Biyografi Ara!

Binlerce biyografi keşfedilmeyi bekliyor

İlknur Atasoy

hukukçu

Sayfayı paylaş
İlgili Kategoriler

İlknur Atasoy
hukukçu

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu. İyi derecede İngilizce ve Almanca, orta seviyede Arapça bilmektedir. 


GÖRÜŞ

Fransız İstisnası, Kültür İnşası
Ekim 15, 2017 · ajans
Dergah dergisi 330. sayı

Kültür İstisnası (l’exception culturelle) Fransızların 1993’te Gümrük Tarifeleri ve Genel Ticaret Antlaşması (GATT) görüşmelerinde öne sürdüğü bir yaklaşımdır. Bu yaklaşım kültür ürünlerinin diğer ticari ürünlerden ayrı bir uygulamaya tabi tutulmasını önermiştir.

Fransızlar uzun bir zamandır küreselleşmenin Fransız kültürü üzerindeki olumsuz etkisini hafifletmek ya da ortadan kaldırmak için önemli bir gayret göstermektedir. “Kültür İstisnası” kültürel olanın pazar hegemonyasından korunması, bu alanda devletin düzenleyici egemen güç olması ve kültür politikasının uygulayıcısı olması anlamına gelmektedir. Buna bağlı olarak mallara uygulanan süspansiyon yasağı gibi kuralların ya da ticarette geçerli olan objektif kriterlerin kültür alanında uygulanamayacağı Fransızlar tarafından savunulmaktadır.

Fransa’daki bir McDonald’s şubesini tahrip eden José Bové adlı çoban ülkede bir kahraman hale gelmiştir. Bu çobanın Seattle’daki Dünya Ticaret Örgütü toplantısına 190 kiloluk rokfor peyniri götürmesi de ülkedeki birçok kesimden destek görmüştür.

Savunulan görüşe göre kültür ürünleri, Fransız toplumunun kültürel değerlerini yansıtmaktadır ve daha fazla pazar payı olan, daha düşük maliyetlerle üreten güçlü rakiplere karşı korunmalıdır; bunlar Fransız kültürünü öldürebilir ve yerine yabancı bir kültürün yerleşmesine neden olabilir.

Fransa kültür politikasının uygulanması için önemli hukuki düzenlemeler yapmıştır. Küçük yayınevlerini ve kitabevlerini desteklemek için, kitaplardaki indirim oranı %5 ile sınırlanmıştır. 2013 yılında Fransa Kültür Bakanlığı tarafından kurulan bir “destek fonu” kapsamında, 10 milyon avro, kitapçıların, kitabevlerinin kısa vadeli ihtiyaçlarına tahsis edilmiştir. Fransız kanallarında yabancı filmlere sınırlama getirilmiş, filmlerin finansmanı özel TV kanalları için lisans şartı olarak öngörülmüş, ayrıca Fransız radyoları için de en az %40 Fransız müziği kotası getirilmiştir.

20 milyona yakın abonesiyle Canal Plus, 1984’te kurulduğundan bu yana vizyona girmiş filmleri bir yıl sonra ekranda yayınlama hakkına sahipti. Karşılığında Fransız filmlerinin yüzde 80’ini finanse etmiştir.

Vergilendirmede kültür sektörü gözetilmiştir. Çoğu üründe %20 seviyelerinde KDV varken sinema yapımlarında bu oran %5,5’tur.

Fransa’da cumartesi akşamları televizyon kanallarının film göstermesi yasaktır. Böylece televizyonun insanları dışarı çıkmaktan alıkoymasının önüne geçileceği, daha aktif bir kültürel hayatın gerçekleştirilebileceği savunulmaktadır.

Öte yandan adına Intermittent du Spectacle dedikleri dünyada pek benzeri olmayan bir sistemle Fransızlar, eğlence sektöründe çalışan başta tüm sanatçılar olmak üzere herkesi, son 10 ayda toplamda 500 saatten fazla çalışmış olmak kaydıyla, işsizlik güvencesi kapsamına almıştır. Sinema, tiyatro, televizyon, müzik vb. eğlence sektöründe çalışanlar Fransa’da, çalışmadıkları zamanlarda da ücret ve sağlık güvencesine sahiptir. Bu sistem Fransa’nın genel sosyal güvenlik sisteminin istisnası olarak uygulanmaktadır.

