Biyografi Ara!

Binlerce biyografi keşfedilmeyi bekliyor

Hazım Oktay Başer

emekli vali

Sayfayı paylaş
İlgili Kategoriler
Hazım Oktay Başer
Hazım Oktay Başer
emekli vali

1937 yılında doğdu. 1959 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni bitirdi. Çamlıdere, Şabanözü, Bozova kaymakamlıkları, Kars vali yardımcılığı, Emniyet Genel Müdür yardımcılığı ve Konya valiliği yaptı. Emekli olduktan sonra Milli Gazete genel müdürlüğü yaptı. 1985-1991 yılları arasında PTT genel müdürlüğü yapan Emin Başer'in ağabeyidir.

1 Haziran 2009 tarihinde İstanbul’da vefat etti.




HAKKINDA YAZILANLAR

“Vali Amca” 

Birçoğunun “Vali Amca” dediği Hazım Oktay Başer’le, 1940’lardan bugüne, Türkiye’yi konuştuk.. Milli Selamet Partisi (MSP)’nin Konya’da gerçekleştirdiği tarihi ‘Kudüs Mitingi’nde neler yaşadı? 27 Mayıs 1960 darbesinde neredeydi? Valiliğinin sonunu getiren 12 Eylül darbesi hakkında ne düşünüyor? Milli Görüş Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan ve Milli Gazete ile nasıl tanıştı?. 28 Şubat Postmodern darbesinde Başbakanlık’ta verilen iftar yemeğine katılanlar arasında bulunan ve “şeyh” olarak gazetelere resmi basılan “gizemli vali” Hazım Oktay Başer’le hayatını, yaşadıklarını ve yarını konuştuk.. Şimdi sizleri “Vali Amca”nın sürükleyici anlatımıyla baş başa bırakıyorum.. 

Çocukluk yıllarınızdan başlayalım.. Nasıl bir çocukluk geçirdiniz?

Ortaokul son sınıfa giderken babamı kaybettim.. Babamdan bağlanan maaşla eğitimimi yaptım.. Günde bir öğün yemek ancak bulabilirdik.. Annem çok ezilirdi, bize gereği gibi bakamadığı için. Biz o zor günlerde annemize destek olduk.. 1955’te Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne girdim, 1959’da okulu derece ile bitirdim.. 

Çok geçmeden 1960’ta darbe oluyor.. Siz o zaman neredeydiniz?

Darbe sırasında, İstanbul’da maiyet memurluğu sınavındaydım. Okulu dereceyle bitirdiğimden istediğim yere staj için gitme hakkım vardı, gönderdiler. 2 yıl staj yaptım. Ardından da ilk olarak 1963’te Ankara Çamlıca’da kaymakam görevine getirildim. 3 yıl kaldıktan sonra valiyle ters düştüğüm için Çankırı Şabanözü kazasına sürgün gönderildim. 6 ay sonra da Urfa Bozova’ya gönderdiler. Çoğu “Bozova’ya gitme, orası Kürt” dedi. Ben de “Hizmet etmek istiyorum, varsın Kürt olsun, Müslümansa kardeşimdir” dedim ve bölgeye gittim.. 

“KÜRTLER KARDEŞİM”

Kürtleri farklı görmediniz?

Müslüman değil mi? Kardeşiz.. Bozova halkıyla o kadar kaynaştık ki; 2 yıl görevli olduğum halde 4 yıl kaldım.. Oysa İlk gittiğimde sokakta gezerken bana selam bile vermiyorlardı.. Yol değiştiriyorlardı.. Halk kaymakam ve devlet memurlarından adeta kaçıyordu.. Selam veriyordum, yolunu değiştiriyorlardı..

Nasıl aştınız bu durumu?

Makamımda oturmuyor, sık sık çıkıp dolanıyordum, kapıda bekleyenlerin derdi varsa çağırıp sorununu çözüyordum.. Meğer memurlar, bizden önce çıkar sağlayamadıkları kimselerin işini yapmazlarmış.. Sorunlarını çözdüm, onlara namaza gittim, çay içtim, sohbet ettim.. Sonunda köylere gittiğimde, bütün köylü beni karşılamaya başladı.. Sıraya giriyorlardı. Hepsine tek tek sarılıyordum.. (Gözleri doluyor) Hatta, “Bu kaymakam bizden iğrenmiyor.. Bizim gömleğimizin kirine bakmadan bize sarılıyor” demişler kendi aralarında..

Mesela bir kadın doğum yapacak, haber gelince, kaymakamlığın jipini gönderip hastaneye yetiştirmeye çalışıyordum. Devletin arabasını halkın hizmetine sundum.. Benden önce jandarmalar bölge halkına çok baskı yapmışlar. Karakol komutanına dedim ki, “Bundan sonra hiçbir kimseye karakolda acımasız davranılmayacak.”

Memurların baskısı var mıydı?

Bazı görevliler, çıkar sağlayamıyorsa, karakola çağırıp dayak attırıp evine göndertiyor, veya karakolda birkaç gün uykusuz bırakıyorlardı.. Bu şikayetler gelince komutanı uyardım.. “Bu tür şikayetler duymak istemiyorum” dedim.

