Ignatius Mouradgea d’Ohsson İsveç Büyükelçisi Tercümanların en iyisi, elçilerin en kötüsü Ermeni katolik kökenli Ignatius Mouradgea d’Ohsson
1740 yılında zengin bir Ermeni Katolik ailenin oğlu olarak İstanbul’da doğdu. Adının Ermenice’de Muradcan Tosunyan olduğu sanılıyor. Mouradgealar Roma Katoliği değil, uniyatestiler, yani Papa’nın otoritesini kabul eden Ermeni Apostolik Kilisesi’nin o zaman için henüz yeni olan bir koluna mensup. Mouradgea, İstanbul’daki Fransisken ve Dominiken okullara gitti. 1763’te İsveç temsilciliğinde tercüman olarak işe alındı. 1768’de Birinci Tercüman’lığa terfi etti. Mouradgea bu görevlere aşinaydı. Çünkü babası Ohannes, İzmir’de İsveç Konsolosluğu’nda Hackson’ın tercümanı olarak çalışmıştı. Annesi Claire Pagy de İzmir’de bir Fransız konsolosluk kâtibinin kızıydı. Mouradgea, 1775’te, Kral III. Gustav’ın İsveç temsilciliğindeki özel sekreteri oldu. Aynı yıl kendisine, kral tarafından asalet unvanı verildi.
Yirmi bir yıl sonra İsveç sarayına takdim edildi ve amcasının adı d’Ohsson’u kullanmasına izin verildi. Kulağa İsveç adı gibi gelmesine rağmen bu isim, büyük bir ihtimalle Tosun’un Fransızca’sıdır.
1784-91’de Mouradgea, Paris’te yaşadı. Sonra iki yıl Viyana’da kaldı. Bunun ardından da 1792’de İstanbul’daki İsveç temsilciliğinin danışmanı oldu. 1795’ten 1799’ye kadar tam yetkili elçi ve İsveç elçiliğinin başkanlığını muhafaza etti.
1787’de, yirmi iki yıllık çalışmanın ürünü olan anıtsal kitabı Tableau General (Tableau general de l’Empire Othoman, divise en deux parties, dont l’une comprend la legislation mohametane, l’aut-re, l’histoire de l’Empire othoman, dedie au Roi de Suede par M. de M*** d’Ohsson, Chevalier de l’ordre Royal de Wasa, Secre-taire interprete de S. M. le Roi de Suede, ci-devant interprete, et charge d’affaires a la cour de Constantinople)’in birinci ve ikinci ciltleri Paris’te yayınlandı. Üçüncü cilt ise, 1820’de, Mouradgea’nın ölümünden on dört yıl sonra basıldı.
Çok güzel illüstrasyonları olan bu kitap Almanca, İngilizce ve Rusça’ya çevrildi. Bugün de Osmanlı İmparatorluğu’nun toplumsal tarihi konusundaki en önemli bilgi kaynaklarından biridir.
Mouradgea’nin Türkçe ve Arapça bilgisi ve Türk yetkililerle olan, çoğu dostluk derecesine varan yakın ilişkileri, onun birçok Müslüman kaynağa kolaylıkla ulaşmasını sağladı. Bu sayede Osmanlı toplumunun ve Müslüman halkların uygarlığının, özellikle de hukuk sistemlerinin canlı bir tasvirini sundu. Mouradgea eski harem sakinlerinin kocalarıyla söyleşiler yaptı. İmparatorluk haremi hakkında bilgi edinmenin, ona, imparatorluğun geri kalanından daha fazla para ve çabaya malolduğunu söyledi.
Mouradgea hem Avrupa’da Doğu hakkındaki yaygın önyargıları azaltmayı, hem de Doğu’ya Batı ilmini getirmeyi umut ediyordu. “Avrupalılarla daha yakın ilişkiler sürdürecek, onların taktiklerini benimseyecek, aslında resmen imparatorluğun çehresini değiştirecek” yeni bir Muhteşem Süleyman arayışındaydı. Eserinin nüshaları, bu işten çok hoşnut kalan III.Selim’e takdim edildi. Fransız devrimi konusunda coşkulu olan Mouradgea, Sultan’a orduda radikal reformları savunan bir anlaşma taslağı da sundu.
Tercümanların en iyisi, elçilerin en kötüsü
Mouradgea 1744’te İstanbul’un en zengin adamının, Ermeni banker Abraham Kuleli’nin kızı Eve Kuleli’yle (1754-1782) evlendi. Böylece de kitabı Tableau General’in yayınlanmasını garantiye almıştı. Kızları Claire Lucie, İstanbul’daki İsveç Elçisi (1805-1824) Nils Gustaf af Palin’le evlendi. Moradgea, oğlu Abraham Constantin’i (1779-1851) İsveç’te büyüttü ve eğitti. Constantin İsveç Dışişleri’ne girdi ve Lahey, Dresden ve Berlin’de elçilik yaptı. Ama aslında Constantin, babasının Tableau General’inin üçüncü bölümünü tamamlamasıyla, bir şarkiyatçı ve anıtsal Histoire des Mongols’un (Moğolların Tarihi, 1824) yazarı olarak bilinir. Dul Mouradgea, 1789’da Amelie Beillard de Vaubicourt’la evlendi. Mouradgea’nın İstanbul’daki durumu 1795’ten itibaren elçi olduğu halde hep nazikti. Çağdaş bir kaynaktan alıntı yapmak gerekirse, “Tercümanların en iyisi, elçilerin en kötüsü oldu” ve Bab-ı Âli ona hep bir Osmanlı uyruğu gözüyle baktı. Bu dönemin resmi Osmanlı belgeleri İsveç elçisine genellikle “köleniz, Mouradgea” diye atıfta bulunur. Mouradgea daha sonra haleflerinden biri olan von Heidenstam ve İsveç temsilciliğinde tercüman olan bankeri Antoine de Murat’la yasal bir konuda anlaşmazlığa düşerek konumunu büsbütün zayıflattı.
Fazlasıyla Fransız Devrimi yanlısı sayıldığı için (Fransız elçisi General Aubert du Bayet, onun bir “iyi bir Fransız” olduğunu bildirmişti!), Rus ve İngiliz elçiler onun değiştirilmesini savunmuştu.
Mouradgea böylece Osmanlı tarihinde fiilen istenmeyen kişi, 'persona non grata' ilan edilen ilk kişi oldu. 1799’da Fransa’ya gitmek için İstanbul’dan ayrıldı. 1804’te bozulan İsveç-Fransa ilişkilerinin 1805’te savaşa varması da onu Paris’ten ayrılmak zorunda bıraktı. 27 Ağustos 1807’de, Paris yakınlarındaki Bievre Sarayı’nda öldü.