Hasan Gürpınar ressam, heykeltraş karikatürist, şair
27 Ocak 1954 tarihinde Kayseri’nin Tomarza ilçesinde doğdu. Babası Hüseyin Bey, annesi Şerife Hanım'dır. İlkokula Tomarza’da başladı. Babasının tayini çıkınca Kayseri’de İstiklâl İlkokulu’na devam etti ve burayı bitirdi (1962). Ortaokulu Kadı Burhanettin’de (1969), liseyi çeşitli sebeplerle uzatarak Kayseri Lisesi’nde (1974) tamamladı. Liseden sonra tabelacılık yaptı. Daha sonra babasının en büyük arzusunu gerçekleştirerek Gazi Eğitim Enstitüsü Resim Bölümü'ne girdi (1977). Siyasi sebeplerden dolayı son sınıfta Bursa Eğitim Enstitüsü’ne geçerek buradan mezun oldu (1980).
Öğretmenlik hayatına Siirt’in Eruh ilçesindeki Fındık Ortaokulu’nda başladı ve aynı yıllarda Eruh Halk Eğitimi Müdürlüğüne'de vekalet etti (1981). İstanbul Polis Koleji’nde (1986-1993) yedi yıl çalıştıktan sonra Kayseri’ye döndü.
Kayseri’de sırasıyla Kayseri Merkez İmam Hatip Lisesi’nde (1993-1999), Fevzi Çakmak Lisesi’nde (1999-2002, 2001-2002 Eğitim-Öğretim yılında Güzel Sanatlar Lisesi’nde olmak üzere), Kayseri Lisesi’nde (2002-2006) çalıştı. Eskişehir Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde lisans tamamladı (1996). Kayseri Lisesi’nden emekli oldu (2006). Evli ve Hüseyin, Elif, Ayşe isimlerinde üç çocuk babasıdır.
HAKKINDA YAZILANLAR
HASAN GÜRPINAR
Sanat, edebiyat ve spor alanlarında çalışan Hasan Gürpınar, çok yönlü bir sanat adamıdır. İlk resim çalışmalarını babasının yanında yaptı. İlkokula giderken tiyatroyla da ilgilenmeye başladı. Usta tiyatrocu ve ressam Ümit Akkartal ile ressam Faik Gürbüz’den ders alarak kendisini geliştirdi. Lise yıllarında güreş de yaptı, Türkiye genelinde 48 ve 52 kilolarda başarılı sonuçlar alarak dereceye girdi; ayrıca, ülkemizi özel bir müsabakada temsil etti. Kayseri Lisesi’nde resim öğretmeni Nurşen Özdamar’ın da etkisiyle resim çalışmalarında aşama kaydetti. Liseden sonra Kayseri Şehir Tiyatrosu’nda Emin Olcay’ın dekoratör yardımcısı olarak çalıştı (1974).
Gazi Eğitim Enstitüsü Resim bölümüne girince, o yıllarda karikatür çalışmalarına ağırlık verdi. Çaylak Mizah Dergisi’nde çalıştı. Hoca Nasrettin Mizah Dergisi’ni 3 sayı çıkardı (1980). Hoca Nasrettin mizah dergisinde İncili Çavuş tiplemesini yaptı. Daha sonraki yıllarda iki eşek arasında geçen diyalogu karikatürize ederek Eşekçe başlığı altında Ankara’da çıkan “Milliyetçi Çizgi” dergisinde çizmeye başladı. Bu tiplemeler Kayseri’de çıkan yerel gazetelerde hâlen yayımlanmaktadır.
Kayseri’de bir yerel televizyonda “Sanat Akşamları” adlı bir kültür-sanat programını hazırlayıp sundu (2002-2005). Kon-Kafe’yi bir kültür-sanat merkezine dönüştürerek, sanatın halkla buluşmasında emek harcadı. Kültür-edebiyat dergisi Mavi Sürgün’ü üç sayı çıkardı (2006). Ankara’da karma (1980), Kayseri’de üç şahsi (1997,1998, 2010) Nevşehir’de de bir sergi (2010) açtı.
Şiirlerini henüz kitaplaştırmamasına rağmen iyi bir şairdir. Şiirleri Anasam Anadolu (2002-2004), Yeniden Diriliş (2004-2006), Mavi Sürgün (2006) dergilerinde yayımlandı. Şiirlerinde aşk, sevgi, güzellik, tabiat ile şahsî duyarlılıktan memleket gerçeklerine kadar pek çok konuyu serbest tarzda işlemektedir.
