Hilmi Dinç 1923 yılında İstanbul’da doğdu. 1946’da tabip çıktı. 1947-48 yıllarında ABD’de hava tababeti kursu gördükten sonra Eskişehir’de Amerikalı uzmanlarla birlikte hava fizyolojisi laboratuarının kuruluşunda bulundu.
1957-62 yıllarında GATA’da iç hastalıkları ihtisası yaptı. 1963-64 yıllarında ABD’de kardiyoloji ve gastroenteroloji kursları gördü. Etimesgut ve Eskişehir Hava Hastaneleri Baştabipliği yaptı. Sonra Hava Kuvvetleri Sağlık Daire Başkanlığı yaparak 1973’de emekli oldu.
1983 yılında da vefat etti.
1955 yılında yazdığı Havacılık Tababetinde Fizyoloji kitabı, bugün bile geçerli temel bilgileri içermektedir.
TÜRKİYE'DE HAVACILIK TIBBININ TARİHÇESİ
Uçucu ve yolcularda yüksek irtifa, düşük basınç, düşük ısı, kozmik radyasyon, sürat ve ivmeli hareketlere maruz kalmalarına bağlı olarak tıbbi, fizyolojik ve psikolojik sorunlar ortaya çıkabilir. Havacılık tıbbının bunlara çözüm üretmek, koruyucu hekimlik ve eğitim çalışmaları yapmak biçiminde özetlenecek bir misyonu vardır. Bu bağlamda uçuş doktorlarının varlık nedeni sayılan problemlerin ana başlıkları şunlardır: İrtifadaki oksijen azlığı (hipoksi), basınç azalması (dekompresyon hastalıkları), denge ve yönelim bozuklukları (disoryantasyon, vertigo), görsel illüzyonlar, uçak tutması, jet-lag, G kuvvetlerinin neden olduğu bozukluklar (tünel görüşü, görüş kararması, bilinç kaybı), gürültü, vibrasyon, uçaktan atlama ile ilgili tıbbi sorunlar, uçuş korkuları, uzay uçuşlarındaki fizyolojik-psikolojik bozukluklar, vs. Daha da genişletilebilecek olan bu listedeki rahatsızlıklar, uçucuların etkin ve emniyetli bir uçuş yapmasını zorlaştırabileceği gibi, tıbbi bozukluklara ve uçuş kazalarına da yol açabilir. Uçuş kazalarında insan faktörünün payı %70-80 oranlarında olduğu için, uçucuların sağlığı, havacılık tıbbı eğitimi almış hekimlerin kontrolü altına bırakılmış, havacılık tıbbı uçuş emniyetinin vazgeçilmez bir bölümü olagelmiştir.
Havacılık Tıbbında İlk Yıllar:
Havacılık tıbbı ve uçuş doktoru kavramının öncüleri Almanlar ve Amerikalılardır. İlk uçuş doktorları Almanya’da 1915 yılında göreve başladı. 1919 yılında ABD’de ilk Uçuş Doktoru Okulu açıldı. 1929 yılında da Amerikan Havacılık Tıbbı Birliği (Aeromedical Association) kuruldu. Sadece 2. Dünya Savaşı yıllarında Amerikalıların yetiştirdiği hava hekimi sayısı 4412’dir. Türk Hava Kuvvetlerinin kuruluşu birçok başka ülkeye göre öncelikli olarak 1911 yılında Mahmut Şevket Paşa tarafından gerçekleştirildi. 1. Dünya Savaşında 2 balon ve 17 uçaktan ibaret olan hava gücümüz, Kurtuluş Savaşında 16 uçak, 30 pilot ve 10 makinist oldu. Her iki savaşta da uçuş doktorlarımız olmadığı için, müttefikimiz Almanların gönderdikleri uçuş doktorları (Dr. Kauer) Türk pilotlarına da destek oldu.
Cumhuriyetin kuruluşu sonrasında pilot adaylarının seçimi ve yıllık pilotaj muayeneleri Eskişehir’de göz mütehassısı (sonradan tümgeneralliğe kadar yükselen) Bnb. Raif Gürün başkanlığındaki Hava Sıhhi Muayene Komisyonu tarafından yapılmakta idi; o tarihlerde havacılık tıbbı eğitimi almış hekimler henüz yoktu. 1929 yılında Elazığ Askeri Hastanesi KBB mütehassısı Dr.Yzb. Yusuf Ziya Balkan, Fransa ve İtalya’ya kursa gönderildi. İlk uçuş doktorumuz olan Yusuf Ziya Balkan (1) 1931 yılında yurda dönüşünden sonra, uçuş yönünden değerlendirilmesi gereken vakalarda, KBB dışındaki branşlarda da “fenni mütalaa” vermeye başladı.
1932 yılında pilot seçimi ve yetişmiş pilotların sağlık yeteneklerinin yıllık kontrolü ile ilgili ilk nizamname (yönerge) çıkarıldı; “havacılara yeni rayice göre uçuş tahsisatı verilmesi ve elbiselerinin yakalarını açma müsaadesi” askeri şurada karara bağlandı.
1934 yılında Cebeci Hastanesi asabiye mütehassısı Dr.Bnb. Rüştü Bilge (sonra general oldu), Eskişehir Hastanesi göz mütehassısı Dr.Yzb. Hafız Kemal Ömer Gözmen ve dahiliye mütehassısı Dr.Yzb. Fahrettin Yakal, Fransa'ya Val de Grace Okuluna kursa gönderildiler. Bir buçuk yıllık bir kurstan sonra 1935'de yurda döndüler ve havacılık mütehassısı olarak Dr. Rüştü Bilge başkanlığındaki Hava Sıhhi Muayene Komisyonunda havacı subayların muayenelerini yapmaya başladılar. “Devre muayenesi” denen sağlık kontrollerinde arızası olanlar geçici veya sürekli olarak uçuştan ayırılmakta idiler. Bu ekip o zamanki “Sıhhi Beden Kabiliyeti Talimatnamesi”ni de hazırladı. 1938 yılında Alb. Rüştü Bilge’nin Hava Kuvvetlerinden ayrılması üzerine komisyon başkanlığına Alb. Yusuf Balkan getirildi. 1940'lı yıllarda pilotların ulaşım sorunları nedeniyle muayeneye gelmelerinin zorluğu dikkate alınarak, havaların uçuşa elverişli olmadığı 3-6 aya denk getirilmek suretiyle bu komisyon üslere gider, gezginci ekip olarak muayeneleri yerinde yaparlardı. Ayrıca askeri lise öğrencilerinden pilot yetiştirilecek olanların muayenesi için İstanbul Maltepe ve Kuleli, Bursa Işıklar Askeri Liselerine ve Konya’ya da giderler, Ankara’ya Harp Okulu öğrencilerinin uçuş muayeneleri için geldiklerinde Devlet Havayolları pilotlarını da muayene ederlerdi. Hava Sıhhi Muayene Komisyonu, 1945 yılına kadar Eskişehir Harp Okulu Hastanesinde ve (İstasyon karşısındaki binalarda yerleşik bulunan) Askeri Mevki Hastanesinde görevine devam etti.
