentinde öldü.
HAKKINDA YAZILANLAR
LENİN
Rus Komünist Partisinin kurucusu, sosyalist fikirlerin ilk tatbikçisi, yazar, ihtilalci ve diktatör. Asıl adı Vladimir İlyiç Ulyanov’dur. “Lenin” lakabını Rus Komünist İhtilalinde aldı. 1870’de Volga Nehri üzerindeki Simbirs (bugünkü ismi Ulyanovsky) şehrinde doğdu ve 1924’te Moskova’da felçli vaziyetteyken, tekrar tekrar gelen kalb krizinden öldü.
Aslen Yahudi olup, babası eğitim müfettişiydi. Annesi Alman asıllı köylü bir kadındır. Alman kültürüyle yetişen Lenin, beş kardeşti. AğaBey’inin, Rus Çarı Üçüncü Aleksandr’a karşı düzenlenen başarısız bir suikast sonucu yakalanıp idam edilmesi, ihtilalci fikirlerini hızlandırdı. İlk ve orta öğreniminden sonra 1891’de Kazan Üniversitesinde hukuk tahsili yaparken ihtilalci faaliyetleri sebebiyle okuldan koğuldu. Petersburg (Leningrad) Üniversitesinde başladığı hukuk tahsilini de tamamlayamadı. Kendisini Marksizm’i ve Marks’ın kitaplarını okuyup fikirlerinin Rusya’da sosyal ve siyasi açılardan nasıl tatbik edilebileceğini araştırdı. Açlık ve topraksızlık sebebiyle şehirlere akın eden köylülerin, 1880’lerden itibaren sanayinin gelişmesi sonucu, “işçileşmesi” meselesi üzerinde durarak “İşçi Sınıfının Kurtarılması İçin Savaşanlar Birliği” isimli marksist dernekte faal rol oynadı. Rus Sosyal Demokrat Partisine girip, hareketli çalışmalarda bulundu. 1895’te gittiği İsviçre’de Plekhanov ile buluştu ve Rusya’ya dönüşünde Çarlık rejimi aleyhtarı çalışmaları sebebiyle Sibirya’ya sürüldü. 1897’den 1900 yılına kadar burada kaldı. Sibirya’da kendisi gibi sürgün edilmiş olan Marksist Nataşa Konstantinova Krupskaya ile tanışıp evlendi. 1894’te Rus Narodnik (Halkçılık) hareketini tenkit eden Halkın Dostları Geçinenler Kimlerdir? ve 1897’de yazdığı Ekonomik Romantizmin Vasıfları isimli eserleri ile başlattığı tartışmaları, 1899’da sürgünde yazdığı Rusya’da Kapitalizmin Gelişmesi (Razvitle Kapitalizma ve Rossii) isimli eseriyle tamamladı.
1900 yılında sürgünden dönünce, 1898’de Minsk Kongresinde kurulan ve Sovyet Komünist Partisinin başlangıcı olan, Rus Sosyal Demokrat Partisince, teşkilatlandırma ve propaganda faaliyetleri için Avrupa’ya gönderildi. İsviçre’de, Iskra (Kıvılcım) gazetesini çıkararak Marksist fikirlerini yaymaya başladı. Bu gazete gizlice Rusya’ya da gönderilip dağıtılarak, sınıf kavgalarına zemin hazırlandı. 1903’te Brüksel ve Londra’da toplanan Rus Sosyal Demokrat Partisi, Lenin ile Plekhanov’un fikir ayrılığına düşmesi sebebiyle ikiye ayrıldı. Lenin’in tarafını tutanlara “bolşevik”, Plekhanov ve Troçki’nin tarafını tutanlara “menşevik” denildi. Bölünme, Rusya’da marksist ihtilalin gerçekleştirilmesinde partinin rolünün nasıl olması gerektiği konusunda oldu. Lenin, partinin profesyonelce yetişmiş kimselerden teşekkül etmesini ve ihtilalin işçi sınıfı önderliğinde yapılması gerektiği tezini savunuyordu. “Bana profesyonel bir ihtilalci teşkilat verin, Rusya’nın altını üstüne getireyim” diyordu. Muhtelif zamanlarda yapılan uzlaştırma teşebbüsleri neticesiz kaldı ve 1912 Prag Kongresinde yoğun faaliyetlerine devam etti. Lenin, bolşevikleri ihtilale hazırlayarak, eğitim ve teşkilatlandırma faaliyetlerini hızlandırdı.
