Biyografi Ara!

Binlerce biyografi keşfedilmeyi bekliyor

Hatem Kasadar

Gömlekçi Hatem

Sayfayı paylaş
İlgili Kategoriler
Hatem Kasadar
Hatem Kasadar
esnaf, politikacı

HAKKINDA YAZILANLAR

Gömlekçi Hatem
Bekir Sıddık Soysal

Zanaatını sanat zeminine taşımış, Erzurum’un maruf terzilerinden. Merhum aynı zamanda, siyasi (Millet Partisi yönetimlerinde belirleyici rol sahibi ve aynı zamanda liderleri Osman Bölükbaşı’nın değer verdiği, dostlukla tavsif ettiği bir partiliydi ) ve münevver çevrelerin itibar ettiği bir halk bilgesi idi. Malumat, muhakeme, hafıza ve kavrayış kabiliyeti yüksekliği ve mizah ehli muzip hoşluğu, yiğit duruşlu mühib edası ile çevresinde daima saygı ve alâka görürdü. Gün görmüş bir ailedendi. Trajedi ve çile ile yoğrulmuş bir ömür ve tekemmül etmiş rind şahsiyet. Gözlerindeki fevkalâde şaşılık sebebiyle halk arasında Kör Hâtem diye de anılırdı.

Hatem Emi ile onun keskin zekâsını, muhakeme kabiliyetini ve idrak mükemmeliyetini en veciz şekilde vurgulayacak iki hatıra:
İlki, Gürpınar Sinemasına; Hatem Emi, Necati Fazıloğlu, Çetin Baydar ile beraber mahiyetini bilmediğimiz bir filmi seyretmek niyetiyle gidiyoruz. Filmle ilgili tek referans, Çetin Baydar'ın filmin yönetmeni hakkındaki - Fransız Yeni Dalga Sinemasının ünlü yönetmenlerinden François Truffaut- kanaatiydi.

Fahrenhait 451 (Afişlere yansıyan ismiyle "Değişen Dünyanın İnsanları") ismiyle de merakınızı celbetmişti . Sinemanın önünde önceki seansın dağılmasını beklerken Necati, içeriden çıkan iki tanıdığa "film nasıldı?" diye sordu. Onlar da "sıkıldık çok kötüydü, gitmeyin" ikazında bulununca cevabın muhatabı "gelin gidebiliriz" diye muzipçe bir tavır ile tersinden müsbet kanaate vardı .
Doğrusu filmi soluksuz seyrettik. Sonrasında filmin tesiri ile Hemşin Pastahanesi 'ne kadar sessizce yürüdük.

Çetin, Hatem Emi'nin kanaatini sorunca, onun zekâsı ve değerlendirme kabiliyeti ile ilgili emniyetimize rağmen hepimizi şaşırtan derinlik ve ihata taşıyan açıklamaları ile mest olmuştuk.

Yine bir gün memur sendikalarının da kurulması yönündeki kamuoyu oluşturma kampanyalarının yoğun olduğu bir günde, bizim de bu fikre meyyal olduğumuzu görünce, "Oğlum, devlet memurdur. Onunla tecessüm eder" diye unutamayacağımız bir bilgelik vasfı göstermişti. Bu kanaatimce veciz bir devlet tarifiydi.

Yavuz Akpınar üniversitede, ben de Erzurum Radyosunda görevliyim. Beni aradı ve yanında iki Macar Türkolog'dan bahisle, acele bir meddah bulmamız gerektiğini söyledi. Ben de "üniversitede Behçet Mahir var ya" dedim. Onu otantik bulmadıklarını söyledi. Hatem Emi'ye gidelim o bir çözüm yolu bulur dedim. Emi'nin dükkânında buluşmak üzere sözleştik. Ben daha yakında olduğum için erken vardım. Konuyu açınca, bildiği bir kimse olmadığını, adamların Behçet Mahir'le ilgili tesbitlerinin de doğru olduğunu söyledi. "Emi sen bize nisbetle Erzurum'un meşhur meddahlarının birçoğunu dinlemişsindir. Hatırlayabildiğin bir iki hikâye vardır, anlat boş dönmesinler" dedim. Bana kızdı, konuyu kavrayamadığımı söyledi." Ben hikâye bilmem. Kaldı ki adamlar ta Avrupa'nın ortasından kalkıp gelmişler. İşlerinin şuurunda olan bu insanlar boş dönmesin diye, alelade, içi boş şeyler nasıl teklif edilebilir." dedi.

