19. Yüzyıl sonlarına kadar Türk Kahvesi, çiğ çekirdek olarak satılırdı. Kahve evlerdeki kahve tavalarında kavrulduktan sonra el değirmenlerinde çekilerek içilirdi. Bu durum Hasan Efendi'nin işlettiği baharat ve çiğ kahve satan dükkânın, oğlu Mehmet Efendi tarafından devralınmasına kadar sürdü.
1857 yılında İstanbul Fatih'te doğdu. Süleymaniye Medresesi'nde eğitim gördü. Babası Hasan Efendi'nin dükkânında çalışmaya başladı.
1871 yılında işin başına geçti. Çiğ kahveyi kavurup dibeklerde öğüterek müşterilerine hazır olarak satmaya başladı. Böylece İstanbul Tahmis Sokak'ta taze kavrulmuş kahvenin kokusu çevreye yayıldı.
İlk kez kahveyi öğüterek hazır olarak kahveseverlere sundu. Bu yenilikle tanındı. "Kurukahveci Mehmet Efendi" diye anılmaya başlandı.
1931 yılında vefat etti.
HAKKINDA YAZILANLAR
Kurukahveci Mehmet Efendi'nin Mahdumları
Mehmet Efendi'nin ardından oğulları Hasan Selahattin, Hulusi ve Ahmet Rıza Beyler baba mesleğini sürdürdü.
Aile, 1934 yılında "Kurukahveci" soyadını aldı.
Mehmet Efendi'nin vefatından sonra ailenin en büyüğü Hasan Selahattin (1897-1944) yurtdışının önemini kavrayarak uluslararası etkinliklere katılmaya karar verdi. Böylece Türk Kahvesini yurtiçine olduğu kadar yurtdışına da pazarlayarak tanıtmaya başladı.
Hulusi Bey (1904-1934) dönemin gelişen teknolojisini göz ardı etmeyerek toplu üretimi gerçekleştirdi. Ayrıca; İstanbul Tahmis Sokak'taki dükkânın yerine, dönemin ünlü mimarı Zühtü Başar'a günümüzde de kullanılmakta olan "art deco" tarzında bir bina inşa ettirdi.
Yine bu dönemde kahve, parşömenli kâğıt paketlere konularak şehir içindeki bakkallara otomobil ile dağıtılmaya başlandı. Böylece Türkiye'de bir ilk daha gerçekleştirildi. İstiklal Caddesi'nde bir şube açıldı.
1871 yılından bu yana, kahve üretimine bir sanat gibi yaklaşan Kurukahveci Mehmet Efendi; bu zanaatı babadan oğula aktarmaya devam etti.
Genç yaşta hayata veda eden Hulusi Bey'in ardından yönetimi, yurtdışında eğitim gören en küçük kardeş Ahmet Rıza Kurukahveci devraldı.
Ahmet Bey'in dünyadaki gelişmeleri yakından takip ediyor olması, onu reklama ve firmayı çağdaşlaştırma yönünde adımlar atmaya yöneltti. 1933 yılında, dönemin usta grafikeri İhap Hulusi Bey'e bir amblem çizdirtti. Bu amblem günümüzde de kullanılmaktadır. Ayrıca o yıllarda büyük yenilik olarak tanımlanan afiş ve takvim çalışmaları ile firmanın reklamları yaygınlaştırıldı. Özel arabalarla yurtiçinde kahve dağıtımı da bu dönemde başladı. Galatasaray Sahne Sokakta bir şube açıldı.
Bugün Kurukahveci'nin yönetiminde olan Mehmet Efendi'nin torunları; Ahmet Rıza Kurukahveci'nin vefatından sonra yönetimi devraldılar. Mehmet Efendi'nin kahve öğüttüğü dibekleri bir asır sonra geliştirdiler ve ortaya yeni kahve makineleri çıktı.
1871 yılında Tahmis Sokak'ta faaliyete başlayan işletme, bugün aynı dükkanda hizmet veriyor.