1905’te menşevik Troçki’nin önderliğinde Petersburg’da girişilen ayaklanma ile Petersburg ve Moskova’da işçi sovyetleri (kurulları) kuruldu. Çarlık Rusya’sının merkezi Petersburg’du. Çar’ın kuvvetleri bu ayaklanmayı bastırdı ve Çar İkinci Nikola, anayasalı meşruti bir idareye geçerek bazı hürriyetler verdi. Duma(Millet Meclisi)yı topladı. Lenin ayaklanmayı desteklemek için Rusya’ya döndü ve 1907’de tekrar Avrupa’ya kaçtı. Daha çok İsviçre ve Fransa’da dolaştı. 1909’da Alman Sosyal Demokratlarının “revizyonist” düşüncelerine karşı Materyalizm ve Emperyalizmin Tenkidi isimli eserini yazdı. Bunda Marks’ın düşüncelerini anti-materyalizm olarak yorumlayanları “revizyonistlik” ile suçlayıp tenkid etti.
Bu yıllarda Pravda (Gerçek) gazetesini çıkaran Lenin, yazılarında David Hume, Kant ve Tolstoy’u tenkit etti. Marksizm ve sosyalizmde gayenin dini kaldırmak olduğunu ifade ederek, taraftarlarından bu fikir doğrultusunda her türlü faaliyette bulunmalarını istedi. Particilik ve sınıf kavgalarına dair yazılarının açıklandığı Proleter İhtilalin Askeri Programı kitabında; “Kardeş harpleri de harptir. Kim sınıf mücadelesini tanırsa, ülke içindeki kardeş harplerini reddedemez. Bunu reddetmek, sosyalist ihtilalden vazgeçmek olur.” diyordu. “Sınıflar kavgasında ahlak kaidelerine bakılmaz. Ahlak, proleteryanın zaferi için çalışmaktır. Bu zaferi sağlayacak kuvvet, partidir”, “Parti, aktif çalışmalar yapacak teşkilatlı bir gruptur. Bir ileri karakoldur. İşçiler partinin idaresine karışmazlar. Onlar, parti tarafından idare edilirler.” “Rusya’da sosyal demokrasi kurulamaz. Bu dava fikir tartışmaları ile yürümez. Davayı zafere, yavaş bir iktisadi gelişme değil, ani ve sert çıkışlar götürebilir. Hürriyet içinde ihtilal olmaz. İhtilal, otorite ve istibdat, demektir. Kapitalizmden sosyalizme geçiş devresinde diktatörlük vardır.” “Mümkün olduğu kadar aktif olanları öldürünüz ki, bize az iş kalsın” tezleriyle Leninizm’in teorik esaslarını ortaya koydu.
Birinci Dünya Savaşının başlangıcında İsviçre’de bulunan Lenin, bu savaşı, emperyalist devletlerin dünyayı paylaşma kavgası olarak vasıflandırdı ve bunun, sınıflar arası bir savaş haline dönüştürülme yollarını sağlamaya çalıştı. Bu düşüncelerine 1917’de yazdığı Emperyalizm, Kapitalizmin Son Aşaması (İmperialism Kak Vışşaya Stadio Kapitalisma) isimli eserinde yer verdi. Savaşta, Rusya’nın karşılaştığı güçlükler ve Çanakkale Boğazının açılmaması sebebiyle müttefiklerinden yardım alamaması yüzünden ülkede açlık başgösterince, Petersburg’da bolşevik ve menşeviklerin katıldığı gösteriler bir anda ihtilale dönüşerek, işçi ve asker sovyetleri idaresi kuruldu. 16 Mart 1917’de Çar’ın istifasıyla üç yüz yıllık Romanof Hanedanı sona erdi ve Prens Lvov başkanlığında geçici liberal bir hükümet kuruldu.
Harp hatıralarında; “Lenin’i Rusya’ya göndermekle hükümetimiz büyük bir sorumluluk altına girmiştir. Ama askeri bakımdan bu hareket iyi netice verdi. Rusya’yı yere sermek lazımdı.” diye bahseden Alman generali Von Ludendorf; 17 Nisan 1917’de bol para ve imkanlarla Lenin’i Almanya’dan gizlice trenle Rusya’ya soktu. Savaşın, emperyalizmin vasıtası olup, bir gayeye teşvik etmeyeceğini, asıl hedefin sosyalizmin zaferi olduğunu yayan Lenin, “Askerler, evinize dönünüz, toprak sahibi olunuz” çağırısını yaptı.