1946 yılında göz mütehassısı Dr.Bnb. Selahattin Balaban, asabiye mütehassısı Dr.Bnb. İzzet F. Oykam, KBB mütehassısı Dr.Yzb. Nevres Sayman, dahiliye mütehassısı Dr.Yzb. Cemal Duman, GATA’da teşkil edilen bir heyet önünde mesleki ve İngilizce sınava tabi tutulduktan sonra ABD San Antonio'daki Randolph Field Havacılık Okuluna kursa gönderildiler. Ankara’dan Kahire’ye uçakla başlayan yolculuk deniz ve havayolu aktarmalarıyla 2,5 ay sürdü (yola çıkış 8 Ağustos, varış 25 Ekim). Bu hekimler yurtdışından dönüşlerinden itibaren Eskişehir Harp Okulu binasında bulunan Sıhhi Muayene Komisyonu’nda çalışmaya başladılar. Bu hekimlerden İzzet F. Oykam (2), renkli kişiliğiyle olduğu kadar, uçuş nöropsikiyatrisi ve havacılık tarihi üzerine yazdığı kitaplarla da iz bırakmış bir kişidir. 1947 yılında aynı kursa katılan fizyolog Dr.Ütğm. Hilmi Dinç (3), 1948 yılında yurda döndü. 1956’da Hava Tababeti Araştırma ve Geliştirme Enstitüsü Müdürlüğüne atandı. (Sonradan baştabip, general ve Sağlık Daire Başkanı da oldu, ama belki de en önemli hizmetleri, Fizyolojik Eğitim Merkezinin kuruluşundaki çalışmaları ile bir havacılık fizyolojisi kitabını dilimize kazandırmış olmasıdır). Bu kursa 1953 yılında göz mütehassısı Dr.Yzb. Süleyman Güleç de gönderildi.
Eskişehir Hava Hastanesi:
Havacıların muayenelerine ve havacılığa özel sağlık sorunlarına yönelik işlev yüklenmiş ülkemizdeki ilk kurum Eskişehir Hava Hastanesidir. Bu hastanenin havacılık tarihimizde özel bir yeri vardır. 1920 yılında “4. Kolordu Hastanesi” olarak İstasyon bölgesinde bir binada hizmet vermeye başlayan hastane, 1921 yılında Yunan işgali nedeniyle Kırşehir’e nakledildi, İstiklal Savaşı bitiminde gene eski yerine taşındı. 1939 yılında 4. Kolordu’nun Hadımköy’e intikali üzerine yerinde bırakılarak “Hava Hastanesi” adını aldı. 1946-48 yıllarında Yıldıztepe’de “302 No’lu Seyyar Memleket İçi 1000 Yataklı Hava Hastanesi” olarak hizmet verdi. Bugünkü binasının temeli 1939 yılında atıldı; Hava Kuvvetleri Komutanları Korg. Muzaffer Göksenin ve Org. Zeki Doğan’ın ilgi ve destekleri ile inşaatı hızlandırılan ve bir milyon liraya mal olan Hava Hastanesi, 27 Ekim 1948 günü sade bir törenle hizmete girdi. Tbp.Alb. Tevfik Güner ilk baştabip olarak atandı. 1953 yılında baştabip olan Tuğg. Muhtar Davaz zamanında hastanenin bilimsel kapasitesi çok gelişti. Geçen yıllar boyunca 500, 800 ve 1000 yataklı yapılanmaları olmuşsa da, bugün 600 yataklı olarak hizmettedir. Hastane uçak şeklindedir; burnu batıya yönelik olup, kanatlara klinikler, kuyruk bölgesine idari bölüm ve başhekimlik yerleştirilmiştir. Hastanenin bu mimari özelliği, havacılık tıbbına hizmet motivasyonuyla ilgili olsa gerektir.
Hava Kuvvetleri bünyesinde bugün Eskişehir, Etimesgut, Güzelyalı, Merzifon, Kütahya ve Konya’da hava hastaneleri bulunmakla birlikte, pilotaj muayenesi yapma yetkisi uzun yıllar sadece ilk üçüne verilmiş (2003 yılında Merzifon Hava Hastanesi 4 No’lu muayene merkezi olmuştur), fizyolojik eğitim ise 1948 yılından bugüne Eskişehir’deki Merkezde yapılmıştır. Bu nedenle Eskişehir Hava Hastanesinin Türk havacılık tıbbında köklü bir geçmişi, uçuş emniyetinde önemli bir yeri vardır. Sonuç olarak ülkemizde havacılık tıbbı anlamında yapılan ne varsa, bunların hemen hepsinin burada yapıldığını söylemek abartı değildir.
Eskişehir Hava Hastanesinin ülkemiz havacılığındaki önemi, yurtdışında havacılık tıbbı eğitimi alan ilk tabiplerin burada görevlendirilmeleri ile başlamış, sonra da uçucuların fizyolojik eğitimlerinde kullanılan cihazların buraya konuşlandırılması ve hava tababeti kurslarının burada yapılması ile artmıştır. Bugün Hava Sağlık Muayene ve Fizyolojik Eğitim Merkezi, (GATA Hava ve Uzay Hekimliği Merkezi ile birlikte) Hava Hastanesi bünyesinde bulunmalarına karşın, belki de onu aşan bir öneme sahip hale gelmiştir. Hatta zaman zaman Hastanenin Merkez bünyesine alınması gerektiği söylenmiş, bunun gerçekçi bir düşünce mi, fantezi mi olduğu tartışılmıştır. Hava Hastanesinde, yarım yüzyılı aşan tarihi boyunca baştabiplerden beşi general oldu: Muhtar Davaz (1953), Celal Erimer (1956), Hilmi Dinç (1970), İlhan Cankat (1972), Çetin Aslan (1984).
Uçucu Muayenelerinde Zor Zamanlar : Uçuş muayeneleri bazen kişilerin beklentilerini karşılamayan, bazen de gerçekten katı veya yanlış kararlar çıkması yüzünden tartışmalı geçmiştir. En yoğun itiraz ve hakem muayeneleri uçuş muayenelerinde yaşanmıştır. Uçuş sevdası içindeki pilot adayı ve yetişmiş pilotlardan uçuşa sağlık nedeniyle elverişli bulunmayanlar uçuştan ayrılmamak için bazen ricacı, bazen de suçlayıcı olmuşlardır. Hekimlerin hatalı olduğu durumlar mutlaka olmuştur, ama muayene edilen kişilerin de zaman zaman verilen kararları beğenmemeleri, disiplin dışı davranmaları, kuraldışı istekleri (hastalığın görmezden gelinerek uçuşa devam ettirilme, istirahat-rapor-uçuştan ayrılma vs. talepleri) görülmüştür. Böyle durumlarda olaya dışarıdan bakan kişiler çoğunlukla hasta statüsündeki kişileri mağdur sayarak ondan yana tavır alırlar; bu nedenle tıbbın “dişi meslek” olduğu söylenir. Hekimlerin kendi aralarındaki sürtüşmeler veya komutanlığın olaya müdahil olması sonucu tatsız hadiseler yaşanmıştır. Şu anektod bunun bir örneğidir: 1935 yılında Yb. Refik Bey’in yerine başhekimliğe getirilen Bnb. Sırrı Alıçlı titiz bir kişi idi. Komisyon üyelerinin iş yoğunluğu nedeniyle cihaz kullanmadan yaptıkları muayeneleri yetersiz bularak raporları ya onaylamadığı veya şerh koyduğu için sürtüşmeler başlamıştı. Daha sonra iç kanamadan ölen bir subay için ihbar ve şikayetler oldu; bunun üzerine başhekim Gümüşsuyu, Dr. Y. Balkan Niğde hastanelerine, Dr. F. Yakal ise başka bir göreve atandılar... Bu olaydaki subay bir tıbbi hatadan öldüyse ve buradaki hekimlerin suçları sabit idiyse, suçun karşılığı cezayı şüphesiz almalıydılar; ancak o gün için çok az sayıdaki havacılık mütehassısı hekimlerin ihtisaslarıyla ilgili olmayan hastanelere atanarak cezalandırılmaları, bıraktıkları boşluk bakımından da yanlış olmuş gibi görünmektedir.
