Çanakkale'den İstanbul'a çalışmaya geldi. Karaköy'de bir torna atölyesinde iş buldu. Geceleri de çalıştığı atölyede yatıyordu. Sokak fotoğrafçısı Osman Kurt ile bu dönemde tanıştı. Kurt, Şişli'deki resmi dairelerin çevresinde fotoğraf çekiyordu. Akşamları fotoğraf makinesini bırakabileceği bir yere ihtiyacı vardı. Canpolat, makineyi kendisinin kaldığı atölyeye bırakabileceğini söyledi. Bir süre sonra Osman Kurt'tan fotoğraf çekmeyi öğrendi.
İşten çıkarılınca Unkapanı'ndan 850 liraya bugün hâlâ kullandığı fotoğraf makinesini aldı. Fotoğraf çekmeye Karaköy'de Bankalar Hanı'nda başladı. Resmi daire önlerinde siyah beyaz vesikalık fotoğraf çekti. Daha sonra orada aynı işi yapanlar çoğalınca 1963 yılında Bakırköy'e geldi.
Bakırköy Adliyesi yakınlarında İstanbul Caddesi'ndeki Çavuşoğlu Pasajı'nın önünde çalışmaya başladı. 40 yıla yakın bir süre burada fotoğraf çekti. Son yıllarda gözleri görmüyor. Ama gözlerinin görmeyişi onun işini yapmasını engellemiyor. 81 yıllık Alman yapımı körüklü fotoğraf makinesiyle fotoğraf çekmeye devam ediyor.
HAKKINDA YAZILANLAR
Körüklü Hıdır amca dijital makinelere karşı GÜNİZ ACAR Aktüel 25 Ekim 2004
Dijital fotoğraf makinelerinin icad olmasıyla fotoğrafçı sayısında da patlama oldu. "Artık fotoğraf çekilmiyor, yapılıyor" diyerek hayıflananlar, fotoğraf sanatının geleceğinden kaygılı. Zamanla yarışılan bir çağa yakışanın dijital makine olduğunu savunanlara ise son cevap Bakırköy'de körüklü makinasıyla 40 yıldır vesikalık çeken Hıdır amca'dan geldi: "bunun yerini hiçbir şey tutmaz!"
"Teknolojiye meydan okumak nasıl bir şey?" sorusuna en güzel cevap, kırk yıldır elinden eksik etmediği fotoğraf makinesiyle "Hıdır Canpolat"tan gelecektir. Körüklü makinesini 1963 yılında Bakırköy'e kuran 71 yaşındaki Canpolat, o günden beri vesikalık fotoğraf çekiyor. Fotoğraf çekmeye Karaköy'de Bankalar Hanı'nda başlamış. Daha sonra emektarını sırtlayıp Bakırköy'ü mesken tutmuş. "Dünyanın öbür ucuna gidip bu işi yapsam da aç kalmam derdim hep, yanılmadım" diyor, Hıdır Canpolat. O yıllarda günde otuzdan fazla vesikalık fotoğraf çekiyormuş. Şimdi rağbet var mı, diye soruyoruz. Biraz buruk konuşuyor: "Kırk yılda bir, hatıra olsun diye çektirenler oluyor. Herkesin elinde bir makine artık. Ama ben size söyleyeyim; aslında bu eski makinelerin yerini hiçbiri tutmaz." Sohbet ederken, bir yandan da gelip geçen ilgi gösteriyor mu, diye çevreyi kolaçan edince, Hıdır Amca'nın mahzunluğunu daha iyi anlıyoruz. Çünkü en fazla şöyle bir göz ucuyla bakıp devam ediyorlar yollarına.