Biyografi Ara!

Binlerce biyografi keşfedilmeyi bekliyor

Latife Uşaklıgil

Atatürk'ün Eşi

Sayfayı paylaş
İlgili Kategoriler
Latife Uşaklıgil
Latife Uşaklıgil       (1898)-(1976)
Atatürk'ün Eşi

1898 yılında İzmir'de doğdu. İzmir Lisesi'ni bitirdi. Paris ve Londra'da Hukuk okudu (1921). Türkiye'ye döndüğünde Kurtuluş Savaşı henüz bitmemişti. Türk Ordusu'nun İzmir'e girişinin ikinci günü Başkumandan Mustafa Kemal'in şehre geldiğini duydu (11 Eylül 1922).

Bunun üzerine kumandanlık karargahına giderek, Atatürk'ten güvenlik gerekçesiyle Göztepe'deki konaklarında kalmasını istedi. Atatürk bu çağrıyı memnuniyetle karşıladı. Bu tanışma, taraflar arasında devamlı haberleşmenin başlangıcı oldu. 

Mustafa Kemal annesinin ölümü dolayısıyla İzmir'e gitti. 29 Ocak 1923 tarihinde Latife Hanım'la evlendi. 

1925 yazında Doğu Anadolu gezisinde aralarında geçen tatsız bir tartışmadan sonra 5 Ağustos 1925 tarihinde boşandılar. 

İzmir ve İstanbul'da yaşadı. Tüm ısrarlara rağmen anılarını anlatmadı.

1976 yılında vefat etti.




HAKKINDA YAZILANLAR

Latife Hanım'ın Köşk Yılları

Latife Hanım, Atatürk'le yaklaşık olarak iki yıl evli kaldı. Kuleli Köşk'ün hanımefendisiydi. Latife Hanım, eski köşk girişindeki odayı Şam işi takımlarla kaplattı. Misafir salonuna mavi koltuklar yerleştirdi. 

Latife Hanım, köşkün bakıma ihtiyacı olduğunu görünce, eve İsviçreli bir kahya kadın getirtti. Fransızca konuşan orta yaşlı Madame Bauer, gelir gelmez köşke kendine göre bir düzen getirmeye çalıştı. Garsonlara eldiven ve frak giydirdi. Sıkı bir disiplin koydu. Fakat bu düzen fazla uzun sürmedi. Zira Atatürk sıkılmıştı. Madame Bauer bir ev hanımı gibi ziyaretlere gidip, kendisi de misafir kabul etmeye başlayınca hemen ona yol verdi. Çankaya Köşkü'nün düzeninde bir ev sahibesine artık yer yoktu. Ata'ya ve köşke hakim olmaya çalışan Latife Hanım bunda hiçbir zaman başarılı olamadı. Kısa süren evliliğin ardından kendi getirdiği eşyalarıyla İstanbul'a döndü.




HAKKINDA YAZILANLAR

Gazi ve Latife 
İsmet Bozdağ 
Tekin Yayınevi 

Atatürk, "Gazi Mustafa Kemal" günlerinde, İzmir'de bir genç kızla tanıştı ve evlendi. 2 yıl, 6 ay, 4 gün birlikte yaşadılar. 25 Ağustos 1925 günü, Latife Hanım: "Latife Gazi Mustafa Kemal" olarak çıktığı İzmir'den; sadece "Latife" olarak yine İzmir'e dönüyordu.Nasıl tanıştılar, nasıl yaşadılar, niçin ayrıldtılar? 

Bu konuyu çok insan yazmaya heveslendi. Başaramadılar. Çünkü Latife Hanım: "Özel hayatımdır, yayınlayamazsınız" diye girişimleri, mahkeme kararı ile durduruyordu. Biz, bütün kaynakları kullanarak bu kitabı yazdık ve Hürriyet Gazetesinde yayınladık. Latife Uşaklıgil yayını durdurma girişiminde bulundu:"Biz, sizin hayatınızı değil, Atatürk'ün evlilik hikayesini yazdık ve yayınladık" savunusu ile yayını sürdürdük ve bu yayın -kitap olarak- bugün elinizdedir.Bu kitabın bir başka özelliği daha var. Kitap, Atatürk'ün bütün özelliklerini: Tutalım, sigara içerken, ne zaman halka yaptığını, ne zaman yapmadığını; yatağına pijama ile mi, gecelikle mi girdiğine varıncaya kadar titiz bir gerçekçilikle saptanmış ve işlenmiştir.Bu kitapta: İnsan Mustafa Kemal var.




HABER

Latife Hanım hakkında yeni bilgiler
Aysel Alp
Hürriyet 6 Nisan 2011

Olay kadın Latife'nin ailesi 86 yıllık suskunluğunu bozdu. Herkesin suçladığı Latife'nin öyküsünü ilk kez anlattı. Kanlı yelpaze, gelinliği, mektupları, zifaf gecesi yatak örtüsüne kadar hepsiyle ilgili gerçekler bu hikayede...

Atatürk ile 2 yıl 5 ay süren evliliğine dair çok şey söylendi, yazıldı, filmlere, belgesellere konu oldu. Kamuoyu onu, kiminle evlendiğini bilmeyen, genç, hırçın kadın olarak tanıdı. Ama O, Paşa’ya verdiği söz gereği, ayrıldığı 1925 yılından ölümüne kadar geçen 50 yıl boyunca bu evliliğe dair tek bir söz etmedi. Herkes konuştu, o sustu. Onunla birlikte ailesi de konuşmadı. 