Fizyolojik Eğitim Cihazları:
27 Temmuz 1948 tarihinde Türk-Amerikan yardım grubu uçuş mümessili Alb. Sweitzer ve yardımcısı Astsb. Sunders tarafından ilk alçak basınç çemberi (Hypobaric Chamber) faaliyete geçirildi; yeni Hava Hastanesi binasının açılışından sonra da burada kurulan laboratuara nakledildi (12 Ocak 1950). İrtifa ve hipoksi simulasyonu amacıyla kullanılan hipobarik çember 1942 model Amerikan yapımı, 8+1 kişi kapasiteliydi ve Almanya’dan alınmıştı. O zamanlar vertigo eğitimi için bir de Barany Sandalyesi kullanılmakta idi. 1949 yılı kayıtlarında, o güne kadar alçak basınç çemberinde 568 kişinin eğitime alındığı ve 88 kişide sağlık sorunu görüldüğü; bu sorunların 28 kulak, 11 diş, 9 karın, 5 sinüs ağrısı, 15 Bend, 1 Choke ve 1 senkop olduğu rapor edilmekte idi.
19-20 Ekim 1953 tarihlerinde “Lost Sheep” manevrası için Türkiye’de bulunan Yunanlı pilotlardan 17'sine Hava Fizyoloji Laboratuarında 25.000 feet irtifada alçak basınç odası eğitimi verildi. Daha sonra 23 Aralık 1953 tarihinden itibaren 12’şer kişilik gruplar halinde gönderilen 200 civarında Yunan pilotu, ayrıca bazı Lübnan'lı ve İspanyol pilotlar da bu eğitimden geçirildi. 4 Şubat 1954 tarihinde hipobarik çember ile Barany Sandalyesinden ibaret fizyolojik eğitim cihazları hastanenin arka bahçesinde inşa edilmiş olan fizyolojik eğitim binasına taşındı.
1970’li yıllarda Fizyolojik Eğitim Merkezi Başkanı Tbp.Alb. Orhan Güvenç (4) tarafından projelendirip Eskişehir 1. Hava İkmal Bakım Merkezinde imal edilen, akü ile çalışan ve V1, V2 isimleri verilen vertigo cihazları bir süre kullanıldı. Aynı yıllarda planetary, yaw ve roll hareketleri yapabilen bir Vertifüj Cihazı Almanya’dan alınarak kullanılmaya başlanıldı. 1980-1981 yıllarında Pakistan ve Bangladeş Hava K. pilotlarına bu cihazlarla fizyolojik eğitim verildi. 1980’li yılların sonlarında Barany sandalyesi ve Vertifüj Cihazı 2. Ana Jet Üs’e, Hipobarik Çember ise Yeşilyurt’daki Hava Müzesine gönderildi.
Bugün dünyadaki emsalleri arasında önde gelen bir yere sahip olan Hava Sağlık Muayene ve Fizyolojik Eğitim Merkezi binasının temeli 10 Kasım 1986 günü atıldı. Bir süre Hava K. Uçuş Okulunun bulunduğu İzmir-Çiğli’ye konuşlandırılması tartışılan ve sonra, Hv.Tbp.Tuğg.Çetin Aslan’ın baştabipliği döneminde (Hava K.K. Org. Halil Sözer’in emirleriyle), Eskişehir Hava Hastanesi bahçesindeki eski yerine kurulması kararlaştırılan Merkez, 18 Aralık 1990 günü Genel Kurmay Başkanı Org. Doğan Güreş’in de katıldığı bir törenle açıldı. Amerikan ETC firmasına sipariş edilen modern fizyolojik eğitim cihazlarının montajı öncesinde, bu cihazları kullanacak, bakım ve onarımını yapacak olan personel (tabip, mühendis, teknisyen, fizyolojik eğitim subay ve astsubayları) ETC firmasının Philadelphia/Southampton’daki fabrikasında 1990 yılında 2 ay kurs gördüler. Merkezde halen İnsan Santrifüjü (G-Lab), Alçak Basınç Çemberi, Yüksek Basınç Çemberi, Vertigo Cihazı (Gyro-Lab), Gece Görüş Laboratuarı ve Fırlatma Sandalyesi cihazları bulunmakta ve uygulamalı eğitimler yapılmaktadır. Bugün yenisinin kurulması en az beş katına mal olacak olan böyle bir merkez o tarihte 5.5 milyon dolara mal olmuştur. Bu cihazlar esas olarak askeri havacılık uçucularının eğitimi amacıyla alınmış ise de, zaman zaman sivil havacılık pilotları ve sivil uçuş doktorları da özel izinlerle yararlanmışlardır. 1 Mart 1991 tarihinden itibaren yüksek performanslı jet uçağı pilotlarına insan santrifüjü eğitimi Merkezde verilmeye başlandı. (Bu tarihten önce ABD’de santrifüj eğitimi alan F-16 pilotları için kişi başına 5 bin dolar ödenmekte idi.)
Merkez ABD, İngiltere, Hollanda, İspanya, Romanya, Polonya, Makedonya, Macaristan, Bulgaristan, İsrail, Suudi Arabistan, Endonezya, vb. gibi ülkelerden gelen üst düzey heyetler tarafından ziyaret edildi. 1994 yılından itibaren yabancı ülke pilotlarına da yüksek G altında anti-G manevralarının öğretilmesi (santrifüj) eğitimi verilmeye başlanıldı. 1 Mayıs 1995 tarihinde bu eğitim ABD Hava K. tarafından sörtifiye edildi. Bunun anlamı, NATO ülkeleri pilotlarının fizyolojik eğitimlerinin bu merkezde de yapılabileceğinin ve ABD hava sahasında uçuş için geçerli olduğunun onaylanması idi. O tarihte santrifüj eğitimi standardı ABD Hava K. tarafından onaylanmış sadece 4 merkez bulunmakta idi. Bunlar ABD Hava ve Deniz K., Hollanda Kraliyet Hava K. ve Türk Hava K. idi. Giderek bu eğitime talip olan ülke ve pilot sayısı arttı; Pakistan, Bangladeş, İsrail, Ürdün ve Birleşik Arap Emirlikleri pilotlarından eğitim alanların sayısı 2003 yılı sonu itibariyle bini geçti. Ancak bu standartta santrifüj eğitimi olanakları kendi ülkelerinde olmayan Avrupa ülkeleri (İspanya, Portekiz, Yunanistan, İtalya, Fransa, Almanya) ülkemizde eğitim almaya istekli olmadılar. Bu ülkelerin Hollanda’da eğitim yaptırmaya devam etmelerinin nedeni, coğrafi yakınlık ve eski alışkanlıklar da olabilir, ama büyük olasılıkla ikili anlaşmalar ve politik nedenler bu tercihte rol oynamış gibidir.
10 Eylül 1996 tarihinde, yeni cihazlarla verilmeye başlanılan eğitim usullerini karşılamayan 1989 tarihli HKY 81-29 Uçucu Personelin Fizyolojik Eğitimi Yönergesi, HKY 435-1 olarak güncelleştirildi. 6 Kasım 1996 günü Hava Kuvvetleri Komutanlığında yapılan törende, Merkeze uçuş emniyeti armağanı verildi. Ödül verilmesinin nedeni, muhtemelen dünya standardındaki fizyolojik eğitimlerin kaza kırım oranlarındaki azalmada katkısı olduğunun fark edilmesidir. Somut kanıtı gösterilemese de, bu tür eğitimler mutlaka bazı kazaları olmadan önlemiş olmalıdır ve önlenen bir kazanın bile maddi karşılığı, tüm fizyolojik eğitim cihazlarının maliyeti üzerine, orada çalışanların ömür boyu maaşlarının ilavesiyle ortaya çıkacak rakamdan daha fazladır. Bir pilotun insan olarak canının kurtarılmasının ise maddi ölçüsü yoktur.