Rus Çarlık rejiminin yıkılmasına kadar katıldığı Birinci Dünya Savaşına devam kararı veren geçici hükümetin Temmuz ayında doğu cephesinde giriştiği taarruz başarısızlık ile neticelenince “bütün iktidar sovyetlere” sloganıyla, barışın imzalanması, köylüye toprağın, işçiye fabrikaların verilmesini savunarak Lenin’in düzenlediği ve menşevik Troçki’nin de katıldığı isyan, Lvov’un çekilip, Kerensky’nin başbakan oluşuyla bastırıldı. Troçki tutuklandı. Lenin ise Finlandiya’ya kaçtı. Burada 1917’de yazdığı Devlet ve Devrim (Gesudarts Voi Revolyutisiya) kitabında proleterya diktatörlüğünü tarif ederek, işçi ve köylülerin iktidara gelmesiyle sınıf ayrılıklarının kalkacağını iddia ediyordu.
Bu sırada ülkenin durumunda büyük bir karışıklık başgöstermiş, köylüler zenginlerin çiftliklerine hücum etmeye başlamışlar, otorite ve düzen diye bir şey kalmamıştı. Eylülde serbest bırakılan Troçki önderliğinde 7 Kasımda Kerensky’nin hükümet sarayına karşı saldırıya geçen bolşevik Askeri İhtilal Komitesi, iktidarı ele geçirdi.Lenin gizlendiği Smolny Enstitüsünden çıkarak Petersburg’a geldi. İlk yaptığı iş çarlığın gizli belgelerini açıklayarak savaştan çekildiğini ilan etmek ve Almanlar ile antlaşma imzalamak için teşebbüse geçmek oldu.
Yirminci yüzyılın en mühim siyasi hadiselerinden sayılan Bolşevik İhtilali ile iktidarı ele geçiren Lenin, 25 Kasım 1917’de Kurucu Meclis seçimlerine gitti. Bütün parlak sözler ve vaatlere rağmen 35 milyon reyden sadece dokuz milyonunu alarak 707 üyeden 175’ine sahib oldu. Bunun üzerine Kurucu Meclisi dağıtarak proleterya diktatörlüğünü ilan etti. Stalin ile beraber 2 Aralık 1917’de yayınladığı beyannamede Rusya’daki Müslümanlara “çarlar ve zalimler tarafından dinleri tahkir edilen Müslümanlar! Dininizin ve kültür müesseselerinizin serbest olduğunu bildiriyoruz.” şeklinde propaganda yaptıysa da Müslümanları inandıramadı. Toprak mülkiyeti bir kararname ile kaldırıldı. Sanayi müesseselerini devletleştirdi. Devrimin devamı için Kızılordu’yu ve “diktatörlüğümüzün kılıcı, sert gözü” diye tavsif ettiği ÇEKA’yı kurdurdu. Muhalefetin insafsızca ezilmesi, gizli polis terörü ve Lenin’in “barış, ekmek, toprak” sloganları halkın arasında yankılar uyandırdı. Başkenti Petersburg’dan Moskova’ya taşıdı ve komünist ihtilali diğer ülkelere de yaymak için Üçüncü Enternasyonali kurdu. Gelişmelerden şikayet eden birisine; “Bu bir Rus meselesi değildir. Bu, dünya ihtilali yolunda geçmemiz gereken bir aşamadır” cevabını verdi.
İhtilalden sonra komşu ülkeler ile savaşlar ve iç harpler devam etti. 1918 yılında ilk Sovyet anayasası ilan edildi. Buna göre Sovyetler Birliği sadece proleterya sınıfının devleti sayılıyordu. 1918-22 yılları arasında ihtilale karşı ayaklanan Vrangel ve Denikin’in Beyaz Rus orduları ile mücadele edildi.
Lenin’in icraatları ve komünizm idaresi Rusya’nın durumunu düzeltmedi. Komşu ülkelerle mücadeleler ve iç harpler devam etti. Köylüler dağıtılan toprakların tapusunu isteyip, verilenlerin ihtiyaçlarını karşılamadıklarını ileri sürdüler. Şehirden ayrılıp köylere gelen sekiz milyon kişi de toprak istedi. Tarlalarda, fabrikalarda, madenlerde, petrol kuyularında ve demiryollarında İstihsal faaliyetleri aksadı. Buğday istihsalinde Çarlık Rusyası rakamlarına ancak 1960’larda ulaşılabildi. Gıda maddesi ve mamul eşya temini güçleşince açlık tehlikesi, mal darlığı ve karaborsa başgösterdi. Lenin, icraatlarının memnuniyetsizliklere sebebiyet vermesi üzerine sert tedbirler aldı. Her şey önceden planlandığından ÇEKA ve Kızılordu memnuniyetsizliklere ve muhalefete, katliamlar ile cevap verdi. Sadece Kiev’de 1919 yılında Lenin’in propagandalarına katılmayan on bin aydın Rus subayı, zarar yapılmayacağı vaadi ile teslim alınarak hepsi, erkek çocukları ile idam edildi. Hanımları da genelevlere konulup, kızılordu erlerine teslim edildi. Uğradıkları büyük hakaretlere ve hunharca tecavüzlere tahammül edemeyen bu kadınlar, kısa sürede öldüler.