TEYZEM LATİFE

Aile bu suskunluğunu Gazeteci Yazar Fatih Bayhan aracılığıyla bozdu. Atatürk’ün yaşamındaki üç kadın, Zübeyde Hanım, Fikriye Hanım ve Latife Hanım ile ilgili üç ayrı kitap yazdı Bayhan. 2007 yılında yayımlanan Latife Hanım’ın Kağıtları kitabı aile tarafından öylesine beğenildi ki, bu yazarla tanışmak için Yayınevinden yardım istediler. Bayhan ile kurdukları dostluk, Teyzem Latife’nin yazılmasını sağladı. Bir gazeteci olarak Bayhan kamuoyu adına sordu, Öke ise Latife Hanım’ın ailesi adına yanıtladı bugüne kadar bilinmeyenleri. 2 yıl süren çalışmada, ailenin sandukası açıldı, belgeler, bilgiler döküldü ortaya. Bugüne kadar ‘erkek tarafı’ yaklaşımıyla yazılıp çizilenlerin aksine ilk kez kız tarafı gözüyle anlatıldı yaşananlar… 

Zübeyde Hanım’ın Vasiyeti, Latife Hanım’ın Nikah elbisesi, zifaf gecesi yatak örtüsü, Paşa’nın attığı kartlar, Nutuk’un el yazması, Latife Hanım’ın babasının sabateist olduğu iddiaları, evliliğin son günü vuku bulan ‘kanlı yelpaze’ gibi hem görseller hem de belgeler ilk kez bu kitapta yer alıyor. Ailenin özenle sakladığı her şey, gün yüzüne çıkıyor. 

500 sayfalık bu eser, 11 Nisan’da Pegasus Yayınevi’nden çıkarak okuyucuyla buluşacak. İlk basımında 50 bin gibi iddialı bir sayı basılan kitabın öyküsünü Latife Hanım’ın kız kardeşi Gülümser Hanımın oğlu Mehmet Sadık Öke ve Fatih Bayhan ile konuştuk. 

SÖYLEYECEK SÖZÜ VARDI

Mehmet Sadık Öke, teyzesinin Atatürk’e verdiği söz gereği vefatına kadar konuşmadığını, ailenin de bu sözü onurlandırarak bir vasiyet bildiğini ve konuşmadığını vurguluyor. Ancak bu suskunluğun Paşa’yı korumakla birlikte teyzesiyle ilgili yanlış bilgiler ve yanlış imaj yarattığını belirterek, konuşmaya karar verdiklerini söylüyor. 

Öke şöyle devam ediyor: “Kamuoyunda oluşan ‘huysuz insan Latife Hanım’ imajı doğru değil. O, huysuzluktan ziyade söyleyecek sözü olan bir insan. Paşaya çok katkısı oluyor. Paşanın hayallerindeki Türkiye ile benim hayallerimdeki Türkiye örtüştü, diyor teyzem.” 

BABA EVLİLİĞE KARŞI ÇIKIYOR

Latife Hanım’ın kiminle evlendiğini bilmediği tezlerini ise şu sözlerle çürütüyor Öke: 

“Hem Latife Hanım hem de aile iddiaların aksine kiminle evlendiğinin o kadar farkında ki; dedem , Latife, evleneceğin normal bir Türk vatandaşı, normal bir asker değil. Türkiye Cumhuriyetinin Reis-i Cumhur’u. Bunun normal bir evlilik olacağını sanmıyorum, dolayısıyla evlenmene gönlüm razı değil. Bir gün ayrılık vuku bulursa, bana gelip serzenişte bulunma, diyor.”

Latife Hanım’ın kıskanç olduğu iddialarına ise Öke, “Seven insan tabii ki kıskanır. Teyzem de diğer kadınlardan kıskanmıştır. Ama teyzem, 9 yabancı dil bilen Sorbonne’da Hukuk okumuş, müzik kültürü yüksek, Erzurum’un önde gelen Uşşaki Ailesinin kızı” diyor. 

KANLI YELPAZE

Fatih Bayhan, evliliğin son gününü ve kanlı yelpaze olayını şöyle anlatıyor: 

“Bir davet veriliyor ve Paşa Latife Hanım’dan piyano çalmasını istiyor. Latife Hanım, bu dayatmadan rahatsız oluyor ama çok da belli etmeden ‘birazdan çalayım’ diyor. Bunun üzerine Paşa’nın eli havaya kalkınca, o da elindeki yelpazeyi kaldırıyor. Yelpazenin ucu kırılıyor, paşanın da dudağı kanıyor. Kanı yelpazeye bulaşıyor. İşte aile bu yelpazeyi de özenle saklıyor. Tıpkı yatak örtüsünü, gelinliği, mektuplarını, Nutuk’un el yazmasını sakladıkları gibi.”

Bayhan, bu kitapta sorduğu sorularla kamuoyunun sesi olmaya çalıştığını, Mehmet Sadık Öke’nin de ailenin sesi olduğunu belirtiyor. Latife Hanım’a bu evliliğin ardından yurtdışından evlenme teklifleri geldiğini ama onun, “Ben Türkiye Cumhuriyeti Reisi Cumhuru ile evlenmiş bir kadınım. Onun hatırası üzerine yeni bir hatıra eklemem, diye reddediyor. Kitapta bu öykülerin yanı sıra evliliğin bitmesinde etkili olan kişiler de anlatılıyor” diyerek kitaba dair ipuçları veriyor.