Uçuş Doktorları ve Hava Tababeti - Fizyolojik Eğitim Kursları:
Türk Silahlı Kuvvetlerinin uçuş doktoru ihtiyacı 1929’dan itibaren 20 yıl kadar yurtdışı kurslardan sağlandı. 2 Aralık 1948 tarihinden itibaren Eskişehir’de açılamaya başlayan kurslarla, çok sayıda uçuş doktoru yetiştirildi. 1. Havacılık Tababeti Kursu ABD’de kurs gören Türk doktorları ile Alb. Sweitzer idaresinde gerçekleştirildi. 30 Nisan 1949 günü biten kurstan uçuş tabibi olarak mezun olan ilk tabipler şunlardır: Dr.Bnb. Tevfik Erman, Dr.Yzb. Necmettin Güven, Dr.Yzb. Kemal Özdinçer, Dr.Ütğm. Necdet Beken, Dr.Ütğm. Süreyya Türe. 1949 ve 1950 yıllarında tamamlanan 2. ve 3. Dönem kurslardan da 13 tabip mezun edildi. O zamanki kurslar “3 ay nazari ve 3 ay ameli” olmak üzere 6 ay devam etmekte; uygulamalı bölümde her tabip T-33 uçağında 1 saat ve C-47 uçağında da 3 saat uçuş yapmakta idi. Nazari derslerin dağılımı ve süreleri şöyle idi: Fizyoloji 70 saat, nöropsişiyatri 50 saat, göz 40 saat, KBB 40 saat, dahiliye 35 saat, diş 5 saat. Kara havacılığı hizmetindeki tabiplerin kursu toplam 5 saatlik nazari dersten ibaretti ve bunlara diploma ve bröve verilmemekte idi. Buna karşılık 1950’li yıllarda Hava Harp Okulu öğrencileri bile hava tababeti konularında toplam 30 saat ders almakta idiler. Havacılar lehine bu uygulamalar şüphesiz o tarihlerde kara havacılığının bugünkü gibi gelişmiş olmamasıyla ilgiliydi. 1948 yılından itibaren ülkemizde verilen kurslardan 2003 yılı sonu itibariyle 64 dönemde bin kadar hava, kara, deniz ve sivil uçuş doktoru yetiştirilerek Türk askeri ve sivil havacılığının hizmetine verildi.
Türkiye’nin NATO’ya girdiği yıllarda yaşanmış, havacılık tıbbı jargonuyla ilgili hoş bir anektod şudur: ABD’de açılacak “flight surgeon” kursu için tabip talebi hakkındaki İngilizce yazı motomot tercüme edildiğinde, “cerrahi ihtisası olan tabip” istendiği sanılarak önce bu nitelikte tabip aranmış, “uçuş doktoru” demek olan bu sözcüklerin doğru anlamı sonradan fark edilerek durum düzeltilmiştir... Dr.Y.Z.Balkan’dan başlayıp, NATO’ya girişimizden sonra artan bir tempoda ve 2000’li yıllarda da devam etmekte olan bir anlayışla Hava Kuvvetleri yurtdışı uçuş doktoru kurslarına daima önem verdi. 1980’li yıllarda Almanya-Münih kenti Fürstenfeldbruck üssündeki fizyolojik eğitim merkezine çok sayıda havacı hekim 15 günlük inceleme gezisine gönderildi. Hemen her yıl bir askeri hekim ABD’ye (Texas-San Antonio- Randolph Air Field’e, sonraki yıllarda Brooks Air Force City Base, School of Aerospace Medicine: USAF SAM’e) kursa tertip edildi. Ancak 2-6 ay süreli bu kurslardan dönenlerin bazılarının doğru yerlere atanmadıkları ve kazandıkları bilgi ve deneyimlerden yeterince yararlanılmadığı da bir vakıadır.
1940’lı yıllarda ABD Hava K. pratiğinde, bu okuldaki kursu bitiren tabipler “hava hekimi” olmakta ve sadece pilot muayenesi yapmaya yetkili kılınmakta idiler. Bu pozisyonun adı “Aviation Medicine Examiner-AME” idi. 1 yıl süreyle bir uçuş birliğinde pilotlarla birlikte çalıştıktan ve en az 50 saat uçuş yaptıktan sonra “uçuş hekimi” (flight surgeon) ünvanını ve kanat (bröve) takmayı hak etmekteydiler. Uçuş hekimlerinin rütbe ilerlemesi farklı olduğu gibi, maaşlarının yarısı kadar uçuş tazminatı almaktaydılar; hava hekimlerinin tazminatı ise 60 dolardı.
Bu okulda 1980’li yıllardan beri yabancı öğrencilerin sosyal destekleriyle görevlendirilmiş Türk dostu bir memur olan Mr. Tony Lisac’ı anmak bir kadirşinaslık gereğidir. Balkan kökenli, birkaç dil bilen bu mükemmel kişi, muhatap olduğu herkeste çok olumlu intibalar bırakmıştır. Okulun logosundaki Latince iki sözcükten oluşan motto, uçuş doktorlarının görevini özetler: Volanti Subvenimus (Biz uçuşun hizmetindeyiz). Bu sözcükler Türk uçuş doktorlarının misyonunu da ifade etmektedir.
Doktor-Pilotlar : Hekimlikle pilotluk arasında görünmez bir bağ olduğu, uçuş doktorlarının uçuşu beklendiğinden fazla sevdikleri, hatta hekim olarak yanlış adreste bulundukları söylenmiştir. Bu olgunun örneği olmuş, pilotluk sertifikası sahibi bazı askeri doktorlar şunlardır: Tbp.Tuğg. Çetin Aslan (fizik tedavi), Tbp.Alb. Çetin Akyürek (anestezi), Prof.Tbp.Alb. Atilla Köksal (kadın- doğum), Prof.Tbp.Alb. Hasan Fehmi Töre (kardiyoloji), Prof.Tbp.Alb. Yavuz Aydıntuğ (diş), Tbp.Ütğm. Kadir Eren.
Bayan Uçuş Doktorları : Hava Kuvvetlerimiz 1955 yılından itibaren çok sayıda bayan pilot subaylar yetiştirdi. Ayrıca Türk Hava Kurumu’ndan ve Sivil Havacılık Yüksek Okullarından mezun olan, çeşitli sivil uçuş okullarından eğitim alan bayan pilotlar da askeri ve sivil havacılıkta görev yaptılar. Çağdaş havacılıkta kuramsal olarak cins ayrımı yoktur; dünyada ve ülkemizde bayan pilotlar gibi bayan tabipler de erkek arkadaşlarıyla birlikte havacılık hizmetinde bulunmaktadırlar. Bayan uçucuların bayan uçuş tabipleri ile muhatap olmasını gerektiren özel durumlar olabileceği de dikkate alındığında, bayan uçuş doktorlarının ek bir işlevsellikleri olduğu söylenebilir. Bu dalın ilki, 1964 yılında bröve alan çocuk hastalıkları uzmanı Yb. Türkan Demirel’dir. 1994 yılından itibaren Tğm. Özden Polat, Tğm. Almora Duman, Tğm. Gökcan Özdemir, Ütğm. Bengü Teke ve sivil Dr. Elçin Yıldız uçuş doktoru brövesi aldılar. 2003 yılı sonu itibariyle 8’i sivil olmak üzere 35 bayan uçuş doktoru Türk havacılığının hizmetine verildi.