Köyün ortasında otururdum, karakol komutanı başçavuş yanıma gelirdi.. Halkın içinde görüşürdük.. Asker otorite ister, bunu sağladım.. Emir vermezseniz o size emir verir.. 

KUR’AN EĞİTİMİ YASAKTI

1937 doğumlusunuz ve dini bilginiz muhteşem.. Dini eğitiminizi nasıl aldınız?

Babam rahmetli 6 yaşındayken Kur’an öğrenmem için kursa yazdırdı ama kurslar yasaktı.. Devletin kendine ait olan birkaç kursu vardı.. Kur’an kursu yasaktı.. Mahalle aralarında kurs açılamazdı.. Mesela mahallemizde yaşlı bir kadın vardı. Biz birer birer gider ders alır, birimiz çıkmadan birimiz giremezdik.. Anlaşılırsa, ceza vardı.. Kurs olduğunu anlayınca sürüm sürüm süründürüyordu.. 

Ezanı hatırlıyor musunuz?

Hatırlıyorum.. “Tanrı uludur, Tanrı uludur”du.. Hocalar mecbur okuyordu, ekmek parası.. Ama içinden gelmiyordu.. 6 yaşında iken camiye giderdim, hocalar kan ağlayarak okurlardı Türkçe ezanı.. Devletle halk arasında dini bakımdan uçurum vardı.. O dönemde İslam’ın ızdırabını, Müslümanların sıkıntısını gördüm.. ‘Müslümanım’ diyorsun fakat gençlere dini bilgi veren hiçbir kurum yok.. Cenazeleri kaldıracak adam yok.. 

Kardeşleriniz ne yaptı?

Kardeşlerimden biri PTT Genel Müdürüydü (Emin Başer). Turgut Özal Cumhurbaşkanı iken çağırdı, kendine danışman yaptı.. Özal vefat edince, Süleyman Demirel ısrar etti “kal” diye ama ben kalmasını istemedim.. 

Neden istemediniz?

Demirel’le uyuşamıyordum.

Demirel’le görüştünüz mü?

Ben Isparta’nın Atabeyli kasabasında kaymakamlık yaptığım için Demirel de İslamköylü olduğu için görüştük.. Bir anlamda onun kaymakamlığını yaptım.. Ailesini tanırım..

Demirel’in “Başörtülüler okumak istiyorsa Arabistan’a gitsin” sözleri sizi şaşırttı mı?

Demirel politika adamı, onun söylediklerini ihtiyatla karşılıyorum.. Boş da olsa aynı lafları konuşur.. Kafası öyle.. Ailesini tanırım, köylerine gidip gelirdim.. 

Demirel’i sevmeseniz de sanıyorum onun yöresinden evleniyorsunuz..?

Evet, Isparta’dan evlendim..

Demirel’in eniştesi oldunuz yani?

Evet, eniştesi oldum.. 

Valiyken görüştünüz mü Demirel’le?

Hayır, içimde bir soğukluk vardı.

Turgut Özal’la nasıldınız?

Özal’la aram iyiydi, sık sık görüşürdük, hem onunla hem de Korkut Bey’le..

ERBAKAN’LA VALİ İKEN KUCAKLAŞTIK

Valilik göreviniz nasıl başladı?

İlk valilik için Kars’ı önerdiler.. Ben de ailemi toplayıp sordum, ailem kararıma saygı duydu. Eşime de sordum, eşim “Sen bilirsin” dedi.. 

Sonra valilik dönemi başlıyor galiba..?

Evet, ilk olarak Kars’ta vali muavini olarak başladım.. Hanımın da tayinini yaptırdım. Kars’ta vali muaviniydim, en gençleri ben olduğum için konukları ben karşılardım.

Sonra..Vali bir gün, “Benimle Ankara’ya gelir misin?” dedi. “Görevim ne olacak?” dedim, “Emniyet Genel Müdür Muavini” dedi.. “Gelirim” dedim. Yine hanımla istişare ettim ve karar verdik.

Ankara’da 1972’de genel müdür muavini olarak göreve başladım. 2 yıl bu görevi yaptıktan sonra beni Konya Valiliği’ne tayin ettiler. 

Milli Görüş Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan’la nasıl tanıştınız?

1971’de Kars’ta vali muavini iken Milli Nizam Partisi (MNP) kuruldu, kısa süre sonra 12 Mart Muhtırası’yla kapatıldı. Parti kurulunca zaten gönülden bağlanmıştım. Parti kapatılınca Ankara’ya geldim. Oğuzhan Bey (Asiltürk) ve arkadaşlarını gördüm, Hoca’yla tanışmak istediğimi söyledim. Bana, Hoca’nın evinin etrafının istihbaratçılar tarafından çevrili olduğunu ve girip çıkanların not edildiğini söyledi. Ben de, “Olsun, bir kez daha not etsinler” dedim. Çünkü daha önce de fişlenmiştim. 

