Biyografi Ara!

Binlerce biyografi keşfedilmeyi bekliyor

İlhami Emin

şair, yazar

Sayfayı paylaş
İlgili Kategoriler
İlhami Emin
İlhami Emin
şair, yazar
Makedonya Türk Edebiyatı

1931 yılında Radoviş’te doğdu. Kısa bir süre Üsküp Tefeyyüz İlkokulu’nda öğretmenlik yaptı, ardından Nova Makedoniya gazetesinde gazeteciliğe başladı. Sonra Birlik gazetesine geçti. İlk sayısı Aralık 1965’te yayımlanan Sesler Aylık Toplum Sanat Dergisinin kurucularından biri, derginin ilk yayın yönetmenidir. Sonraki yıllarda Üsküp Radyosu Türkçe Yayınlar Sorumlusu, Birlik Gazetesi Sorumlu Yazı İşleri Müdür Vekili, Üsküp Halklar Tiyatrosu Genel Müdürü, Makedonya Kültür Bakanlığı Müsteşarı görevinde bulundu. Zaman-Makedonya gazetesinde yazarlık yaptı. 

Önce Makedonca yazan İlhami Emin edebiyata şiirle girdi. İlk şiir kitapları Makedonca yayımlandı. Edebiyatın diğer türlerinde de eser verdi. Bunlar arasında tiyatro oyunlarıyla başarı sağladı. Başarılı bir film eleştirmeni de olan İlhami Emin’in Türkçe’den Makedonca’ya yaptığı birçok çevirisi de vardır. En önemli şiir kitapları Taş Ötesi, Gülkılıç, Yörükçe, Güldeste’dir.

Ahmet Yesevi, Mevlana, Yunus Emre eselerini Makedon diline çevirdi. Yabancılar ve Nasrettin oyunlarını yazdı.

ESERLERİ:

Aramak 1954
Hayat Şarkı Söyler ve Ağlar 1955
Gündüz Gece 1957
Ay Kedisiz Saray 1964
Taş Ötesi 1965
Kırk Dost 1965
Güneşli Şiirler 1966
Gülkılıç 1971
Gülçiçek 1972
Şiirli Alfabe 1974
Gülev 1980
Hepimiz Tito 1982
Yörükçe 1984
Güldeste 1991
Güldün 1993



İLHAMİ EMİN'İN BİR ŞİİRİ


Terkedilmiş Olan Yörük Köpeklerinin Türküsü

bizi bırakıp gitti sahiplerimiz ardlarına hiç dönmeden 
ne vardı acaba gözlerinde o an gözyaşı mı sevinç mi
önemli olan biz onların en sadık dostları kaldık sorulmadan
bizimle ne olacak bize kim bakacak soruları yok gibi 

kaldık elliden çok köy köpeği sahipsiz hem de gereksiz
evlerde kilit ocaklar dumansız pencerelerde yeller
açlığımız bir yana köpek uzun süre yaşar ekmeksiz
ancak bize en ağır düşen yok olan bizi okşayan eller 

çünkü okşanan tatlı sözlerle karşılanan acıkmaz
acıksak dahi açlığımız daha da sadık kılar bizleri
şimdi aradığımız yollar kapalı pencereler açılmaz
sahiplerimizden tek kalan onların çarık izleri 

ne yapsak kötü beklesek kaç gün sürer acaba bekleme sonları
sahiplerimiz geri dönerler diye ayrılırken okşamadılar ki başımızı
bize düşen her gün ucdan uca boylamak bayırlardaki dar yolları
ancak karanlık basınca yollar dahi çeker bizden aklığını 

yolsuz bile kalırız artık ovaya uzanan bakışsız umutsuz
tanağartısına dek açlıklara bakmadan uzanıp bekleriz
biz dayanıklıyız sadık köpeğe ağlaşmak düşmez uykusuz
yeniden sürüne sürüne yol başına gözlerimizle olsun geliriz 

nereye çıkar bu bekleyiş ne olur sonu beklemenin
sahiplerimizden bir ses gelecek mi hayırları canlatan
açlıktan çok bizi yıpratır acısı sayısız soruların
korular ise hoşlanmaz yoksa eğer sadıklığımızı anlatan 