Hava Tababeti ve Fizyolojik Eğitim Kursu Alan Diğer Personel : Uçuş hekimliğinin kendilerini ilgilendiren yönlerinde bilinçli davranmalarını sağlamak amacıyla zaman zaman, diş tabibi, eczacı, diyetisyen ve psikologlar da bu kurslara alınmışlarsa da, bunun çok isabetli olup olmadığı tartışmalıdır ve son yıllarda uygulanmamaktadır. Ancak fizyolojik eğitim subay ve astsubaylarının yetiştirilmesi amacıyla başka bir kurs açılmadığı için, bu personel hava tababeti kursları içinde, fakat fizyoloji ağırlıklı ayrı bir ders programına tabi tutularak eğitilmişlerdir.
Hava Yoluyla Hasta ve Yaralı Tahliye Tekniği Kursları : İlk kez 6 Mart 1953 tarihinde uçuş doktorları tarafından C-119 uçağında “havadan yaralı tahliyesi” gösteri ve konferansı verildi. 7 Aralık 1953'de 1. dönem, 1 Aralık 1954 tarihinde de 2. dönem kursları açıldı; kursların süresi 1 ay idi. İlk kursa 5 tabip üsteğmen (Asım Şermet, Hamit Z.Gökalp, Nusret Çelebiler, İsmail Karaaslan, Ömer Sevsevil) ile 6 ordu hemşiresi katıldı. Bu kurslar sonraki yıllarda hava tababeti kursları içinde uçuş doktorlarına verilmeye başlandı. 3. dönem kurs, 5 sağlık astsubayı ve 4 hemşirenin katılımıyla 1 hafta süreli olarak 12-16 Haziran 1996 tarihlerinde gene Eskişehir’de yapıldı.
Fizyolojik Eğitim Subay ve Astsubayları : Uçuculara uçuş statülerine göre 3-5 yıl aralarla verilen fizyolojik eğitimler, TSK’da fizyolojik eğitim subay ve astsubayları tarafından yaptırılmaktadır. Uçuş terminolojisini ve tekniğini bilen ve genellikle uçuştan ayrılmış bu subaylar fizyolojik ve tıbbi bilgileri de öğrenmeleri amacıyla hava tababeti kurslarına tertip edilmişlerdir. Bu şekilde 11 fizyolojik eğitim subayı ve 28 fizyolojik eğitim astsubayı yetiştirilmiş, bunların bir bölümü yurtdışında kurslara ve ayrıca Osmangazi Ü. Tıp Fakültesi Fizyoloji bölümünde verilen solunum ve dolaşım fizyolojisi derslerine gönderilmişlerdir. Eski yıllarda kadrosu da, görevlendirilmesi de olmayan fizyolojik eğitim subaylığı, ilk kez 1973 yılında, uçuştan sağlık nedeniyle ayrılmış bulunan Sacit Kılıncer (Eskişehir) ve Hüsnü Onuş (Güzelyalı) ile başladı. ABD’de hava tababeti ve fizyoloji kursları gören Pl.Bnb. Sacit Kılıncer’in (5) Amerikan kaynaklardan tercüme ederek hazırladığı Fizyolojik Eğitim Ders Kitabı bugün de geçerliliğini koruyan temel bir başvuru kaynağı durumundadır. Yurtiçi ve yurtdışı kurslardan geçerek başarıyla görev yapan sonraki fizyolojik eğitim subayları, Saim Seymen, Coşkun Zaim, Hasan Sezgin, Bülent Ceylan, Ragıp Akman, Ahmet Kıcıroğlu, Ümit Salman, Mustafa Yıldırım, Kaan Yılmaz, Serkan Şener ve Yusuf Türk’tür.
İlk fizyolojik eğitim astsubayları ise 1950’li yıllarda Almanya-Veisbaden’de 1.5 ay kurs görerek yetiştirildiler (Nazmi Taylan, Mustafa Ulutepe, Yüksel Vural, M.Ali Şenler). Sonraki yıllarda yurtdışı ve yurtiçi kurslar görerek deneyim kazanmış, uçucuların fizyolojik eğitimlerinde canla başla görev yapmış değerli astsubaylar vardır. Bunlar arasında iz bırakmış, tüm pilotların sevdiği ve komutanların her vesileyle iltifatlarına mazhar olmuş birisi de Kd.Bçvş. Tuncay Uz’dur.
Fizyolojik Eğitim Cihazlarının Tedavi Amacıyla Kullanımı:
1948-1955 yıllarında alçak basınç odası asthma ve boğmaca öksürüğü tedavisinde kullanıldı. Daha önce bazı kişilerin tedavi amacıyla çocuklarını bir şekilde uçağa bindirerek tedavi ümidi bağladıkları boğmacada alçak basınç odasında tedavi ile % 40 tam, % 50 kısmi başarı elde edildiği bildirildi. Bu tedavinin 1 seansı için sivil hastalardan 5 lira alınacağına dair emir çıktı. Asthma tedavisinden de çok memnun olduğunu, nöbetlerinin kesildiğini ifade eden hastalar olduysa da bunun çember içinde %100 oksijen solunmasına ve plasebo etkiye mi bağlı olduğu tartışmalıdır. Bilindiği gibi bu yöntemler bugünkü tedavi usulleri arasında yer almamaktadır. Fizyolojik Eğitim Merkezindeki cihazların eğitim dışında tedavi amacıyla kullanılmasına 1990'lı yıllarda vertigo cihazının uçak tutmasında, hipobarik çemberin asthmada, ve hiperbarik çemberin de yüksek basınçlı oksijen tedavisinde kullanılması ile devam edildi.
Hiperbarik oksijen tedavisi, bugün başta karbon monoksit zehirlenmesi, diyabetik ve gangrenli yaralarla osteomiyelitin iyileştirilmesi gibi endikasyonları olan çok etkili bir tedavi yöntemidir. Fizyolojik Eğitim Merkezinde böyle bir cihazın kurulmasının asıl amacı, hipobarik çember uçuşlarında bazen görülebilen dekompresyon hastalıklarına ivedilikle müdahaledir. Ancak bu durumla oldukça seyrek karşılaşıldığından, cihaz çoğunlukla yukarıda sözü edilen hastalıkların tedavileri için kullanıldı.
Merkezin Hava Kuvvetleri ve GATA Bağlantılarındaki Değişiklikler:
1 No’lu Hava Sağlık Muayene ve Fizyolojik Eğitim Merkezi, esas olarak Eskişehir Hava Hastanesinin bir ek birimidir. Bu birimin Sağlık Muayene bölümü hep Hava Hastanesi bünyesinde kalmış ancak Fizyolojik Eğitim bölümü, son elli yılda bağlantı ve statü bakımından Hava Kuvvetleri ile Gülhane Askeri Tıp Akademisi (GATA) arasında 5 kez gidip gelmiştir. İlk kez 19 Nisan 1953 tarihinde (Ankara'da yer bulununcaya kadar Eskişehir’de kalmak üzere) GATA’ya bağlandı. 25 Şubat 1955 günü Merkez tekrar Hava Hastanesi kuruluşuna girdi. 22 Ocak 1956 tarihinde ise Havacılık Tıbbı Araştırma ve Geliştirme Enstitüsü Müdürlüğü'ne dönüştürülerek, müdürlüğe Tbp.Kd.Yzb. Hilmi Dinç atandı. Sonraki 30 yıl boyunca 1 No'lu Hava Sıhhi Muayene ve Fizyolojik Eğitim Merkezi olarak görev yapan kurum, 12 Kasım 1986 tarihinde tekrar GATA'ya bağlandı ve GATA Hava ve Uzay Hekimliği Merkezi Başkanlığı adını aldı.