Hoca’ya telefon açtılar, “Gelsin” demiş, gittim.. Bir vali olarak yanına gitmem Hoca’yı duygulandırdı, ayağa kalkıp beni kucakladı. “Hocam, Allah ve Resulü’ne bağlı kaldıkça size bağlı kalacağım” deyip elini öptüm. Duygularım aynıdır. İlk günkü gibi Hocam’a karşı aynı saygı ve heyecanımı taşırım. 

KUDÜS MİTİNGİNE DESTEK VERDİM

Konya Valiliği ve meşhur Kudüs Mitingi’ne gelelim; mitinge itiraz etmediniz mi?

Hayır asla. Bilakis teşvik ettim, mitingi hazırlayanlar arasındaydım, değil itiraz etmeyi…

Çekinmediniz mi?Hayatımda hiç koltuğa yapışmadım. “Beni görevden alırlar” falan demedim. Çünkü o zaman o miting yapılmalıydı. O zaman Hoca çok güzel bir konuşma yaptı. Belki de Konya tarihinde böyle bir miting görmedi. Belediye Başkanı Mehmet Keçeciler ve ben katılımı teşvik ettik, yardım ettik. Mitingde de Hoca’nın yanında yer aldım. Çünkü o zaman o mitingin yapılması gerekiyordu.

Keçeciler bir gazeteye verdiği açıklamada mitinge itiraz ettiğini söylemişti..?

Keçeciler’in ayağı yere tam basmadı, o beyanatı, gördüğü baskının altında, yerini koruma ve siyasi yatırım için yapmış olabilir.

Pek çoğu İstiklal Marşı’nda ayağa kalkılmadığını öne sürüyor, siz o günü yaşadınız. Olayın aslı nedir?

İstiklal Marşı okundu. Konya tarihinde böyle kalabalık miting yok. Zaten millet ayaktaydı. Oturmadı ki ayağa kalkmayan olsun, sadece bir grup duyamadığı için tavır alamamış olabilir. Ayağa kalkılmadığı iddiası tamamen uydurma. 

O dönemde gerçekleşmiş olan İran İslam Devrimi’yle bu mitingin bağlantısını kuranlar var, bu ne kadar gerçekçi?

Bu da tamamen uydurma. Öyle bir endişe yoktu.

Bir hafta sonra olan darbe (12 Eylül) ile alakası var mı?

Hiçbir alaka yok.

Darbe sizce neden yapıldı?

Bunun cevabını söylemeyeyim. Ama tamamen koltuk davası.

Kan akıyordu ama?

Bu darbe yapmayı gerektirmez ki, aynı polis, aynı asker, aynı birlikler… Ne değişti de 12 Eylül sabahı her şey bitti? Darbe olmasaydı da sivil irade bunu önleyebilirdi. “Darbe ile birlikte sorunlar bitti” demek yanlış.

Sizi nasıl etkiledi darbe?

1980 ihtilali olunca beni merkeze aldılar. Tam maaş alıyorum, oturuyorum, ama boş duruyorum. Bu benim içime sinmedi, “Boşuna para alamam” dedim. 20 yılı dolduran emekli olabilir, denince ben de emekliliğimi istedim. Genç yaşta vali olmuştum..

HOCAM EMREDİNCE MİLLİ GAZETE’NİN YOLUNU TUTTUM

Milli Gazete ile yollarınız nasıl kesişti?

Valilikten emekli olunca, Ankara’da dükkan açmıştım. Ticaretle meşgul oluyordum, bu arada Erbakan Hoca cezaevindeydi, 1983’te çıktı.. “Geçmiş olsun” demek için düşünürken, telefon çaldı. Arayan Erbakan Hoca’nın kalem müdürü Mahmut Bey’di. Gittim, elini öptüm, geçmiş olsun dedim. Hoca bana, “İstanbul’a gidiyorsun, Milsan, Milli Gazete ve Yeni Devir’e yönetici olacaksın” dedi. Üç gün var 1 Mayıs’a. Bir elimde hanım, bir elimde bavul, geldim. Hayatım boyunca Hocam’a tam itaat ettim. Bununla da iftihar ettim. 1 Mayıs 1983’te Milli Gazete, Milsan ve Yeni Devir gazetelerinin yöneticisi olarak göreve başladım. 22 yıl genel müdürlük yaptım. Kaymakamlık, emniyet genel müdür vekilliği, valilik... Hepsi 20 yıl, Milli Gazete’de ise 22 yıl geçti.

ERDOĞAN’DA LİDERLİK TEMAYÜLÜ VARDI

Milli Gazete İstanbul’da, tabii şimdi başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan da Refah Partisi İl Başkanı idi, hiç görüşür müydünüz?

Tayyip Bey gider gelirdi.. Ben de ona gider gelirdim. Ben o zaman hep; “Bu, ilerde baş olmak ister” derdim. Yapısında “baş” olmak temayülü vardı.

Şimdi nasıl görüyorsunuz? Başarılılar mı? 

Cenab-ı Hakk takdir etmiş başa koymuş. Bize düşen ona hayırlı hizmetler yapması için dua etmektir, aleyhine konuşmak değil.