yalnızlığın en çekilmezi bizimkisi daha kötüsü düşünülemez
gücümüzü kendimize değil sahiplerimize devrettik
hep sevildik diye dedik sahiplerimize asla dokunulmaz
kurtlardan daha kurt olduk çocuklardan dövüldük 

köy keçileri bizlerin ne hayvanı var koruyacak ne insanları
biz artık bekçilerizdir kendi kendilerini koruyan
kurtlar bile köyümüzden uzak arar nafakasını
nasıl koruyucuyuz aya baka kala kime karşı uluyan 

köyü terketti sahiplerimiz geri döneceklerini umduk yollardan
meğer yollar da kendilerini olduğu gibi bizleri de avutur
köy yakınındaki ağaçlarda yuva saran kuşlar bile kaçtı yuvalardan
yeller gelip bir an olsun başımızdaki yorgunluğu savurur 

ne var ki yeller geçince yeniden başlar çözülüşü yalnızlığın
yeniden başlar açlık ile yalnızlığın ortak acısı
acaba sonu mu geldi sınırsız inanç ile sadıklığın
dağ köylerinin ölümüyle ne olur acaba ormanların yazgısı 

biz sahipsiz köpekleriz kimsesiz köyü bekliyen
bize acıyan çıkarsa gelsin köyümüze yerleşsin
burdaysa kimseyi karşılamaz hazır ne çiftlik ne çiftlik ne gökdelen
gelecek olan sadık köpeklerin köyünde gerekir yeşersin 

yeşermiyen kayaların öyle de değmez sözünün edilmesi
gerçek sahip taş taşlık tanımadan yeşilliği bulmalı
bize çıkan yolların daha da zordur geçilmesi
çünkü ellerin teri sayesinde sahip geniş bir soluk almalı 

yugoslavya makedonyasında radovişin kılavuzlusudur sesimiz
daha nice kılavuzluların sahipsiz kalan köpekleri de uğursuz
afrika olsun asya ya da amerika sadıklığı terkeden herkes düşmanımız
aklı başında olan vaktinde aşmalı bu yolu korkusuz 

bekliyoruz beklemelerin boşunalığı vız gelir gözümüze
bekleye bekleye zayıflıya zayıflıya iskelete dönüşür vücudumuz
bu böyle sürerse yarın kimse inanmaz olur sadıklığımıza
bu yüzden öldükten sonra bile beklemekte olur ulumamız 

kurtlara karşı kurt oluruz ancak köyümüzü de vermeyiz kolayca
sahipsiz kaldıksa biz hem sahip oluruz hem de bekçi evlere
öldükten sonra dahi vücuda geliriz yeniden dağlarca
kükreriz bu ders olsun diye köylerini tüm terkedenlere 

İlhami Emin 

(Türkiye Dışındaki Türk Edebiyatları Antolojisi 7, Suat Engüllü, Makedonya-Yugoslavya (Kosova) Türk Edebiyatı, Kültür Bakanlığı, Ankara, 1997, s. 213-214) 


HAKKINDA YAZILANLAR

Balkanlar’da Türk Şiiri - Balkan Türklerinin Kimlik Destanı
Suat Engüllü
1. Karşıyaka Şiir Kurultayı
19-21 Mart 2004/ İzmir 

1956 yılına kadar Makedonca yazan İlhami Emin’in, bu tarihten itibaren Türkçe yazmayı da tercih etmesi, elbette ki Makedonya Türk şiiri için büyük bir kazanç olmuştur. Geçmiş ile şimdi arasındaki bütünselliği, insanın gelişiminin genelinde ele alan şair, eskinin eleştirisini yaparken, dünden bugüne uzanan, günümüz şartlarında önem kazanan meseleleri okuyucunun dikkatine sunar, onu düşünmeye sevk etmeyi amaçlar. 1971 yılında yayımlanan “Gülkılıç” şiir kitabıyla girdiği bu şiir lâbirentinde, hâlâ, kendini aşmasını sağlayacak yeni değerlerin izini sürmektedir.