Hasan Gürpınar Sanat Atölyesi’nde çalışmalarını sürdürmekte ve sanata ilgi duyan yetenekli gençleri yetiştirmektedir.
Kayseri’nin sanat çehresine yön veren değerlerin başında gelen Hasan Gürpınar, sanat çizgisindeki istikrarı bozmadan emek harcamaya ve yeni eserler üretmeye devam etmektedir.
HAKKINDA YAZILANLAR
HASAN GÜRPINAR Nurhal Kumsuz
Onu ilk kez gören kimse; sanki tanıyormuş ya da daha önce görmüş gibi bakar, sonra hâtırlar: Siyah gözleri, esmerliği, kıvırcık saçları ve gevşek bıyıkları ile Müslüm Gürses’e benzer. Ancak, mizaç bakımından kimseye benzemez.
Çok yönlü sanatçı kişiliğiyle dostlarının hayatını da kendisininki gibi renklendirir. Onun bulunduğu ortamda huzur iklimi hüküm sürer.
Hayatın ya da insanın kötü taraflarına takılıp kalmaz. Gönül rüzgârında savrulan ince rûhu, her şeyi içinde güzelleştirerek; ağzından sâkin ses tonuyla tane tane dökülen kelimeler aracılığıyla konunun bütün özelliklerini ve ayrıntılarını muhataba net bir şekilde ulaştırır.
Hayallerin ve umudun canlılık kazanmasında kültürü, bakış açısı ve ifâde tarzı ile ilâç etkisi yapar. Hayatın her alanına uygulanabilecek başarı prensipleri ve mutluluk reçeteleri var. Katı gerçeklere uyum sağlar, yeni kaynaklara yönelir. Yararlılığı keşfederek gerçekleştirmede adeta “kişisel gelişimin” insan versiyonu. Gözleri hiçbir zaman soğuk veya sert bakmaz. Asla öfkelenmez. En elektrikli havada bile sükûnetini korur. En ağır sözleri dahi dostâne ikazdan ibarettir.
Rûhî dayanağının sağlamlığı aksiyon adamı oluşundan kaynaklanıyor. Bir şey yapılacağı zaman uzun uzun düşünmez, ne yapılacağını bilerek hemen harekete geçer. Tam bir görev adamı. “Bir fincan kahvenin kırk yıl hatrı” olduğunu bildiğinden bu geleneği sürdüren nadir insanlardan. Kahvenin ve kahve içerken yapılan keyifli sohbetin mâzi olmadığını göstermeye çalıştığından onu tanıyıp da Türk kahvesini içmeyen hemen hemen hiç kimse yoktur. Çayı küçük ve ince belli bardakla yudumlar. Sigarayı bıraktığından beri nargile tiryakiliği başladı. Kendisinden söz ederken bile bir insanlık dersi verir. Hâtıralarını anlatanlar, genellikle ayrıntıları kendilerine göre düzenlerler; ancak Hasan Gürpınar, hâtıralarında bile başkalarını ön plâna çıkaran bir gönül ehli.
Eğitimci, ressam, şair, sporcu. İş alanlarını genişleten bir girişimci. Sosyal hayatta yönlendirici. Dostlarının gönüllü danışmanı. Sohbetlerin aranılan adamı. Herkesin hayatında görmek istediği ve yakınlığından gurur duyduğu seçkin bir simâ...
RESSAM HASAN GÜRPINAR'IN ANILARI Ziya Şahin BİYOGRAFİ NET YAYINCILIK Milletlerarası Neşriyat Numarası-ISBN 978-975-8204-37-3
Her zamanki gibi yüzündeki tebessümleri fırçasına katan gönüllerin ressamı, bizi mekanına buyur etti. Hoş beşten sonra çaylar gelince, mevzular derinleşti. Her zaman ki yaptığımız gibi memleket meseleleri, gündelik hayatın önüne geçti. Biz kendisinden bir şeyler dinlemek istediğimiz için konuşmalarımıza kısa bir süreliğine ara verdik.
Hasan Hoca birkaç saniye bekledikten sonra, kendisinden gayet emin bir şekilde geriye yaslanarak konuşmaya başladı; - Bakın arkadaşlar şu anda üzerinde yaşadığımız Türkiye Cumhuriyeti toprakları tehdit altındadır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, ulusların ekonomik anlamda bağımsızlığını elde etmediği sürece tam bağımsız olamayacağı öngörüsü ne kadar gerçekleşebildi? Buna evet demek bırakın o günleri, bugün dahi tam anlamıyla mümkün değildir.