İhtilalin başlangıcından itibaren Sovyetler Birliğinde Lenin’in yedi senelik iktidarı devrinde otuz iki milyon insan hayatını kaybetti. 1922’de karşı güçler bertaraf edilerek, SSCB kurulmuş oldu. Böylece dünya tarihinin en büyük zulüm imparatorluğu ortaya çıktı. Sovyetlerin, İkinci Dünya Harbindeki insan zayiatı, sadece Lenin zamanında katledilenlerden azdır.
1917’den itibaren uygulanan Harb Komünizmi 1921’de biraz liberalleştirilerek yeni iktisat siyaseti (Novoya Economic Politicaya) (NEP) tatbikata konuldu. Soukhozlara paralel olarak Kolhozlar kuruldu. Kontrol ve parti disiplini şiddetlendirildi.
Lenin’in, Halk Komiserleri Şurası ve Komünist Parti başkanıyken 1922 yılında başlayan krizleri, 1923’te tekrarlayarak, onu konuşamaz hale getirdi. 21 Ocak 1924 günü gelen kalp krizinde ölen Lenin, Moskova’da yapılan büyük, özel bir yere kondu. Yerine Stalin geçti.
Lenin öldükten sonra fikirlerinin, “Leninizm” ismiyle bütün dünyada propagandası yapıldı. Esası; din düşmanlığı, önce yalan ve yaldızlı sözlerle aldatmak, sonra zulüm ve işkence ile yok etmektir. 1990’dan sonra Sovyetler Birliği7nin dağılmasından sonra Lenin’in fikirleri de yargılanmaya başlamış ve eski propaganda gücünü kaybetmiştir.
Tarihin en kan dökücü ihtilalcilerinden olan Lenin, marksizm teorisinin tatbikçisi, komünizm idaresinin ve Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği devletinin kurucusudur. Lenin, komünizmin başarıya ulaşması için; “Birinci vasıta yalan söylemek, aldatmaktır. Ne kadar büyük yalan söylerseniz, o kadar muvaffak olmuş sayılırsınız” dediğinden, çok yalancı ve o kadar da çok zalim ve kan dökücü idi. Çok kitap yazdı. Bu kitaplarından Türkçe’ye çevrilenler vardır. Yazıları birbirinden hayli ayrı ve değişik yorumlara yol açmıştır.
HABER
Lenin reklamı Polonya’yı kızdırdı Milliyet 10 Ocak 2013
Polonya’da faaliyet gösteren bir cep telefonu operatörünün reklamında Sovyetler Birliği’nin ilk lideri Vladimir Lenin’i kullanması ülkede tepki gördü.
Polska Telefonia Cyfrowa S.A. isimli şirketin ekranlarda ve reklam panolarında yer alan ilanında, Lenin çizgi karakter olarak resmedildi.
Buna göre, elinde “Keep Talking!” (Konuşmaya Devam Edin!) yazan bir bayrak taşıyan Lenin posteri, şirketin tüm müşterilerine yönelik eşit tarife uygulamasını komünist rejimin “eşitlik” ideolojisiyle bağdaştırıyordu. Fakat, Sovyetler dönemini yaşayan Polonyalılar, ‘rejimin milyonlarca kişinin ölümüne ve Sovyetler’de terörizmin doğmasına yol açtığını’ savunarak şirketi ve reklamı kınadı. Bunun üzerine şirket de reklamı geri çektiğini açıkladı.
HABER
Yüzde 60 'Lenin gömülsün' diyor ntv 24 Nisan 2013
Rusya'da Bolşevik devrimin lideri Vladimir Lenin'in 143'üncü doğum günü kutlandı. Rusların yüzde 60'ı Kızıl Meydan'da mumyalanarak bir müzeye konulan Lenin'in gömülmesinden yana görüş bildirdi.
Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği kurucu lideri Vladimir Lenin'in dün kutlanan 143'üncü doğum günü, eski bir tartışmayı yeniden alevlendirdi.
Rus televizyonu "Russia Today"in internet sayfasında yer alan habere göre, Rusların yüzde 60'ı Lenin'in naaşının defnedilmesini savunuyor.