Bu bağlantı ile birlikte, Hava Hastanesi uzman tabiplerinden kendi dallarında kıdemli olan altısı GATA kadrosuna geçirildi (İsmet Nuhoğlu: üroloji, Ömer Yaluğ: göz, Rami Çıdam: KBB, Selim S. Sakarya: cerrahi, Hüseyin Karabayram: iç hastalıkları, Muzaffer Çetingüç: psikiyatri). Bu hekimler hem pilotaj muayenelerinden ve hem de hastanedeki klinik ve poliklinik hizmetlerinden sorumlu olarak görev yaptılar. Bu çifte sorumluluktan çok, çifte bağlantı içinde bulunmak, zaman zaman idari sorunlar ve sürtüşmeler yarattı. Merkezin fiziksel ihtiyaçları, personelin izin, disiplin ve ek görevlendirmeleri konularında Baştabiplik ile GATA’ya bağlı Merkez yöneticileri arasında problemler oldu. Tıbbi ve bilimsel yoğunluğu hiç bitmeyen GATA’da, hastane içindeki bir öğretim üyesi odasından ibaret Hava ve Uzay Hekimliği Bilim Dalı Başkanlığı, Eskişehir’deki Merkez personelinin bilimsel ve idari desteğini arzu edilen ölçüde gerçekleştiremedi. Telefon iletişimi, yazışmalar ve yılda 3-5 kez yapılan ziyaretlerle sürdürülen destek yetersiz kaldı.
26 Aralık 1997 tarihinde merkez GATA kuruluşundan çıkarılarak Hava Sağlık Muayene ve Fizyolojik Eğitim Merkezi adıyla tekrar Hava Kuvvetlerine bağlandı. Bugün Merkez, Baştabiplik emrinde olarak pilotaj muayenelerini ve fizyolojik eğitimleri yaptırmakta, aynı çatı altındaki Hava ve Uzay Hekimliği Bilim Dalı uzman hekimleri ve birkaç idari personel ise, GATA bağlantısında uzmanlık eğitimi, kurs, ders ve bilimsel çalışmalardan sorumlu olarak işbirliği içinde çalışmaktadırlar. Ancak 2003 yılı sonunda Genelkurmay Başkanlığı’na bağlı olarak kurulan Sağlık Ordusu, TSK’daki tüm sağlık teşkilleri gibi Eskişehir Hava Hastanesini de bünyesine aldı.
Merkez Başkanları : Merkez Başkanlığı 1935 yılında Dr. Rüştü Bilge, 1938’de Dr. Yusuf Balkan tarafından yürütüldü. Daha sonraki başkanlar şunlardır: Tbp.Alb. Hilmi Dinç (1956-58), Tbp.Alb. İzzet F. Oykam (1958-59), Tbp.Alb. Turan Alasya (1959-65), Tbp.Alb. Asım Kaplan (1965-70), Tbp.Alb. Orhan Güvenç (1970-74), Tbp.Alb. Vahyi Şenel (1974-78), Tbp.Alb. Muharrem Bak (1978-79), Tbp.Alb. Hasan Sezer (1979-80), Tbp.Alb. Remzi Dinçel (1980-82), Tbp.Alb. Çetin Aslan (1982-83), Tbp.Alb. Cudi Canoruç (1983-84), Tbp.Alb. İsmet Nuhoğlu (1984-86), Doç.Tbp.Alb. Cebbar Dengiz (1986-87), Tbp.Alb. Ömer Yaluğ (1988-1991), Tbp.Alb. Hüseyin Karabayram (1991-93), Doç.Tbp.Alb. Muzaffer Çetingüç (1993-98), Tbp.Alb. Tayfun Alver (1998-2001), Tbp.Alb. Yalçın Ünal (2001- ).
Bu listede Merkez’in GATA ile bağlantısındaki değişiklikler nedeniyle açıklanması gereken karmaşık bir durum söz konusudur. 1988-1998 yılları arasında fiilen Merkez Başkanlığı yaptıkları halde, Ömer Yaluğ, Hüseyin Karabayram ve Muzaffer Çetingüç, Ankara-GATA’daki Ana Bilim Dalı Başkanlığının Eskişehir’deki Merkez Başkanlığını da kapsadığı anlayışıyla, Kurslar Kısım Amiri olarak görevlendirildiler. Bu devrede Hava Hastanesine bağlı bulunan Muayene Merkezi Başkanlığı Tbp.Alb. İlhan Yıldırım (1988-93), Doç.Tbp.Alb. Faruk Ildız (1993-94) ve Tbp.Alb. Abdullah Öksüz (1994-97) tarafından yürütüldü. Merkezin tümüyle tekrar Hava Kuvvetlerine bağlandığı 1997 sonunda Doç.Tbp.Alb. Muzaffer Çetingüç GATA kadrosundan Hava K. kadrosuna geçirilerek, tekrar birleştirilen Muayene ve Fizyolojik Eğitim Merkezi Başkanlığına atandı. Sonraki yıllarda Tbp.Alb. Tayfun Alver ve Tbp.Alb. Yalçın Ünal da aynı statü ile görevlerini sürdürdüler.
GATA Hava ve Uzay Hekimliği Bilim Dalı:
Amerika’da hava hekimliğinin bir tıp uzmanlık dalı olarak kabulü 1953, ülkemizde ise yan dal uzmanlığı olarak 1963 yılında oldu. 1973 tarihli tıpta uzmanlık tüzüğünde “hava ve uzay hekimliği” ana bilim dalı olarak yer aldı, ancak hiçbir tıp fakültesince böyle bir bilim dalı açılmadığı için hiçbir hekim de bu ihtisası yapmak üzere başvuramadı. 1980 yılında GATA Askeri Tıp Fakültesi kurulduğunda komutan ve dekan olan Hv.Tbp.Tümg. Prof. Necati Kölan, Askeri Sağlık Hizmetleri Enstitüsü’ne bağlı Hava Hekimliği Bölümü oluşturdu ve başına da Hv.Tbp.Alb. Cebbar Dengiz atandı. Ülkemizde bir ilk olan bu bölüm1986 yılında bilim dalına dönüştü ve 1988-2004 yılları arasında 7 hava ve uzay hekimliği uzmanı mezun edildi: Cem Büyükçakır, Mustafa Alan, Uğur Yılmaz, Ahmet Akın, Ertunç Türbedar, Ahmet Şen, Zeki Dulkadir.
Bu hekimlerden bazıları yardımcı doçent ve doçent ünvanı kazanarak, profesörlüğe doğru kariyerlerini geliştirme yoluna girdiler. Ancak bu daldaki eğitimini yurtdışında tamamlayarak 1981 yılında “hava hekimliği uzmanı”, 1982’de de “uzay ve hava tababeti doçenti” olan Cebbar Dengiz (6) konunun ilkidir. Diğer üniversitelerimizin tıp fakültelerinin bu bilim dalını açmakta gecikmeleri (veya böyle bir bilim dalını yok saymaları), sivil havacılığımızın tıbbi zafiyet unsurlarından birisi olsa gerektir.
Merkezin GATA’nın bilimsel şemsiyesi altına girmesi ve aynı çatı altında görev yapmasıyla birlikte bilimsel çalışmalar ortaya çıkmaya başladı. Merkez personelinin imzasını taşıyan İngilizce bildiriler 1992 yılından itibaren AGARD toplantılarında, Balkan Tıp kongrelerinde ve (havacılık tıbbı alanında dünyanın en itibarlı organizasyonu olan) "Aerospace Medical Association" un yıllık bilimsel toplantılarında sunuldu. Bu birliğin çıkardığı "Aviation, Space and Environmental Medicine" adlı, konusundaki en prestijli dergide makaleler ve araştırma yazıları yayınlanmaya başlandı. 26-28 Ekim 1994 tarihlerinde ülkemizde ilk kez olmak üzere Merkezde NATO Flight Surgeons Refresher Course düzenlendi. Belçika, İspanya, Danimarka, Portekiz, Almanya, Yunanistan, Çek Cumhuriyeti ve Kanada’dan katılan 17 uçuş doktoruna, havacılık tıbbının güncel konularındaki dersler GATA ve Hava Hastanesi personeli tarafından İngilizce olarak verildi.