Sonra Yavuz, beraberinde iki misafiri ile geldi. Adamlar, hemen ses cihazlarını terzi masasının üstüne heyecanla kurdular. Ben Yavuz'a sessizce, Hatem Emi'nin söylediklerini aktardım. Yavuz, Hatem Emi'yi ikna etmeye çalışırken Macarlar bir olumsuzluk olduğunu fark ettiler. Adamların yüzlerinde beliren derin hayal kırıklığı, karşısında şöyle bir çözüm teklif etti: "Ben hikâyeci değilim. Sizin talebinizi karşılayacak seviyede pek hikâye de bilmem, ama size tanıdığım, Erzurum'un meşhur meddahlarından Gez Mahalleli Hafız Mikdat'ı anlatabilirim" dedi.

Bir taraftan Mikdat Efendiyi tasvir ederken, diğer taraftan ondan dinlediği bir Köroğlu kolu üzerinden Köroğlu tiplemesi tasvirini romanesk bir paralellikle anlatmaya başladı.

Hikâye tipolojisi ile anlatıcı tipolojisini, olağanüstü bir tahlil kabiliyetiyle eşleştirip, karakter, tip, duruş ve davranış benzerlikleri üzerinden bir kurgu akışı sağladı.

Biz dahi fevkalade etkilenmiştik. Ancak misafir araştırmacılar önce sessiz bir heyecan ve coşku ile birbirlerine sarıldılar, akabinde de yere oturarak adeta gözden kayboldular.

Macar Türkologlar, "düşündüğümüzden öte bir kayıt elde ettik" diye memnuniyet ve minnet hissiyatlarını dile getirerek sevinç içinde vedalaşıp ayrıldılar.

Biz ise; Hatem Usta'nın zuhurat kabiliyetinin şaşkınlığı içinde, adamların alıp götürdükleri ses kayıtlarını kendimiz için kopyalamayı akıl edememiştik.

Terzi dükkânında bize kendi çocukluğunun ve ilk gençlik yıllarının Erzurum'unu bir şehir ve kültür tarihçisi, bir romancı müktesebatı ile adeta bizatihi yaşattı…

Onun sohbetlerinde sistematik olarak bir ders ve seminer disiplini içinde; Erzurum'un eski ihtisas çarşılarını, o çarşıların içini dolduran ruh cevherini, ahi yapılanmasını, töresini, mekteb vasfında ustalarını, meslek asabiyeti, dükkân komşuluğu ve usta-çırak münasebetleri ile bir orta sınıf profilini, âlimane vasıfla anlatırdı.

Şehrin sofra kültüründen; şehrin tadı olan aşçı dükkânlarından ve işinin ehli maruf aşçılar ile düğün, cenaze ve her türlü toplu ikramlar için çalışan serbest aşçı ailelerden, ayrıca bir esnaf kesimi olarak söz ederdi.

Diğer yandan şehrin ruhu mesabesindeki Erzurumlu tipini oluşturan; kanaat önderlerini, ahalinin mümin karakterini pekiştiren cami ve tarikat ahvalini, ilmi ve mehabetiyle halk nezdinde itibar kazanmış hocaları, veli şahsiyetleri, şehrin sesi mesabesindeki hafızları, aşıkları, türkü icracılarını, kıssalar üzerinden hayata istikamet veren meddahları öğrendik.

Delikanlılık meşrebini; yiğitlik vasfı, erkeklik duruşu, digergamlık ve asabiyet duyguları tesis eden insanlar üzerinden vurgulardı. Bütün bu sohbetlerde; bütünüyle şehri var eden iradeyi yansıtan tesbitler i, hayret ve hayranlıkla dinlerdik.

Bir de küçük guruplar halinde; Cumhuriyet Caddesinden aşağı, Paşalar Yokuşundan yukarı, oradan Köşke doğru gece yürüyüşlerimizde o maruf, parıltılı sohbetleri yanında lirik bir eda ve kendine has bir üslupla söylediği türküleri de hala kulaklarımda yankılanıyor.