Rusların yüzde 57'si Lenin'in tarihi bir figür olarak ülke tarihinde olumlu bir rol üstlendiğini düşünüyor.
Yine Rusların yüzde 50'si Lenin'in "iyi bir insan" olduğunu ve 22 Nisan'daki doğum gününün her yıl kutlanmasını savunuyor.
1924-1991 yılları arasında "Leningrad" olarak anılan St. Petersburg kentinin isminin yeniden Leningrad olarak değiştirilmesini isteyenlerin oranı ise yüzde 30 civarında çıktı.
Lenin'in doğum günü ve SSCB'nun kuruluş yıldönümlerinde, Sovyet lider Vladimir Lenin'in mumyalanan naaşının Kızıl Meydan'dan alınarak defnedilmesi tartışması gündeme getiriliyor.
Rusya'da milliyetçiler ve Ortodoks Kilisesi, Lenin'in gömülmesini savunurken, komünistler bunu bir provokasyon olarak değerlendiriyor.
HABER
Ukrayna'da Lenin heykelini yıktılar 9 Aralık 2013
Ukrayna’da hükümet karşıtı yüz binlerce protestocunun toplandığı gösterilerde, başkent Kiev’deki Lenin heykeli yüzleri maskeli bir grup tarafından yıkıldı.
Sovyetler Birliği’nin kurucusu Vladimir Lenin’in heykelinin hedef alınması, hükümetin Rusya’ya yakın politikalar izlemesine karşı sembolik bir tepki olarak yorumlandı. 9 yıl önceki Turuncu Devrim’den bu yana en büyük kalabalığın toplandığı gösterilerde öfkeli kalabalık, devlet başkanına hitaben, “Yanukoviç, sıradaki sensin!” şeklinde sloganlar attı. Anavatan Partisi, hükümetin 48 saat içinde istifa etmemesi durumunda Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç’in rezidansını da abluka altına alma tehdidinde bulundu. Ülkede, Rusya yanlısı iktidarın AB ile ortaklık anlaşmasını askıya alması sonrası patlak veren protesto gösterileri haftalardır devam ediyor.
HABER
Ukrayna'daki en büyük Lenin heykeli yıkıldı 29 Eylül 2014
Ukraynalı milliyetçiler, Rusya'nın izlerini kentlerinden silmeye çalışıyor. Kharkiv'de toplanan yüzlerce gösterici, eski Sovyet lider Lenin'e ait heykeli yerle bir etti.
Ukrayna topraklarındaki en büyük Lenin heykeli yıkıldı.
Kharkiv kentinde toplanan milliyetçi grubun etkinliği günün erken saatlerinde başladı.
Katılımcılar, Rus emperyalizminin sembollerinden biri olarak niteledikleri heykelin kaidesine sloganlar yazdı.
Bazı göstericiler, “Lenin yüzünden ukrayna çok fakirlik çekti. 30'lu ve 40'lı yıllarda yaşanan kıtlıklar bunun en iyi örneği. Ona ait hiçbir şey istemiyoruz” şeklinde konuşurken, bazıları da, “Bağımsız bir ülkeyiz. Geçtiğimiz asırda bize 3 kez saldıran komuşumuzun eski liderine ait heykel burada olmamalı. Bu adam 20. yen kanlı diktatörlerindendi” diye konuştu.
Heykel ilk olarak demir kesicilerle kaidesinden ayrıldı ve bağlanan halatlarla çekilerek yıkıldı. Heykelin yıkılması sonrası sevinç gösterileri yapan Ukraynalılar, Kiev yönetimi lehinde sloganlar attı. Diğer Ukrayna kentlerinde de eski Sovyet lidere ait heykeller yıl boyunca aynı kaderi paylaşmıştı.
HABER
Ukrayna'nın En Büyük Lenin Heykeli Söküldü 18 Mart 2016
Ukrayna'nın Zaparojya şehrinde Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin (SSCB) en önemli sembollerinden Lenin heykeli söküldü. Heykelin sökülmesi çalışmaları esnasında halk meydanda toplanarak hatıra fotoğrafı çektirenler oldu.
Ukrayna'nın Zaparojya şehrinde Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin (SSCB) en önemli sembollerinden Lenin heykeli söküldü.
Radikal'de yer alan habere göre, Ukrayna’nın 20 metre yüksekliği ve 40 ton ağırlığı ile en büyük Lenin heykeli, 29 saat süren söküm işlemlerinin ardından belediye görevlileri tarafından tıra yüklenerek bir depoya götürüldü.