Önceki ve sonraki yıllarda Hava K.K. Değ.Dent. ve Sağlık Daire Başkanlıklarının emirleriyle tüm hava üsleri müteaddit defalar ziyaret edildi; uçuculara, bakım personeline ve hava trafik kontrolörlerine psikososyal anketler uygulandı, sonuçları komutanlığa rapor edildi. Pilotlara Anti-G manevraları, vertigo, hipoksi, gece görüş problemleri, stres, beslenme, kondisyon, LSA, CRM vb. konularda konferanslar verildi. Üs ziyaretlerinde uçucu eşlerine de uçuş streslerini azaltmadaki işlevlerini hatırlatan seminerler sunuldu. Merkezde de çeşitli vesilelerle paneller yapıldı. GATA’nın Ankara’da, Merkezin Eskişehir’de konuşlanmış olmaları, fiziksel uzaklık nedeniyle bilimsel ve idari desteği zaafa uğratmış ise de, müşterek çalışmalar genelde yararlı oldu. Bu dalı seçen hekimleri motive etmek amacıyla, ikinci bir uzmanlık yapabilme veya pilotaj eğitimi alma hakkı gibi öneriler yaşama geçirilemediği için hava ve uzay hekimliği uzmanlığına başvuru sayısı beklenenin çok altında kaldı. Zaten az sayıdaki uzmanlık öğrencilerinden birisinin (Dr. Özkan Çayır) iç hastalıkları ihtisası yapmak üzere istifası, bir diğerinin (Dr. Osman Karamuk) Şile’de boğularak ölümü, bir uzmanın da (Dr. Uğur Yılmaz) ayrılması nedeniyle TSK hizmetindeki uzman sayısı istenilen yeterliliğe ulaşamadı. Halbuki başlangıçta, mezun edilen uzman sayısı arttıkça istihdam sorunu yaşanacağından kaygı duyulmuş, bu uzmanların muayene merkezlerinde ve tüm hava birliklerinde görev alabilecekleri düşüncesi kaygıları yatıştırdığı gibi, heyecan verici de bulunmuştu. Sonuçta, sivil havacılığa göre fevkalade, ama askeri havacılık için beklenenin altında ve daha da geliştirilmeyi gerektiren bir durum oluştu.
GATA Hava ve Uzay Hekimliği Bilim Dalı Başkanları : Doç.Hv.Tbp.Alb. Cebbar Dengiz (1986-87), Prof.Hv.Tbp.Alb. Ümit Sarıkayalar ve Prof.Hv.Tbp.Alb. M. Kemal Savaşan (1987-98), Prof.Hv.Tbp.Alb. Mustafa Özkan (1998-2001), Prof.Tbp.Alb. Hasan Fehmi Töre (2001- )
Sivil Havacılık Tıbbı ve “AeroMedical Examiner” Pozisyonu:
Havacılık tıbbı pratiğinde görev alan hekimler üç kategoride sınıflandırılabilir, bunlar;
1. Uçuş Doktoru (flight surgeon) : Askeri havacılıkta uçuş birliklerinde görev yapan; filo, uçuş hattı, intikal gibi ortamlarda uçucularla birlikte bulunarak onların günlük hastalıkları, psikolojik durumları, yorgunluk, uyku, beslenme ve kondisyonlarını yakından izleyen ve destek olan hekimlerdir. Ülkemizde 6 haftalık bir kurs ile yetiştirilmektedirler; bu kurs ABD’deki temel havacılık tıbbı kursuna (primary) eşdeğer olup, orada 5,5 aylık tekamülü (advanced) de vardır. ABD’de bu hekimler sivil havacılıkta da yetkilidirler.
2. Hava ve Uzay Hekimliği Uzmanı: 2004 yılında değiştirilmiş bulunan tıpta uzmanlık tüzüğünde 4 yıla uzatılmış olan bir uzmanlık eğitimi sonunda kazanılmış bir akademik statü olup, havacılık tıbbının bilimsel araştırmalarını, eğitim ve öğretim faaliyetlerini kapsayan bir görev alanı vardır. Bu uzmanlık eğitimi (RAM) süresi ABD’de 2 yıldır.
3. AeroMedical Examiner (AME): Uluslar arası sivil havacılık kuruluşları (ICAO, FAA, JAA), uçucu muayene ve kontrollerini yapacak hekimlerin (JAR’a göre 180 saatlik, FAA’ya göre 5 günlük) havacılık tıbbı eğitimi almış olmalarını şarta bağlamıştır. 2003 yılında 2 devre olarak Eskişehir Hava Hastanesinde açılan bu kurslardan 24 sivil tabip, 6 hafta süreli eğitim ile bu statüyü kazanmış olup, her 3 yılda bir (5 günlük) tazeleme (refresher) kurs almaları gerekmektedir. “Hava hekimi” niteliğindeki bu hekimler Ulaştırma Bakanlığı tarafından yetkilendirildikten itibaren ilgili hastanelerde uçucu muayenelerinde görev alabilmektedirler.
Türkiye’nin de uymak zorunda olduğu uluslar arası sivil havacılık kuralları, ülkemizde “AME- AeroMedical Examiner” statüsünde eğitimli hekim olmadığı gerekçesiyle uzun yıllar boyunca uygulanmadı (Halbuki TSK’dan emekli çok sayıda uçuş doktorları vardı). Türk Hava Yolları’nın geçmiş yıllarda Hava K.K. ile yaptığı protokol ile, sivil pilotlar Eskişehir, Etimesgut ve Güzelyalı Hava Hastanelerinde periyodik muayenelerini yaptırdılar. Ancak bazı görüşlere göre pilotların yoğunlukla bulunduğu İstanbul ve Antalya’da hava hastanesi olmaması ve Eskişehir’in uzaklığı nedeniyle, bazı görüşlere göre ise muayenelerin sıkı tutulması ve bazı pilotların uçuştan ayırılmalarına tepki olarak... protokol 1986 yılında bozuldu. Bu tarihten sonra standart tıbbi cihazları ve uzman hekim kadroları olan hemen her hastane (başvurması halinde), Ulaştırma ve Sağlık Bakanlıklarından pilotaj muayenesi yapma yetkisi almaya başladı. Böylece tüm üniversite hastaneleri, bazı devlet, numune ve özel hastaneler bu yetkiyi aldı; 2003 yılında sayı 47 oldu. Ancak Havacılık Tıbbı Derneği’nin uyarıları ve JAA’nın zorlaması sonucu Ulaştırma Bakanlığı, Hava K.K. ile 2003 yılında yeni bir protokol yaparak 2 dönem AME kursu tertipledi. Eskişehir Hava Hastanesindeki bu kurslardan 24 sivil hava hekimi mezun edildi. JAA standardında 180 saat süreli bu kursları alan hekimler ve onların görev aldığı hastaneler, Ulaştırma Bakanlığınca yetkilendirilmeleri sonrasında, sivil uçucuların muayene ve uçuşa elverişlilik değerlendirmelerini yapacaklardır. Aralarında Erzurum Numune hastanesi, Adana, Bursa ve İstinye Devlet hastaneleri, Abant İ. Baysal, Isparta S. Demirel, Pamukkale, 100.Yıl, Atatürk, Cerrahpaşa, Selçuk, vb. gibi Üniversite hastanelerinin de bulunduğu kuruluşların yetkileri iptal edildi; karmaşa önlendi. Yeni uygulamada yetkilendirilmiş hastaneler 5-10 gibi azaltılmış bir sayıda olacak, pilotaj muayeneleri havacılık tıbbı eğitimi almış en az 2 hekimin bulunduğu bu hastanelerde yapılacak; böylece dağınıklık engellenmiş, sağlık sorunu olup da gözden uzak hastanelerden uçabilir raporu almaya yeltenmesi olası kişilerin önü kesilmiş olacaktır. Hedef, bu hastanelerin Bakanlıkla ve birbirleriyle on-line bağlantı içinde olmaları, uçucu sağlık kayıtlarını birbirlerine aktarabilmeleri, havacılık muayene ve fizyolojik eğitimlerine özel bazı donanımlar edinmeleri ve giderek havacılık tıbbı merkezi (AMC - Aero Medical Center) niteliğini kazanmalarıdır.