Fransa, arama ve reklam gelirlerini vergilendirmek istediği Google ile anlaşmazlık yaşamış, anlaşmazlık ancak Google’ın Fransız gazete ve dergi yayıncılarının dijital ticaret işlemlerinin iyileştirilmesinde kullanılmak üzere 60 milyon Avroluk bir fon ayırmayı kabul etmesiyle çözülmüştür. Yeni bir vergi ile tablet ve akıllı telefon üreticilerinin satış kazançlarının cüzi bir kısmı ile Fransız sanat eseri yaratıcılarına katkıda bulunmaları amaçlanmıştır.

Fransa, “Avrupa Sınırötesi Televizyon Sözleşmesi”nin mimarıdır. Bu sözleşme Avrupa’da yayınlanan televizyon programlarının en az %50’sinin Avrupa’da üretilmiş olma zorunluluğunu getirilmektedir. Fransa bu kotayı kendi ülkesi için %60 olarak öngörmüştür. Öte yandan Fransa 2013’ten beri tüm Avrupa ülkelerini görsel işitsel alanda ABD ile gelecekte yapılabilecek anlaşmalara girmeme konusunda şiddetle uyarmaktadır.

Dünyada ilk kültür bakanlığını 1959 yılında Nobel ödüllü ünlü edebiyatçı André Malraux öncülüğünde Fransızlar kurmuştur. 22 Temmuz 1959’da André Malraux, Kültür işlerinden Sorumlu devlet bakanı unvanını alır. 24 Temmuz 1959 kararnamesi şunları söylemektedir: “Kültür İşleri Bakanlığının görevi insanlığın, öncelikle de Fransa’nın temel eserlerini mümkün olduğu kadar çok Fransız için ulaşılabilir hale getirmek, kültürel mirasımıza en geniş kitlelerin dikkatini çekmek ve sanat eserlerinin yaratılmasını ve bu yaratıyı zenginleştiren düşünme biçimini desteklemektir”.

Malraux’nun kültür politikası koruyucu devlet anlayışında yerini alır. Herkesin kültür varlıklarına erişimini sağlamak ve sosyal güvenliğin yararlarından sanatçıları da yararlandırmak amaçlanmıştır.

Malraux’ya göre, usçuluğun egemen olduğu bir toplumda bir etkiye sahip olan şey sadece sanattır. 1959 Aralık ayından itibaren Senato sıralarında şunları söyler: “Racine’i tanıtmak üniversitenin işidir ama oyunlarını sevdirmek yalnızca onları oynayanların işidir. Bizim işimiz insanlığın ve özellikle de Fransa’nın dehalarını sevdirmektir, onları tanıtmak değildir. Bilgi üniversiteye aittir; sevgi belki de bize aittir”.[1]

Zamanla bakanlığın bütçesini de arttırmışlardır. 1957’de 145 milyon Fransız Frangı olan Kültür bakanlığı bütçesi, 2001’de 16,72 milyar Franga yükselmiştir. Fransızcanın yaygınlaştırılması, Fransız kültürünün tanıtılması için yüzden fazla ülkede binden fazla kurum ve kuruluş kurmuşlardır. Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim Kültür Organizasyonu UNESCO’nun merkezinin Paris’te yer almasını sağlamışlardır. UNESCO’nun merkezi olarak Paris belirlenmiştir ve Fransızca UNESCO’nun 6 resmi dilinden biridir. Bugün hala Fransız kültür bakanlığının sitesinin İngilizce sayfaları çalışmamaktadır.

Kültür istisnası bir ülkenin kendi kimliğini, medeniyet değerlerini nasıl koruyabileceğine, nasıl destekleyeceğine dair çeşitli ipuçları vermektedir. Küreselleşme karşısında birçok ülkede sorunlu bir alan olarak var olan kültürle ilgili alternatif bir bakış sunmaktadır. Bu alanın hukuki olarak daha iyi korunup regüle edilmesi gereken bir alan olarak görülmesini kolaylaştırmaktadır.

[1] https://cy.ambafrance.org/Devlet-ve-Kultur-Politikasi