Havacılık Tıbbı Derneği:
Başka ülkelerde benzerleri bulunan sivil havacılık tıbbı kuruluşlarının Türkiye’deki eksikliğinden hareketle, 3 Mayıs 2000 günü Eskişehir’de bir grup emekli hava tabip (Muzaffer Çetingüç, Faruk Ildız, İsmet Nuhoğlu, Armağan Başlı, Metin Beritan, Abdullah Öksüz, Günhan Alanoğlu) öncülüğünde Havacılık Tıbbı Derneği kuruldu. (Yunanistan’daki eşdeğeri olan HAMS’ın -Hellenic Aerospace Medical Society- kuruluş tarihi 1993’dür.) Dernek internetten ulaşılabilecek olan uluslar arası sivil havacılık tıbbı kuruluşları arasında “Turkish Aerospace Medical Association (TAMA)” adıyla yerini aldı. Derneğin Türkçe internet sitesindeki (www.hvtd.org) manifestosunda, “askeri havacılığımızın kurumlaşmış havacılık tıbbı desteğine karşın, sivil havacılığımızda bir dizi tıbbi zafiyet unsurları bulunduğu tesbiti ve bunlara çözüm önerileri getirme misyonu” ile yola çıkıldığı ifade edildi. Web sitesindeki Bülten’de havacılık tıbbının güncel konularında özgün bilimsel yazılara, görüşlere, tercümelere yer verilerek konuya aşina olan ve olmayanlara güncel bilgiler sunuldu. Dernek, THY gibi sivil havacılık kuruluşları, Ulaştırma ve Sağlık Bakanlıkları ile, pilotlar Derneği (TALPA) ile görüşmeler yaparak, medyada ve çeşitli bilimsel toplantılarda konuyla ilgili mesajlar vererek misyonunu yerine getirmeye çalıştı. Yakın zamana ait sivil uçak kazalarında gözlenen tıbbi unsurların vurgulandığı yorum yazıları ilgili kişilere ve üyelere gönderildi. 2004 yılı başında üye sayısı 77 oldu.
Dernek 2002 ve 2004 yıllarındaki genel kurulları vesilesiyle uçuş doktorlarının duayenlerinden İlhan Cankat, Tahsin Hepgüler, Rıdvan Ege, Vahyi Şenel, İlhan Uğurtaş, Orhan Toydemir, Necati Kölan, Hamit Ziya Gökalp, Asım Şermet, İsmet Bilgin, Mecit Kurter, Kamuran Karagülle, Nafiz Akalın, Nurhan Aydınalp, Cebbar Dengiz, Atilla Malkoç, Yaşar Payas, Çetin Aslan, Cudi Canoruç, Sait Değer ve Naci Aker’i toplantılarına davet etti; icabet edenlere birer plaket verdi. Dernek, ilgili kurum ve kuruluşların talebi ile sivil uçuculara seminer ve konferanslar verme, uçuş doktoru kursları tertipleme, dergi çıkarma, bilimsel kongre düzenleme gibi hedefler doğrultusunda çalışmalarına devam etmektedir.
Tarihten Geleceğe Ümit ve Beklentiler:
Türkiye’de havacılık tıbbının tarihçesiyle ilgili olarak yukarıda söz edilen kişi, kurum ve olayların hemen hepsinin Hava Kuvvetleri, Eskişehir Hava Hastanesi ve GATA çevresinde olduğunu, yani Türk havacılık tıbbı tarihçesinin maalesef sadece askeri havacılığımızı kapsadığını söylemek abartı değildir. 1929’da başlayıp 1986 sonrası ivme kazanan ve bir çok ülkeye göre ülkemiz havacılık tıbbını daha iyi konuma getiren gelişmeler gurur verici olsa da, 2000’li yılların sivil havacılığında bu alana gönül vermiş kişileri pek de tatmin etmeyen bir tablo vardır. Bundan sonrası için dilek ve beklentiler şunlardır:
1. Üniversitelerimizin Havacılık Yüksek Okullarında ve Tıp Fakültelerinde Hava ve Uzay Hekimliği Bilim Dalları açılması, YÖK’e bağlı Havacılık Üniversitesi, Ulaştırma Bakanlığı’na bağlı Sivil Havacılık Kurumu, TSK’da ise Havacılık Akademisi kurulması,
2. Sivil havacılığımızda pilotaj muayeneleri için yetkilendirilmiş hastanelerin “Aero Medical Center” niteliğine kavuşmuş olması,
3. Ulaştırma Bakanlığında havacılık tıbbı kadrolarının ve bir sağlık otoritesinin bulunması,
4. Büyük bütçeli kamu veya özel sivil havacılık kuruluşlarının (THY, THK) kendi havacılık tıbbı ünitelerini oluşturmaları,
5. Havacılığın sadece teknik bir iş olmadığı, insan faktörünün yaşamsal önemde olduğu bilinciyle, farklı kurumların bilimsel bir rekabet içinde çalışmalar yapmaları, kongreler tertiplemeleri, dergi ve kitaplar yayınlamaları...
1002 senesinde Horasan’da İmam Cevheri isimli Türk gencinin Ulu Cami kubbesinden tahta kanatlarla uçma denemesi yaparken yere çakılmasından, uzaya açılma planlarının yapıldığı bugüne geçen bin yılda uçuş sevdasıyla paha biçilmez hizmetler yapmış, adı bilinen ve bilinmeyen kişiler arasında Türk havacılığına tıbbi yönden hizmetleri olanlar da vardır; tarih onları da unutmayacaktır.
Havacılık Tıbbı Konularında Yayınlanmış Türkçe Kitaplar:
- Havacılık Hijyeni. K. Gözmen, M. Şahinbaş, A. Koryak, F.Yakal, S. Tosun, H. Meriç, S. Balaban, İ. Oykam, N. Sayman, C. Duman. Eskişehir, 1949.
- İnsan Performansı ve Limitleri. Anadolu Ü. Sivil Havacılık Yük.Ok. yayını. (JAA- Jeppesen tercümesi) Hazırlayanlar: Coşkun Zaim, Muzaffer Çetingüç. Eskişehir, 2001
- Dalgıçlık ve Uçuculukta Otorinolarengoloji. Doç.Dr. Faruk Ildız. KBB.Hastalıkları ve Baş Boyun Cerrahisi. Editör: Onur Çelik. Turgut Yayıncılık, İstanbul 2002. s.1081-92
- Sualtı ve Havacılık Açısından KBB Hekimliği. M. İbrahim Hızalan, Faruk Ildız. KBB Hastalıkları ve Baş-Boyun Cerrahisi. Editör: Can Koç. Güneş Kitabevi, Ankara 2004. s.1365-91
Kaynak: Havacılık Tıbbı Derneği / http://www.hvtd.org/htm/tarihce.html www.havaciyiz.com